Alice Oseman’ın aynı adlı çizgi romanından uyarlanan Heartstopper dizisinin 2. sezonu, Türkiye’de oldukça az konuşularak, reklamsız, sessiz sedasız şekilde Netflix kataloğunda yerini aldı. Euros Lyn’ın yönettiği dizi 3. sezon onayını da almış bulunuyor. Başrollerde Kit Connor ve Joe Locke’u izlediğimiz dizinin bir tatlı sürprizi ise Olivia Colman. 

Bu yazı, Heartstopper 2. sezonu henüz izlememiş olanlar için bazı sürprizleri bozabilir.

Konu nedir?

Geçmişindeki homofobik baskılar ve travmatik ilişkisi sebebiyle kendine güveni oldukça sarsılan Charlie aradığı aşkı okulun popüler ragbi oyuncusu Nick’te bulmuştu. Geçtiğimiz sezon aralarındaki ilişkinin başlangıcına odaklandığımız ikiliyi yeni sezonda bu ilişkinin temellerini kuvvetlendirirken izliyoruz. Okul arkadaşlarına ve ailesine açılmaya karar veren Nick ve zedelenen güvenini aşk ile toparlamaya çalışan Charlie’yi izlerken bir yandan da yakın arkadaşları aracılığıyla bambaşka ilişki problemlerinin etrafında geziniyoruz.

Karakterlere dair

Sorunlarını üstünü kapatıp unutmaya çalışarak çözmeye çalışan Charlie, Nick ile yakaladığı mutluluğun büyüsüne kapılıp geçmişi yok saymaya çabalıyor.  Ne yazık ki travmaların en mutlu anlarda dahi ortaya çıkma gibi kötü bir huyu vardır. Charlie’nin Nick ile bile konuşmaktan kaçtığı geçmişinin izleri yavaş yavaş beliriyor. Charlie’nin durumu kontrol etme isteğinin sonucu olarak bazı yeme problemleri ortaya çıkıyor. Hayatında hiçbir şeyi kontrol edemediğini düşünen Charlie, az yemek yeme durumunu kontrol ederek kendini iyi hissetmeye çabalıyor. Charlie’nin iyileşmesinin tek yolunun geçmişiyle yüzleşmesi olduğunu düşünen Nick’in uzattığı el ile Charlie; dertleşmeyi, birine içten güvenmeyi ve sorunlarla yüzleşmeyi öğreniyor. 

Nick; Charlie’de bulduğu aşkın saf ve yalansız hâlinin hipnozunda dolansa da açılma kaygısı üstünde koca bir yüke dönüşüyor. Açılmasının Charlie’nin yüzünde oluşturacak tebessümün hayali Nick’in en belirgin motivasyonu. Biseksüel olduğundan haberdar olan annesinin desteği de Nick’i ilgisiz babasına açılırken dimdik bir duruşu hazırlıyor. Zorbalığın en karikatürize hâline bürünmüş olan abisine rağmen evin içinde Charlie’nin fotoğrafını gizleme çabasına girişmiyor Nick. Aşkının arkasında durmak istiyor. Herkesin içinde Charlie’nin elini tutabilmek için öncelikle sosyal medyadan o eli tutması gerektiğini biliyor. Böylece Instagram’a düzenli olarak Charlie ile samimi fotoğraflarını atarak giriyor bu yola. Bütün okula açılması da yine Instagram’da fotoğrafının altına “Ben biseksüelim aslında.” yazmasıyla gerçekleşiyor. 

Charlie ve Nick’in arkadaş grubundaki her bir yan karakter ilişkilerin ve LGBTİ+ların farklı dertlerinin altını çiziyor. Tao ve Elle’in duygusal yakınlaşmasını izlerken yakın arkadaşlığın aşka dönüşürken geçirdiği evrelere şahit oluyoruz. Annesine lezbiyen olduğunu söylemeyen Darcy, ailevi baskıların etkisi altında Tara’ya duygusal cümleler kurmaktan kaçınıyor. Ona “Seni seviyorum.” demenin düşündüğü kadar zor bir şey olmadığını ise Tara öğretiyor. Defalarca “Seni seviyorum.” diyerek tamamlanıyor duygusal çekimleri. 

Yanında kimseyi göremediğimiz yalnız kitap kurdu Isaac, sergide denk geldiği aseksüellik üzerine yaratılmış bir eser ile kendisiyle barışma adına ilk adımını atıyor. Her koşulda ilk koştuğu yer olan kütüphaneye bu sefer aseksüelliği araştırmak üzere giriyor. 

Hiçbir yan karakter ihmal edilmeden bitiyor böylece ikinci sezon. Dizinin amacına uygun şekilde; görünmez olan hiç kimse kalmıyor bu hikâyede.

En çok nesini sevdim?

İlk sezon olduğu gibi ikinci sezonda da Heartstopper bizleri alışkın olduğumuz gençlik dizilerinin kaoslarından, felaketlerinden uzak tutmaya devam ediyor. Karakterlerimiz bu sezonda neler yaşayacak diye değil de neler hissedecek diye düşünmeye ve her bir duygu kırıntısını takip etmeye çağrılıyoruz. Dizide sıkça denk geldiğimiz efektler ve zaman zaman duygu durumuna göre değişen ses tasarımı ile bambaşka bir dünyaya giriyoruz.

Heartstopper dünyasında aşk kelebekleri midelerdeki kozasından çıkıp özgürce karakterlerin etrafında uçuyor. Her biri farklı renkte ve dokuda fakat bir arada…