Ocak 2022: 10 süper albüm

Yeni yılın ilk ayını geride bırakmışken, yayımlandığı günden bu yana döndüre döndüre dinlediğimiz ya da müzik gündeminde çokça yer kaplayan, yerli – yabancı karışık 10 albüm. Sıralama kronolojik.

The Weeknd – Dawn FM
(Republic Records, 6 Ocak)

Alternatif bir R&B önerirken yıllar içinde tüm dünyanın tanıdığı bir pop yıldızına dönüşen The Weeknd, son numarası Dawn FM’de nostaljik tınılara sarılıyor. Birçok şarkı, dinleyicide hâlihazırda olduğu bilinen hislere göndermelerle dolu. Buna ihtiyaç duyanlar, dans etmek isteyenler aradığını bulacak. Oneohtrix Point Never’ın el attığı prodüksiyonun kalitesi ve The Weeknd’ın şarkıcılık yeteneğine diyecek çok az şey var. 

Kaan Tangöze – Aşık Mahzuni Şerif Türküleri 
(KuruKafa, 7 Ocak) 

2015 tarihli ilk solo albümü Gölge Etme’de Kaan Tangöze’nin halk müziği yorumlarıyla tanışmıştık. Müzisyen bu sefer, akustik gitarı ve sakin vokaliyle Aşık Mahzuni Şerif’in 10 türküsünü yorumladığı yeni bir uzunçalarla karşımızda. Yayın zamanı Mahzuni Şerif’in 20. ölüm yıl dönümüne denk gelen koleksiyonun parçaları için Kayseri kırsalında bir dizi klip çekildi; his geçirgenliğini artırmak isteyenlere izlemeleri tavsiye edilir. 

Earl Sweatshirt – SICK!
(Tan Cressida, Inc., 14 Ocak)

Söz oyunları, atmosferi ve akıcılığıyla, rap müziğin iyice fabrikasyona döndüğü günümüz sahnesine nefes aldıran işlerden biri! Abstract hip hop estetiğiyle henüz lise yıllarında yayımladığı miksteypler vasıtasıyla tanıştığımız Earl Sweatshirt’ün yolculuğunu takip eden dinleyiciler, her albümünde anlatıcılığının üstüne koyduğunu fark edecektir. SICK!, şimdiden birçok mecra tarafından E.S. diskografisinin zirvesine yerleştirildi bile.

Kalben – Eski Dünyanın Yangın
(Hoş Bir Seda, 17 Ocak)

Kalben’in ilk romanına eşlik eden yeni albümü, kitabın konu edindiği dertlere sonik karşılıklar buluyor. Kalplerimiz arasındaki görünmez bağların bir haritasını çıkarıyor, onları işiterek hissetmemizi sağlıyor sanki. Herkese bir yerden tanıdık gelecek duygu parçacıklarını keşfedip aktarıyor âdeta. Bu da gülümsetiyor, güven veriyor, sırtını sıvazlıyor dinleyenin. 

Club Makumba – Club Makumba
(Sony Music, 21 Ocak)

Dead Combo’dan Tó Trips ve Waygunn üyesi João Doce’nin temellerini attığı Lizbonlu psikedelik rock grubu Club Makumba ilk uzunçalarında, Akdeniz müzikal geleneklerini Afrika elementleriyle harmanlayan özgür, spontane kıvrımlarla dolu bir ayin yaratmış. Ritmik açıdan oldukça zengin, akılda kalıcı melodilerle bezeli bir iş; insanda canlı dinleme arzusu uyandırıyor.

Mehmet Ali Şimayli – Portrait and a Dream
(Bağımsız, 21 Ocak)

Mehmet Ali Şimayli, yerli sahnede pek çok müzisyenle birlikte çalışmış, yetenekli bir davulcu. Deneysel caz sularında gezinen projesi Portrait and a Dream sayesinde kolektif bir anlayışla üretmeye devam ediyor. Dramatik ve çarpıcı dokuz besteden oluşan, elektro akustik dokunuşlarla lezzetlenen albümde Şimayli’ye Kerem Can Dündar, Can Kuman, Barış Ertürk, Anıl Bilgen, Cenk Esen, Yiğit Can Öztop, Apostolos Sideris, İpek Göztepe ve Randy Esen gibileri eşlik etmiş.

mor ve ötesi – Sirenler
(Rakun Müzik, 21 Ocak)

10 yıllık araya, üç bölümlük tematik bir anlatı inşa ettiği özel bir albümle son verdi mor ve ötesi. Beyoğlu’nun, İstiklal’in, Tünel’in, Gezi’nin hepimize ait olduğunu kişisel pencereler açarak hatırlatırken, hep bir ağızdan söylenecek dizeler yazmai becerileriyle de yine takdir topluyorlar. Yüzlerimizin güldüğü günlerde, hep beraber söyleyebilmek umuduyla…

Yard Act – The Overload
(Island Records, 21 Ocak)

Yolunu gözlediğimiz bu ilk albümün tüm beklentileri karşıladığını gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Brexit sonrası Britanya’dan manzaralar sunan karakter odaklı anlatısını, oyunbaz ve sürükleyici post punk düzenlemeleriyle birleştiren bir koleksiyon. Biz, incelikli kurgusu ve dinleyeni hem düşündüren hem de yükselten yapısıyla The Overload’un, Yard Act’in yolculuğunu gelecekte nasıl şekillendireceğini merak ederken grup, “Her şey çok anlamsız, değil mi?” sözleriyle dağıldığını duyurdu.

Imarhan – Aboogi
(City Slang, 28 Ocak)

Tuareg beşlisinin üçüncü uzunçalarını dinlerken başınıza güneş geçmiş gibi gelebilir. Ayaklarınıza değen, gözünüze kaçan kumlar, uçuş uçuş giysileriniz, kavrulmuş teninizle 43 dakika boyunca kendinizi Kuzey Afrika çöllerinde gibi hissetmenizi sağlayan Aboogi, geleneğe tutunan gitar ve vokal melodileri ile içi kıpır kıpır eden ritimleri harmanlayan bir çöl güzellemesi.

Josephine Foster – Godmother
(Fire Records, 28 Ocak) 

Coloradolu müzisyen Josephine Foster’ın yer yer dream pop, yer yer psikedelik folka çalan, ambient synth tınılarıyla soslanan yeni albümü. Müzisyenin elektronik elementlerin peşine takılarak yeni ufuklara yelken açtığı Godmother, kimi eski dinleyenlerini şaşırtabilir. Yeni uzunçalarında, sonik olarak daha geniş bir astral perspektife ulaşmanın hayalini kurduğunu söylüyor Foster.