Rutger Bregman’dan devrimci bir söylem: “Çoğu İnsan İyidir”

Hollanda asıllı tarihçi ve yazar Rutger Bregman’ın 2019’da yayımlanan ve 40’tan fazla dile çevrilen Humankind: A Hopeful History’si, Çoğu İnsan İyidir: Yeni Bir İnsanlık Tarihi ismi ve Gül Özlen’in çevirisiyle Mundi Kitap’tan çıktı. 

Bregman, 2016’da yayımlanan son kitabı Gerçekçiler için Ütopya’da, toplumların gelişiminde önemli fonksiyonları bulunan temel gelir, açlık sınırı, satın alma gücü gibi konular üzerine tartışırken; daha adil ve üretken sistemlerin olduğu ütopyalara geri dönüş yapılması gerektiği fikrindeydi. Çoğu İnsan İyidir’de ise insanlık tarihinin son 200.000 yılına yeni bir tarihsel perspektif sunarak, aslında insan ırkı olarak rekabetten ziyade işbirliğine yatkın olduğumuzu; birbirimize güvenme içgüdümüzün, geçmişe uzanan sağlam bir evrimsel temele sahip olduğunu kanıtlamaya koyulmuş.

Machiavelli’den Hobbes’a, Freud’dan Pinker’a birçok düşünür insanların temelde “kötü” olduğunu söylerken, o “İnsanların iyi olduğunu varsaymak hem gerçekçi hem de devrimci bir eylemdir.” argümanını sunuyor ve buna inanmanın birçok seçeneği beraberinde getirdiğini savunuyor. Tarihten çeşitli örneklerle “Eğer birbirimize gerçekten güvenebilirsek; daha gerçekçi, daha umutlu bir insan doğası görüşüne geçme cesaretine sahipsek, o zaman çok farklı türde bir topluma da geçebiliriz” diye de ekliyor.

Kitapta II. Dünya Savaşı’nı, Sineklerin Tanrısı’nı, Sibirya’daki bir tilki çiftliğini, New York’ta yaşanan ve tüm dünyanın duyduğu bir cinayeti ve saygınlığını yitirmiş psikoloji araştırmalarını tek tek ziyaret ediyoruz. Rutger Bregman’ın düşüncesinin temelini oluşturan bir ilke varsa o da köleliğin kaldırılması, demokrasinin gelişi, kadınların oy hakkı mücadelesini kazanması gibi her ilerici fikrin bir zamanlar radikal ve tehlikeli olarak kabul edildiği. Yazar, çoğu insanın iyi olduğuna inanarak yeni ilerlemelere daha açık hâle gelebileceğimizi ve böylece insanlık olarak birçok yükümüzden de kurtulabileceğimize işaret ediyor.

Yazı: Elif Acun