Landscapers değerlendirmesi - Pilot bölüm (2021, beIN CONNECT)

Olivia Colman ve David Thewlis’in başrollerde yer aldığı, yaşanmış olaylardan ilhamla çekilen Landscapers, Chris ve Susan Edwards çiftinden Susan’ın 10 yıldan fazla süredir ortalarda gözükmeyen ebeveynlerinin neden ve nasıl öldürüldüğünü keşfe çıkıyor. Will Sharpe’ın yapımcıları arasında yer alıp senaryosunu yazdığı mini dizinin yönetmeni ise Ed Sinclair.

HBO ve Sky Atlantic yapımı olan Landscapers’ın yeni bölümlerine, Türkiye’de beIN connect üzerinden erişim sağlamak mümkün.

Konu nedir?

İzlediklerimiz gerçek mi, hikâye mi, fanteziler bütünü mü, bir suçlamanın ta kendisi mi? Landscapers tüm bu mefhumları eşelemesinin yanında; Susan (Colman) ve Chris (Thewlis) Edwards’ın kendi ebeveynlerini öldürüp öldürmediklerini, cesetlerin Mansfield’daki evlerinin arka bahçesine nasıl gömüldüğünü ve 10 yıldan fazla süredir bu suçun nasıl keşfedilmediğini sorguluyor.

Görünüşte Fransa’da pastoral bir hayat yaşayan çiftin İngiltere’den zorunlu ayrıldığı, Susan’ın antikacı gezintileri ve takıntılı Hollywood hayranlığı nedeniyle neredeyse tüm paralarını tükettikleri ortaya çıkıyor. Chris Fransızcası ile boğuşurken, parlak ve modern ofislerin iş standartlarına uyamıyor ve üvey annesine bir itirafın bahsini geçirmek durumunda kalıyor. Bu da bizi sonu yeniden İngiltere’ye çıkacak tavşan deliğinden, büsbütün aşağıya yuvarlıyor.

İlk intiba?

Kuru ve polis tarafından filtrelenmiş gerçekleri ele alan haberlerden, ne kadar doğru bir Edwards portresi sunulduğunu bilmek, şimdilik pek mümkün değil. Yine de elimizde birbirine sıkı sıkı tutunan, muhtemelen yürek parçalayacak, oldukça sadık bir çiftin portresi; Colman’ın dudak uçuklatan performansı ve Thewlis ile eşsiz uyumu var.

Pilot bölümle birlikte sahneler, kimi zaman yapıbozuma uğrayarak ve etraflarına yeni arka planlar inşa edilerek ya da renk uçup gittiği için gerçekliğin içinde ve dışında kayarak devinim hâlinde olmayı sürdürüyor. Bu da bölüm boyunca merak ve hayranlık dozunu arşa çıkarıyor. Çiftin ehemmiyetli sırrının detayları gitgide netleşirken, İngiltere’de geçen polis sekansları da alaycı bir dilin ilk nüanslarını veriyor.

En çok neyi sevdin? 

Bir olaylar zincirinde gerçekliğin kaç versiyonunun olabileceğine ve nesnelliğin imkânsızlığına dair zihnimizi kurcalayacak olmasını, geçmişle bugün arasında kusursuzca geçişini ve sadece dört bölümden oluşan, sindirilebilir yapısını.

Majör yenilikler neler? 

Gerçek hikâyeye dayanan anlatılar yaratmak her zaman biraz çetrefilli olmuştur; The Great, Vice gibileri, alternatif “gerçek bir hikâyeden” ibareleri için yakın geçmişten çaba gösterenler örneğin. Landscapers da bu özgün anlayışı benimsiyor ve dedektifçilik oynatmak yerine polisiye janrından uzak bir kurgusal dünya yaratıyor. Öte yandan türün zaman zaman iç kıyan drama tonuna da hiç bulaşmıyor; Hollywood referansları ve farazi düşlerle dolu cinayet anlatısını neredeyse çocuksu bir çekicilikle sunuyor.

İzleyince kafanda soru işareti yaratan bir şey oldu mu?

“Çifti bu konuma getiren olaylar silsilesi nasıl başlamış olabilir?”, “Bağlılığın böylesi mümkün mü?” gibi kimi sorular ile “Bilinmezlik dolu kabuller zihnimin kıvrımlarına neler edecek?” minvalinde kimi kişisel kaygılar, diğer bölümlerin merakla beklenmesine sebebiyet veriyor.

İzlemeden önce bilmemiz gerekenler

Son olarak The Electrical Life of Louis Wain’i yazıp yöneten Will Sharpe’a, senaryoda -Colman’ın gerçek hayattaki partneri olan- Ed Sinclair eşlik etmiş. Dizinin arkasında, bol ödüllü Chernobyl’in de yapım şirketi Sister var.

Sinclair son birkaç yıldır Landscapers üzerinde çalıştığını söylüyor. Verdiği bir demeçte projeyi “tam bir aşk hikâyesi” olarak nitelendiren Colman ise “[Ed] benim için yazacak bir şey arıyordu. Sadece oyunculuk açısından bile böyle birini oynamak harika bir fırsattı.” diyor.

Formu dolduran: Esin Çalışkan