Selim Evci’yle 17. Akbank Kısa Film Festivali üzerine

17. Akbank Kısa Film Festivali, 1 Nisan’a dek festivalin çevrimiçi platformunda ücretsiz katılımla devam ediyor. Gösterimlerde kontenjan sınırı olduğunu bir kez daha hatırlatalım. 2004’ten bu yana festivalin yaratıcı ekibinde bulunan ve bu sene de Ulusal ve Uluslararası Kısa Film Yarışmaları’nın ön eleme jürisinde yer alan yönetmen Selim Evci’ye merak ettiklerimizi sorduk.

“Tabii daha lezzetli olan, festival ruhunu yaratan şey salonlardır, bir arada olmaktır. Bunlar eksiliyor. Umarım önümüzdeki yıllar yeniden salonlara döneriz.” 

Bu sene festivale 2 binin üzerinde başvuru alındığını göz önüne alacak olursak, 2004’ten bu yana düzenlenen Akbank Kısa Film Festivali’nin ülkedeki sinema atmosferine ne gibi katkıları olduğunu düşünüyorsunuz?

Kısa filmi desteklediğinizde; sinemanın yeniliğini, devamını desteklemiş oluyorsunuz. Bir laboratuvar alanı gibidir. 2004 yılından günümüze bunu düşünerek hareket ettik, ifade ettik. O yıllarda fon yoktu mesela kısa filmler için. Günümüzde çok sayıda fon olduğunu görmek hem sevindiriyor hem de mevcut atmosfere katkı sağladığımızı hissettiriyor. 

Kısa filmlerin sinema sanatında öncü bir rolü olduğu söylenir. Çeşitlenen müzik klipleri ya da farklı dijital mecralar için hazırlanan içeriklerle, “kısa film” tanımının kapsama alanının genişlediği ortada. Sektörün geçirdiği dönüşümler ışığında, kısa filmin bu alandaki algısının değiştiğini düşünüyor musunuz?

Kısa filmin benim için algısı ve tanımı çok fazla değişebilir değil. Kısa film çekmek kolaydır. Ya da bir görüntüye film demek gibi. Fakat iyi kısa film çekmek zordur. Bir kısa film müziğe eşlik eder ise dönüşür; müzik videosu olur. Sinema sanatının örneği olabilmesi için saf hâlini koruması gerekir. 

Festivalin jüri üyelerinden biri olmak sizin için ne anlama geliyor? İzleyeceğiniz yapımlarda dikkat edeceğiniz unsurlar, arayacağınız nitelikler neler?

Samimiyet, gerçeklik. En önemlisi biçim, hikâyeyi anlatma biçimi. Farkı yaratan budur. Konular birbirinin aynıdır, hayatta olabilecek olayların da bir sınırı vardır. Ancak meseleye nereden bakıldığı, nasıl yansıtıldığı en değerli şeydir. Nadide olan; sinemada kimlikleri, hatta başyapıtları oluşturan şey budur. 

Çevrimiçi ortamda düzenlenen festivallere dair geride kalan bir yıldaki deneyim ve gözlemleriniz ne yönde? Akbank Kısa Film Festivali’nin çevrimiçi ortamda düzenlenecek olmasının ne gibi getirileri olacağını öngörüyorsunuz?

Çevrimiçi olduğunda ulaştığımız seyirci sayısı artıyor. Festivali evlere götürmüş oluyoruz. Eve servis gibi. Tabii daha lezzetli olan, festival ruhunu yaratan şey salonlardır, bir arada olmaktır. Bunlar eksiliyor. Umarım önümüzdeki yıllar yeniden salonlara döneriz. Belki ikisini bir arada yapmak konusunda bu süreç pratiklik kazandırıyor olabilir. Zaman değişiyor, göreceğiz. 

Bu seneki festival programından, katılımcılara tavsiye edeceğiniz gösterim ya da masterclasslar hangileri? Neden?

Tüm programı tavsiye ederim. Filmler çok iyi. Gösterimler de ücretsiz, bu da avantaj. Tabii öne çıkan Jaco Van Dormael söyleşisi. Çok önemli bir sinemacı ve onun tekrarını yakalamak zor.