Nisan 2022: 15 süper albüm

Baharın bir görünüp bir gizlendiği nisan ayının yeni müzik dökümü. Yayımlandığından bu yana kulağımızdan düşmeyen yerli – yabancı karışık 15 albüm. Sıralama kronolojik.

alabaster deplume - gold
 1 Nisan: Alabaster DePlume – GOLD
(International Anthem)

Ruhani, meditatif, terapötik… Manchesterlı müzisyen ve şair Gus Fairbairn, sahne adıyla Alabaster DePlume geçtiğimiz yaz stüdyoya kapanıp 19 şarkıdan oluşan, deneysel bir albüm kaydetti. Sürecin olmazsa olmazı iki kural vardı: Ona eşlik eden müzisyenlere prova yapmaları için yeterli zaman vermemek ve çalınan müziği tekrar dinletmemek. Geride kalan 17 saatlik materyal, Fairbairn’in ellerinde işlenerek dinleyenin tenini okşayan, nazik bir bahar rüzgârına dönüştü. Mırıltılardan karmaşık armonilere varan vokalleri, efsunlu nefesli partisyonları, cesaret ve sevgiye yönlendiren sözleriyle hassas, derin ve şeffaf olanın gücünü vurgulayan bir koleksiyon.

daniel rossen
8 Nisan: Daniel Rossen – You Belong There
(Warp Records)

Grizzly Bear üyesi Daniel Rossen’ın ilk solo albümü! Karanlık piyano partisyonları, sarmal gitarlar, parçaların karakterlerine incelikle uyumlanan yaratıcı ritimler ve nefis vokal armonilerinin ahenkli bir bileşimi. Metamorfoza uğrayan temaların, hipnotik ve masalsı seslerin peşine takılıp Rossen’ın şehirden uzağa yerleşmek, taze babalık deneyimi gibi konulardaki hislerine, dertleşme tonundaki efsunlu melankolisine ortak olmalısınız.

kae tempest the line is a curve
8 Nisan: Kae Tempest – The Line Is A Curve
(American Recordings / Republic Recordings)

İngiliz Şair, oyun yazarı ve müzisyen Kae Tempest, taze albümünde kırılgan ve aksanlı vokaliyle türlü toplumsal meseleleri, davranışların kökenini, kişisel çıkmazları, zamanı, büyümeyi, çocukluğu, aşkı ve travmaları kurcalıyor; dinleyenlerinin ufkunu genişletiyor yine. Yukarı-aşağı, aydınlık-karanlık, yapım-yıkım gibi ikilikler arasında sınır tanımlayan kavisli bir çizgi etrafında dolaşıyoruz 12 şarkılık koleksiyon boyunca. Sonik dünyası iki imza prodüktör Dan Carey ve Rick Rubin’in ortaklığıyla hayat bulan kayda katkı verenler arasında Lianne La Havas, Grian Chatten, Kevin Abstract gibileri de var.

8 Nisan: The Linda Lindas – Growing Up
(Epitaph)

Punk, power pop, new wave ruhlarını Z kuşağı bakışıyla seslendiren The Linda Lindas’ın ilk albümü. Ergenlik çağının öfkesi, isyanı, sivriliği, yer yer karamsarlığı, endişesi ve tabii ki eğlencesi burada. Yaşları 11 ile 17 arasında değişen Asya ve Latin kökenli dört genç kadın bangır bangır bir müzik eşliğinde ırkçılık, cinsiyetçilik gibi politik zorbalıklara kafa tutarken çok sevdikleri kedilere övgüler sunmayı da ihmal etmiyor.

vince staples
8 Nisan: Vince Staples – RAMONA PARK BROKE MY HEART
(UMG)

Californialı rapçi Vince Staples’ın şimdiye kadarki en otobiyografik işi. Yeni albümünde vurucu ve enerjik, içedönük ve gizemli bir sonik dil kullanan müzisyen, çete kültürü ve şiddetle iç içe büyüdüğü Long Beach’ten tonlarca pişmanlık ve özlemle çıktıktan sonra yetişkinlik perspektifinden geçmişe doğru bakarak dinleyenlerini kişisel evrimine tanık etmeyi sürdürüyor. Lil Baby, Ty Dolla $ign ve Mustard eşlikli, keskin bir koleksiyon bu.

Whatever The Weather
8 Nisan: Whatever The Weather – Whatever The Weather
(Ghostly International)

Kuzey Londralı prodüktör Loraine James, bugüne kadarki elektronik buluşlarını çantasına atıp yeni iklimler keşfetmek üzere yollara düşmüştü. James’in sabit bir konumda değişen hava koşullarından ilham alarak sıcaklığın 0’dan 36 dereceye uzandığı 11 parçalık koleksiyonunu, kontrolü bilinçaltına bıraktığı doğaçlamalar şekillendiriyor. Atipik ritimler, yankılanan tuşlular ve türlü vokal deneyleriyle inandırıcı bir atmosfer kuran, akışkan, döngüsel ve öngörülemez bir albüm.

14 Nisan: Dopplereffekt – Neurotelepathy
(Leisure System)

Efsane geri döndü! Beş yıllık sessizliğin ardından duygusal derinliği es geçmeden sinematik efektlerle ışıldayan, makine-insan ilişkisi ve ötesine dair düşünceleri deşifre eden bir koleksiyonla çıkageldi Dopplereffekt. Sihirli bir kürenin içinden görülen kasvetli bir gelecek tahayyülü âdeta.

15 Nisan: SAULT – AIR
(Forever Living Originals)

Prodüktör Inflo liderliğinde üreten İngiltere merkezli yarı anonim müzik kolektifi yine bir sürprizle karşımızda. Geçtiğimiz yaz yalnızca 99 günlüğüne dinlemeye açtığı NINE’da olduğu gibi geri sayım yaptırmıyor; sonik karakteriyle şaşırtıyor bu kez. Sabit olan tek şey, albüm kapaklarındaki kibritler. Grubun daha önceki işlerine hiç benzemeyen AIR epik bir orkestrasyon ve sözsüz koro vokalleriyle örülmüş yedi uzun kompozisyonu bir araya getiriyor. Yaratıcı ve cesur duruşunu daima koruyan SAULT dinleyeni ruhani bir yolculuğa davet eden, adı kadar hafif ve uçucu bu koleksiyonun ardından neyle dönecek diye merak etmemek elde değil; her zamanki gibi. 

fontaines d.c.
22 Nisan: Fontaines D.C. – Skinty Fia
(Partisan Records)

2019’da Dogrel albümüyle müzik sahnesine adım atan Dublinli punk şairleri Fontaines D.C, Dan Carey prodüktörlüğündeki üçüncü albümünü yayımladı. İrlanda’dan ayrılıp Londra’ya yerleşen grup üyeleri, müzikal yolculuklarının son durağında kendi gerçekliklerine doğru apaçık bir bilet uzatıyor: Politikadan, aşktan, anlaşmazlıklardan ve uyumsuzluklardan söz ediyor. “Geyiğin laneti” olarak Türkçe’ye çevrilebilecek Skinty Fia soruyor: Geyiğin laneti nedir? Aşk mı? Bağlanmak mı? Bağımlılık mı? Irkçılık ya da zenofobi mi? Geyiğin laneti uyum sağlayamamak mı? 

nova norda
22 Nisan: Nova Norda – Paralel Evrende Dünya Tarihi
(Bağımsız)

“Bir süper gücüm olsa, dünya üzerinde farkında olarak ya da olmayarak birilerine zulmeden kim varsa onları, o zulmettikleri gruplardan insanlara âşık etmek isterdim.” İşte Nova Norda’nın ilk albümü Paralel Evrende Dünya Tarihi’ne açılan kapının şifresi. Şiddetin panzehirini empatide bulan 17 dakikada müzisyenin dünya ahvaline, geçmişine, çıkmazlarına, kayıplarına dair dertlerini bir bir ortaya döken, sözleriyle içinde yaşadığımız deliliğe meydan okuyan, dinleyicisine arkadaşlık eden bir kayıt. Prodüktör koltuğunda My Analog Journal kanalından da tanıyabileceğiniz Tuna Erlat oturuyor; birkaç aya belgeseli de geliyor.

22 Nisan: Poppy Ajudha – THE POWER IN US
(Bağımsız)

Güney Londra’nın verimli müzikal arazisinden filizlenen Poppy Ajudha’dan ilk albüm. Tür sınırlarını parçalayan; caz, R&B, soul, rock, pop tınıları arasında özgürce dolanan koleksiyonun iyi niyetlerle, dinleyicilerine güç vermek üzere ilmek ilmek işlendiğini görmek ve bu yolla, müziğin yapabildiklerini fark etmek oldukça değerli. Kısacık anlarda yaptığı sonik sürprizlerin yanı sıra kesişimsel feminizmi kucaklayan, özgürlüğe kavuşmak için direnişe çağıran; mizojiniye, ırkçılığa, toplumsal baskılara itiraz eden politik çizgisiyle de gönülleri alıyor tabii.

29 Nisan: Congotronics International – Where’s The One
(Crammed Discs)

10 tane Kongo topraklarından, 10 tane de indie rock geleneğinden yetişmiş müzisyeni buluşturan Congotronics vs. Rockers turnesi, üzerinden geçen 11 yıla rağmen etkisini hâlâ sürdürmekte. O günkü karşılaşmalar Konono Nº1, Kasai Allstars, Deerhoof, Juana Molina, Wildbirds & Peacedrums ve Skeletons’tan Matt Mehlan’ın da içinde bulunduğu bir süper grup inşa etti; ismi Congotronics International. Farklı kentlere dağılmış kadrosu sebebiyle gezegeni üç kez turlayan tam 23 şarkılık ilk albüm, ayrışan sentez yaklaşımlarıyla dikkat çekiyor. Keşfetmesi çok zevkli.

29 Nisan: Kelly Lee Owens – LP.8 
(Smalltown Supersound)

Galli müzisyen ve prodüktör üçüncü stüdyo albümünde hem iç dünyasıyla hem de dışarıdaki bozuk düzenle yaşadığı çatışmaları, minimal sözlerle kurulmuş bir sonik dünyaya taşıyor. LP.8, yarattığı ambient atmosferle Owens’ın hissettiği gerginlik ve huzursuzluğu dinleyiciye eksiksiz şekilde geçiriyor. Özellikle “Bu bir acil durum / Bu bir uyandırma çağrısı” diye başlayan kapanış şarkısı “Sonic 8”, müzisyenin dünya hakkındaki endişeleriyle ilgili oldukça çarpıcı bir dinleme deneyimi sunuyor. Owens’ın noise, serbest doğaçlama sularında üreten Danimarkalı müzisyen Lasse Marhaug ile ortaklaştığı albüm, Throbbing Gristle ve Enya’nın müziklerinin arasında bir yere oturması niyetiyle yartaılmış; gayelerine ulaşmışlar diyebiliriz.

29 Nisan: Korhan Futacı – Karmaşaya Aşina
(PUMA Records)

Her performansında yeni bir ayin atmosferi inşa eden Korhan Futacı’nın gizemli, kozmik tınılarını topladığı sekiz şarkılık yeni incisi Karmaşaya Aşina, İstanbul’un kaosundan bir Gazapizm atışmasına, henüz 19 yaşındayken kaybettiğimiz Ali İsmail Korkmaz’ın anısından Onur Ünlü’nün yazdığı şarkı sözleri ve çok daha fazlasına uzanıyor. İlk klip, Volkan Ergen yönetmenliğinde çekilen “çok üzgünüm”e geldi. Seda Gazioğlu tarafından yazılan dizeler ve videodaki bitmek bilmeyen mücadele, varoluşsal yaralarımıza tuz basıyor âdeta.

röyksopp
29 Nisan: Röyksopp – Profound Mysteries
(Dog Triumph) 

Tromsø tekno sahnesinden ilhamla 1998’de bir araya gelen Norveçli ikili Röyksopp, altıncı uzunçalarını geleneksel bir albümdense “genişletişmiş bir yaratıcı evren ve olağanüstü kavramsal bir proje” olarak betimliyor. Başından sonuna kadar içine çekip dinleyiciyi orada tutmayı başaran albüm, genelinde downtempo sularında seyretse de “Impossible”, “This Time, This Place..” ve “Breathe” gibi parçalarda enerjiyi yükseltiyor. Röyksopp, albüm için ilhamını -adının da ele verdiği üzere- ergenlik yıllarındaki, “sonsuz ve imkânsıza, hayatın en derin gizemlerine olan hayranlık ve kaygı”yı konu alan tartışmalardan almış. İkiliye bu albümde eşlik edenler arasında Alison Goldfrapp, Susanne Sundfør ve Astrid S gibi isimler bulunuyor.