Efsanenin turne rotası bir kez daha İstanbul’dan geçiyor.


Müzik tarihinin en karakteristik figürlerinden biri olan Robert Plant, geçtiğimiz yıl yayınladığı Carry Fire albümünün dünya turnesi kapsamında The Sensational Space Shifters’la birlikte İstanbul’a da uğruyor. 25. İstanbul Caz Festivali kapsamında gerçekleşecek konser öncesinde Robert Plant’i; mistik ilham kaynaklarından futbola olan tutkusuna uzanan bir derlemeyle A’dan Z’ye bölümümüzde ağırlıyoruz.

Alison Krauss

Robert Plant’in, Alison Krauss ile birlikte imza attığı albümü Raising Sand, 2009 yılında 51. Grammy Ödülleri’nde beş ayrı dalda birinci olmuştu. Bu güçlü iş birliğinin o dönemde büyük yankı uyandırmasıyla, dünya genelinde 2,5 milyon adet albüm satışına ulaşılmıştı.

Bron-Y-Aur

Robert Plant’in ailesinin 1950’li yıllarda tatilleri için kullandığı 18. yüzyıldan kalma bir kır evi olan Bron-Y-Aur, Plant ve Jimmy Page’in Led Zeppelin III albümünün büyük kısmını yazdığı yer olarak da biliniyor. Galler’deki Machynlleth kasabasında konumlanan Bron-Y-Aur, iki farklı Zeppelin şarkısına da hem isim hem ilham vermişti.

Carnaby Street

Led Zeppelin’in henüz ilk yıllarında Londra’daki Carnaby Street’te alışveriş yapan Robert Plant, çekle ödeme yapmak istediğinde kendisinden kimlik kartını göstermesini isteyen satış elemanını fazlasıyla şaşırtmış. Yanında bir kimliği bulunmayan Plant, beğendiği tişörtü satın almak için arabasına gidip grubunun ilk albümünün bir kopyasını yanına almış ve dükkândakilere kimliğini bu şekilde ispat edip alışverişini tamamlamış.

Danimarka

Müzik tarihinin en ilginç hikâyelerinden birine geldi sıra. Gruba ismini veren ünlü Alman general ve mucit Ferdinand von Zeppelin’in sonraki jenerasyonlarından bir akrabası olan Eva von Zeppelin, yaşadığı yer olan Danimarka’nın Kopenhag şehrinde 1970 yılında gerçekleşecek Led Zeppelin konseri öncesinde ortalığı birbirine katar. Grubun ailesinin ismini lekelediğini öne süren Eva von Zeppelin’in ısrarları sonucu grup sahneye başka bir isimle, “The Nobs” olarak çıkar.

Image

Elvis Presley

Robert Plant, hayatını müziğe adamaya karar verdiği lise yıllarında Elvis Presley’den aldığı ilhamla büyüleyici müzik yolculuğunun ilk adımlarını atmıştı. Elvis Presley, Plant için öylesine büyük bir kahramandı ki, grubun Presence albümünde yer alan “Candy Store Rock” şarkısının sözleri Elvis şarkılarından oluşturulmuş bir kolajdı. Plant, Elvis’le ilgili düşüncelerini şöyle tanımlıyor:

“O başlı başına harika ve göz alıcı. Benim müziğe olan aşkımın kapılarını aralayan kişi odur. O ve seçtiği materyaller sayesinde Smiley Lewis ve birçok farklı harika şarkıcıyı tanıyabildim.”

Image

Futbol

Robert Plant, Molineux Stadyumu’na ilk ayak bastığında beş yaşındaydı ve anlattığına göre Wolverhampton’ın simge futbolcusu Billy Wright ona el sallamıştı. Futbol tutkusu böylelikle alevlenen Robert Plant, hâlâ büyük bir Wolverhampton Wanderers taraftarı. Plant’in 2011 yılında bu futbol kulübünün onur başkanı seçildiğini de not etmekte fayda var.

George Harrison

Beatles’ın efsanevi gitaristi George Harrison, Led Zeppelin’in de artık bir baladı olması gerektiğini söyleyerek o dönemde “The Rain Song”a ilham vermişti. Houses of the Holy albümünde yer alan şarkı hakkında yıllar sonra açıklamalarda bulunan Jimmy Page, Harrison’ın grubun davulcusu John Bonham’la yaptığı bir sohbette Led Zeppelin’in tek probleminin hiçbir balad yazmamış olduğu düşüncesini paylaşmasının ardından hemen söz konusu şarkıyı yazdığını dile getirmişti.

Houses of the Holy

Led Zeppelin’in 1973 tarihli albümü Houses of the Holy, grubun ulaştığı kitleyi büyük ölçüde genişletmiş ve ticari başarılarının altına kalın çizgiler çekmişti. “The Song Remains the Same”“Over the Hills and Far Away” ve “Dancing Days” gibi şarkıların yer aldığı albüme ismini veren şarkıysa prodüksiyonu yetişmediği için bir sonraki albüm Physical Graffiti’ye dahil edilmişti. Albümün çarpıcı kapak görseliyse Arthur C. Clarke’ın Childhood’s End kitabının finalinden ilham alınarak hazırlanmış.

In The Mood

Robert Plant’in 1983 yılında yayınlanan ikinci solo albümü The Principle of Moments’ın en büyük liste başarısı yakalayan şarkısı. Müzisyenin basçı Paul Martinez ve gitarist Robbie Blunt’la birlikte yazdığı şarkının kayıtlarında davulun başında yer alan isimse Phil Collins.

Jimmy Page

Led Zeppelin’in beyni Jimmy Page, zaferlerle dolu Led Zeppelin yıllarının ardından, 1990’ların ortalarında Robert Plant ile ikili olarak sahnelere ve tura çıkmıştı. Page and Plant adıyla buluşan bu iki dev, büyük başarı elde eden bir albümle ve dünya turuyla sevenlerini mest etmiş, hatta yollarını İstanbul’dan da geçirmişti.

Karac

Robert Plant’in ilk oğlu Karac 1977 yılında dünyaya gözlerini yumduğunda henüz 5 yaşındaydı. Bir mide virüsü sebebiyle hayatını kaybeden oğlunun ardından, müzikten bir süre uzaklaşan ve ailesinin yanında kalan Plant, bu dönemde kariyerini sonlandırmayı da düşünmüştü. Yaşadığı acıyı müziğiyle dışa vurmayı tercih eden Plant, oğlunun anılarını “All My Love” ve “Blue Train” gibi şarkılarıyla yaşatmıştı.

Low

Robert Plant’in favori gruplarından biri. Minnesota çıkışlı Low’un iki şarkısını Band of Joy isimli solo albümünde yeniden yorumlayan Robert Plant, grubun The Great Destroyer albümünü hayatının en büyük sonik keşiflerinden biri olarak tanımlıyor.

Musicland Studios’un sıkışık takvimi

1976 yılında, dönemin iki fenomen rock grubu Led Zeppelin ve Rolling Stones, albüm kayıtları için Münih’teki Musicland Studios’u seçmişti. Grupların takvimleri neredeyse iç içe geçmiş durumdaydı ve iddialara göre, Presence albümü için stüdyoda olan Led Zeppelin, stüdyoyu Rolling Stones’a vaktinde teslim edebilmek için ”Candy Rock Store”u bir saatte kaydetmişti.

Now and Zen

Hayranlarından gelen yoğun istek ve parçalarından sample’ları izinsiz kullanan Beastie Boys’a tepki olması amacıyla, Robert Plant dördüncü solo albümü Now and Zen’de ilk kez Led Zeppelin şarkılarından sample’lara yer vermişti. Müzikal üretimlerine verdiği kısa bir aranın ardından 1987 yılında yeni bir grup ve farklı ilhamlarla birlikte geri dönen Plant, albümde yer alan iki şarkıda eski dostu Jimmy Page’i ağırlamıştı.

Olympic Studios

Led Zeppelin’in ilk albümü Led Zeppelin I, Londra’daki Olympic stüdyolarında tam 36 saatte kaydedilmiş ve mikslenmişti. Daha sonra 1975 yılında yayınlanan Phsyical Graffiti albümüne kadar çeşitli Led Zeppelin albümlerinin bazı kayıtlarına da ev sahipliği yapan stüdyodan yolu geçen diğer gruplar arasında The Who, Deep Purple, Massive Attack ve Rolling Stones da bulunuyor.

Paul Rees

2013 sonbaharında yayımlanan Robert Plant: A Life kitabının yazarı. Müzik yazarlığında yirmi yılı aşkın görkemli bir kariyere sahip olan Paul Rees, biyografik kitabında Robert Plant’in kariyerinin dönüm noktalarına, perde arkası hikâyelerine ve müzisyenin grup arkadaşlarıyla olan ilişkilerine dair pek bilinmeyen detaylara yer vermişti.

Queen

1992 tarihli Freddy Mercury’yi anma konserinde, Robert Plant ve Queen sahnedeydi. Wembley Stadı’nda gerçekleşen unutulmaz gece, AIDS Awareness oluşumuna destek sağlamak için düzenlenmişti. Queen üyeleriyle birlikte mikrofonun başına geçen Plant, “Crazy Little Thing Called Love” ve “Innuendo” parçalarıyla birlikte iki tane de Led Zeppelin şarkısı seslendirmişti.

Ramble On

Jimmy Page ve Robert Plant tarafından yazılan klasik Led Zeppelin şarkısı “Ramble On”, 1969 yılında yayınlanan Led Zeppelın II albümünde yer alıyordu. Onlarca yıl boyuna rüyalarını süsleyen kadını bulmaya çalışan bir kahramanı konuşturan “Ramble On”, Yüzüklerin Efendisi’nden Mordor ve Gollum gibi referanslar da barındırıyor. Plant’in nihayet kavuştuğu “kraliçesi”, Gollum tarafından kaçırılıyor.

Sakal ödülü

Kariyeri boyunca sayısız onur ödülü ve unvana layık görülmüş olan Robert Plant, 2007 yılında sakallarıyla da bir ödül kazanmıştı. 1995 yılında Keith Flett tarafından kurulan Beard Liberation Front tarafından her yıl dağıtılan “Yılın En İyi Sakalı” ödülünü, on yıl kadar önce kazanan isim Robert Plant olmuştu.

Image

The Sensational Space Shifters

Daha önce de İstanbul Caz Festivali’nde sahne alan Robert Plant, grubu The Sensational Space Shifters eşliğinde 25. İstanbul Caz Festivali programının en heyecan verici isimleri arasında başı çekiyor. Grupta yer alan her bir müzisyen de etkileyici kariyerleriyle dikkat çekiyor. Uzun zamandır Robert Plant’in solo projelerinde yer alan gitarist Justin Adams, Beak> ve Fuzz Against Junk gibi grupların basçısı Billy Fuller, kariyeri boyunca Jah Wobble’dan Juldeh Camara’ya birçok isimle zihin açıcı işlere imza atmış klavyeci Justin Adams, Cloudmakers Trio davulcusu Dave Smith ve Cast grubunun gitaristi Liam “Skin” Tyson bulunuyor.

Unledded

Robert Plant ve Jimmy Page’in 1994’te MTV Unplugged konserini içeren ve Fas, İngiltere ve Galler’de farklı mekanlardaki performanslardan görüntülerle şenlenen, görsel şölen tadındaki belgesel filmi. Aynı yıl albüm formatında da yayınlanan ve Billboard listelerine 4 numaradan girmeyi başaran Unledded’da “No Quarter”, “Kashmir” ve “Nobody’s Fault But Mine” gibi Led Zeppelin klasiklerinin farklı versiyonları bulunuyor.

Valhalla

Farklı kültürlerin mitolojik hikâyeleri ve efsaneleri, Robert Plant’in şarkı yazım aşamalarında en büyük ilham kaynaklarından biri olmuştu. Tam gaz Zeppelin şarkısı “Immigrant Song” da hem sözleri hem de Plant’in söyleyiş biçimiyle İskandinav mitolojisinden Valhalla’dan ilham alıyor. Efsanelere göre Tanrı Odin’in de evi olan ve Asgard’da konumlanan Valhalla, ölen savaşçıların ağırlandığı ve tanrılar eşliğinde ebedi zaferlerini büyük bir eğlenceyle kutladığı bir salon olarak biliniyor. Şarkının yazıldığı zamansa grubun İzlanda’da gerçekleştireceği fakat son anda iptal edilen bir konserin ardından öğrencilerin gerçekleştirdiği protestolara denk geliyor.

Image

Yüzüklerin Efendisi

J.R.R. Tolkien’in kült serisi Yüzüklerin Efendisi, Robert Plant’in söz yazımı konusunda en büyük ilham kaynaklarından biriydi. Led Zeppelin’in birçok şarkısında mekânlar, karakterler ve farklı referanslarla karşımıza çıkan Orta Dünya, grubun mistik yaklaşımında da önemli bir rol oynuyor. “No Quarter”, “Ramble On”, “Over the Hills and Far Away” ve “The Battle of Evermore” gibi şarkılarda Gollum’dan Samwise Gamgee’ye Nazgûllara uzanan Yüzüklerin Efendisi referansları bulunuyor.

Zoso

Led Zeppelin’in dördüncü albümüne, albüm kapağındaki bir sembolden hareketle, hayranlarının taktığı isim. Grup bir önceki albümden sonra aldıkları eleştirileri protesto etmek için ne albüme bir isim vermiş ne de kendi adlarını albüm kapağına yazmayı tercih etmişti.

Image
  1. Çatışma ve politikanın ötesinde bir savaş deneyimine dair: MOLLY CRABAPPLE ve MARWAN HISHAM

    Haziran ayında Bant Mag. Havuz/Bina’da açılan Syria in Ink sergisi öncesi “Brothers of the Gun"ın iki yaratıcısından kitabın yolculuğuna dair bizim için sohbet etmelerini istedik ve ortaya anı yazımına, mülteci kavramına, yanı başımızdaki savaşa ve bu savaşın etkilediği hayatlara dair yutkunarak okuduğumuz diyalog çıktı.

  2. “Olabildiği kadar herkese seslenen yerlerde olmak”: MİRGÜN CABAS ve ÖZGÜR MUMCU

    Geçtiğimiz Ekim ayından beri düzenlediğimiz "Yüz Yüze" serisi kapsamında gazeteci, yazar Özgür Mumcu, Mart ayında gazeteci, yazar ve televizyoncu Mirgün Cabas ile rahat ve keyifli bir muhabbet döndürmüştü. Mirgün Cabas'ın gazeteciliğe ilk adım attığı yıllardan başlayarak merak uyandırıcı kariyerinin çarpıcı detaylarının ve unutulmaz hikâyelerin üzerinden geçen sohbet, Türkiye’de anaakım medyanın yolculuğu adına da oldukça hafıza tazeleyici.

  3. A’dan Z’ye: Robert Plant

    Efsanenin turne rotası bir kez daha İstanbul’dan geçiyor.

  4. Uzun ömürlülük ve dinmeyen isyan: Manic Street Preachers

    Manics’in yeni albümü Resistance is Futile’ın attığı başlıkları çıkardık ve grubun kendi ağzından kaçış, sevinç ve ilhamla ayakta durmanın önemini anlamaya yoğunlaştık.

  5. Zamanı yansıtmak: Robert Glasper’la R+R=NOW üzerine

    “Böylesi müzisyenlerle sahnede olmak çok eğlenceli. Orada hiçbir ego yok.”

  6. Tutku dolu bir serüven: “Türkiye’den Kadın Şarkıcılar, 1974 – 1988”

    “Eğer daha çok şey bilirsek, duyduğumuz müzik de bildiğimiz halinden daha farklı gelecek.”

  7. 71. Cannes Film Festivali’nden yıl boyu konuşulacak 40 film (40-21)

    Yılın sinema gündemini belirleyen Cannes Film Festivali’nin, usta yönetmenlerin merakla beklenen çok sayıda filmini resmi seçkisine dahil etmeyerek epey tartışma yaratan bu yılki filmleri, tek tek, özenle mercek altında…

  8. 71. Cannes Film Festivali’nden yıl boyu konuşulacak 40 film (20-1)

    Yılın sinema gündemini belirleyen Cannes Film Festivali’nin, usta yönetmenlerin merakla beklenen çok sayıda filmini resmi seçkisine dahil etmeyerek epey tartışma

  9. Bir komün hayali üzerine soluksuz bir konuşma: Wild Wild Country

    Netflix’in 6 bölümlük belgesel dizisi Wild Wild Country, Sundance Film Festivali’ndeki prömiyerinin ardından online yayınına başladı ve tüm dünya gibi Türkiye’de de büyük ilgi uyandırdı. Diziyi çıkar çıkmaz izleyen Berrak Tüzünataç ve Melikşah Altuntaş, Osho’nun sıradışı komünü üzerinden soluksuz bir sohbete girişti.

  10. Orgullo*, Orgulho**: Latin Amerika LGBTİ+ Sineması

    Gökkuşağı renklerinin yaz güneşiyle parladığı günlerin yaklaşmış olması, son yıllarda yükselişe geçmiş olan Latin Amerika LGBTİ+ sinemasının güncel örneklerini hatırlamak için iyi bir fırsat. Hele ki Şili yapımı bir LGBTİ+ filmi, Una mujer fantástica / A Fantastic Woman En İyi Yabancı Dilde Film Oscar ödülüne yeni uzanmışken…

  11. Daha iyi yarınları umut etmeye devam: “Mr. Gay Syria”

    2017'nin ilk aylarından beri festival festival dolaşan ve Mayıs ayında Başka Sinema vasıtasıyla geniş bir izleyici kitlesiyle buluşan Mr. Gay Syria'nın arkaplan hikâyesini, sosyo-politik önemini ve geçtiğimiz bir buçuk sene boyunca aldığı tepkileri bizlere daha detaylı anlatmaları için filmin yönetmeni Ayşe Toprak ve yapımcısı Ekin Çalışır ile söyleştik.

  12. “Bu ülkede tarihin tekerrürü bir ömre birçok kez sığabiliyor”: Parçalar

    İstanbul Film Festivali 2018 Ulusal Belgesel Yarışması’nda “En İyi Belgesel” ödülüne layık görülen Parçalar’ın terapi-vari yaratım sürecini ve hikâyesini yönetmeninden dinliyoruz.

  13. Kıyılardaki kültürlerin ve kişisel hikâyelerin peşinde: Giovanni Cocco

    Fotoğraflarıyla deprem dolayısıyla terkedilmiş şehirlerin, kapanma riskiyle karşı karşıya kalan manastırların, İtalya’da yükselen burlesk sahnesinin, eski zamanlar içerisinde donup kalmış Avrupa kasabalarının öykülerini aktaran Giovanni Cocco ile “eskiltilmiş” fotoğrafçılık anlayışı üzerine.

  14. Bir iade-i itibar projesi: İsmail Saray

    Türkiye sanat tarihinin önemli figürlerinden biri olan ve kendi döneminin ötesinde bir üretim gerçekleştiren İsmail Saray, hakkında yeterli kaynak bulunmaması ve uzun yıllardır İngiltere’de ikamet etmesi gibi nedenler dolayısıyla dışında kaldığı Türkiye sanat tarihi anlatımına SALT’ın 2012’de başlangıcını yaptığı uzun soluklu bir projeler bütünü sayesinde geri kazandırılıyor.

  15. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın yönetmeni Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler