“Akira”nın Türkçe çevirisi nasıl gerçek oldu?
Katsuhiro Otomo’nun birçok farklı nesli derinden etkilemiş, hatta çizgi roman âleminin büyüsüyle tanıştırmış cyberpunk anlatısı Akira, uzun yıllar süren bir bekleyişin ardından Türkçe yayımlanmaya başladı. Gerekli Şeyler’in yıllar süren çalışmaları sonucunda ilk cilt, Alp İlkkurşun’un çevirisiyle Nisan 2020’de raflarda ve dijital marketlerdeki yerini aldı.
Manga ve çizgi roman kültürünün en ihtişamlı eserlerinden birini kataloğuna ekleyen Gerekli Şeyler, Akira’nın yaratıcı ekibinin hassasiyeti sebebiyle epey zorlu bir onay sürecinden geçmiş. Akira’yla sonunda buluşmanın heyecanlıya, Gerekli Şeyler Genel Yayın Yönetmeni Alişan Cengiz’den hikâyenin detaylarını dinlemek istedik. Bu arada Akira’nın Türkçe baskısına buradan ulaşabilirsiniz.
Röportaj: Cem Kayıran
Akira halihazırda dünya çapında bir fenomen, Türkiye’de de çok fazla hayranı var. Post apokaliptik bir anlatı ve macera Japon baskılarında 2019’da geçiyor. Manga serisinin Türkçe yayını için 2020’ye kadar beklememize sebep olan unsurlar nedir?
2019 yılında yayımlayabilseydik çok güzel olurdu. Zaten planımız da o yöndeydi. Ekim ayında Japonya’ya onay için gönderdik ve kasım ayı içinde çıkarmayı hedefliyorduk. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Onay süreci farklı farklı değişiklikler yüzünden martın başına kadar sürdü. Yani yaklaşık 6 ay.
Sanırım onay sürecini burada biraz anlatmam gerek. Neden altı aylık bir zaman ve neden bunun öngöremedik? Akira’nın telif hakkı için ciddi anlamda ilk defa Kodansha ile konuşmaya başladığımızda ilk sordukları şey “Emin misiniz?” oldu. Çünkü daha önce hiçbir çizgi romanın baskısında görmediğimiz bir yığın prosedür de beraberinde geliyordu. Hatta o kadar fazla prosedür vardı ki, bunun için bir kitapçık hazırlanmıştı. İç sayfaların nasıl hazırlanacağı, kitap boyutları, kapak şekli, renkler falan derken gerçekten de bir kullanma kılavuzu ile geldi Akira bize. Ve tabii bunların haricinde daha önce hiç yapılmamış bir uygulama da vardı. Kapak ve şömiz basıldıktan sonra yan kâğıtları ile dörder tane numune Japonya’ya Otomo Sensei’ye onaya gidiyordu. Renk birebir kontrol edilecekti ki bu inanılmaz bir süreç olarak geçti. Japon pantone renkleri ile Türkiye’de kullanılan Avrupa pantone renkleri birbirinden farklı, o yüzden boyayı birkaç kez tekrar yaptırmak zorunda kaldık. Kâğıt da Japonya’daki kâğıt ile aynı olmadığı için birçok arkadaşımızın günleri matbaada geçti. Tabii önce yaptığımız çalışmaları dijital olarak kontrol ediyorlardı. Dijital çalışmalara onay aldıktan sonra ki biz ekim başında Japonya’ya onaya göndermiştik, ancak aralık gibi baskı aşamasına geldik. Ocak gibi ilk düzeltileri aldık. Burada belirtmem gerek, daha önce dijital onay sırasında değiştirebilecekleri şeylerde de değişiklik istediler ve yaklaşık 15 gün sonra da kâğıdın rengi konusunda bir istek geldi ve tekrar baskı yapıp onaya gönderdik. Baskı onayının gelmesi martın ortasını buldu. Bu gerçekten çok çileli bir dönemdi. Ve daha 5 cildin baskıya gideceğini düşündükçe insan heyecanlanıyor.
Kodansha ile Japonya’ya kadar gidip görüşmeler yaptığınızı biliyorum. Bu süreci biraz detaylandırabilir misiniz?
İlk defa 2014 yılında Japonya’ya gittim. Sebebi de sadece Kodansha değil birçok yayınevi ile çalışmak istememizdi. Manga piyasasının Türkiye’de ve bütün dünyada geliştiğinin farkındaydık ve gerçekten çok güzel hikâyeleri dilimize kazandırmak istiyorduk. İşi ciddiye aldığımızı göstermek için en iyi yolun direkt ziyaret olduğunu düşündük ve iki sene üst üste Japonya’ya gittim. Sadece Akira değil birçok seriyi yayımlamaya başladık. Ama Akira için bizi beklettiler. Bastığımız yayınların çoğalması ve kalitemizin sürekliliğini kontrol ettikleri bu sürecin sonunda çizgi roman sektörünü en prestijli kitaplarından birini daha basmış olduk.
Oldboy, Kara Kâhya ve Uzumaki gibi serilerin de farklı ciltlerini çeviren Alp İlkkurşun’un çevirisiyle yayımlandı Akira. Böylesine kült bir seriyi Türkçeleştirmek Gerekli Şeyler için ne ifade ediyor?
Buna benzer sorular Akira’nın telif hakkı görüşmelerinde de sürekli karşımıza çıkıyordu.
Öncelikle Akira’nın ne kadar prestijli olduğunun farkındayız. Çizim ve çizim ile hikâye anlatımı konusunda benzerine az rastlanır bir eser ve kendinden sonra gelen birçok esere örnek teşkil etmiştir. Ayrıca cyberpunk tarzında ortaya çıkan ilk hikâyelerden biridir Akira. Ve her zaman söylediğimiz gibi, Amerikan çizgi romanı ve manga arasında da köprü teşkil eder. Birçok insanı başka ekollerde çizgi roman okumaya cesaretlendirmiştir. Bunların ışığında böylesine bir kült eseri yayımladığımız için mutluluktan öte gururluyuz.
Serinin devamı için öngördüğünüz bir takvim var mı?
Öngörü şu pandemi ortamında ve beraberinde gelen ekonomik buhranda çok zor bir kelime maalesef ama bizim gönlümüzden geçen her sene 2 tane Akira yayımlayıp 3 sene içinde bitirmek. Bunun için elimizden geleni yapıyoruz ama bizim kadar onay sürecinin de bunda etkisi olacak.
Dijital projelerin kaçınılmaz hale geldiği salgın dönemini bir yayınevi olarak nasıl deneyimliyorsunuz? Yakın gelecek size nasıl görünmekte?
Maalesef, ki maalesef diyorum, dijital kitap ve çizgi roman süreci şu pandemi döneminde çok hızlandı. Zaten en geç 20 yıl içinde sektörün yüzde 70’inin dijitale döneceğini düşünüyorduk. Bu şekilde 10 sene sonra farklı farklı formatlarda kitaplar görmeyi kanıksamış olacağız. Ama çizgi romanın bir koleksiyon değeri de taşıdığından bu sürece biraz daha direneceğini düşünüyorum.