“Sesin Resmi”: Şehrin tepesinde dibi görmüş iki ruh

Dot Tiyatro’nun yeni oyunu Sesin Resmi uzun süredir bir şey yazmamış oyun yazarı Saye ile zorlu hayatından kaçıp resim yapmaya sığınan genç adam Arat’ın benzersiz arkadaşlığını konu alırken; başarılı oyuncu Esra Bezen Bilgin ve son dönemin en yetenekli isimlerinden Yağız Can Konyalı’yı aynı sahnede buluşturuyor. Kaçırmayın…

Yazı: Hande Sönmez

Türkiyeli seyircinin geçen sezon sahnelenen Square Go (Çıkışa Gel) ile tanıdığı İskoç yazar Kieran Hurley’nin Mouthpiece isimli oyunu, Sesin Resmi adıyla yine Dot Tiyatro’da seyirciyle buluşuyor. Hikâyeyi İstanbul’a uyarlayarak seyircinin ortak olmasını kolaylaştıran bir yol izleyen Mert Öner’in rejisini üstlendiği oyunda; yazma umudunu kaybetmiş 46 yaşındaki oyun yazarına Esra Bezen Bilgin, hayata 1-0 yenik başlamış 18 yaşındaki gence Yağız Can Konyalı hayat veriyor.

Oyun yazarı olduğunu birazdan öğreneceğimiz Saye’nin bir hikâyenin başlangıcının nasıl olması gerektiğini, hangi kurallarla işler hale geldiğini seyirciye doğrudan anlattığı bir sahneyle açılıyor Sesin Resmi. Saye; bizi halihazırda akan bir hikâyeye ortak edeceğini söylüyor ve sahnedeki yerini alıyor. Belli ki hikâyenin “dramatik yapısını” bize ara sıra o özetleyecek. E bunu anlatmak da zaten bir yazara yakışırdı…

Benzersiz arkadaşlık

Derken, oyun deyim yerindeyse tekrar başlıyor; Saye kendini tepeden aşağı bırakmaya karar vermişken Arat onu yakalıyor. 18 yaşındaki Arat’ın çizdiği resimlerden ve hayatından etkilenen Saye; yeniden yazma motivasyonunu da bu genç adamla buluyor. Farklı kültürel ve ekonomik sınıflardan gelen bu iki ruhun buluşması, ikisinin de eksik olduğu şeyi birbirinde bulması tanıdık ve hiç eskimeyen bir meseleye dokunuyor. Bir tepede tanışan ve dibi görmüş bu iki ruh zamanla birbirlerinin yaralarını sarıyor. Hayatında Nirvana’yı ya da Radiohead’i hiç duymamış Arat’ın İstanbul Modern’de eserleri sergilenen bir ressam kadar iyi resim yapabilmesi Saye’yi derinden etkiliyor. Hayat şartları ve maddi olanaksızlıklar sebebiyle okuldan atılan ve belli ki hayattan yırtamayacak olan Arat’ın da dediği gibi; onun hikâyesi “böyle hayatlar da var” diye vahlanıp, sonrasında dönüp bakılmayacak hikâyelerden biri…

Saye’ye yeniden yazma motivasyonunu kazandıran Arat, onu iki kez kurtarıyor. “Birinin hikâyesini anlatmak onun hayatını çalmak mı?” sorusunu sorduran ve söz konusu bir eser oluşturmaksa kimin hakkının nerede başlayıp nerede bittiğinin tayin edilmesinin imkânsız olduğunu bir kez daha hatırlatan Sesin Resmi; daha pek çok soruyla seyirciyi baş başa bırakıyor.

İstanbul’a has mekânlar

80 dakikalık akışında zamanın nasıl geçtiğinin hissedilmediği oyunda Mert Öner’in İstanbul’a has mekân ve yerli isimleri kullanması bence son derece yerinde bir karar olmuş. Zaman zaman mekân isim ve görsellerinin, zaman zaman mesajlaşmaların vb. yer aldığı dijital ekran da anlatıya oldukça önemli bir destekçi. Repliklerin tekrar edildiği videoyu biraz fazla bulsam da ekranın genel olarak işlevsel olduğunu söylemem lazım.  Yağız Can Konyalı, Arat rolünde karikatürizasyona kaçmadan, şahane bir performans sunuyor. Esra Bezen Bilgin’in özellikle oyunculuk sektörüne dair gözlemini aktardığı sahnedeki performansı çok akılda kalıcı. Mehmetcan Mincinozlu’nun çevirisi de son derece iyi kotarılmış ve oyunun akıcılığına önemli bir katkı sunuyor. Sesin Resmi; bu sezonun öne çıkan, izleyiciyi hikâyesiyle derinden etkileyecek oyunlardan biri. Zaman ayırırsanız pişman olmazsınız…