Orçun Özkılınç için kamera sadece bir araç

Bant Mag. No:76 için Orçun Özkılınç dâhil çalışmalarını ilgiyle takip ettiğimiz görüntü yönetmenlerinden bir kısmına ulaştık, yanıt alabildiklerimize mesleklerine ve bir sanat formu olarak sinematografiye dair sorularımızı sorduk: Üretim süreçleri nasıl işliyor? Yönetmen ile verimli bir iletişim süreci nasıl yürütülüyor? Ne gibi durumlarda inisiyatif kullanıyorlar? Bir proje teklifi geldiğinde ne gibi motivasyonlarla kabul ediyorlar? Teorik eğitimin gerekli olduğunu düşünüyorlar mı? Seyirci kimlikleriyle, bir filmin sinematografi çalışmasından ne gibi beklentileri oluyor? Kalpleri pelikül mü dijital için mi atıyor?

Orçun Özkılınç yanıtlıyor

“Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin film duygusunu seyirciye aktardığında değer kazanıyor.”

Filmografisinden kimi duraklar: Zer (2017), Mavzer (2020), Cengiz (2020), Sardunya (2020)

Film teklifi aldığımda görüşme öncesi senaryoyu okuyorum, ilk okumamda teknik bir şey düşünmüyorum; karakterlerine, duygusuna ve ne anlatmak istediğine odaklanıyorum. Yönetmenle ilk görüşmemde önce senaryonun bana hissettirdiklerini paylaşıyorum, sonra senaryoda kafama takılan soruları soruyorum. Bazı senaryolar açık oluyorlar, bazı senaryolar daha kapalı. Neticede senaryo, yönetmenin ya da senaristin hayalini kurduğu dünyanın dışavurumu. Yönetmenden senaryoyu, karakterleri, kafasında kurduğu dünyayı ve nereye varmak istediğini anlatmasını istiyorum. Bu konuşmalar yönetmene ve bana kılavuz oluyor, sonucunda birlikte bir yolculuğa çıkmaya ya da çıkmamaya karar veriliyor.

Bundan sonra hazırlık aşaması başlıyor, hazırlığa çok önem veriyorum. Yönetmeni çok zorluyorum ama iyi bir hazırlık süreci film için faydalı oluyor. Senaryoyu tekrar okuyup kamera, ışık ve dekupaj notları alıyorum; yönetmenin önerdiği ya da kendi bulduğum okuma ve izlemelerimi yapıyorum. Yönetmenin hayalindeki atmosferi gerçekleştirmek için bilgilerimi ve önerilerimi paylaşıyorum.

Dekupaj çalışması filmin görsel bütünlüğü için çok önemli, bütün sahnelerin dekupajını yapıyoruz yönetmenle birlikte. Bazen mekânlar bile belli olmadan… Zor ama en sevdiğim aşamalardan biri hikâyeyi görüntülerle anlatma kısmı; senaryonun ve karakterlerin hakkını vermek için kamerayı en iyi nasıl kullanırız, sahne geçişlerini nasıl yaparız gibi soruların cevaplarını buluyoruz. Bu çalışma sırasında bazen yönetmenle fikir ayrılıkları yaşayabiliyoruz, hatta senaryoda değişiklikler bile olabiliyor ama sonucunda birbirimizi anlayıp filmin çevrim senaryosunu bitirmiş oluyoruz. Sonrasında mekânlara gidip masada konuştuklarımızın fotoğraflarını çekiyorum. Gerekiyorsa mekâna göre güncelleme yapıyoruz.

Bu aşamalardan sonra yönetmen; oyuncular ve diğer ilgilenmesi gereken konulara kafa yorarken ben de teknik ekip ve ekipmanla alakalı yapılması gerekenlere zaman ayırıyorum. Sanat, kostüm gibi daha birçok konuda yönetmen ve ekip arkadaşlarım ile sürekli paylaşım içinde oluyoruz. Kısaca bahsettiğim, bu ön çalışma sürecinde yaptıklarımız bazen yönetmenin tercihlerine göre değişiklik gösterebiliyor, ben de bunlara uyum sağlıyorum. Yönetmenin kurduğu hayalin gerçekleşmeye başladığı bir set ortamında ne yapmak istediğimizi bildiğimiz için rahat olup, yaratıcı ve emprovize gelişmelere açık oluyoruz.

Orçun Özkılınç
Orçun Özkılınç

Yönetmen filmin en önemli unsuru olan oyuncuları ile daha uzun ve rahat çalışabiliyor. Film yapımı kolektif bir sanat, bugüne kadar çalıştığım ticari ve bağımsız filmlerde güzel görüntüler elde etmek için değil senaryoya hizmet edecek en iyi görüntüleri elde etme amacında oldum. Sette ya da ön çalışmada filme hizmet edecek görüşlerimin tamamını yönetmen ile paylaşırım. Bazen reji, bazen sanat yönetmeni gibi düşünürüm; yanlış yapılan bir şey varsa mutlaka müdahale ederim. Bazen yönetmenle ayni fikirde olmam ve beni ikna etmesini isterim. Sette ekip arkadaşlarımdan gelen önerilerin hepsine açık olurum. İyi ve uyumlu bir ekip, iyi bir film yapmak için önemlidir. Aynı insanlarla çalışmayı tercih ederim.

Üniversite yıllarımda yönetmen olarak çektiğim kısa filmlerle görüntü yönetmeni olmaya karar vermiştim, atmosfer yaratmak ve görüntülerle hikâye anlatmak beni daha çok etkilemişti. Kendimi çok şanslı hissediyorum, severek yaptığım bir mesleğim var. Her film başka bir yolculuk.

Montaj aşamasında film artık başka bir noktaya gelmiştir. Bazen önceden yapılan planlamaların bir kısmı değişebilir bazen de planladıklarımızın çoğunu perdede izleriz. Yapılan montajın ilk hâlinden son hâline kadar olan versiyonların hepsini izlerim ve yönetmene notlarımı iletirim. Renk düzenleme aşamasının tamamında bulunurum. Başlangıçta yönetmenle yapacaklarımıza karar veririz, sonrasında colorist ile kare kare çalışırız. Son hâlini tekrar beraber izleyip yönetmenin istediği güncellemeler varsa onları yaparız.Görüntü yönetmenliği son on yılda dijital devrim ile farklı bir noktaya geldi. Açıkçası negatif kameralarla asistanlık yapmış ve kısa film çekmiş olduğum için çok şanslı hissediyorum kendimi. Üniversite yıllarımda siyah beyaz fotoğraf çekip, karanlık odada görüntüye dönüşme heyecanını asla unutamam. Film kameraları ile çekim yaparken 120 mm ve 4 dakika süren bir kutu film aynı heyecanı yaratıyordu bende. Bir görüntü yönetmeninin sahip olması gereken disiplin, ahlak, bedenine saygı, çabuk karar verme, doğru pozlama yapımı, çözüm odaklı olma, ekiple uyum içinde çalışma gibi özellikleri o zaman kazandım. O günlere geri dönüş gibi bir beklenti ya da nostaljik tavır içinde değilim ama öyle bir şansım olsa film kamerası ile tekrar çekim yapmak isterim. Kamera, benim için sadece bir araç. Teknolojiyi yakından takip ediyorum. Dijital ve negatif  kameram var ancak benim için önemli olan kısım yönetmenin ya da senaryonun istediğini en anlamlı şekilde görüntüye dönüştürebilmek. Negatif, dijital hatta cep telefonu bile olabilir bazen benim için kamera. Ancak her seçimin nasıl sonuçlar vereceğini bildiğim için onları yapımcı ve yönetmenle paylaşırım. Sevdiğim görüntü yönetmenlerinden Rodrigo Prieto’nun “Ben duygulanmaktan hoşlanıyorum ve insanların duygulanmasına katkıda bulunmak beni heyecanlandırıyor” düşüncesine katılıyorum. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin film duygusunu seyirciye aktardığında değer kazanıyor. Edebiyat, tiyatro, dans, resim, fotoğraf, heykel ve müzikte de olduğu gibi…

Orçun Özkılınç’ın yanı sıra A. Emre Tanyıldız, Ahmet Sesigürgil, Barış Aygen, Deniz Eyüboğlu, Feza Çaldıran, Hayk Kirakosyan ve Gözde Koyuncu’nun yer aldığı 8 görüntü yönetmeniyle konuştuk dosyasının tamamını okumak için buradan Bant Mag. No:76’ya ulaşabilirsiniz.