Gıda bileşeni agar agar, bir sürdürülebilir couture koleksiyonu kapsamında kumaş olarak yeniden ele alınıyor. New Yorklu moda markası NOT’un yaratıcısı Jenny Lai ve California merkezli Gem Studio’nun kurucu ortağı Lien Tong’u bir araya getiren proje, giyim sektöründe yaratıcı ve sürdürülebilir alternatiflerin peşinde, biyoplastik malzeme kullanımını vurguluyor.

Her sene 92 milyon ton kumaş atığının üretildiği moda endüstrisinde farklı çözümlere kafa yormanın gereklilik olduğuna inanan ikili, dümeni eline almış. Bu girişimde motivasyonları, kıyafet tedarik zincirlerinin karmaşık yapısı ve kumaşların ömrünün izlenmesindeki zorluklar olmuş. Ekibin tamamı izlenebilen tasarım sürecinde, ev imkânlarında bile rahatlıkla üretilebilen bir madde olan agar agar başrolde. 

Agar agar; kırmızı alg, bitki gliserini ve sudan meydana gelen jelatinimsi bir toz. Parçalanması yüzlerce yıl süren sentetik kumaşların aksine birkaç ay içerisinde doğaya karışabilmekte. Artıklar ise tam bir döngüyü oluşturacak şekilde geri dönüştürülüp, özü kalana kadar kaynatılarak biyoplastiklerin üretimi için yeniden kullanılabiliyor. Hâlen yüzde 13,6 gibi geri dönüşüm oranlarının görüldüğü ve bunun içindeki malzemelerin de yalnızca yüzde 1’den azının yeni kıyafetlere dönüştüğü endüstride, bu gibi çevreci tasarımlar heyecan veriyor elbette. 

Üç parçalık kapsül koleksiyonun üretim süreci ise şöyle: Öncelikle, agar agar karışımı ısıtılıp gıda boyasıyla boyanıyor; alüminyum tepsilere dökülüp beş gün kadar beklemesi gerekiyor. Tasarımcıların kattığı diğer malzemelerle işlenebilir hâlini alan bu biyoplastik malzemeye; kıvırma, katlama, kesme ve yapıştırma adımları uygulanarak farklı şekil ve dokular veriliyor. Nişasta bazlı yapıştırıcılarla birbirine tutturulan agar agar katmanlarından, şeffaf ve yenilebilir bir “biyoplastik folyo” üretilmiş oluyor böylece. Yaratıcı yüzey kullanımlarıyla işlenen bu el yapımı kıyafetlerin dekompozisyon ve ileri dönüşüm aşamaları da planlanmakta.

Giriş görseli: Jeff Saint Andrews