3 soruda: Seda Hepsev’in “Cennetten de Garip” sergisi

Çalışmalarında kendine mekân, zaman ve hafıza oluşturabilen kadınsal varoluşa odaklanan Seda Hepsev’in yedinci kişisel sergisi Cennetten de Garip, 15 Ekim – 21 Kasım tarihlerinde x-ist’te. İsmini Jim Jarmusch’un 1984 tarihli Stranger Than Paradise filminden alan sergi, filmin üç baş karakterinin üç şehir arasında yolculuğundaki nüanslaran ilham alarak hazırlanmış. Kadın bedenlerinin kendi mekânlarını yaratma gücünden beslenen sergide figürler hem mekânla hem birbirleriyle etkileşim hâlinde görülüyor.

Seda Hepsev’e kusursuz bir mekân arayışı etrafında şekillenen Cennetten de Garip sergisini üç soruda anlattırdık.

Bu sergiden önce bilmediğin bir bilgi?

Jim Jarmusch, Stranger Than Paradise filminin ilk bölümünü, Wim Wenders’ın verdiği 40 dakikalık artık malzeme ile çekmiş. Diğer iki bölüm için kendisi para bulmuş ve Cannes’da Altın Kamera kazanmış.

Bu sergiye hazırlanırken aklında sürekli dolaşan bir düşünce?

Serginin hazırlığı iki buçuk seneye yayıldığından ilk başlarda kafamda neler dolaşıyordu hatırlayamıyorum. Sonlara doğru COVID-19 dönemi başladı ve acaba sergiyi yapabilecek miyiz, ben Türkiye’ye gidebilecek miyim, ne zaman gidebileceğim gibi sorular dönüp durdu kafamda. 

Bu sergiden sonra yapmak istediğin ilk şey?

Atölyeden sonra işleri mekânda görmek, birbirleriyle ilişkilerini kurabilmek, doğru bir yerleşim yapmak ve tüm bunlar bittikten sonra iç huzuru hissetmek istiyorum.