Deniz Gül’ün sergisi üzerine: Kazıyan ve Kazınan Yüzeyler

SALT Galata’da 13 Nisan’da başlayan ve 27 Haziran’a kadar süren Deniz Gül’ün Kazı ve Yüzey adlı sergisi dilin salt bir iletişim aracı olma fikrine karşı sözcüklerin ilettikleriyle sınırlı sayıldıkları yüzeyleri genişleten, ziyadesiyle yeni alanları inşa eden bir sergi. SALT Galata binasının farklı katlarına, köşelerine ve koridorlarına yayılan sergi hem dikey hem yatay eksenlerde dil kavramını kazımakla meşgul.

Serginin genişçe bir kısmını kaplayan eksi bir katındaki (Deniz Gül’ün bir “performans” olmadığının altını kalın kalın çizdiği) bir duvar ustasının duvar örme işi süregiden, ziyaretçilerin alanda gezinmelerinden bağımsız devamlılığını sürdüren bir eylem. Daire Düz (2021) adlı bu iş, “söylemek yapmaktır” önermesine dayanıyor ve sergi alanında bir mimari plana sadık kalınarak sürekli olarak örülen bir duvarın oluşum süreciyle ilişkileniyor. Bu her daim “yapım aşamasında” olan iş, serginin geneline yayılan yazma, silme, hata yapma, yeniden yazma eylemlerine gönderme yapıyor. Daire Düz (2021) aynı zamanda fiziki bir yapının duvar ustasının varlığı ve emeğiyle kurulumunun kıymetine ve işi sırasında meydana gelen mimari sapmaların da bütün işin bir parçası oluşuna vurgu yapar nitelikte.

Deniz Gül’ün Daire Düz (2021) işinden fotoğraf: Zeynep Fırat Installation view from Daire Düz [Flat] (2021) by Deniz Gül Photo by Zeynep Fırat, SALT

Fiziksel katlara olduğu kadar çevrimiçi alana da yayılan sergi, gezerken dilin dağılma, dağılırken dönüşme ve oradan oraya sıçrayabilme kıvraklığını ziyaretçilere de bu dolaşıklık haliyle deneyimletiyor. Eksi bir katından yukarıya doğru çıkarken ziyaretçi, Gül’ün Kılavuz (2016-2021) işiyle SALT’ın araştırma mekânının hemen girişinde karşılaşılıyor. Burada Gül’ün satır satır taradığı bir yazım kılavuzu, kendi deyimiyle bir “oyun alanı” hâline gelmiş, ziyaretçiyi bekliyor. Kılavuz ise artık kılavuzluk görevinden men edilmiş; bükülmüş, eksiltilmiş, çoğaltılmış, bazen parçalanmış bazen yerinden edilmiş kelimelerle dolu.

Deniz Gül, Klavuz işinden sayfalar, 2016-2021 Fotoğraf: Mustafa Hazneci, SALT Pages from Deniz Gül’s Klavuz [Plungr], 2016-2021 Photo by Mustafa Hazneci, SALT

Oradan çıkan ziyaretçi, birinci kata geçmeden önce SALT Galata’nın bilgilendirme ekranlarına sızmış Gül’ün Kartpostal (2017-2020) işiyle karşılaşıyor. Gerçekten kartpostal niyetine yollanabilecek hareketli görüntülerden oluşan bu iş, hem gündelik akışa bir sızıntı niteliğinde (bilgilendirme ekranlarının işlevine bir müdahale) hem de kartpostal estetiğine bir gönderme sanki.

Deniz Gül’ün Kartpostal (2017-2020) video işinden bir kare Fotoğraf: Mustafa Hazneci, SALT Still from the video work Kartpostal [Postcard] (2017-2020) by Deniz Gül Photo by Mustafa Hazneci, SALT

Birinci kata çıkıp Tavlamalar (2021) işine ulaşan ziyaretçi, keyifli (tamlama olmayan ama tavlayan) bir oyun alanıyla, bu defa Gül’ün ziyaretçinin oyununa meylettiği bir alanla karşılaşıyor. Burada Gül aynı Kılavuz işinde olduğu gibi bir kelimenin başka neleri çağırdığıyla ilgileniyor. Bir yandan da o işinden farklı olarak bunu ziyaretçiye, onun oluşturacağı ses kayıtlarına, o kayıtları dinleyebilecek diğer başka kulaklara ve o kulaklarla karşılaşabilecek diğer başka ziyaretçi karşılaşmalarına sonsuz bir alan açıyor. Oluşan söz öbekleri şiirlere dönüşüyor. Şiirler ise dili kılavuzlara mal etmeyi isteyenlere açık ve özgür bir cevap niteliği taşıyor.

Serginin dönüşen bir diğer parçası ise SALT’ın Çalışma Grupları kapsamında Ekim 2020’den beri, Gül’ün bir grup katılımcıyla yürüttüğü bir atölye ile başlatılan ve aynı zamanda bir antoloji projesi olan Çeviri adlı iş. Bu proje kapsamında dille bağı kurulan konulardan bazıları ise postkolonyal teori, feminist ve kuir düşünüş, teknoloji ve veri kullanımı. Gül’ün daveti üzerine bir araya gelen sanatçı, küratör, yazar ve akademisyenlerin müşterek bir şekilde üretimlerini sürdürdükleri içeriğe ise buradan ulaşabiliyor.

Çeviri kapsamında Türkçe alt yazı seçeneği eklenen 2017 tarihli Angela Davis ve Judith Butler söyleşisinden bir kesit

Son olarak Kazı ve Yüzey paralelinde geliştirilen web projelerinden biri de #Words [#Kelimeler]. Bu iş birbirini tanımayan bir kitlenin ortak düşüncenin taşıyıcıları olması fikrinden yola çıkarak bir tür toplayıcılık yapıyor. Anlık türeyen kelimeleri takibe alarak ‘hashtag’ dünyasına sanki, “hash-tag değil, hash-words onlar! (tag: etiket, words: kelimeler)” diyor. Her üç dakikada bir bu sitenin içinden bir kelime 75.000 çevrimiçi platformda taranıyor ve bu web tabanlı arşive sol başına bir ‘hashtag’ ilişerek en güncel kullanımlarını ortaya çıkaracak şekilde ekleniyor. Böylece ziyaretçi hangi kelimenin nasıl kitleleri bir araya getirebildiğini, yeni iletişim kanallarını nasıl açtığını ya da o kelimenin tahakküm gücünü takip edebiliyor. 13 Haziran 2021’e kadar varlığını sürdürecek bu platforma kelime katkısında bulunmak da mümkün.

Kazı ve Yüzey ziyaretçisinden bağımsız olarak da kazan (korona dönemi boyunca Daire Düz adlı işin duvar ustası az ziyaretçiye rağmen duvarı örmeye devam ediyor) hem de ziyaretçiyle birlikte kazan bir sergi. Söylemeden edemeyeceğim, bu yazıyı yazarken sürekli ‘kazmak’ yerine ‘yazmak’ çıkar oldu klavyemden. Bu el sürçmeleri de kazının yazıyla bağını ortaya çıkarır nitelikte…

Yazı: Suzi Asa