3 soruda: Cappadox öncesi Kevser Güler ile “Değişen Gökler” çağdaş sanat programı
Cappadox tüm duyulara temas eden bir programla, 23-26 Mayıs’ta Kapadokya’ya “Değişen Gökler” teması altında dönüyor.
Kapadokya’nın farklı bölgelerinde sergilenen eserlere ev sahipliği yapan Cappadox Çağdaş Sanat Programı, bu sene programın kurucusu ve şekillendiricisi olan küratör Fulya Erdemci’nin değerli anısına düzenlenecek.13 Haziran’a kadar izleyicisini ağırlayacak program; “Değişen Gökler” teması altında Kevser Güler kürasyonuyla, geçmiş edisyonlardan bir seçkiyle biçimlenecek. Festival boyunca rehberli sergi turlarının da gerçekleşeceğini hatırlatalım, programı buradan inceleyebilirsiniz.
Cappadox Çağdaş Sanat Programı’nın bu sene nasıl motivasyonlarla oluşturulduğu, Fulya Erdemci’nin mirasıyla ve bölgenin coğrafyasıyla nasıl ilişikiler kurulduğuna dair merak ettiklerimizi, küratör Kevser Güler’e sorduk.
“Değişen Gökler” birçok açıdan yorumlanabilecek bir başlık. Sizin bu seneki Çağdaş Sanat programında bu başlığı atmaya iten unsurlar neler oldu? “Değişen Gökler” sizin için ne ifade ediyor?
Merhaba, ilginiz için çok teşekkür ederiz. Serginin başlığı Fulya Erdemci’nin 2001 yılında Karşı Sanat’ta açtığı; Pişmanlıklar, Hayaller, Değişen Gökler adlı sergiden geliyor. Bu başlığı seçmemin birkaç sebebi var. Bu yıl beşinci kez yapılan Cappadox’un Çağdaş Sanat Programı 2022’de kaybettiğimiz, çok değerli dostumuz küratör Fulya Erdemci’nin anısına düzenleniyor. 2015’te, çalışmalara başlığımız ilk andan bu yana Cappadox’un 5. edisyonunu önceki edisyonlardan geri çağırdığımız yapıtlarla kurgulamak ve 2015-2018 arasında bu program bağlamında ortaya çıkan sergilere, yapıtlara, metinlere ve karşılaşmalara yeniden birlikte bakmak gibi bir hayalimiz vardı. Bu hayal Fulya’nın önerisiyle doğdu ve hepimizin benimsediği, heyecan duyduğu bir ufuk hâline geldi. Fulya Erdemci’nin üretimi yalnızca eşsiz kamusal alanda sanat bilgisi ve deneyimiyle sergi küratörlüğü yapmak, sergiler üzerine yazılar yazmakla sınırlı değildi. Kültür ve sanat kurumlarının ve programlarının kurumsal yapıları ve süreçlerine; vaatlerini gerçekleştirmek üzere atacakları adımlara yönelik çok titiz çalışmalar yürütmüştü. Türkiye dâhil uluslararası pek çok kurumda gerek yöneticilik gerek danışmanlık yaptığı dönemlerde üretiminin bu yönünün daha da yoğunluk kazandığını söyleyebiliriz. Aslında tam da Fulya’nın bu bakışı, vizyonu ve yetkinliğiyle Cappadox 2015’te yola çıkarken; çağdaş sanat üretiminin bu festival bağlamında nasıl var olacağı, nasıl beslenip büyüyeceği, Kapadokya’da program etrafında bir topluluğu nasıl bir araya getireceği ve bu toplulukla birlikte nasıl dönüşeceği üzerine uzun sohbetler ettik, hem ikimiz hem de Cem Yegül ve Ahmet Uluğ başta olmak üzere Pozitif ekibiyle hep birlikte. Sanat programının Kapadokya’da doğması, Kapadokya’nın kültür ortamıyla birlikte kendi formunu bulması, bölgede yaşayan sanatçıların, kültür ve sanat üreticilerinin ve halkın sahiplendiği ve onlarla diyalog içinde süren bir yolculuğu mümkün kılabilmek, temel amaçlardan biriydi. Yavaş ilerlemek, sanatçıları birden fazla kez davet etmek, adım adım öğrenerek yeni sözler söylemeye ilişkin birlikte cesaret bulmak temel kararlarımız olarak öne çıkmıştı. Kapadokya’nın toplumsal gündemleri, turizmin şiddetiyle biçimlenen ekonomisi ve geçim modellerinin dönüşümü, hem tarihsel hem güncel kültürel üretimleri, sanatçıların ilgileri doğrultusunda serginin eğildiği temaları oluşturdu. Tabii olağanüstü jeolojik yapısı, tüfle biçimlenen o görkemli manzaranın canlılığı hep gözümüzün önündeydi.
“Değişen Gökler” başlığına dönersek, en başta Fulya’nın hayali olan bu 5. edisyon sergisinin adını onunla birlikte koyabilmek istiyordum. Fulya’nın en sevdiği sergilerinden biri olduğunu bildiğim Pişmanlıklar, Hayaller, Değişen Gökler’e ona göz kırpan bu fikir doğdu. Diğer yandan eski edisyonlardan bir seçkiyle biçimlenen bu serginin aynı yapıtlara yeniden bakmaya, değişen gökler altında ve yeni mekânlarda aynı yapıtlarla yeniden karşılaşmaya yönelik bir daveti var biliyorsunuz, bu yüzden de içime sinmişti. Ama en önemlisi biricik dostumuz Fulya Erdemci’nin yokluğunda, bu kaybın acısıyla ve ona duyduğumuz özlemle, onunla birlikte mutlulukla, neşeyle hayali kurulan bu serginin onsuz yapılmaya çalışılmasındaki farkı da duyumsamaya bir kapı açıyordu. Gökler değişti…
Geçmiş edisyondan işlerin yer aldığı bu programı oluştururken, Fulya Erdemci’nin mirası ve fikirleriyle nasıl ilişkiler kurdunuz?
Pozitif, bu yıl Cappadox’un 5. edisyonunun sanat programını Fulya’nın değerli anısına yapmaya karar verdikten ve Fulya’nın ailesinin rızasını ve desteğini aldıktan sonra, onun bu hayalini paylaştığı dostları, programla ilgili sohbetler ettik. Hepimiz için, bu yalnızca Fulya’nın anısına yapılan bir program değil; aynı zamanda onun hayalini kurduğu bir program olduğundan, Fulya’yı duyabilmek değerliydi. Cappadox Çağdaş Sanat Programları 2015’ten itibaren, Fulya’nın uluslararası çapta da büyük saygınlık gördüğü kamusal alanda sanat ve mekâna ve bağlama duyarlı yeni yapıt üretimleriyle sergi kurgulama bilgisinin Kapadokya özelinde, onun koşulları, olanakları ve kısıtlarıyla kat ettiğimiz programlardı. İlk üç edisyonda ben yardımcı küratörlüğü üstlendim, 2018 edisyonunda ise çok sevgili Ilgın Deniz Akseloğlu’nun yardımcı küratörlüğüyle sergi biçimlendi.
Ben Fulya’nın 2012’de İstanbul Bienali küratörlüğü davetini kabul etmesi sonrasında onunla birlikte çalışmaya başlamıştım. Fulya’nın beraber çalıştığı insanları, sergilerin ve sanat etrafındaki sohbetlerin düşünsel ve entelektüel gücüyle yükseltme, dahası bunu neşeyi ve hazzı kaybetmeden yapma gibi bir büyüsü vardı. Onunla sergi yapmış pek çok kişiden ve sanatçıdan bunu duyarsınız. Dolayısıyla benim bugün bu alanda emek vermeye karar vermem Fulya’yla diyalogla, onun fikirleriyle bir yoldaşlık içinde gelişti demeliyim. 2024 programı özelinde seçkiyi yaparken, onun yokluğunda Fulya’yla hayali sohbetler ederek ilerlemeye çalıştım. Cappadox sergilerinin eğildiği kavramlara ve temalara, mekânla ve coğrafyayla ilişki konusunda geçmiş edisyonlardan deneyimlere, yerleri değişirken yapıtların yeni taleplerine, oluşturduğumuz topluluğun yorumlarına kulak verdik. Bu bir seçki ve mümkün mekânlarda sağlıkla yaşayacak yapıtları bir araya getiriyor. Tüm Cappadox sergilerinin kapsamını yansıtmak iddiasında değil. Serginin Uçhisar’da gerçekleşeceği netleşince, buradaki mekân araştırmaları sonunda hangi yapıtları hakkıyla sergileyebileceğimize yönelik düşündüm ve seçki bu şekilde biçimlendi. Cappadox sergileri için yeni üretilmiş yapıtlar bu seçkide öne çıktı. Dolayısıyla, sergi bütünüyle Erdemci’nin mirası ve fikirleriyle temas hâlinde gelişti. Yapıtların her biri onun da parçası olduğu diyaloglarla doğmuş yapıtlar. Dahası her edisyon için yeni üretim süreçlerinde Kapadokya’da beraber çalıştığımız herkesle beraber Fulya’yı sık sık andığımız, hem hüzünlenip hem neşelendiğimiz karşılaşmalar yaşadık. Onun yapıtların hem üretimi hem sergilenmesi hem izleyiciyle buluşmasına yönelik titizliğini sürdürebilecek bir sergi için çabaladık. 2015’ten bu yana inşa edilmiş iş birliklerinin devamlılığını sağlamayı, öğrenciler, çiftçiler, esnaf, rehberler dâhil ortaklarımızla serginin festival sonrasında da ilgiyle gezilmesi için yaptığımız çalışmaları sürdürdük.
Sergiye katılan sanatçılar: Asuncion Molinos Gordo, Ayşe Erkmen, Christoph Schäfer, Erdağ Aksel, Guillaume Bijl, Hale Tenger, Halil Altındere, Maider Lopez, Murat Germen, Nermin Er, Nilbar Güreş, Özlem Günyol & Mustafa Kunt, Wapke Feenstra (Myvillages), Yasemin Özcan ve Yaşam Şaşmazer. Sanatçıların bazıları geçmişte sergiledikleri yapıtlarıyla katıldılar, bazıları o dönemdeki yapıtlarına yeni bir yorum getirdi, bazılaryla yeni yapıt üretmeyi tercih etti. Özlem Günyol & Mustafa Kunt ve Wapke Feenstra 2015-2018 arasındaki edisyonlara katılmamışlardı fakat 5. edisyon için Fulya’yla konuştuğumuz dönemlerde onları davet etmiştik, bu iki sohbeti sürdürmeyi değerli buldum. Aynı zamanda 2015-2018 yıllarında programda yer almış tüm yapıt ve etkinliklere yönelik bilgi ve görselleri sunduğumuz bir arşiv merkezi de kurguladım. Kapadokya’dan bu sürede neler öğrendiğimize birlikte bakmaya bir davet mahiyetinde. Sergi turlarını buradan başlatıp ziyaretçilerle birlikte mekânlara hareket edeceğiz. Hem geçmiş yılların hikâyesini kendi bütünlüğünde hatırlamak için hem de dört edisyonda yapılanı birlikte düşünmek için bunun değerli olduğunu düşünmüştüm.
Program kapsamında Fulya Erdemci için bir de anma buluşması yapacağız. Uçhisar Kadın Kooperatifi Kadıneli’nin bahçesinde 23 Mayıs, 17.00’de bir araya geleceğiz. Hepinizi hem bu buluşmaya hem festivale ve sergiye bekliyoruz. Bunun yanında Çağdaş Sanat Programı kapsamında 24 Mayıs’ta Murat Germen’in sunumu ve Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Müzik Öğretmenleriyle programladığımız dinleti, 25 Mayıs’ta da Wapke Feenstra’nın (Myvillages) Patates Üretenler ve Patates Yiyenler buluşması yapılacak. Yıl sonunda yayımlamak üzere bu beş edisyonu kapsayan bir kitap üzerine de çalışıyoruz. Fulya’nın hayalinin önemli bir başlığı da bu kitaptı. Cappadox Sanat Programları kapsamında bu edisyonlar boyunca yapılanları sunabilmek, davetli yazarlarla başka gözlerin okumasına açmak ve bir yayın olarak erişilebilir kılmak. Kitapla ilgili müjdeleri de pek yakında detaylarıyla paylaşacağız.
Seçkide yer alan eserlerin Kapadokya coğrafyası, kültürü ve doğasıyla teması hakkında neler söyleyebilirsiniz? Aradan geçen yılların, bu işlere dair farklı okumaları da beraberinde getireceğini düşünüyor musunuz? Sizi buna dair en çok ne heyecanlandırıyor?
Sergide yer alan eserler Kapadokya’yla farklı açılardan temas ediyor. Coğrafyanın ihtişamlı görselliğiyle bir diyalog geliştiren yapıtlar, Kapadokya’da tarım kültürünün turizm, göç ve endüstriyel üretimle dönüşümüne eğilen çalışmalar, turizmin tüketici yaklaşımının ürettiği klişe imgelerin dışındaki Kapadokya’yı önceliklendiren işler, turizmin planlı grup hareketleriyle deneyimlemeyi önerdiği bölgeyi, başka türlü planlı grup hareketleriyle karşılaştıran performatif bir iş, kent ve yerleşim tarihine referansla Kapadokya’ya bakan bir video ve kitapçık, dünya dışı bir gezegenmiş gibi göründüğü arazilerden ilhamla uzay ve yaşamın başlangıcı gibi temalarla buluşan yapıtlar görülecek. 2015’ten 2018’e farklı edisyonlar için üretilen bu yapıtlar, “Değişen Gökler” bağlamında buluştuklarında birbirleriyle de yeni yakınlıklar geliştirdiler. Sergiyi kurgularken ve mekânda yerleşimler yapılırken gördüğüm yeni bağlantılar beni içtenlikle heyecanlandırdı, sık sık yapıtların mekâna olduğu kadar zamana da yerleştiğini düşündürdü, hem kişisel zamanlarımıza hem toplumsal zamana.. Şimdiden paylaşıp deneyimlere ilgili önyargı oluşturmayı tercih etmem, sergi açıldıktan sonra izleyenlerle farklı okumalar hakkında konuşmayı ben iple çekiyorum.
Cappadox 23-26 Mayıs’ta düzenleniyor. Çağdaş Sanat Programı ise 23 Mayıs’ta açılıp 13 Haziran’a kadar devam edecek. Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’yle yaptığımız iş birliğiyle sergi boyunca sergi görevlileri ve rehberler ziyaretçilere eşlik edecekler.
Giriş görseli: Nilbar Güreş