André 3000, Kurt Vile ve bu hafta başka ne dinlesek?

Yazı: Cem Kayıran, İlayda Güler, Utkan Çınar, Zeynep Naz Günsal

André 3000, “Yemin ederim gerçekten bir rap albümü yapmak istedim ama bu sefer rüzgâr buradan esti” diyerek geri döndü. Kurt Vile’dan türlü b yüzü kayıtlarından oluşan bir EP’miz var. Paptircem yeni şarkısında ayrılığın bıraktığı o devasa boşluk ve acıyı gizlemek gibi ağır konuları kurcalıyor.

Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.

ALBÜM: André 3000 – New Blue Sun
(Epic Records)

2000’li yıllarda grubunuz Outkast ile harika albümler yayımlamış (2003’ten The Love Below zamana dayanmış bir başyapıttır), merak saldığınız aktörlük kariyerinizde ise orta karar bir başarı yakalamışsınızdır. Müzik yayımlamaya verdiğiniz 17 yıllık aradan sonra yapılacak şey nedir? Tabii ki bir buçuk saate yakın, çeşitli flütler çaldığınız bir ambient caz/new age albümü! Hatta ilk şarkınızın adını da “Yemin ederim gerçekten bir rap albümü yapmak istedim ama bu sefer rüzgâr buradan esti” koymaktır. André 3000’ın Outkast ile 2006’da yayımladığı son işi Idlewild’dan sonra kaydettiği ilk solo albümünün hikâyesini dinlediniz. Çalışkan perküsyonist ve prodüktör Carlos Niño’nun da albüme yüklü bir katkısı olduğunu da belirtelim. 

ALBÜM: Puck – Horror Vacui
(Shalgam Records)

Davulda Uğur Küpeli, gitarda Mert Soykan, basta Ömer Dominic Akalın’dan oluşan Puck, bir süredir İstanbul’un çeşitli sahnelerinde gerçekleştirdiği bol doğaçlamalı performansların ardından ilk stüdyo kayıtlarını yayımladı. Maceracı düzenlemeleri, girift enstrümantasyonu ve sürükleyici iniş-çıkışlarıyla içinde kaybolmaya fazlasıyla elverişli bir albüm Horror Vacui. “Pango un die Katzen” parçasının son düzlüğündeki kırık arpejler ve tansiyonu yükselten davul ataklarından çıkıp kısa bir nefes aldıktan sonra sağlı sollu yumruklar savuran “Robin Goodfellow”a geçmek gibi lezzetli anlarla dolu. Bir de hatırlatma: 22 Kasım’da gerçekleşmesi planlanan lansman konseri, Mert Soykan’ın elini kırması sebebiyle 17 Ocak’a ertelendi.

ALBÜM: Blockhead – The Aux
(Baxwoodz Studioz)

Blockhead’in Elliot Lipp’le oluşturduğu Lipphead projesinden From The Back’in (2023) ardından önümüze serdiği albümünde, alternatif rap sahnesinden başta Aesop Rock, Armand Hammer, billy woods -ki kendisi albümün prodüktörlerinden olur- Danny Brown, Open Mike Eagle ve daha bir yığın ismi yanına toplamış. Aesop’la yaptıkları değerli mi değerli Garbology’den (2021) beri çıkardığı ilk rap albümü, ayrıca şimdiye kadar çıkardığı 12. uzunçaları The Aux, aranjman kabiliyetlerinden sonuna kadar faydalanılarak, dönülen her köşeden apayrı bir yerlere çıkılan bir uzunçalar. Nefesli çalgılar, orglar, koyu koyu kickler eşliğinde yazını soyut anlatımlı, çeşit çeşit dokuyla bezenmiş ses manzarası alabildiğine zengin bir iş. 

TEKLİ: Meadow Meadow – You Are So Alive
(Practise Music)

Manchester çıkışlı ikili Meadow Meadow, garaj rock yaptıkları grupları Spring King’i dağıttıktan sonra 2020 yılında kendi adlarını taşıyan 5 şarkılık EP’leriyle karşımıza gelmişti. Kings of Convenience’ı hatırlatan tipleri, Cass McCombs ve Belle and Sebastian’ı hatırlatan müzikleriyle zaman dışı tınlıyorlar. Yeni teklileri “You Are So Alive” kendi tabirleriyle müziklerini tanımladıkları gibi “yürüyüş yapmak, bisiklete binmek ve kamp yapmak” için ideal tınlıyor hakikaten. Yer yer ritimsel anlamda komplike anlara girse de pastoral bir huzur bulamamak için hiçbir neden yok. Takipteyiz.

ALBÜM: Mito y Comadre – Guajirando
(ZZK Records)

Venezuela manzaralı bir müzik odası. Latin Amerika Yerlilerinin kültürel mirasını korumak üzere, geleneksel enstrümanların sesi ve o diyardan çıkmış yaşam öykülerini birlikte öğütüp elektronik dokunuşlarla zenginleştirdiği şarkılara dönüştürüyor Mito y Comadre ikilisi. Yüzünüze güneş öpücüğü konduran, sevimli, canlandırıcı bir albüm.

TEKLİ: Paptircem – Öl İçimde
(Paptir Records)

Piyano ile basın hisli sohbeti, ışıldayan bir prodüksiyon ve uzaklara daldıran, gözleri dolduran güçlü vokaller… Konumuz; ayrılığın bıraktığı o devasa boşluk, bir ilişkiyi tek başına sırtlanmanın yorgunluğu, özlemek, acıyı gizlemek. Paptircem’den yasın dalgalı doğasını üç dakikada yaşatan, kırılganlık ve isyan arasındaki gelgitlerden fışkıran duygusunu her elementiyle taşıyan, söyleyecek az söz bırakan bir yara bandı.

ALBÜM: Yangın – Plastik
(33 Q∴ S∴)

Dinleyeni gençleştiren, zaman – mekân mefhumunu bulandıran, bağırıp çağırarak içi dışa çıkaran, içel çatışmalara ışık tutan bir albüm. Aynı cümleyi tekrar eden açılış parçası “Düşerdi Yıldızlar”, kemik titreten basları ve parçanın tansiyonuna yön veren gitar numaralarıyla, Plastik’in kalanında nasıl köşelere savrulacağımızın bir özetini çıkarıyor sanki. Her birimizin -az da olsa- sevgiye muhtaç olduğunu hatırlatan “Pembe Tatlı İftira”, kısa ama yüksek mi yüksek tesirli “Acıma Bana”, sarmal melodilerinin üzerine Theo’nun gırtlağının yırtıldığını hissedebileceğiniz “Ellerim Güneşte”, albümle geçirdiğimiz ilk turlardaki favorilerimizden.  Kayıtları Stüdyo Josephine’de gerçekleşen Plastik’in prodüktörlüğünü Taner Yücel üstlendi.

EP: Kurt Vile – Back to Moon Beach
(Verve Records)

Kurt Vile’ın yeni EP’si çoğunluğu 2019‘dan, farklı zamanlarda kaydedilmiş ve albümlerinde yer bulamamış şarkılardan oluşuyor. Aslında elli ağızlı bir albüm uzunluğu ve kalitesinde. Albümde Bob Dylan’dan “Must be Santa” (kızlarının da vokal desteğiyle) ve Wilco coverı “Passenger Side” da bulunmakta. Ama asıl elmas Tom Petty’nin vefatından sonra yazdığı “Tom Petty’s Gone (But Tell Him I Asked for Him)”. EP, Vile sevenleri kesinlikle mutlu edecek tatta. Ondan beklediğimiz huzurlu ve hipnotik sound mevcut. Daha ne isteriz?

ALBÜM: Habitat Ensemble – Habitat Ensemble
(Music From Memory)

İstanbul’da yaşayan Fransız selector, müzisyen ve prodüktör Marius Houschyar’ın önderliğinde hayat bulan Habitat Ensemble kolektifi, aslında müzikten dansa, şiirden alan kayıtlarına uzanan farklı disiplinlerde atölyeler düzenleyerek yola koyulmuş. Çekya – Avusturya sınırındaki Maříž isimli kasabada, 90’lardan bu yana yaratıcı insanların bir araya geldiği bir akademide 2022 yazında ortaya çıkan bu koleksiyon, kolektifin her bir parçası için iletişim ve bağ kurma aracına dönüşmüş bir pratikle hayat bulmuş. Kasabanın atmosferini yansıtan; duyusal olanın ötesine geçip spiritüel uyum ve zemin yaratan derinlikli bir dinleme deneyimi. 

TEKLİ: HEALTH – Unloved
(Loma Vista Recordings/Concord)

Aralık başlarında yayında olacak altıncı albümleri Rat Wars’tan kapalı havalara uygun bir tekliyle daha karşımızdaki LA çıkışlı deneysel pop üçlüsü HEALTH. Geçmişten günümüze çeşit çeşit ülkeden imaj ve stilleri sunulan goth kültürüne bir aşk mektubu niteliğinde Mynxii White’ın çektiği bir klip de paylaşmış. Yine bağ kurması kolay cümlelerle bitiş sonrası ilişkiyi deştikleri, içte kalmış itirazları sözlere döktükleri “Unloved”, beton gibi kalın beatleri, nasılsa hep zarif kıldıkları noise elementleri ve tüm endüstriyelliğiyle kasvetine buyur eden bir parça. 

TEKLİ: The Lemonheads – Fear of Living
(Fire Records)

Evan Dando külliyatından aşina olduğumuz retro psikedeli ve pop hissi yine yerli yerinde. Kayıtları São Paulo’da gerçekleşen parça, nakaratında bir sayıklamaya dönüşüyor: “Hayat kısa ve tavizsiz. Ben yalnızca yaşamaktan korkuyorum.”. 2006’dan bu yana yayımlanan ilk “yeni” The Lemonheads parçası, aslında Dando için bir arkadaş mirası. “Fear of Living”, New York çıkışlı lo-fi rock grubu QTY kurucularından, geçtiğimiz haziran ayında hayatını kaybeden Dan Lardner’in bestesiymiş.

TEKLİ: J Mascis – Can’t Believe We’re Here
(Sub Pop Records)

Dinosaur Jr.’dan tanıdığımız usta gitarist ve şarkı yazarı J Mascis’in 2011’deki harika Several Shades of Why ile başlayan solo kariyeri, 2024’te yayımlayacağı dördüncü solosu What Do We Do Now ile devam ediyor. Dinosaur Jr.’ın yüklü distorte sounduna göre solo kariyerinde daha akustik bazlı işlere yoğunlaşan Mascis yeni albümünden paylaştığı ilk tekli de yine akustik altyapılı, elektro bir solomuz var ama, majör tonlarda hareketli bir şarkı. Kırık vokali de her zamanki gibi. Klibinde ise komedi dünyasından Fred Armisen, David Cross, Todd Barry gibi isimleri eğlenirken görüyoruz. Gerçekten de J Mascis’in kalitesi hiç düşmüyor.

ALBÜM: Jaakko Eino Kalevi – Chaos Magic
(Weird World / Domino Recording Co / GRGDN Müzik)

Şarkı yazım süreci İsviçre, Estonya, Almanya ve Yunanistan’a yayılan yeni Jaakko Eino Kalevi albümü. Barok pop, kozmik caz, psikedelik rock, dub gibi sulara dalıp çıkan koleksiyon için, synth-pop harikalarıyla tanınan Finlandiyalı müzisyenin “en vahşi açılımı” yakıştırmasını yapmış Domino. Haksız sayılmazlar! Şarkılara katkıda bulunan isimler arasında Jimi Tenor, Alma Jodorowsky, Faux Real ve Sigurlaug Gísladóttir de var.

TEKLİ: Porno for Pyros – Agua
(Bağımsız)

Perry Farrell’ın Jane’s Addiction’dan önceki grubu, güzel isimli Porno for Pyros bir veda turnesi hazırlığında; bu arada da yavaş yavaş yeni kaydettikleri şarkıları serbest bırakmaya başladılar. “Agua” elimizdeki ilk örnek. 26 yıl aradan sonra 2022’de bir araya gelen grup 1990’larda iki albüm yayımlamış, Jane’s Addiction’ın popülaritesine ulaşamasa da Farrell’ın kendine has vokali ve sağlam çalımlarla dikkat çekmişti. “Agua” da gayet güzel kaydedilmiş, laf olsun diye ortaya çıkmadığı belli, hisli bir şarkı. Evet Farrell’in sesi eski dinamizminde değil belki ama grup güzel bir vedaya hazırlanıyor gibi. 

ALBÜM: Ali Sethi & Nicolas Jaar – Intiha
(Other People)

New York’ta yaşayan Pakistanlı bir kuirin bakış açısıyla gazel formuna yeni çehreler kazandıran Ali Sethi, Nicolas Jaar’ın 2020 çıkışlı Telas albümünden alınmış döngüsel kesitlerin üzerine Urduca şiirler okuyor, vokal doğaçlamaları yapıyor Intiha’da. Dili bilmemek, bu masalsı anlatının ne kadar güven ihtiva ettiğini, meselesini duyumsamaya engel teşkil etmiyor; kulağa çarpan tınıların sıcaklığındaki değişimle kendini ele veriyor şarkılar. Müziği başka bir dünyaya girip kapıyı üstüne kitlemek için kullananlar kaçırmasın.

TEKLİ: Margaritas Podridas – Tornillo
(Hopeless Records)

Punk ile grunge ve shoegaze’e dair ögeleri harmanlayan Meksikalı, sesli mi sesli dörtlünün ikinci uzunlarından üç yıl sonra salıverdikleri “Tornillo”, yeni anlaşma imzaladıkları Hopeless Records etiketini taşıyan ilk yayınları olmakta. DIY etiğine sadık, seksizme karşı duruşlarıyla birkaç yıl içinde coşkulu bir hayran kitlesi oluşturmuş ekipten eli yüzü düzgün, ardını bekleten bir punk parçası bu. Başkalarının kişiliklerini çalan deli insanlar hakkında olduğunu, üçüncü albümünde vücut bulacak aşındırıcı sesten küçük bir tadımlık olduğunu söylüyorlar.

ALBÜM: Roger Eno – The skies, they shift like chords
(Deutsche Grammophon)

Fantastik bir filmin soundtrack albümünde miyiz? Yoksa bir sanat galerisinde bir tablodan gözlerimi ayıramadığımız bir ânı yeniden mi yaşıyoruz? Ya da kışın geldiğini artık kabul ettiğimiz o sabahın müziği mi bu? Cevap D: Hepsi. İngiliz besteci Roger Eno, yaşadığı yer olan Doğu Anglia’dan ilhamla yarattığı 12 kompozisyon ve genişlemiş bir sonik paletle ortaya çıkarmış The skies, they shift like chords’u. Bir modern klasiğe dönüşen önceki albümü The Turning Year’ın hatlarını çizen piyano ve yaylılara her parçada çeşitlenen gitar, klarnet, vibrafon gibi enstrümanlar ve icracılar eşlik ederek; duygudurumlarını nefes alıp veren organizmalara dönüştürüyor. 

TEKLİ: Allie X – Girl With No Face
(Twin Music Inc)

Kanadalı Alexandra Ashley Hughes’nin tekliyle aynı adda ve şubat sonu yayında olacak uzunçalarından bir parça daha. Hacimli gitar riffleri ve baslarıyla, en az onlar kadar ritmik synth düzenlemeleri, uğursuz ama seksi atmosferiyle gotik estetikte, hard rock çizgisinde bir disko gecesine davet ediyor.

ALBÜM: Danny Brown – Quaranta
(Warp Records)

Quaranta, “arkadaş olsak ne güzel olurdu” kıvamında bir sevgi beslediğimiz Danny Brown’ın altıncı stüdyo albümü ve fan favorisi XXX’in ruhani devam bölümü olarak tanımlanıyor. Bir olgunluk işi denebilir, nitekim kendisi de 40’lı yaşlarına girmenin bünyede yarattığı hissiyatlarla bu albüme girişmiş. Alabildiğine özgür, yayılabildiği en geniş alana yayılmakta beis görmeyen bir şarkılar bütünü. Bruiser Wolf, Kassa Overall ve MIKE gibi konuklarla zenginleşen bir anlatı sunuyor.

TEKLİ: Hav Hav! – Derdin Ne Benimle / Seni Her Gördüğümde
(KARE Müzikevi)

Kirli gitar akorları üzerine catchy melodiler yağdıran “Derdin Ne Benimle” pürüzsüz bir akışa sahip. Mert Tugen’in vokalleri daha önce hiçbir Hav Hav! kaydında olmadığı kadar yüksek, sözler aşk-başkaldırı-köpekler denkleminde: “Beni sevmek zorunda değildin, zaten köpek insanı değilsin. Derdin ne benimle?”. İkinci parça “Seni Her Gördüğümde” ise daha keskin, köşeli hatlara sahip. Dört dakikayı aşan süresiyle, dinlediğimiz en uzun Hav Hav! şarkısı. Bir mantra gibi tekrarlanan nakaratında bu kez sevdiğiyle karşılaşmanın, buluşmanın heyecanıyla yüzünde çiçekler açan birinin duygularına ses oluyor. 

ALBÜM: Vince Clarke – Songs of Silence
(Mute / GRGDN Müzik)

İngiliz synth pop efsaneleri Erasure, Yazoo ve Depeche Mode’un kurucularından biri olan prodüktör, besteci ve klavyeci Vince Clarke’ın, 50 yıla yaklaşan kariyerinin ilk solo albümü.Tamamı enstrümantal ambient kayıtlardan oluşan albümün hazırlık sürecinde iki kuralı takip etmiş Clarke: Eurorack modüler synthesizer sistemlerinden elde ettiği sesleri kullanacak ve her beste tek nota etrafında inşa edilecek. Ebru Yıldız imzalı “The Lamentations of Jeremiah” klibini hâlâ izlemediyseniz, hemen buraya.

ALBÜM: Deniz Tekin – Yüzyıllardır Aynı Dert
(Little Jobs)

Deniz Tekin, ilk albümü Kozakuluçka’dan tam altı yıl sonra Yüzyıllardır Aynı Dert ile döndü. Elektrik gitarda Deniz ile beraber Efe Demiral, basta Kunter Kınacı, davulda Berkan Tilavel’i duyduğumuz koleksiyon, birçoklarımız için başucu albümü olacak. Yoğun duygular ve sorularla yıkandığımız 45 dakikalık yolculuğa dair notlarımız burada.

TEKLİ: Güneş Özgeç – Olmuyor
(Bağımsız)

Güneş Özgeç, önümüzdeki ilkbaharda yayımlamayı planladığı ilk uzunçalarından önce bir tekli daha dinlemeye açtı. “Denedim hiçbiri yaşanmamış gibi devam etmeye. Ama olmuyor.” sözleri; büyü bir kere bozulunca, hayal kırıklığı çok büyük olunca, onarmak istemenin yetmeyebildiğini hatırlatıyor. Hayat işte; bazen oluyor, bazen de olmuyor. Yaşama duyulan hevesi, geleceğe dair umudu kaybetmemek gerekiyor.