ANOHNI, Fran Lobo ve bu hafta başka ne dinlesek?

Yazı: Cem Kayıran, Deniz Tümer, Elif Öz, İlayda Güler, Zeynep Naz Günsal

ANOHNI yedi yıllık arayı, 50 yıllık bir çağrıyı yankılayan bir albümle kapattı. Fran Lobo’nun kulaklara küpe mesajını dönüp dönüp dinlemekten kendimizi alıkoyamıyoruz. PJ Harvey, bir kez daha John Parish ve Flood’la ortaklaştığı yeni albümüyle aramızda.

Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.

ALBÜM: ANOHNI – My Back Was A Bridge For You To Cross
(Rough Trade)

Yapaylığın makbul oluşundan fena hâlde sıkıldınız mı? Sahici hislerin, nezaketin, yumuşaklığın peşinde misiniz? Öyleyse, her notasından içtenlik taşan bu albümü kendinize koza edinebilirsiniz. Yedi yıllık arayı kapatan taze ANOHNI koleksiyonu, müzisyenin kendi yolculuğunda bir mihenk taşı olan Marvin Gaye klasiği “What’s Going On?”un çağrısına 50 yıl sonra gelen bir yanıt, bir tür yankı niteliğinde. Çokça kişisel, hâliyle bir o kadar da politik; daha iyi bir dünyanın hayalini kurmaya devam etmek konusunda kararlı. Pürüzsüz vokalleriyle etrafınızda güvenli bir alan örüyor, müziğin farklı kıyılarına rahatça açılan düzenlemeleriyle duyguların birbirinden farklı yüzlerini gösteriyor. Kapak görselinde ise tüm drag queenlerin annesi, LGBTİ+ hakları aktivizminin ikonlarından biri olan Marsha P. Johnson gülümsüyor. 

EP: Daughn Gibson – Vas 2: Le Duc De Vas
(Bağımsız)

Pennsylvanialı ama bayadır LA meskenli davulcu, şarkıcı/söz yazarı, uçtan uca enigmatik müzisyen Daughn Gibson, 10 yılı aşkın süre öncesinde country rock ve Americana’yı gotik elementlerle bezeyen bir figür olarak ayrık birisiydi. Maddi beklentiyi karşılamamış release’ler ardından Sub Pop ile yolları ayıran ve tümüyle bağımsız olan Gibson, geçen yıl altı yıllık sessizliğini bozarak Kriminelle Energie EP’yi paylaşmıştı. Bunu ve aslında devamı niteliğinde olduğu Vas 1 EP’yi (2016) takip eden kısaçalarda ürkünç ve karanlık sound’u ile deneysel ve sürreel folk yaklaşımının erken metal, funk, dub’lı sample’lı elektronik yahut psikedelikle buluştuğu, garipliğini daima koruyan müzisyenin çeşit çeşit türün oluşturduğu geniş bir etki alanından beslenip, bunu karşıya geçirmeyi özellikle hedeflediği çok net.

TEKLİ: Fran Lobo – Armour
(Heavenly Recordings)

Kokteylimiz çok zengin; sersemletici punk enerjisi, eşlik edilesi pop vokalleri, masaj etkisi yapan synthesizer partisyonları, 90’ları yaşatan trip-hop hislenimleri… Hepsini çalkalıyor Fran Lobo ve üzerine kendi değerini muhafaza etmeyi öğütlüyor. Yudumlamaya devam ettikçe lezzeti katlanıyor, üstelik mesajını da üstten bir yerlerden değil, hemen yanıbaşınızda veriyor. Kalkanları kuşanıp, Londra sokaklarında dans eden Fran’la kilometrelerce öteden bir olmak çok kolay. Yönetmenliğini Pierre Babbage ile paylaştığı “Armour” klibi hemen burada.

TEKLİ: Say Sue Me – Mind is Light
(Damnably Records & Say Sue Me)

Busan’dan Güney Koreli surf rock grubu Say Sue Me’nin geçen yıl salıverilmiş iki adet işi 10 ve The Last Thing Left’in ardından tarafımıza sunduğu tekli, 2012’den beri faaliyette olan uzun soluklu kadronun üç uzun dört de kısaçalarına eklenmiş oldu. Parıltılı lo-fi sound’uyla surf temposunu bünyesinde birleştirerek zaman içinde kendine “surfgaze” tabirini yakıştırtan ekipten katartik, dosdoğru film sonu vibe’ında ve yüksek tempo bir parça.

TEKLİ: Su Sonia & Aga B – Beyhude
(Pink Limo Entertainment)

“Beyhude”yi dinlemek için “play” tuşuna tıkladığınızda, suyun derinliklerinden gelen bir seslenişi duyuyor gibi oluyorsunuz. Nitekim Su Sonia’yı şarkının lirik videosunda boğulmak üzereymiş gibi başını yukarıda tutarken, hareketli bir görsel içinde görüyoruz. Çevresinde birbirinin aynısı suratlar: “Çok fazla kombinasyon var, zihnim darmadağın / Ne yöne çektiysem diğer taraf daha ağır.” Bulanık R&B tınılarının ardından Aga B‘nin sesi güçlü bir yumruğa dönüşüyor; gerçeklerle yüzleştirmeyi misyon edinmiş gibi. Sonu başı belli olmayan bir kavga: Ne beyhude bir çaba! 

ALBÜM: Alice Phoebe Lou – Shelter
(Bağımsız)

Dinlendirici bir bahar günü tadı veren şarkıların yazarı Alice Phoebe Lou’nun yeni albümü, kulakları asla yormayan ritimlerle duygusalar temaları dinginlikle işliyor. Uyumlu ama birbirinden farklı parçalar ise, albümün kapak görselindeki gibi yıldızların arasına taşıyarak iç dünyalarımızı müzikle birlikte yaşamamız için bir barınak oluşturuyor. Şüphesiz ki önümüzdeki sakin yaz akşamlarına eşlik edecek bir koleksiyon.

TEKLİ: The Voidz – American Way
(Cult Records)

The Strokes frontman’i Julian Casablancas’ın The Voidz isimli rock’n’roll grubunun son teklisi” Prophecy of the Dragon”ın b yüzü şarkısı, YouTube’da dinlemeye açıldı. Casablancas’ın melankolik ama baş kaldıran vokalleriyle bir mantra gibi tekrar eden gitar melodisinin birlikteliği, hüzünlü ama dinamik bir enerji yayıyor. Parçanın ortasında yoğunlaşan tef ağırıklı tempo ise ritmini arttırarak ateşlendirdiği duygu yüklü vokalleri gittikçe alevlenen bir finale taşıyor.

ALBÜM: Brek – 1990
(KARE)

Müzisyenin, kayıtsızca geçişinden şikayetçi olduğu yıllarını ve anılarını kendi tarzında bir kapsüle alma biçimi. Brek’in stüdyosunda minik bir ekiple kaydettiği, hikâyeleri, anıları ve sevdikleriyle donattığı kayıt; geride bıraktıklarımız, geri getirmeye çalıştıklarımız ve akıp giden zamanı karşımıza oturtmak için bir fırsat sunuyor.

ALBÜM: PJ Harvey – I Inside the Old Year Dying
(Partisan Records)

PJ Harvey’nin yedi yıllık aradan sonra yayımladığı 10. stüdyo albümünde, White Chalk’tan (2007) beri yaydığı masalsılık daha da somut bir hâlde. İncil’e ve Shakespeare’e dair imgelerle bezeli hikâyeleri pastoral ve şiirsel olduğu kadar gergin ve huzursuz bir enerji barındırıyor. Harvey’nin geçen yıl yayımlanmış, West Country’de geçen büyülü gerçekçi epik şiiri “Orlam”a dayanan albümde atmosferik detaylarda yaptığı seçimler müzisyenin önceki külliyatı ve bu albümün mitikliği düşünüldüğünde daha da çağdaş tınlıyor. Esasında parçaların işlediği mekân ve öyküleri daha hissedilir kılmakta kullanılıyorlar gibi. Kendisi aynı zamanda kadim dostu olan emektar müzik insanı John Parish ile Flood olarak tanıdığımız prodüktör Mark Ellis’in de prodüktörlüğünü üstlendiği albüm hakkında PJ Harvey, “en güçlü hâlini bulmasının zaman aldığını ama en sonunda olmasını umduğu her şeye dönüştüğünü” söylemiş. Belki de şimdiye kadarki en esrarengiz ve tüyler ürpertici, merak ve haz uyandırıcı işlerinden biri.

EP: Can Temiz – Göğün Sonu Yerin Dibinde
(Warner Music Türkiye)

İnsanlık hâlleri, çeşitli duygudurumları, hayatın ikiliği ve bu ikiliğin tamamlayıcılığından beslenmiş yeni Can Temiz şarkıları. Üç şarkının ortak teması, hüznün içinde bulunan coşku. Sonik dünyası ise yine çok zengin. Açılış şarkısı “Dünyanın Sonunda Kiraz Çiçekleri” kasvetli synth tonlarıyla açılıp eşlik ederken sabit durmanın pek de mümkün olmadığı beatlerle katmanlanıyor. “Dünya yansa da yarın, yeni bi rüyaya uyanırız” diyen ikinci parça “Nahoş Bir Peri” ise sürükleyici melodilerle sarıp sarmalayan bir aşk şarkısı. Finali ise geçtiğimiz ay dinlediğimiz, Can Temiz dünyasında sıklıkla işlenen ölüm temasını kurcalayan “Beni Güzelce Öldür” yapıyor.

TEKLİ: Koala Voice – The Bigger The City
(Nika)

Slovenyalı grup Koala Voice’dan, önümüzdeki yıl buluşacağımız 5. stüdyo albümünün erken habercisi. Igor Perić tarafından yönetilen eşlikçi klibi ile de solist Manca Trampuš’un stüdyoda yaptığı performansını ekrana taşıyor. Yalnızlık ve anlaşılmama gibi hisleri anlatan parça büyük şehirlerin kalabalığında hissedilen dışarıda kalma duygusunu narin bir şekilde kulaklara getiriyor. 

ALBÜM: The Endless Coloured Ways: The Songs of Nick Drake
(Chrysalis Records)

Tüm zamanların en etkileyici bestecilerinden Nick Drake’in şarkıları, farklı dönemler ve stillerden 30’a yakın müzisyen ve grup tarafından yeniden yorumlandı. Birkaç yıl arayla yeni bir Nick Drake tribute albümü dinlemekte hiiiç sorun yok açıkçası. Üstelik künye Fontaines D.C., Liz Phair, John Grant, Aurora ve John Parish & Aldous Harding gibi isimlerle dolup taşarken…

TEKLİ: Flamingods – Gutterball
(The Liquid Label)

Müziğinde psikedeli, pop, new wave ve Orta Doğu’ya has farklı müzikal geleneklerden ödünç aldıkları motifleri iç içe geçiren grubun yeni uzunçalarının adı Head Of Pomegranate. 13 Ekim’de yayımlanacak. Heyecan verici bir başka haber de 11 şarkılık albümün prodüksiyonunu Ben H. Allen’ın üstlenmiş olması. Grammy ödüllü prodüktörün diskografisinde Deerhunter, Gnarls Barkley, Animal Collective, Erasure, M.I.A. gibi isimler mevcut. Yeni tekli “Gutterball”, Orta Doğu müziklerine de selam çakan, sahneyi yıkıp geçecek bir punk parçası yazmak niyetiyle yazılmış.

TEKLİ: Mick Jenkins (feat. JID) – Smoke Break-Dance
(RBG Records/BMG Rights Man.)

Yakın zamanda The Patience başlıklı gelecek uzunçalarını da duyuran Mick Jenkins’in JID eşliğinde icra ettiği retro ve kendisinden alıştığımız kalitede cazlı piyanolu teklisi, ikisinin de flow’larını akıttığı; rutinler, tekrarlar ve tıkanmışlık hissini, bitmeyen döngüleri betimleyen bir parça. Genç prodüktör Stoic’in de dokunuşlarıyla temasıyla paralel biçimde bop’lu tekrarlar üzerine inşa edilmiş bir parça kurgulamış ekip. Günü kurtararak geçen zaman ve belki bu esnada kendini uyuşturmaya dair durum hikâyesi niteliğindeki parçanın Smuggler yahut Andre Muir’in çektiği klibi merhum kuir yazar bell hooks’tan patriyarki üzerine aşkın içgörüde bir alıntısını da paylaşıyor.

EP: Depeche Mode – Wagging Tongue (Remixes)
(Columbia Records)

Son Depeche Mode albümünde yer alan “Wagging Tongue”, ölümden önce faillere karşı yazılmış imalı bir taşlama. Grubun geçmiş müziklerinde de değindiği, politikacıların silah ticaretine dair suskunluğu ifşa ediyor. Şarkı için yapılmış dokuz remiksten oluşan taptaze bir derlememiz var artık. Wet Leg, Daniel Avery, Richie Hawtin ve Henning Baer gibi isimler, şarkıyı yeniden hayal etmiş.

TEKLİ: Seda Erciyes, Arsan – Sürme
(Bağımsız)

R&B ezgilerine külup müziği elementleri giydiren parça, dinleyende bir kaçma-kovalama çağrışımı yapan aceleci, yüksek temposu ve parti atmosferine ışınlayan anlatısıyla ayaklandırıyor. Hikâyeye göre İstanbul’un tatlı, esintili gecelerinden birinde, bir teras eğlencesindeyiz; saat ilerlemiş, etrafta pek kimse kalmamış. Başındaki dertlerden, anlam arayışlarından uzaklaşmak isteyen, kalbini çoktan kuruttuğunu söyleyen kahramanımız henüz yorulmamış; günü, yarın başka bir tende unutacağı bir deneyimle tamamlamak istiyor: “N’olur eve sürme. Hazırım, mahvet beni.”

TEKLİ: Metric – Just The Once
(Thirty Tigers / Metric Music International)

Son albümünün devamı niteliğindeki Formentera II koleksiyonunu ekim ayında yayımlamaya hazırlanan Metric, albüm duyurusunu bu tekliyle yaptı. Grubun solisti Emily Haines, parçayı “pişmanlık diskosu” olarak tanımlamayı tercih ediyormuş. Birden fazla anlama gelen “once” sözcüğüyle yapılmış oyunlarla bezeli eğlenceli şarkı sözleri, parıltılı synth pop düzenlemesiyle dile dolanıyor.