Yönetmen Ti West, korku üçlemesinin ilk filmi X’in ardından ikinci filmi Pearl ile uyku kaçırmaya devam ediyor. Pearl’ü izleyen Martin Scorsese “İzlerken büyülendim, sonra rahatsız oldum. Sonra o kadar huzursuz oldum ki uykuya dalmakta zorlandım. Ama izlemeyi bırakamadım.” yorumunda bulunmuştu. Slasher türü severlerin kaçırmaması gereken bu ürpertici filmin senaryosunda Ti West’e filmin başrol oyuncusu Mia Goth eşlik ediyor.

İzlemeden önce bilmemiz gerekenler

Ti West, X filminde izlediğimiz Pearl karakterinin geçmişini sunuyor bize. X filminde kasabaya film çekmek için gelen genç bir grubu katleden Pearl’ün çocukluk yıllarını, korkutucu bir katile dönüşme sürecini izliyoruz. Üçlemenin son filmi olacak olan MaXXXine’i ise yakın bir zamanda izleyebileceğiz.

Zaman dilimi ve mekân

1918’e, Pearl’ün Teksas’taki çiftlik evine gidiyoruz.

Konu nedir?

Pearl, bakıma muhtaç babası ve baskıcı annesi ile beraber yaşamaktadır. Dans etmeyi çok seven Pearl’ün en büyük hayali ünlü olmaktır. Pearl, babasının günlük ihtiyaçlarını gidermesine yardımcı olurken hayallerinin peşinden koşmaya vakit bulamamaktadır. Vakit yaratmaya çalıştığında da annesi bu hayalini onaylamamaktadır. Pearl, yıkılan hayallerinin enkazından çıkmanın yolunu cinayet işlemekte bulur. 

En çok nesini sevdim?

Üçlemenin ilk filmi olan X’te Mia Goth, Pearl’ün öldürmek istediği Maxine’i canlandırmıştı. İkinci filmde ise Pearl karakterinin gençliğini canlandırıyor. Ti West bu durumu: “Pearl ve Maxine farklı iki karakterler fakat bir bakıma aynı insanlar” diye açıklıyor. 

Mia Goth bu iki filmde canlandırdığı iki farklı karakterin benzerliklerini o kadar iyi yansıtıyor ki filmde sırf bu oyunculuğu takip etmek bile heyecan veriyor. Pearl’ü izlerken zaman zaman Maxine’i görüyoruz. Böylece X filmini de sık sık hatırlıyoruz. Bu hatırlama hâli bize Pearl’ün X filmindeki canavarlığını da anımsatınca yaşadığı problemlere rağmen Pearl karakteriyle empati kurmamız zorlaşıyor. Çünkü Pearl’ün dönüşeceği kişiyi en başından beri biliyoruz. Biz bu filmi daha önce izledik!

Pearl filmini izlerken, X’i düşünüyoruz. Bir süre sonra X’te aklımıza takılan soru işaretleri yok olmaya başlıyor. Pearl’ün X filminde kocası Howard’a “bilirsin ben sarışınları hiç sevmem” demesinin sebebini Pearl filminde anlamamız gibi… X’teki kayıp yapboz parçalarını Pearl filminde tamamlıyoruz.

Nasıl hissettirdi?

“Lütfen tanrım beni gelmiş geçmiş en büyük yıldız yap ki buralardan çok uzaklara gidebileyim.”

Film başladığı andan itibaren biz de Pearl gibi çiftlik evinin kasvetinde boğulmaya başlıyoruz. Çiftlikteki eşyalar, kullanılan renkler, kıyafetler her şeyiyle üstümüze koca bir sıkıntı olarak çöküyor. Bütün detaylar bu kadar özenli serpiştirilince filmin yarattığı baskıya kısa sürede teslim oluyoruz.

Pearl’ün gökyüzüne bakarak bir yıldız olup uzaklaşmayı dilediği evde sıkışıp kalıyoruz. Rahatsızlık hissine bir kere kapıldıktan sonra her geçen saniye aleyhimize işlemeye başlıyor. Anlıyoruz ki bu evde nefes alabileceğimiz herhangi bir mola yeri yok. Finale yaklaştıkça Pearl’den kaçmak istiyoruz. Filmin son sahnesi ile beraber çiftlikten çıkarken tek bir dileğimiz oluyor: Umarım bir taşa takılıp düşmem! 

Formu dolduran: Zelal Buldan