Unutmak ve bazen hatırlamak: Georgi Gospodinov’un Zaman Sığınağı üzerine
Yazı: Gülistan Zeren
Bulgaristan asıllı yazar Georgi Gospodinov’un Metis Yayınları’ndan çıkan son kitabı Zaman Sığınağı; yazarla aynı adı taşıyan, geçmişle kafayı bozmuş, sonunda da geçmişte kaybolan gizemli bir karakteri takip ediyor. Romanda hafızası yavaş yavaş yitip giden insanlar için “geçmiş klinikleri” kuruluyor, anılarından geriye kalanları korumak için onlara “zaman sığınakları” sunuluyor.
Ne hakkında? Hikâye ne?
Farklı zamanlar ve mekânlar arasında yapılan bir yolculuk; unutmak ve (bazen) hatırlamak hakkında. Geçmiş ve hafıza, savaş gibi bireysel ve Alzheimer gibi toplumsal ölçeklerde işleniyor. Ya da tam tersi.
Zaman dilimi ve mekân
Neredeyse hep Avrupa’dayız (Balkan ülkelerinin Avrupa sayılmasında hemfikirsek tabii). 1960’lara bir klinikte girdiğimiz sayfayı çevirdiğimizde hop diye Birinci Dünya Savaşı’nı “başlatan” suikastın yeniden canlandırmasının ortasında bulabiliyoruz kendimizi.
Kitaba dair en çok neyi sevdin?
Geçmişe ve hafızaya ilişkin takıntılı ve tekinsiz bir arayışı gerçeğe bağlı kalmak zorunda hissetmeden yapmasını ki giriş cümlesiyle bunu ilan ediyor zaten: “Bu romandaki tüm gerçek kişiler kurmacadır, sadece kurmaca olanlar gerçektir.”
En az neyi sevdin?
Yazarın daha az oyun oynamaya başladığı; güncel dünya siyasetine, özellikle Avrupa’nın evhaline dertlenip kolayca tahmin edilir analojiler üzerinden metaforlar kurarak çıkarımlar yapmaya çalıştığı sıralarda biraz sıkıldım ve hemen bu sayfaların bitmesini istedim.
Yazıma dair neler söyleyebilirsin?
Ciddi mizahı kullanmayı ve oyun oynamayı oldukça seven bir yazar Gospodinov ve asla ağırbaşlı olmadan derin bir yerden size dokunmayı başarıyor.
Kısa sürede sürüklenerek mi okudun? Yoksa biraz sürünerek mi?
Genelde sürüklendim, ara sıra süründüğüm oldu.
Çok etkilendiğin / dönüp tekrar okuduğun bölüm(ler) oldu mu?
Bölümlerden ziyade bazı cümlelerden çok etkilendim, altlarını çizdim ama geri dönüp okumadım henüz.
Kitap, modunu nasıl etkiledi?
Çok değiştirmedi diye hatırlıyorum.
Okurken hiç Google’ladığın şeyler oldu mu?
Birtakım savaşların tarihine ilişkin bilgileri, soğuk savaş yıllarını, ülkelerin harita üzerindeki yerlerini ve Alzheimer hastalığını Google’ladım.
Kitabın ismi hakkında ne düşünüyorsun?
Klostrofobik buluyorum, geçmişte mahsur kalmak gibi.
Bu kitabı seven şunları da sever
Gospodinov’un Türkçeye çevrilmiş diğer iki kitabını, Hüznün Fiziği’ni ve Doğal Roman’ı kesin sever (hatta daha çok sever)!
Yazara bir soru soracak olsan bu soru ne olurdu?
Geçmişle yüzleşme çabaları hakkında umutsuz musun? Bunların en az Gaustin’in geçmiş kliniği projesi kadar delice fikirler mi olduğunu düşünüyorsun?