Paolo Sorrentino’dan Diego Maradona’ya adanmış bir otobiyografi
Yaklaşık 20 yıl önceki ilk yönetmenlik deneyiminden bu yana Paolo Sorrentino, İtalyan sinemasının önde gelen auteurlerinden biri oldu. Artık modern bir klasik olarak anılan La grande bellezza’nın Oscar zaferinin ardından gelen Youth, The Young Pope ve devamı niteliğindeki The New Pope ile yüzleri güldürse de Silvio Berlusconi’yi yakın plana alan Loro ne yazık ki dev bir hayal kırıklığıydı. İlhamını bu kez kendinde, köklerinde bulmaya karar veren sinemacı; en kişisel hikâyesini anlatmak için ait olduğu topraklara geri dönüyor.
78. Venedik Film Festivali’nin ana yarışmasında Altın Aslan için ter dökecek The Hand of God, ya da orijinal adıyla È Stata La Mano di Dio’dan ilk tadımlık teşrif etti. Film elbette ki adını, 1986 Dünya Kupası sırasında İngiltere’ye attığı meşhur golden sonra bu lakapla anılan Diego Maradona’dan alıyor. Sorrentino’nun kendisine olan sevgisini bilenler bilir. Futbolcunun yeri yaşam öyküsünde o kadar özel ki hem Oscar zaferinde adını anmayı ihmal etmedi hem de Youth’un karakter galerisinde kendisine yer verdi.
Kısacık fragmanda 80’li yılların Napoli’si karşılıyor bizleri. İzdüşümü olan Fabietto Schisa karakteri “Gerçekliği sevmiyorum artık. Gerçeklik berbat.” diyor hipnoz olmuş biçimde sinema perdesine bakarken. Kimi en temel insan duygularını keşfe çıkarken ilhamını sinemadan, futboldan, aileden, şehirlerden, aşktan ve kayıplardan alıyor. Anlatacak bir öyküsü olduğunu haykırıyor kararlılıkla. Maradona’nın hayatına gireceğinden ve kendisini şok edici bir kazadan kurtaracağından haberi yok henüz. Başroldeki Filippo Scotti’nin yanı sıra yönetmenin favori oyuncusu Toni Servillo da göze çarpıyor.
The Hand of God, taşıdığı otobiyografik öğeler ve Netflix etiketi taşıması nedeniyle kimi açılardan Alfonso Cuarón harikası Roma’yı getiriyor akıllara. Kalibresinde bir iş mi, festival ve ödül sezonu yolculuğu onun kadar başarılı geçebilecek mi, önümüzdeki aylarda göreceğiz. Filme 15 Aralık’tan itibaren Netflix üzerinden erişebileceğiz.