23. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali çevrimiçi olacak

Bu yıl 23. kez düzenlenen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, 7-14 Mayıs tarihlerinde her zaman olduğu gibi kadın sinemacıları bir araya getirecek, bizleri ülkeden ve dünyadan kadın filmleriyle buluşturacaktı. COVID-19 salgını nedeniyle buluşmalar fiziksel olarak gerçekleşemeyecek olsa da Uçan Süpürge de pek çok festival gibi, buluşmayı ertelemeyecek, gösterim ve etkinliklerini evlerimize getirecek.

Festival, daha önce planlanan tarihlerde bir değişiklik olmadan Uçan Süpürge’nin web sitesi üzerinden ve sosyal medya hesaplarından gerçekleşecek. Bu yılın temasını “doğa” olarak belirleyen Uçan Süpürge, “İçinde yaşadığımız günlerde; doğadan, doğayla kurduğumuz ilişkiden bağımsız olmayan bu salgın gündemini tema olarak almaya karar verdik” diyerek temayı “#EvdeKaldık” olarak değiştirdi ve online festivalin duyurusunu şu satırlarla yaptı:

“Bütün dünya bir sağlık krizinden geçerken, evde kalmak ilk tedbir oldu… Salgın, sağlık sistemine dair sorunlarla birlikte ekonomik ve toplumsal boyuttaki pek çok sorunu yakıcı bir halde gündemimize getirdi. #EvdeKal paylaşımlarını yaparken evde kalmanın yalnızca bireysel önlemlerimizle mümkün olamayacağını biliyoruz. ‘Hayat eve sığar, evde kal’ belki, ama işlerine gitmek zorunda olanların kendi olağanüstü hâllerini ilan etmeleri mümkün mü?

Dünya ilk kez bir krizde değil, ama bu kez hep birlikte kaçıyor, kapanmaya, saklanmaya çalışıyoruz. Apokaliptik filmler, bize buna benzer senaryoları yıllardır gösterir, sinemanın yabancısı değil bu hâl, lâkin biz alışmakta zorlanıyoruz.

Öte yandan, evde kalmanın, sonucu kadınlar için, toplumsal cinsiyet eşitsizliği meselesi olarak yeniden beliriyor; ev içi iş bölümünde bütün sorumluluğun kadınlara yüklenmesi, görünmez emeği de şiddeti de arttırıyor.

#EvdeKaldık, bu yüzden bizim için önemli. Bu yüzyılları ardına almış deyim, evlenmemiş kadını aşağılamak için kullanılırdı. Şimdi hepimiz evdeyiz, evde olmayı, evde kalmayı, hatta evde kalmayı talep etmeyi birlikte deneyimliyoruz. Burası bizim bildiğimiz bir yer, toz kokusu, kek kokusu, çamaşır makinesi sesi, çocuk gürültüsü, geçimsizlikleri, eşitsizlikleri, hiyerarşisi, şiddeti ve kahkahalarıyla bizim çok iyi bildiğimiz bir yer! Hoşgeldiniz! Şimdi hep birlikte evi yeniden deneyimleyelim; kaçınılmaz olanla nasıl baş ediyoruz, bir arada yaşamaktan ne anlıyoruz, ev içini ne olarak görüyor, orada kendimizi ve ‘diğerleri’ni nasıl konumlandırıyoruz!”

Ayrıca festivalin bir de çağrısı var: “#EvdeKaldık demenin deneyimini hep birlikte anlatabilmek, sözü görüntüye de yansıtabilmek için kendi videolarımızla festival filmimizi kendimiz oluşturalım istiyoruz. Adına ne derseniz, ‘Korona günlerinde evde kadın olmak’ da diyebiliriz, ‘Korona Günlüğü’ de… Siz de bu filmde olun, festivalde hepimizin filmini gösterelim, hatta bu günleri kadın tarihi sayfalarına ekleyelim…”

Festival filminin üretiminde yer almak isteyenler, videolarını [email protected] adresine gönderebilir.

Yazı: Mine Metin