2022: En iyi 10 suç dizisi
Gizli istihbarat teşkilatları, hapishane muhbirleri, sistematik yolsuzluklar, tekinsiz nöbetler ve Stockholm sendromu… Dikkat! En iyi 10 suç dizisi listemiz, yalnızca 2022’de yayına başlamış yapımları içeriyor.
10. Clark (Netflix)
İşlediği uyuşturucu kaçaklığı, cinayete teşebbüs, saldırı, hırsızlık ve onlarca banka soygunu gibi suçlara rağmen İsveç halkını kandırarak gönüllerini fetheden; üstelik “Stockholm sendromu” kavramının ortaya çıkmasına sebep olan sıra dışı suçlu Clark Olofsson’un bir o kadar sıra dışı öyküsü. Çağdaş İsveç tarihinin en tartışmalı figürlerinden birini kurmaca bir öykü eşliğinde ekranlara taşıyan dizi, baş karakterini belki biraz fazla “kahramanlaştırıyor” fakat dinamizmini yitirmeyen temposunun ve Bill Skarsgård’ın kariyer performansının hakkını vermemek güç.
9. The Staircase (HBO Max)
Oyuncu kadrosunu sayarak başlayalım: Colin Firth, Toni Collette, Mark Stuhlbarg, Dane DeHaan, Juliette Binoche, Sophie Turner ve Patrick Schwarzenegger. 2001 yılında polisleri arayıp eşinin merdivenden düşerek öldüğü ihbarını yapan ünlü suç romancısı Michael Peterson, soruşturma sonrası baş şüpheli konumuna gelir ve kimi aile sırlarının ortaya çıkacağı uzun soluklu dava süreci başlar. Toplumların korkunç trajedilere duyduğu sinsi hayranlık konusunda lafını sakınmayan The Staircase, “Acaba o mu yaptı?” sorusundan daha fazlası.
8. The Responder (BluTV / BBC One)
Senaryosu eski bir polis memuru olan Tony Schumacher tarafından kaleme alınan dizide Martin Freeman, hem iş hayatında hem özel hayatında sancılı bir süreç geçiren acil müdahale görevlisi Chris rolünde. Bol kovalamacalı ve tekinsiz gece nöbetlerini takip ederken, bir yandan da Chris ve işe yeni başlayan çaylak ortağının ilişki dinamiklerine odaklanıyoruz. Ekran başına kilitlemeye niyetli olay örgüsü ve beklenmedik anlarda kıkırdamaya sebep zifiri karanlık bir mizah anlayışı, The Responder’da kol kola.
7. Shining Girls (Apple TV+)
Acımasızca bir saldırının onu sürekli değişen bir gerçeklik içinde bırakmasından seneler sonra Kirby, yaşanan bir cinayet vakasının başına gelenlerle bağlantılı olduğunu fark eder. Kaynak aldığı Lauren Beukes kitabının aksine, zamanda yolculuk yaparak seçtiği kadınları hedef alan fail karakterin değil; travmasının üstesinden gelebilmek, kendi kaderinin kontrolünü eline almak, tarihin tekerrür etmesini engellemek isteyen Kirby’nin bakış açısından anlatıyor öyküsünü Shining Girls. Soluk soluğa izlenen dizinin en takdir edilesi yönü bu belki de.
6. Tokyo Vice (HBO Max)
Tokyo’ya taşınan ABD’li genç gazeteci Jake Adelstein, mükemmel Japoncası sayesinde ülkenin önde gelen gazetelerinden birinde iş bulur – bir “gaijin” (Japonların yabancılar için kullandıkları argo bir kelime) için görülmüş başarı değildir bu. Bir nevi saplantı hâline getirdiği Yakuzalar ile ilgili yazmak isteyen acar muhabirin, kendini Tokyo’nun yeraltı dünyasının acımasız aktörlerinin ortasında bulması ise uzun sürmez. Entrikası ve atmosferiyle baştan çıkarıcı bir neo-noir örneği olan Tokyo Vice, künyedeki Michael Mann ismiyle de şans vermeyi hak ediyor.
5. Slow Horses (Apple TV+)
Gizli istihbarat teşkilatı MI5’ın içinde yer alan, batırdıkları işler yüzünden “ıskartaya çıkmış” ajanların gönderildiği Slough House ile tanışın. İtibarını kaybetmiş çalışanlar, başlarındaki isim olan aksi mi aksi Jackson Lamb tarafından verilen angarya görevlere katlanmaya çalışırken, zaman zaman kendilerini -bir şekilde- Britanya’yı tehlikeye atan planları araştırırken buluyorlar. İngiliz polisiyesi sevenlerin ağzına layık bir ilk sezon vadeden Slow Horses; bazen neredeyse kara mizah soslu ofis komedisi, yeri gelince de eski usul bir casus gerilimi, gayet sert bir seyir deneyimi.
4. Dark Winds (AMC)
1971 yılındayız. Navajo (kendi tabirleriyle Dineh) yerlilerinin diyarında; ücra bir karakolun polis şefi Joe Leaphorn inancı, kültürü ve geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalacağı bir çifte cinayeti çözmek için kolları sıvar. Gerçeğe ne kadar yaklaşırsa, geçmişinin yaralarını o kadar çok açığa çıkmaktadır. Western kodları da taşıyan Dark Winds’ı takdire şayan bulmak için sebep çok: İzleyinin zekasına güvenen doğrudan yaklaşımı, diken üstünde tutan yapısı ve kamera önünde olduğu gibi kamera arkasında da -hâlâ yeterince temsil edilmeyen- Amerikan yerlilerin varlığı…
3. Sherwood (GAİN / BBC One)
2004’te İngiltere’nin Nottinghamshire kasabasındaki maden bölgesinde işlenen cinayetlerden ilhamla, modern İngiliz toplumundaki güçlü sosyopolitik temalara dokunan bir altı bölüm var karşımızda. Nefes kesen bir suç anlatısı için gerekli hemen her kutu işaretleniyor: Trajik cinayetler, kutuplaşmış halk, çatlakların yüzeye çıktığı bir polis teşkilatı ve bir seri katil. Cinayetlerin; ezilen bir topluluk ve devlet politikaları hakkında daha geniş bir hikâyeye giriş görevi gördüğü Sherwood‘da geçmişin kolektif travmaları katmanlı bir anlatıda keşfediliyor. 2. sezonun Britanya tarihinden farklı bir döneme odaklanacağını ekleyelim.
2. We Own This City (HBO)
The Wire’ın yaratıcısı ve eski bir polis muhabiri olan David Simon, Justin Fenton’ın aynı isimli kitabından uyarlanan mini dizide, yine Baltimore sokaklarına götürüyor bizleri. Polis departmanındaki özel bir birimin yükselişi ve düşüşü yaşanmış olaylardan ilhamla aktarılırken, uyuşturucu yasağı ve toplu tutuklama politikaları uygulayan bu birime nüfuz etmiş ahlaki çöküş ilmek ilmek işleniyor. The Wire‘a bir sonsöz gibi hissettiren We Own This City, kusurlu kurumların ve bitmeyen sistematik yolsuzluklarının iç yüzünü öfkeli bir ustalıkla ele alıyor.
1. Black Bird (Apple TV+)
Eski Amerikan futbolu oyuncusu James Keene, silah ve uyuşturucu bulundurup satmak suçundan hapishanede çürüyüp gideceğini düşünürken FBI çıkagelir ve reddetmesi kadar kabul de etmesi zor bir teklif bırakır önüne: Keene azılı psikopatların olduğu başka bir hapishaneye transfer edilecek, burada bulunan Larry Hall ile arkadaşlık kurup öldürdüğü kızları nereye gömdüğünü öğrenmesi gerekecektir. Başroldeki iki ismin oyunculuk şovlarıyla parlayan Black Bird, bir seri katilin psikolojik açıdan portresini maharetle çizmenin ötesinde, onu yaratan toplumsal başarısızlık üzerine kafa yorduruşuyla da yılın en iyilerinden.
Yazılar: J. Hakan Dedeoğlu, Merdan Çaba Geçer, Melis Tire
Değerlendirme: Aylin Güngör, Banu Üsküdarlı, Biçem Kaya, Cem Kayıran, Deniz Bankal, Deniz Kuzuoğlu, Deniz Özöztürk, Elif Acun, Elif Öz, Elif Sevimay, Ekin Sanaç, Esin Çalışkan, Ezgi Oğraş, Hatice Melike Gürer, İlayda Güler, J. Hakan Dedeoğlu, Mehmet Ekinci, Melikşah Altuntaş, Melis Tire, Merdan Çaba Geçer, Mine Metin, Olcay Özer, Sadi Güran, Seray Soylu, Tuğçe Özdenoğlu, Yağmur Ruken Kahraman, Yiğitcan Genç, Zeynep Naz Günsal, Zeynep Kıymacı