Slipknot yeni bir dönemin şafağında

90’ların sonunda tüm dünyayı etkisi altına alan nu-metal akımının sembol gruplarından Slipknot, yedinci stüdyo albümünü yayımladı. The End, So Far olarak isimlendirilen koleksiyon, grup için yeni bir dönemin başlangıcı.

Son Slipknot albümü We Are Not Your Kind 2019’da piyasaya sürülmüştü. Ardından grubun solisti Corey Taylor, ilk solo albümü CMFT’yi yayımlamış; pandemi molasının takiben de Slipknot uzun soluklu bir turneye çıkmıştı. İlk olarak 2021 baharında gruptan Shawn “Clown” Crahan tarafından duyurulan yeni albümünde, son iki yayınında olduğu gibi ünlü prodüktör Joe Barresi ile çalışmış. Kendisinin kataloğunda Melvins, Tool, L7, Tomahawk ve Kyuss gibi grupların ikonik kayıtlarına rastlayabilirsiniz. 

Grubun “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözleriyle tanıtımlarını yaptığı albüm, Slipknot diskografisindeki tüm albümler gibi Roadrunner Records etiketi taşıyor. Belki albüm ismi de bu konuya bir gönderme niyeti taşıyor olabilir ama The End, So Far, Slipknot’ın Roadrunner’dan yayımlanan son albümü olacak. Nitekim etiket ve grup arasındaki fikir ayrılıkları uzundur gündemde. 

Iowa çıkışlı ekiple özdeşleşen kaos, yıkım gibi temalar yine masada fakat işleniş biçimlerinde cesur çeşitlemelere rastlıyoruz. Küresel müzik basınında “grubun en deneysel işi” yorumları yapılsa da albümün herhangi bir deneysellik taşımadığı, Slipknot için yeni patikaların açıldığını söylenebilir. Hatta grubun sadık dinleyicilerinin kimi bölümlere alışmakta zorlanacağı da. 

Açıkçası The End, So Far, erken dönem Slipknot kayıtları gibi baş döndürücü bir etki bırakmıyor ama 20 yılı aşkın süredir üreten ve kendini ispatlamış bir ekibin sofraya başka lezzetler sunma motivasyonuyla ilgi çekici bir dinlemeye dönüşüyor. 

Bir balad gibi açılan “Yen”, Corey Taylor’ın herhangi bir Slipknot kaydında hiç duymadığımız vokal stili, nostaljik bir turntable solosu, bol dönemeçli düzenlemesi ve kışkırtıcı gitar riffleriyle; grubun albümün ismiyle işaret ettiği “yeni döneme” dair belki de ilk ipuçlarını aldığımız şarkıydı. The End, So Far, henüz ilk şarkıdan dönüşüm geçirmiş bir Slipknot ile karşı karşıya olduğumuzu ispatlıyor. “Adderall”, dramatik yaylıları ve tekdüze ritmiyle bugüne dek dinlediğimiz en yalın Slipknot parçalarından. 12 şarkılık albümün belki de en epik kurgularından birine sahip “Medicine for the Dead”de ambient sekanslar ve progresif rock fikirleri iç içe geçiyor. Bir kıyameti andıran “H377”, koleksiyonun belki de en melodik durağı “Hive Mind” ve 90’lara dalıp çıkan “Acidic”, ilk dinlemenin ardından akılda kalan parçalardan birkaçı.