Benzemez Dijital Sana: Zeynep Özkanca yanıtlıyor

Analog fotoğrafa adanmış Benzemez Dijital Sana sergisinin 15 katılımcısına sorduk: Sergideki fotoğraf(lar)ını nasıl anlarda, nerede ve ne hislerle çektiler? Analog fotoğrafçılık ve hissiyatı günümüz dijital dünyasında onlar için nasıl bir ayrışma taşıyor? Fotoğraf makinesinin arkasında olmak ne ifade ettiriyor? İç dünyaları fotoğrafladığı dış dünyalara nasıl yansıyor? Son zamanlarda kendileriyle ilgili keşfettikleri bir şey oldu mu? Önümüzdeki günlere dair paylaşabilecekleri ne gibi havadisler var? 

Zeynep Özkanca yanıtlıyor
“İstanbul’a döndükten birkaç gün sonra Ada’da çekmiş olduğum fotoğraflar banyodan geldiğinde ve fotoğraflara baktığımda, o ‘an’da göğsüme düşen o his hiç uğramıyor. Belleğimde özel bir muamele gören ‘en mutlu anlarım’ gibi ayrıcalıklı bir yer edinemiyor o fotoğraflar. Onları da diğer fotoğraflar gibi arşivime yolluyorum. Hatırlamak için fotoğraf çekmediğimi söyleyebilirim. Hatırlatmak için belki ama hatırlamak için değil. Kulağa biraz kibirli geliyor olabilir.”

“3 kadın ve 3 köpek, Büyükada’da kocaman bahçesi ve ormana bakan balkonu olan 2 katlı eski bir ada evindeyiz. Azra’nın önerisi ile aldığımız ‘pembe asitli şarap’ eşliğinde sohbet ediyoruz. Nelerden bahsettiğimizi zerre hatırlamıyorum. Ormana bakan o balkondayız. Gün batmak üzere. Bir anda göğsüme bir his düşüyor: ‘Şu anda gerçekten çok mutluyum’.”

“İstanbul’a döndükten birkaç gün sonra Ada’da çekmiş olduğum fotoğraflar banyodan geldiğinde ve fotoğraflara baktığımda, o ‘an’da göğsüme düşen o his hiç uğramıyor. Belleğimde özel bir muamele gören ‘en mutlu anlarım’ gibi ayrıcalıklı bir yer edinemiyor o fotoğraflar. Onları da diğer fotoğraflar gibi arşivime yolluyorum. Hatırlamak için fotoğraf çekmediğimi söyleyebilirim. Hatırlatmak için belki ama hatırlamak için değil. Kulağa biraz kibirli geliyor olabilir.”

“Adadan dönüşümün 1. haftasında o gün Ada’da birlikte olduğumuz Beril’e o ‘an’ı kastederek ‘Uzun zamandır kendimi hiç o kadar mutlu hissetmemiştim gerçekten.’ yazmama sebep olan şey kesinlikle bu fotoğraflar değildi. Dönüşümde koşarak gidip alıp dolaba koyduğum ‘pembe asitli şarap’ idi. Zaten hatırlamak için almıştım.”

“Bu fotoğraflar o ‘an’ın öncesi ve sonrasındaki 3 gün içinde çekildi.”

“3 kadın, 3 köpek, gün batımı ve pembe asitli şarap.
Ve göğsüme düşen o his. 
Başka bir şey hatırlamıyorum.”

Benzemez Dijital Sana’yı İstanbul’un köklü fotoğraf stüdyolarından Tunç Fotoğrafçılık iş birliğiyle hazırladık. Serginin sanatçı seçkisi, fotoğraf sanatçıları Aylin Güngör ve Ayşegül Karacan tarafından belirlendi. Her sanatçıya Tunç Fotoğrafçılık’ın yeni ürünü olan NEVO filmden 2 adet verildi ve fotoğraflar bu filmlerle, sadece analog kameralarla çekildi. İçerik konusunda herkes tamamen serbestti. Benzemez Dijital Sana’yı buraya tıklayarak gezebilirsiniz.