Bu senenin, hatta son dönemlerin en iyi drama dizisi: “Years and Years”

İlk olarak BBC One’da yayınlanan ve haziran sonunda da HBO’da yayınlanmaya başlayan altı bölümlük mini dizi Years and Years bu sezonun en iyi dramalarından birini ekranlara getirdi. Doctor Who, Banana, Cucumber ve Queer As Folk gibi kült dizilerin yaratıcısı, son olarak Emmy adaylığı kazanan A Very English Scandal ile gündeme gelen yazar ve prodüktör Russell T. Davies’in imzasını taşıyan Years and Years dizisi, bu sezonu geçelim, son dönemlerin en iyi draması olabilir. Peki neden? Dizi hakkında övülecek çok konu var, henüz izlemeyenler için spoiler vermeden, akla ilk gelen sebepleri sıraladık.

*Televizyon dünyasında sık sık bir dahi olarak tanımlanan Russell T. Davies’in kurgusunda tüm duygulara yer var: Bugünden başlayarak geleceğe uzanan Years and Years, ustaca yazılmış senaryosuyla izleyiciye kahkahadan dehşete uzanan, izlemesi keyifli ancak bir o kadar da zor bir seyirlik sunuyor. Ve bunu da basmakalıp tiplemelerden ziyade insanlığın türlü hallerinde birleşen, gerçek ve derinlikli, hemen herkesin o veya bu şekilde ilişkilenebileceği, kapsayıcı karakterlerle yapıyor.

*İngiliz orta-üst sınıf beş kardeşten oluşan bir aile olan Lyonsların eşleri ve çocukları ile beraber 2019’dan 2034’e kadar olan yaşamlarını konu edinen Years and Years’ın belki de en büyük alametifarikası bugünden bakarak kurduğu gelecek tasvirinin korkutucu derecede gerçekçi oluşu. Amerika başkanı Donald Trump’ın ikinci dönem için seçildiği, Brexit’in sonuçlarının iyice somutlaştığı, Çin ve Amerika arasındaki ekonomik gerginliğinin dehşet verici bir zirveye ulaştığı, küresel ısınmanın sonuçlarının, mülteci krizinin ve dünya genelinde aşırı sağa yönelişin bizi nasıl bir geleceğe sürüklediğini aktaran Years and Years suratınızda bir tokat gibi patlıyor.

*Years and Years, günümüzün sosyo-politik, ekonomik ve ekolojik sorunlarına derinlemesine inerken, bir yandan da Black Mirror gibi dizilerde farklı yaratıcı vizyonlarla ele alınan teknoloji ve insan sorusunu, gerçekleşmesi olası bir fanteziden ziyade günümüzde ve yakın gelecekte çok rahat hayal edebileceğimiz nüanslarla soruyor. Teknolojik gelişmelerin içinde büyüyen yeni jenerasyonun kendi vücuduna yabancılaşması, dizide direk yüzün üstüne takılabilen SnapChat filtreleri, elimize entegre edilen telefonlar gibi mizahi yüzleşmelerin yanı sıra, ‘trans-insan’ konsepti altında fiziksel bedenin ötesine geçerek ‘bilgi’ haline gelmek gibi teorik sorular üzerinden de karşımıza çıkıyor.

*Dizinin etkileyici unsurlarından bir diğeri karanlık bir geleceğe sürüklenen insanlığın bugün cevaplaması gereken büyük soruları, bir ailenin bu sürüklenişle beraber dönüşümü üzerinden, hazmedilebilir ve en önemlisi de kişisel olarak ulaşılabilir seviyeye çekmesi. Küresel ısınma, mülteci krizi, global ekonomik savaşlar gibi kendimizi içinde boğulurken bulduğumuz, felç edici problemlerin; yakından tanıdığımız, empati kurabildiğimiz ilişkiler üzerindeki yansımalarını izlediğimiz dizinin mikrodan makroya doğru olan müthiş devinimi, izleyiciyi izlemesi gerçekten zor olan bu öykünün içine âdeta hapsediyor.

*Dizinin oyuncu kadrosunun harika performansları da Years and Years’ı son dönemin en iyisi yapan sebeplerden biri aslında. Emma Thompson’ın hayat verdiği, fütursuz, cüretkâr, kötücül, gerçek-ötesi popülizm ile kitleleri manipüle eden politikacı Vivienne Rook, bugün maalesef hepimizin tanıdığı bu figürü ve etrafında yarattığı politik yerçekimini mercek altına almamızı sağlıyor. Dizinin her biri birbirinden yetenekli kadrosunda geri kalan isimler ise şu şekilde: Rory Kinnear (Penny Dreadful, The Immitation Game), T’Nia Miller (Doctor Who, Obey), Anne Reid (The Mother, The Snowman), Ruth Madeley (Five by Five, Cold Feet), Jessica Hynes (Shaun of the Dead, Doctor Who), Russell Tovey (Looking, Being Human).

Bonus: Yukarıdaki tüm nedenler yetmediyse, dizinin finalinde Lyons ailesinin büyükannesi Muriel’in ‘bu noktaya nasıl geldik’ temalı konuşması da tek başına yeterli bir neden aslında diyebiliriz. 

(Yazı: Yetkin Nural)