Hande Doğandemir ile hangi film?

Kariyer durakları arasında Nuh Tepesi, Bana Masal Anlatma, Gelincik gibi filmlerin ve Güneşi Beklerken, Hükümsüz, Hayat Bugün gibi dizilerin bulunduğu Hande Doğandemir; iki sezondur sahnelenen Eksik oyununun ve yakın zamanda vizyon yolculuğuna başlayan Daha İyi Bir Yarın’ın da başrollerinden. Emre Kavuk’un hem yönettiği hem de Mehmet Kavuk ile birlikte senaryosunu kaleme aldığı Daha İyi Bir Yarın, insanların yaşamlarını sonlandırmak için yasal izne tabi tutulduğu bir gelecek portresi çiziyor. 

Hangi Film? köşemizin bu haftaki konuğu Hande Doğandemir yanıtlıyor: Kitap gibi bir film? Yalnız izlenmeli dediğin bir film? Mekânlarıyla aklına kazınan bir film?


Çocukluğundan yadigar kalmış bir film?

Piano Piano Bacaksız (1991, Tunç Başaran). Çok iyi hatırlıyorum, sinemada izlemiştik. Aslında bir çocuk için ağır bir film olabilir ama ben sevmiştim.


Sinemada izlediğin ilk film?

Home Alone (1990, Chris Columbus). Büyülü bir deneyimdi tabii ki. Hem çok eğlendiğimi hem de çok etkilendiğimi hatırlıyorum. Çok fazla sinemaya gidebilmiş bir çocuk olduğum için şanslıyım açıkçası.


Hep daha iyi hissederek ayrılırım dediğin film?

La La Land (2016, Damien Chazelle). İyi mi hissediyorum, bilmiyorum aslında. Ne kadar eğlenceli görünse de hüzünlü bir film, yine de arada izlemek iyi hissettiriyor. Jeux d’enfants (2003, Yann Samuell) da aynı şekilde. Zaten benzer olasılıklar üzerine hikâyeler…


Kahramanı olmak isteyeceğin film?

Le fabuleux destin d’Amélie Poulain / Amélie (2001, Jean-Pierre Jeunet):) Onun dünyasını çok seviyorum. Ve tabii ki Alice in Wonderland (1951; Clyde Geronimi, Wilfred Jackson ve Hamilton Luske).


Kitap gibi bir film?

En sevdiklerimden sıralayayım: The Favourite (2018, Yorgos Lanthimos), Three Billboards Outside Ebbing, Missouri (2017, Martin McDonagh), Manchester by the Sea (2016, Kenneth Lonergan), The Grand Budapest Hotel (2014, Wes Anderson), The Dark Knight (2008, Christopher Nolan), Fight Club (1999, David Fincher).


Mısır patlattıran film?

İyi hissettiren, defalarca izlediğim filmlerime mısır patlatırım.:) Pretty Woman (1990, Garry Marshall), Bridget Jones’s Diary (2001, Sharon Maguire), Eat Pray Love (2010, Ryan Murphy), City of Angels (1998, Brad Silberling), Notting Hill (1999, Roger Michell), Meet Joe Black (1998, Martin Brest), Beetlejuice (1988, Tim Burton), Edward Scissorhands (1990, Tim Burton), Closer (2004, Mike Nichols), Black Swan (2010, Darren Aronofsky), Jeux d’enfants (2003, Yann Samuell).


Zaman geçtikçe sendeki yerini sağlamlaştıran bir film?

Aslında çok var çünkü büyüdükçe, geliştikçe eskiden izlediğim filmlere bakış açım da değişiyor. Fight Club (1999, David Fincher) izledim geçenlerde tekrar, defalarca izlemişimdir. Uzun zaman sonra izlediğimde başka duygular uyandırdı bende ve her seferinde etkileniyorum tabii ki.


Yalnız izlenmeli dediğin bir film?

İlk aklıma gelen Marriage Story (2019, Noah Baumbach). Kişisel hesaplaşmalar ve ilişkilere dair hesaplaşmalar için yalnız izlenip, üstüne düşünülmeli gibi geliyor sanki.


Mekânlarıyla aklına kazınan bir film?

Ferzan Özpetek filmleri. İtalya’yı, o atmosferi çok severim! Özellikle de Le fate ignoranti / Cahil Periler (2001, Ferzan Özpetek). Hem başlı başına bir film olarak seviyorum hem de dünyasıyla, mekânlarıyla bile kendini defalarca izleten bir yapım benim için.


Herkese izletmek istediğin film?

Birdman or (The Unexpected Virtue of Ignorance) (2014, Alejandro G. Iñárritu). Kaç kere izlediğimi bilmiyorum ama rutin aralıklarla izlemeye devam edeceğimden eminim. Bayağı hayranı olduğum bir film, hatta en son New York’taki çekildiği bara gittim ve biraz zaman geçirdim; çok keyifliydi.