Friends yapımcısı Marta Kauffman’dan gecikmeli özeleştiri

Dünya değişip dönüştükçe, sinema ve televizyon sektöründe çeşitli kimliklerin, ötekileştirilmiş grupların hikâyelerini yeterince görüp görmediğimiz, temsillerin yeterli ya da doğru olup olmadığıyla ilgili konuşmalar her geçen gün artıyor. Bu diyaloglara dâhil olanlardan biri de Friends dizisinin yaratıcı ekibinden Marta Kauffman. Mezun olduğu Brandeis Üniversitesi’ne, Afrika ve Afrika diasporasını inceleyen bilim insanlarını destekleyen bir fon oluşması adına 4 milyon dolarlık bir bağış yapan Kauffman; Los Angeles Times‘a bir röportaj verdi ve Friends’deki çeşitlilik eksikliğinden dolayı duyduğu utancı itiraf etti.

Heteroseksüel ve beyaz altı başkaraktere sahip olan Friends, çeşitlilik bakımından incelendiğinde, Ross’un (David Schwimmer) sevgilisi Charlie’yi dokuz bölüm boyunca canlandıran Aisha Tyler dışında, büyük oranda bembeyaz bir oyuncu kadrosuna sahip. Kuir karakter oranı da bir o kadar az; üstelik dizi çok renkli ve sesli bir şehir olan New York’ta, eşcinsel nüfusun ağırlıkta olmasıyla bilinen mahallesi Greenwich Village’da geçmesine rağmen…

Diziyi David Crane ile beraber yaratan Kauffman, uzunca bir dönem, temsil eksikliği konusundaki eleştirilerin “huysuzca ve sinir bozucu” olduğunu düşünmüş fakat George Floyd’un 2020’de polis ekipleri tarafından katledilmesinin ardından tüm dünyada değişen politik iklim, yarattığı seriye yeni bir bakış açısıyla bakmasını sağlayan bir ışık işlevi görmüş: “George Floyd’a olanlardan sonra, sistemik ırkçılığa hiç bilmediğim biçimlerde alışmış olduğum gerçeğiyle boğuşmaya başladım.” Son 20 yılda çok şey öğrendiğini, suçunu anlayıp kabullenmenin kolay olmadığını ve 25 yıl önce daha iyisini bilmediği için kendinden utandığını söylüyor Kauffman.

Marta Kauffman, Friends’e dair duyduğu pişmanlıkları daha önce de dillendirmişti aslında. Hollywood Reporter‘a Friends: The Reunion için verdiği bir röportajda “Muhtemelen farklı yapacağım yüz tane şey olurdu” demiş; oyuncu kadrosunun bilinçli olarak tamamen beyaz olarak seçilmediğine dair kendini savunmuştu. Yapımcılardan Kevin Bright da bu altı oyuncunun seçim sürecinde, yalnızca aralarındaki “kimya” gözetildiğine dair demeciyle ona destek çıkmıştı.

Kaufmann’ın Brandeis Üniversitesi için yaptığı bağış, hem Afrika ve Afrika diasporasını inceleyen akademisyenleri destekleyecek hem bölüme daha fazla akademisyen alınmasına katkı sağlayacak hem de mevcut öğrenciler için yeni fırsatlar doğuracak. Bağış hakkında yapımcı, “Sonunda bir fark yaratabildiğimi hissediyorum.” diyor ve bundan sonra bir parçası olacağı her projede, beyaz olmayan yeteneklere daha fazla fırsat sağlayacağına dair güvence veriyor.

Yazı: Hatice Melike Gürer