Salgın, politika, yalanlar ve dezenformasyonlar: “In the Same Breath”

Hayatımızı kökünden değiştiren COVID-19 salgını, belgesel sinemanın bu sene en çok işlediği konulardan biri. Aralarından belki de en öne çıkan ise, Çin vatandaşı olup ABD’de yaşayan Nanfu Wang’ın prömiyerini Sundance’de yapıp SXSW’den seyirci ödülüyle dönen son işi In the Same Breath. Ülkesindeki tek çocuk politikasını yakın plana alan, festival ve eleştirmen favorisi One Child Nation’ın ardından bir kez daha kamerasını Çin Halk Cumhuriyeti’ne çeviriyor yönetmen. İlk fragmanı izlemek isteyenleri şöyle alalım.

18 Ağustos’ta HBO Max kataloğuna katılacak In the Same Breath, izleyicisini salgının ilk günlerine, Wuhan’a ışınlıyor. Süreci şeffaf yürütmeyen Çin hükümetinin kamuoyundan sakladığı gerçekler ile ABD başta diğer hükümetlerin yanlış bilgilendirme zincirine bulunduğu katkılar göz önünde. Kamuoyununun endişelerine ve sahadaki insanların sesini duyurma çabalarına rağmen 2 ülkenin ısrarla yürüttüğü yanlış politikalar; gelecekte yaşanabilecek başka küresel krizlere dair de iç açıcı olmayan bir tablo ortaya koyuyor.

Nanfu Wang, bir sinemacı olarak niyetinin yargılamak değil eylemlerin ardındaki motivasyonları anlamaya çalışmak olduğunu söylüyor. En çok ilgisini çeken mevzulardan biri ise siyasetteki fanatizm: “Çin’de, tıbbi müdahaledeki hatalar ve hükümetin ilgisizliği nedeniyle COVID-19’dan aile üyelerini kaybeden insanlar var; yine de hükümeti övüyor, takdir ettiklerini söylüyorlar. O insanlara bakıyorum da, ailem veya arkadaşlarım olabilirlerdi. Onlara asla tiksinme ve küçümsemeyle, ahlaki açıdan üstün bir noktadan bakmam. Nasıl bu hâle geldiklerini, bu bilgileri nasıl aldıklarını, ideolojilerinin nasıl oluştuğunu anlayabiliyorum.”

In the Same Breath’in de yer aldığı “2021’de gündem yaratacak 10 belgesel” dosyamızı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.