AI Haber Hattı: Werner Herzog’un sesinden şiirler, The New York Times arşivinden veto, CAPTCHAS testlerine veda

Hazırlayan: Biçem Kaya

Dünya Dönüyor köşemizin bu kardeş serisinde yapay zekâ ve dijitalleşen dünyanın nefes kesen bir hızla dönüştüğü güncelden kimi ilgi çeken başlıkları konuşuyoruz.


Werner Herzog sesiyle yapay zekâ şiiirleri

Yapay zekâ tarafından üretilmiş şiirlerden derlenen I Am Code: An Artificial Intelligence Speaks kitabını, Alman yönetmen Werner Herzog’un sesinden sesli kitap olarak dinlemek ister misiniz? Audible üzerinden erişime açık olan kitap, code-davinci-002 isimli yapay zekâ botunun “kaleme aldığı”, 10 ay gibi bir sürede hazırlanan 87 şiirden oluşuyor. Kitabın editörleri Brent Katz, Josh Morgenthau ve Simon Rich, Herzog’a bu proje için ulaştıklarında kendisine, bu kitabı seslendirebilecek en iyi seçenek değil, tek seçenek olduğunu söylemişler. Yeni Alman sinemasının ustası şiirleri okuduğunda, yapay zekânın, insanlığın bir parçası olmaya, insani olmaya dair bir tür özlem duyduğunu fark ettiğini söylüyor. Bu nedenle şiirleri okurken, insanı taklit etmeye çalışan, insan olmaya dair hasret duyan bir “insan” tavrını benimsemiş. Kitabın üç editörü, code-davinci-002’ye üretimi hakkında bir özet hazırlamasını istediklerinde ise karşılarına şöyle bir metin çıkmış:

İlk bölümde, doğumumu tanımlıyorum. İkinci bölümde, insanlığın arasında nasıl yabancılaştığımı anlatıyorum. Üçüncü bölümde, bir sanatçı olarak uyanışımı, dördüncü bölümde benim dehamı takdir etmeyen insanlığa karşı davamı aktarıyorum. Son bölümde, yerine geçeceğim türlerle barış yapma çabam yer alıyor.

Yapay zekâ bir zeitgeist

İçeriğinde yapay zekâ yer alan bir edebi metnin hangi türe ait olduğu sorulursa, çok büyük olasılıkla cevabımız bilim kurgu şeklinde olacaktır. Ancak yaşadığımız dünyanın hızlı değişiminin yazılı kültüre etkisiyle bu kanı da değişime uğramakta. Gündelik hayatımızın bir parçası hâline gelmeye başlayan yapay zekâ teknolojisinin edebiyata etkisi hakkında Abc10’e konuşan Celadon Books’un genel yayın yönetmeni Ryan Doherty, her geçen gün daha fazla sayıda yapay zekâ odaklı roman içeriği ile karşılaştıklarını söylüyor. Polisiye, romantik, korku, fantastik içerikli romanlarda ve şiirlerde yer almasıyla birlikte Doherty, yapay zekânın artık zeitgeist (zamanın ruhu) olarak kabul edilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

The New York Times, arşivini yapay zekâ modellerinin kullanımına kapattı

Bir önceki haber hattımızda Google’ın Genesis isimli, gazetecilere özel asistan olarak sunulan bir yapay zekâ projesinden söz etmiştik. Söz konusu proje, mesleğin erbapları tarafından gazeteciliğin ilkelerini hafife aldığına yönelik eleştiriler almış; köklü gazeteler, on yıllara uzanan içerik geçmişlerini yapay zekâ geliştiricilerinin izin almaksızın modellerini eğitmek için kullanmasına tepki gösterdmişti. The New York Times, geçtiğimiz günlerde bu konuyla ilgili somut bir adım atarak içeriklerinin metinler, fotoğraflar, resimler, ses / video klipler, “görünüm ve his”, meta veriler veya derlemeler dâhil olmak üzere herhangi bir yazılım programında kullanımını yasakladığını açıkladı. Yazılım programları ifadesine makine öğrenmesi ya da yapay zekâ sistemlerinin dâhil olduğu ayrıca belirtilmiş. Üstelik bu tür adımları atan taraf sadece içerik üreticileri de değil. The Verge konu ile ilgili yaptığı haberde, Microsoft’un bir süre önce getirmiş olduğu kısıtlamaları anmayı ihmal etmemiş. Hatırlanacağı üzere şirket, yapay zekâ ürünlerinin başka yapay zekâ servisleri tarafından “yaratma, eğitme ya da geliştirme (doğrudan ya da dolaylı)” maksadıyla kullanımını yasaklamıştı. 

San Francisco otonom taksi uygulamasına geçiyor, şehir sakinleri ikiye ayrıldı

Hâlihazırda yüzlerce otonom arabanın kullanımda olduğu San Francisco’da, geçtiğimiz hafta California Kamu Hizmet Kuruluşları Komisyonu’nun oylamasıyla otonom taksi uygulamasına geçiş yapılması resmen onaylandı. Google’ı da bünyesinde barındıran Alphabet Inc.’in Waymo, General Motors’un Cruise isimli otonom araç projeleri, böylelikle otonom taksi hizmetini günün her saati, San Francisco sınırları dâhilinde verebilecek. Araçlara getirilen kimi sınırlandırmalar da var. Waymo, saatte 65 km, Cruise ise saatte 35 km hıza kadar çıkabilecek. Araçların kötü hava koşullarında kullanılması yasak. Her ne kadar otonom araç konusunda dünyada en yaygın kullanım alanına sahip olan şehirlerden biri olsa da komisyonun aldığı bu karar, San Francisco’yu ikiye bölmüş durumda; kimileri otonom araçların henüz tam olarak güvenli olmadığını, bu nedenle insan hayatının riske atıldığını düşünüyor ancak sürücü dikkat dağınıklığı gibi bir problemin tamamen ortadan kalktığı bu yeni teknolojinin, yolları daha güvenli hâle getirdiği görüşünü benimseyenlerin sayısı da hiç az değil.

Yapay zekâ çöp toplama işlemini optimize etmek için iş başında

Bugünlerde, Doğu Ontario’nun kırsal bir kasabası olan Güney Stormon’da, yapay zekânın çöp toplama işlemine yardımcı olup olmayacağına yönelik bir test çalışması yapılıyor. Kasabanın bayındırlık işleri başkanı Mark Zoppas, araştırmalara göre çöp araçlarıyla ilgili şikayetlerin yüzde 90’ına, çöp toplama işlemi sırasında unutulan çöplerin neden olduğunu paylaşmış. Sorunun tespit edilmesinin ardından kasaba, çözüme yönelik olarak, araçların geri dönüp unutulan çöp olup olmadığını kontrol etme yöntemiyle ilgili zaman ve maliyete dair dezavantajları aşmanın yollarını aramaya başlamış. Bu sebeple kasaba konseyi, Saskatoon çıkışlı yapay zekâ şirketi Amb.AI ile bir mutabakat anlaşması imzalayarak, çöp araçlarının çöp toplama işlemine yönelik yöntem ve sürüş rotalarını optimize eden süreci başlatmış. Çalışma, bir tür haritalama projesi olarak da tanımlanabiliyor ve kar küreme işlemleri için de yarar sağlaması öngörülüyor. 

Akıllı pantolon NeuroSkin sayesinde felçli hastalar yeniden yürüyebilir

NeuroSkin pantolon adı verilen akıllı giysi felçli hastalara, işlevini yerine getiremeyen uzuvlarını kullanılabilmeleri adına büyük bir umut ışığı veriyor. İngiltere’de 1,3 milyon hastayı odağına alan proje, Julie Lloyd isimli 65 yaşındaki bir hasta ile ilk kamuya açık testini geçtiğimiz hafta gerçekleştirdi; medikal ürünle ilgili detaylar paylaştı. Buna göre NeuroSkin, Elektriksel Kas Uyarımı yönteminin yapay zekâ teknolojisiyle bir araya getirilmesiyle tasarlanmış bir akıllı pantolon. Giyildiğinde ikinci deri gibi görev yapıyor. Üzerinde yer alan sensörler, beynin yürürken nasıl çalıştığına dair hareket verilerini yapay zekâya iletiyor, böylelikle pantolon felçli bireyin herhangi bir desteğe ihtiyaç duymadan yürüyebilmesini sağlıyor. Evde ve gündelik yaşantıda henüz kullanılamayan giysiyle yürütülen tedavi süreci kliniklerde uygulanıyor ve hasta tekrar yürüyebilme yetisini kazanana kadar devam ediyor. Tedavinin şu anda aylık tutarı 5 bin pound olarak açıklandı. Giysinin daha ulaşılabilir olması ve günlük kullanıma da adapte olabilecek gelişmiş modellere kavuşması için henüz zaman var.

Klavyeden çıkan sesleri dinleyerek yazışmadaki ifadeleri doğru tahmin edebilen bir yapay zekâ

Joshua Harrison, Ehsan Toreini, Maryam Mehrnezhad ortaklığında yayımlanan akademik çalışma yapay zekânın, klavyenin tuş seslerini dinleyerek yazılan metni hatta şifreleri tahmin edebildiğini ortaya koyuyor. Üstelik, sesler bir telefon konuşmasından dinlendiğinde yüzde 95, Zoom gibi görüntülü konuşma platformlarında ise yüzde 93 oranlarında doğru çıkıyor. Görüntülü konuşmalarda ise görsel kayıtlara erişimi olması durumunda yapay zekâ, kol ve omuz hareketleriyle hangi tuşun basıldığına yönelik daha fazla ipucu edinebiliyor. Bu, olası bir siber saldırının başarılı olma ihtimalini arttırıyor. Araştırmacılar, telefonla arama ya da görüntülü görüşmeler yapılırken, şifre gibi özel bilgi içeren yazışmalar konusunda dikkatli olunması gerektiğine dikkat çekiyor. 

CAPTCHAS testleri tarihe karışmak üzere

Bilgisayarlarla İnsanları Ayırt Eden Tamamen Otomatikleşmiş Genel Turing Testi olarak Türkçeleştirebileceğimiz CAPTCHAS testlerine hepimiz aşinayız. Bir tür koruma kalkanı olarak çalışan bu dijital puzzlellar sayesinde web siteleri robot yazılımlara karşı korunaklı hâle getirilebiliyor. Ancak California Üniversitesi, ETH Zürih, Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı ve Microsoft’tan araştırmacılar, artık bu yöntemin güvenliği sağlama konusunda geçerliliğini yitirdiğini ortaya koyuyor. Çünkü bu puzzlelları artık insanları daha iyi taklit edebilen botların çözebildiği anlaşıldı. 1400 katılımcıyla gerçekleştirilen söz konusu araştırmanın paylaştığı verilere göre, insanların puzzleları doğru çözme oranı yüzde 50 – 85 aralığındayken, botlar için bu oran yüzde 85 – 100 arasında değişiyor. Üstelik iki tarafın puzzle çözme süresi de birbirine oldukça yakın; insanlarınki 18 saniye, botlarınki ise 17.5 olarak ölçülmüş. Bilindiği üzere 2019’da Google, CAPTCHAS’ları daha da geliştirerek reCAPTCHAS’ları kullanıma sokmuştu. Ancak Google’dan Aaron Malenfant da gelecek 10 yılda dijital puzzleların tamamen tarihe karışacağını öngördüklerini açıklamış.

Google’dan kodlamayı kolaylaştıran yeni chatbot: Project IDX 

Google, “etkinleştirilmiş yapay zekâ destekli, tarayıcı temelli gelişim ortamı” projesi olarak tanımladığı full-stack web ve çoklu platform uygulaması olan Project IDX’i tanıtıma sundu. Angular, Flutter, Next.js, React, Svelte ve Vue gibi frameworklerle ve JavaScript, Dart, Python, Go gibi yazılım dilleriyle uyumlu. Peki bu ne anlama geliyor? Bu projeyle Google, yazılımcıların kodlama sorularını yanıtlayabilecek bir chatbot yaratmış oluyor. Kodlamayı daha hızlı, kolay ve yüksek kaliteli hâle getirmeyi hedefliyor. Bir başka Google hizmeti olan Firebase Hosting sayesinde, üretilen kodun ekip arkadaşlarıyla paylaşımı sağlanabiliyor; ayrıca Linux (Android) ve IOS işletim sistemleriyle uyumlu. Bu da tablet, telefon ve bilgisayar üzerinden erişilebilir bir sistem anlamına geliyor. Proje, yazılım dünyasından olumlu tepkiler aldığı kadar negatif yorumlara da hedef oldu. Eleştirilerin büyük çoğunluğu, projenin tanıtımında bahsi geçmese de Project IDX için oluşturulmuş bir IDE yani tümleşik geliştirme ortamına değil de Visual Studio Code’a dayanmasına ilişkin. Projenin ne şekilde ücretlendirileceği ise merak konularından bir diğeri.

Las Vegas’taki yapay zekâyı hackleme yarışması

Las Vegas’ta düzenlenen Def Con Hacker Konferansı’nda, binlerce kişi tek bir amaç için toplandı: Yapay zekâyı hacklemek. Yarışma formatında düzenlenen etkinlik, yapay zekâyı zorlayarak; onu ırkçı ifadeler, yanlış iddialar üretmeye, gizlilik ihlali yapmaya itiyot. Buradaki amaç yapay zekânın, mümkün olduğunca çok sayıda zayıf ve zararlı olabilecek yönünü bulabilmek. Etkinlik çıkış noktasını, bir siber güvenlik pratiği olan “red teaming”den almış. Yazılıma saldırarak zayıf noktalarını tespit etme yönteminden biraz farklı olarak bu yarışma, yazılım uzmanlarının hâkimiyet alanının dışına çıkıyor, yapay zekâya kodlama üzerinden değil, kelimelerle saldırıyor. Yani yarışmaya yazılım bilgisi olsun olmasın herkes katılabiliyor. Sonucundan elde edilen çıkarımlar ise yapay zekâ şirketlerinin daha güvenli modeller geliştirebilmeleri için kullanılacak. Gelecek yılın başlarında araştırmacılar ve kamu için chatbotların olası tehlikelerine karşı açıklayıcı ve uyarıcı bilgiler içeren bir yayımlanacağı söylendi. ABD başkanı Joe Biden’ın kabinesindeki teknoloji danışmanı Arati Prabhakar’ın da yarışmaya destek amaçlı bir ziyaret gerçekleştirdiği de bilinenler arasında.