Zeynep Gönen’in İstanbul’daki ilk solo sergisi: Tanıdık/Tuhaf

Bağımsız sanatçı ve aktivistlerden bir araya gelerek 2018’de yola çıkan Sınır/sız sergi ekibi, queer feminist dile alan açma ve sanatın güçlendirici, tahayyül açıcı bir eylem olduğunu hatırlama motivasyonuyla hareket ediyor. Karma sergilerin ardından geçtiğimiz seneyse DEPO’da Şafak Şule Kemancı’nın bütün kuşlar benim bahçeme gelir’i ile ilk solo sergi kürasyonunu yapmıştı Sınır/sız ekibi. Şimdi de Zeynep Gönen’in İstanbul’daki ilk kişisel sergisi “Tanıdık/Tuhaf“ı gösterime hazırlıyorlar. Sergi, Kadıköy Yeldeğirmeni’nde bulunan Koli Art Space’de 11 Haziran’da açılacak ve 4 Temmuz’a kadar görülebilecek.

Ankara’da yerleşik bir sanatçı olan Zeynep Gönen’in sergideki işleri gücünü doğal materyallerle insan yapımı malzemeler arasındaki ilişkisellikten alıyor ve olağan hâllerinden referansla kendi formunu bulan/yaratan, en önemlisi de kendi potansiyelinden haberdar olan nesneleri ikilikler üzerine inşa ediyor. Furkan Öztekin’in sergi için kaleme aldığı metni aşağıya bırakıyoruz.

Beklenmedik Birliktelikler

Uzun bir geceden sonra nihayet sabah oluyor. Küçük ve son derece kısıtlı hamlelerle bedenimi saran bantlardan kurtuluyorum. Yapışkanlar tenimde geçici olduğunu bildiğim izler bırakıyor. Bu duruma pek aldırış etmiyorum. Odanın diğer ucundaki yeşillikler kendi bölgelerini teşkil ederken sokaktaki cılız bitkiler kaldırım taşlarının arasından gökyüzünü selamlıyor. Bitkilerin tavrı her ne kadar işgalci olsa da korkak ve çekingen bir selamlama bu.

Tüm bunlar olurken aklıma zamansız bir soru takılıyor;

Karşıt malzemeler arasındaki birliktelik, queer bir ilişkiyi temsil edebilir mi? Çevreyle olan diyaloğumuzu sorgulayan, alışkın olmadığımız, yersiz ve hatta kendine bile yabancı bir ilişki?

Zeynep Gönen’in malzemenin sınır ve olanaklarını sorgulayan üretimleri tam da bu sorudan hareketle ortaya çıkar. Doğal materyallerle insan yapımı malzemeler arasındaki ilişkiselliğe kafa yorarken yeni patikalar açar bize. Bu patikalar çoğu zaman dar ve engebelidir fakat tüm zorluklara rağmen yürümek keyif verir. Olağan hallerinden referansla kendi formunu bulan/yaratan, en önemlisi de kendi potansiyelinden haberdar nesneleri ikilikler üzerine inşa eder Gönen. Öznel deneyimlerle şekillendirdiği formlara ve kendine değişebilecekleri bir alan tanır. Formlar/türler arası, norm dışı bir düzen tahayyülü sunar.

Kimi zaman camların arasına sıkışan, kimi zaman da duvardan taşıp kendi düzlemini bulan işlerinde kullandığı malzemeler birbirinden farklıdır. Yine de bu farklılık/çeşitlilik, malzemeler arasındaki söz birliğine mâni değildir. Kırılgan ve baş etmesi oldukça zor bir malzeme olan şeffaf bantla kendi bedeninin kalıbını aldığı Şeffaf isimli heykel, buna en iyi örnektir. Şeffaf, bedenin artık içinde olmadığı zırhı temsil eder. Tıpkı yılanların halk arasında “gömlek atma” olarak bilinen, vücudun büyümesine olanak tanımak için gerçekleştirdikleri deri değiştirme eylemini akıllara getirir.

Sergide bedeni merkeze alan bir diğer iş ise mekâna yayılan Sümüklü Böcek ve Salyangoz‘dur. Gözenekli yapısıyla ten dokusunu çağıran sünger, keten elyafı, iğne ve kozalak parçalarıyla doğrudan temas halindedir. Queer varoluşların habercisi olan bu beklenmedik birliktelikler, doğal ve yapay arasındaki zıtlığın gerilimini taşır.

Gönen’in sanatsal üslubu sessiz bir tansiyona sahip olsa da heykelsi biçime sahip nesneleri durağan ya da eylemsizdir. Cam Ardı isimli duvar yerleştirmesi ise sergide yer alan işlerin aksine yüzeyi dert edinir. Gönen, hamlelerini bu sefer camların ardına gizler. Birbirinden farklı şekillere sahip kâğıt parçalarını parçalı ve tanımsız/okunmaz halde buluruz.

Zeynep Gönen, değişken form ve izlerin iç içe geçtiği, ikiliklerin hakim olduğu işleriyle izleyiciye davetkâr bir zemin sunar. Gündelik hayatta görmezden geldiğimiz ya da göz ardı ettiğimiz tanıdık detayları tuhaf yönleriyle ele alır. İnsan müdahalesine açık hale gelen/getirilen doğaya heteronormatif algı ve baskılardan uzak bir bakış getirir. Tüm bu çabalarının nihayetinde yeni bir ihtimalin, yolun peşindedir; kendi gidebileceği, gündelik hayatta ilişkilendiği nesneleri de peşinden sürükleyebileceği…