5 adımda Pet Shop Boys ve Nonetheless albümü

Yazı: Eylül Ege

1981’de Chelsea’deki bir Hi-Fi mağazasında tanıştıkları günden beri synth pop’un ulaşabileceği arazileri genişleten, seslerinin yayıldığı her yeri dans pistine çeviren Neil Tennant ve Chris Lowe ikilisi, 26 Nisan’da Parlophone Records etiketiyle 15. uzunçalarını yayımladı. Prodüktörlüğünü James Ford’un üstlendiği yeni Pet Shop Boys albümü Nonetheless’i 5 adımda inceledik.


Zemin – İzolasyonun meyvesi

Neil Tennant pandemide Kent kırsalındaki evinde GarageBand’de çalışmayı öğrendi, yeni bir klavye edindi ve şarkılar yazmaya girişti. Chris Lowe ile uzaktan çalışarak geçirdikleri bu sürecin sonunda yolları James Ford ile kesişti. Arctic Monkeys’le ortaklıklarından yaylı çalgılar konusundaki, Simian Mobile Disco’daki üretimlerinden de analog synth programlamadaki hâkimiyetini bildikleri Ford, yeni albümü birlikte hazırlamak için biçilmiş kaftandı ikiliye göre. Çünkü “bu iki şeyin birleşimi temelde Pet Shop Boys’un sesiydi: Yaylı elektronikler.”

Duygu – Yine de iyimserlik

Yalnızlık, cinsel arayışlar, özlem… Pet Shop Boys coşkusu bir kez daha “üstesinden gelme”ye dair formüller veriyor almak isteyenlere. Herkesin çok çeşitli sorunları var; dans ederek onlardan uzaklaşmak ve daima sevginin ruhunuzdan içeri girmesine izin vermek iyi bir çözüm olsa gerek. Şefkat, romantizm kadar sertlik, yüzleşme de barındırıyor Nonetheless. 40. yaşını kutlayan “West End Girls”ü deyim yerindeyse tersine çeviren “New London boy”, bu anlamda en dikkat çekici şarkılardan biri. 

İşlev – Memnun eden bir alışveriş

Hapisten çıktıktan sonra Promenade de Anglais’de zaman geçiren Oscar Wilde’a, Soğuk Savaş sırasında Rusya’dan Batı’ya kaçan bale efsanesi Rudolf Nureyev’e, kendini korumak için çantasında tuğla taşıyan bir drag queen’e yapılmış atıflarla dolu bir albüm Nonetheless. Müzikal iddialarına ek, yıllardır kararlılıkla devam eden mücadelenin görünürlüğündeki artışla birlikte bugün özellikle genç jenerasyonların da sahiplendiği kuir kültürünü kutluyor elbette. Öyle ki Pet Shop Boys’un DNA’sındaki bu duyarlılık, güncel sinemanın fonunda da sıkça duyulmakta. Yakın zamanlı bir örnek olarak All of Us Strangers’ın büyüsünü katlayan “Always on My Mind”ı hatırlayın.

Sözler – Bir başkası olabilmek

Neil Tennant, şu sıralar pop şarkılarında duyduğu sözlerden biraz şikayetçi. Şiirselliğin kaybolmasından, dizelerin birbirini tekrarlayarak sıkıcılaşmasından yakınıyor. Zira listelerde üst sıralara yerleşen pek çok şarkı yazarı, mevcut ya da önceki partnerlerini aşağılayıp kendini akladığı, günlük-vari sözler yazıyor, kendinden bir türlü sıyrılamıyor; oysa yazmanın en özgürleştirici yanlarından biri başka biri gibi davranabilmek ona göre. Hâliyle Pet Shop Boys’un sözleri daima olduğu gibi Nonetheless albümünde de başka başka karakterlerin bakışlarıyla biçimlenmiş hikâyeleri getiriyor kulaklara.

Etki alanı – Yaşçılığa hayır!

Pet Shop Boys her zaman “Şimdi Çağı”nda. Nostaljiye meraklı olmasa da son zamanlarda bir katalog oluşturmak, uzun yolculuklarını kayıt altına almak niyetiyle çeşitli işlere girişiyorlar. Imagine… belgeseli, ilk turnelerini anlatan kitapların yeniden basımı bunlardan yalnızca bazıları. Yeni albüm de ona eklemlenen diğer uğraşlar da tüm cinsiyetlere yönelik yeni bir koku geliştirmek için harcadıkları iki yıl da yaş aldıkça işlevsizleşme, kimileri için pes etme olarak yorumlanabilecek zihin yapısından uzak durma arzusuyla ilgili. Hayatta olmak, üretimleriyle etki alanına taze bakış açıları sunabilmek onları canlı tutuyor.