Simge Pınar’ı en çok etkilemiş 5 akustik albüm

2019’da Rakun Müzik etiketiyle ilk albümü Güzel Şeyler’i yayımlayan Simge Pınar, beklemenin yıkıcılığı ve ruh sıkıntısını naif anlatısıyla şarkılaştırmıştı. Simge, 28 Ağustos’ta albümde yer alan dört parçayı yalın hâlleriyle güzel şeyler akustik isimli EP’de bir araya getirdi.

Bu EP’den hareketle Simge’nin kapısını çaldık ve kendisini en çok etkilemiş akustik albümlerden bir seçki hazırlamasını istedik. Söz Simge’de…

Daniel Johnston – 1990 

“Daniel Johnston’ı 2010’ların ortalarında, Buenos Aires’te geçen şahane film Medianeras sayesinde tanıdım. Bir sahnede ‘True Love Will Find You in the End’ radyoda çalmaya başlıyordu. Yolları sürekli kesişse de bir türlü tanışamayan, karşılıklı apartmanların birbirine bakan cephelerinde yaşayan iki baş karakter, bir gündüz vakti kendi evlerinde otururken radyodan yükselen tanıdık bir şarkıya denk gelir. Çok geçmeden uğraşlarını bir kenara bırakırlar; biri bir sigara yakar hemen, diğeri de kollarını başının arkasında birleştirerek gözlerini kapar. Her ikisi de şarkının büyüsüne kapılır, istemsizce şarkıyı mırıldanmaya başlar. Sonunu söylemeyeyim, fakat o sahneyi izleyip de bu olağanüstü güzellikte şarkının kime ait olduğunu merak etmemek bir hayli zor.”

1990, stüdyoda kaydedilmesi amaçlansa da Johnston’ın rahatsızlıkları sebebiyle evde ve canlı kayıtlarla tamamlanabilmiş bir albüm. Johnston’ın direkt, dürüst ve dokunaklı şarkıları bana sıklıkla kusursuzluk takıntımızı sorgulatır. Bazen gitarını akort bile etmediği, kusursuzluğun peşine düşmeden yalnızca kendini ifade etmek ve iyileşmek için ürettiği şarkılar benim için çok öğreticiydi. Hissettiriyor, heyecanlandırıyor, düşündürüyor, hayranlık uyandırıyor, üstelik bunu sadece basit akorların üzerine söylediği şarkılarıyla başarıyor. Bazı müzisyenler için daha fazlasına ihtiyaç olmuyor. Son derece ilham verici bu albümde favori şarkılarım: ‘True Love Will Find You in the End’, ‘Something Lasts a Long Time’, ‘Tears Stupid Tears’.”

Kings of Convenience – Riot of an Empty Street 

“Kings of Convenience’ın müziğiyle ikinci albümleri Riot Of An Empty Street dönemi karşılaştım. Televizyonda ‘I’d Rather Dance with You’nun klibi dönerdi, ben de her seferinde o eğlenceli klipten gözlerimi alamazdım. 2000’ler onları dinleyerek geçti sonra.

İlk albümleri Quiet is the New Loud ismiyle, KOC’nin sakin fakat iddialı müziklerinin bir manifestosu niteliğindeydi. Norveçli ikili ilk albümlerinin peşinden iki albüm daha yayınladı. Birbirleriyle karışan vokalleri, tutkulu gitar melodileri, tüm şarkıları iyi albümleriyle Kings of Convenience, 11 yıllık uzun sessizliğine rağmen hâlâ en çok dinlediğim gruplardan. Keşke tüm albümlerini seçebilsem ama Riot of an Empty Street’ten yana kullandım hakkımı. 

Bu albüm kadar her âna ve hisse yakışabilen bir albüm aklıma gelmiyor. Romantik bir tren yolculuğuna da, kalabalık bir caddede telaşla yürümeye çalışırken de, sakinleşmek ya da dans etmek, mutlu olmak ya da hüzünlenmek istediğinde de bu albüm pekâlâ harika bir eşlikçi. Düşündüm de çoğu zaman ne dinleyeceğime karar veremediğim sabahlarda kurtarıcı oluyor çünkü bu albümle güne başlamak her zaman iyi bir fikir. Favori seçerken epey zorlandım ama ‘Misread’, ‘Know How’ ve ‘Gold in the Air of Summer’ demek geldi içimden.” 

Iron & Wine- Our Endless Numbered Days 

“Bu listedeki pek çok albüm 2000’lerin başlarında çıkmış. Sanırım o dönemin müzikleri ilk gençliğime denk geldiği için bende yerleri çok ayrı; en sevdiğim albümler sorulunca da aklım hemen onlara gidiyor. Upuzun ve harika isimli Our Endless Numbered Days, iPod’umda sayısız defa dinlediğim albümlerden biriydi. İçe dönük ve iddialı vokaller, koyu, sıcak ve tekrar eden gitar arpejleriyle birleşiyor; güçlü şarkılarda buluşuyor. Bu albüm, sonsuz sayılı günlerimde bana bu yaşlarımda da eşlik etmeye devam ediyor. Favori şarkılarım ise elbette ‘Cinder and Smoke’, ‘Love and Some Verses’ ve ‘Fever Dream’.”

Beck – Sea Change

“Evet, yine bir 2000’ler albümü! Beck’in 2002 yılında çıkardığı albümü Sea Change, incelikli şarkı yazımı, sound’u, kapağı ve klipleriyle bir bütün olarak en sevdiğim albümlerden biri. Prodüktörlüğünü efsane Nigel Godrich’in üstlendiği, akustik bir ayrılık ve dönüşüm albümü olan Sea Change, ‘The Golden Age’ ile açılıyor: ‘Bu günlerde zar zor idare ediyorum, hatta denemiyorum bile’. Melankolik ve hakiki albümlere tutkun biri olarak bu albümü de en sevdiğim akustik albümler arasına almasam olmazdı. Favorilerim: ‘The Golden Age’, ‘Lost Cause’, ‘It’s All in Your Mind’.”

The Cranberries – Something Else

“The Cranberries’in Dolores O’Riordan’ın talihsiz ölümü öncesinde yayımladığı son albümü Something Else, grubun popüler şarkılarının akustik versiyonları ve birkaç yeni şarkıdan oluşuyor. Bu albümle ilgili hoşuma giden birkaç detay var. İlki, muhteşem kapağı. Herhâlde en çok dinlediğim albümlerden biri olan, odamda çok uzun yıllar posterini tuttuğum 1994 çıkışlı No Need to Argue albümünün kapak fotoğrafı, tam 23 yıl sonra yeniden çekilmiş. 23 koca yıl sonra aynı grup üyeleri, benzer bir odada ve koltukta oturuyorlar. Dolores önde ve yerde. Hepsi büyümüş -katiyen yaşlanmamış-, Dolores’in yüzünde 1994’teki öfkeli ve huzursuz hâlinden çok farklı olarak muzip ve sakin bir ifade var; gülümsüyor, hafiflemiş görünüyor. Şarkılara da bu hâli yansımış gibi geliyor bana. Bu olgunluk albümünü çok sevmemin bir başka nedeni de Something Else’i Dolores’in bize bir veda hediyesi olarak görmem sanırım. Teşekkürler Dolores, her şey için.”

“Somewhere in between here and heaven
Somewhere in between where and why
Somewhere in another dimension
I can hear you asking me why”

“Favorilerim: ‘Linger’, ‘Dreams’, ‘Why’”