Alaca ile tezatların başkaldırısına dair

Röportaj: İklim Özergün

Söz yazarı, besteci ve prodüktör ikilisi Ata Bornova ile Mehmet Mutlu’yu bir araya getiren Alaca, caza beslenen ortak ilgiyle başlayan macerasını müziğin başka coğrafyalarına uzanarak genişletmeye; farklı türleri harmanlayarak adıyla müsemma şarkılar üretmeye devam ediyor. Grubun nüktedan dili ve rengârenk imajının son meyvesi, yönetmen koltuğunda Ada Gönden’in oturduğu klibiyle birlikte serbest kalan “SOĞUK SAVAŞ” idi.

Alaca’dan çocukluk yıllarından bu yana müzikle kurdukları ilişkinin zaman içindeki dönüşümünü, ekip içi dinamiklerini, klip arkası öykülerini, prodüktörlük deneyimlerini ve dahasını dinledik. Sene boyunca dinledikleri müziklerden bir seçki de edindik.

Bireysel müzik yolculuğunuz ne zaman başladı? Müzik, hayatınızda ne zamandan beri geniş bir alan kaplıyor?

Ata Bornova: 12 yaşında annemin aldığı akustik bir gitarla başladı. Dinlediğim müziklerde gitar sesini çok fazla duyduğum için başta heyecanlanmıştım ama o sesleri çıkaramayınca ilgimi kısa sürede kaybettim. Gitarın akustik sesi çok sakin geliyordu, benimse sevdiğim şeyler hep drive’lı müziklerdi. O tarz sesler çıkarabileceğim bir elektrik gitara sahip olmam lise dönemimi buldu. Sürekli metal dinleyip, John Petrucci gibi çalabilmeyi hayal ediyordum. Aynı dönemde işin teori kısmına da yavaş yavaş meraklanmaya başladım. 17-18 yaşlarımda ilk bestemi yaptım, sonra da ipin ucu kaçtı zaten.

Mehmet Mutlu: 11 yaşımda ud çalarak müziğe başladım. Lise dönemlerime geldiğimde ise gitar çalmaya başladım. O dönemlerde Bülent Ortaçgil ve Erkan Oğur’u çok dinliyordum. Bu sayede caz müziğe ilgi duydum ve uzunca bir süre caz gitarda kendimi geliştirmek üzere çalıştım. Ata’yla tanıştıktan sonra ise kendi bestelerimizi üretmek amacıyla prodüksiyon öğrenmeye başladım.

Birbirinizle nasıl tanıştınız? Birlikte müzik yapmaya nasıl başladınız? Yani Alaca nasıl ortaya çıktı?

Alaca: 2016 civarı caz gitaristi Bilal Karaman’dan ders alıyorduk. O bizi tanıştırdı. Başlangıçta tanıştırılma amacımız, karşılıklı gitar çalarak emprovizasyonumuzun gelişmesi üzerineydi. Arkadaşlığımız da uyuşunca, müziğimizi geliştirme kısmına birlikte kafa yormaya başladık. 2017 civarında ise ilk defa bi’ şeyler besteledik. O zamanlar daha çok swing tarzında parçalar yapıyorduk. Hatta o zamanki adımız Yarıyarıya idi. Çok ufak bi’ kayıt ekipmanımız vardı. Onlarla sürekli bi’ şeyler deniyorduk. Çoğu şeyi birlikte öğrendik diyebiliriz.

Hip hop, R&B, neo soul gibi türleri kapsamına alan bir müziğiniz var. Grubun adının birkaç rengin karışımından oluşmuş anlamına gelen Alaca olmasının sebeplerinden biri bu olabilir mi diye düşündürüyor. İsminizin hikâyesini anlatır mısınız?

Alaca: Çok doğru. Bizi heyecanlandıran müzikler sürekli değişiyor ve bu durumdan hiç rahatsız değiliz. Swing müzik yaparak başladık. Bülent Ortaçgil gibi şeyler de deniyorduk aynı dönemde. Bu tarz bi albüm bile oluşturmuştuk ama yayınlamadık. Daha sonra electro swing tarzında şeyler denedik. Kendrick Lamar – To Pimp a Butterfly’ı duyunca bi’ anda apayrı bir dünyaya heyecanlandık. Hip hop ve R&B albümü diyebileceğimiz 10Gün albümü, o dönemin meyvesi.

Farklı tarzların birleşimi, bizi daha bütün kıldığı için Alaca’nın çok doğru bir ifade olduğunu düşündük. Sonraki dönemlerimizde yayınladığımız “BYE” ve “SOĞUK SAVAŞ” parçalarımız da yazım tekniği, beste ve prodüksiyon anlamında öncekilere benzemiyor. Adımızın hakkını vermeye çalışıyoruz:)

Yeni şarkınız “SOĞUK SAVAŞ”, klibiyle birlikte yayımlandı. Yalnızca videolarla değil, kapaklar ve kostümlerle de bol renkli, eğlenceli bir görsellik inşa ediyorsunuz. Bu dünyayı nasıl şekillendirdiniz, son meyvesi olan “SOĞUK SAVAŞ” klibinden de biraz bahsedebilir misiniz?

Alaca:
Yarattığımız bu dünya aslında ekip işinin bir sonucu. “BYE” parçamızla çalışmaya başladığımız kreatif ve art direktörümüz Ada Gönden ile kapak, kostüm ve klipler konusuna birlikte kafa yoruyoruz. Ada, şarkı yapım sürecine de şahit olduğu için kafamızdaki hissiyatlar nasıl görsele dökülür, süreçlerde yaşananları nasıl hikâyeleştiririz gibi konular bazen daha parça tamamlanmadan belli oluyor. Kimyamızın tuttuğuna inanıyoruz ve birbirini çok iyi anlayan bir ekip olmaktan dolayı baya mutluyuz. Klip çekim aşamaları, bir şeyleri bireysel hallettiğin noktada sancılı bir süreç. Bu yüzden bu işi eğlenceli hâle getirebilecek, egosu yüksek olmayan ve iyi insanlarla birlikte hareket etmek mental olarak insanı rahatlatıyor. İlk iki klibimizde (“BYE” ve “ESMER”) yönetmen arkadaşlarımız Ümit Şahin ve Samet Eruzun da bize bu noktada çok yardımcı oldu. Ekibimizin bir parçası olmalarından dolayı çok mutluyuz.

Alaca’nın sözlerinde genel olarak nüktedan ve eleştirel bir anlatım ön planda. Kliplerimizde de ilk önemsediğimiz şey, o anlatımı destekleyen görsellerin kullanılması. Eğlenceli olması bazen tezatlık oluşturan bir unsur hâline gelebiliyor ve biz de o zıtlıktan yararlanmaya çalışıyoruz. “BYE” klibimiz aslında müzik piyasasıyla ilgili eleştiriler ve kendi kafa karışıklıklarımızı barındırıyor. Başkaldırımızı renkli kıyafetlerin içinde dile getirmek, kendimize has sunumumuz. Bu tabii ki bizim yorumlama şeklimiz. Herkesin farklı şekilde anlamlandırmasını da çok seviyoruz.

“SOĞUK SAVAŞ”ta ise Ada yönetmenliğimizi yaptı. Şarkı, bir ilişkinin bitmesini çok genç işi bir ağızla anlatıyor. Şarkıyı bestelerken ortaya attığı “Ya bu şarkının moduna tam tezat bişi yapıp yaşlıların önünde bunların anlatıldığı bir performans olsa çok iyi olmaz mı?” gibi bir fikirle çıktı, sonra olayı kabartıp bi trailer hikâyesi ekledik. Aslında tamamen huzur evinde geçen bir canlı performans videosu olması noktasında planlamamızı yapmıştık. Ancak sonrasında görüntüleri izleyince çok sevdik ve canlı performans olarak kalmasına gönlümüz el vermedi. Klip olarak çıkalım dedik. Teyzelerin asıl müthiş performansları ise kamera arkasında yaşandı. Herkesin favori bir teyzesi oldu falan. Kısırlar yendi, Candy Crushlar oynandı; bizi alternatif bi dünyanın içinde bıraktılar bir günlük de olsa.:)

Ekip olarak Kenan Doğulu ve Ege Çubukçu ortaklığı “What’s Love”ın prodüktörlüğünü üstlendiniz. Bu isimler sizin için ne ifade ediyor, yollar nasıl kesişti? Çalışma süreci nasıl gelişti?

Alaca: Çocukluk yaşlarımızdan beri bayılarak dinlediğimiz iki isim. Onlarla çalıştığımız için gerçekten çok mutluyuz. 2022 yılı kendi parçalarımızın yanında, başka isimlere yaptığımız prodüksiyon çalışmalarıyla da bizim için dolu dolu geçti. Sırasıyla Güliz Ayla, Ege Çubukçu, Mabel Matiz, Cihan Mürtezaoğlu ve Kenan Doğulu ile çalışma fırsatı yakaladık. 

“What’s Love” 2021’in sonlarına doğru Ege Çubukçu’nun albümü için hazırladığımız bir parçaydı. Ege abi şarkıyı yazarken, şarkıyı Kenan Doğulu’dan duyduğunu söyledi. Bizim duymamız altı ayı falan buldu. Kenan Doğulu’nun sesine şarkının çok yakıştığını düşünüyoruz. Stüdyoda geçirdiğimiz zamanlar ise bizim için büyük bi’ tecrübe oldu. Vokal kayıtlarını tamamladığımızı düşündüğümüz bir zamanda Kenan abi “Biz eskiden kasedi elimize almadan stüdyodan ayrılmazdık. Alıp evde mi devam etmek istersiniz yoksa burda mı bitirelim?” dedi. Saat 1 civarı falandı. Dedik “Bitirelim!”. Eve sabah 7’de girdik sanırım. Asıl tecrübeyi de bu saat dilimlerinde yaşamış olduk. 

Birlikte müzik yaparken nasıl bir iş bölümü içinde oluyorsunuz?

Alaca: Tüm süreci birlikte öğrendiğimiz için doğalında akan bir çalışmamız var. Çalışma tekniklerimiz zaman zaman değişse de şu an için önce besteyi birlikte oluşturuyoruz. Daha sonra birlikte prodüksiyonuna oturuyoruz. Genelde bazı referanslar belirleyip o doğrultudan dışarıya çok çıkmamaya gayret ediyoruz. Bizim için birlikte çalışmada en çok dikkat edilmesi gereken konu müdahale anları. Birisi arayışta ise arayışta olan kişi kaybolana kadar müdahale etmemeye gayret ediyoruz. Ortamın vibe’ın bozmamak için bu kilit bir nokta. İkimiz de birbirimizin iyi olduğu noktaları ve eksikliklerini biliyoruz. Bu da o yönde diretmemeyi ve dolayısıyla zaman kaybını önlüyor. 

Ata Bornova: Şarkının sözlerini bu süreç içerisinde ben oluşturmuş oluyorum. Mehmet ise kulağa hoş gelmeyen kelimeleri veya söyleme şeklini belirliyor. Bu şekilde revizyonlarla ilerleyerek sözleri de paralel bir zamanda oluşturmuş oluyoruz. 

Sahne performansları hayatınızın neresinde? Daima canlı çalmayı tercih eden müzisyenlerden misiniz? 

Alaca: Sahnede olmayı ve seyirciyle etkileşim içinde olmayı seviyoruz. Sahnede canlı çalmayı başkaları kadar kutsamıyoruz. Müzik karşıya nasıl daha iyi geçerse o şekilde sunmayı tercih ediyoruz. 

Bu yıl kulaklarınızdan hiç eksik olmayan şarkılar / albümler hangileri?

Ata Bornova

Stromae – Multitude
Jack Harlow – Come Home The Kids Miss You 
Mura Masa – Mura Masa
Pink Pantheress – to hell with it 
KÖFN – “Bi’ Tek Ben Anlarım”
Labrinth – “Formula”
Mustafa Sandal – “Yamalı Tövbeler”
Orelsan – Civisilation
Bixi Blake & Kum – “Obsession”

Mehmet Mutlu:

ROSALIA – MOTOMAMI
Sub Urban – HIVE
Noga Erez – “NAILS”
The Weeknd – Dawn FM
Col3trane – Lush Life
Lucky Daye – “Feels Like”
Kum – “Küstüm”

2023 için aklınızda nasıl planlar var? 

Alaca: Yeni single’lar hazırladık. Onları sunmak için sabırsızlanıyoruz. Prodüksiyonunu yaptığımız başka isimlerin parçaları da bu süreçte çıkmış olacak. Keyifli konserler vermeyi planlıyoruz. Hepinizi bekliyoruz!