2023 yıl ortası raporu: İzlenesi 6 bilim kurgu / fantastik dizi

Doğa üstü olaylar, küresel salgınlar, algoritmayla tanrı arasında sıkışanlar… Konumuz 2023’ün ilk yarısından bilim kurgu / fantastik diziler.


7 Lives of Lea / Les 7 vies de Léa (Netflix)

17 yaşındaki Léa’nın öyküsü, herkesin herkesi tanıdığı küçük kasabasının kanyolarında iskelet bulması ve birden gözlerini 1991 yılında, ölen şahıs olan Ismaël’in bedeninde bulmasıyla başlıyor. Süreç, toplamda yedi gün boyunca, Ismaël ile ilişkili başka bir kişi olarak uyanmasıyla devam ediyor; Léa gizemi çözüp onun hayatını kurtarmaya çalışıyor. Zaman yolculuğu, vücut değişimi, 90’lar nostaljisi ve polisiye vadeden Les 7 vies de Léa’nın değişen perspektif aracılığıyla sürükleyici bir anlatı yaratışı, cazibesine karşı koyması zor bir seyir deneyimi olarak karşılık buluyor.


Extraordinary (Disney+)

18 yaşını aşmış herkesin süper güçler geliştirdiği bir dünyaya hoş geldiniz. Hâlâ gücünün ortaya çıkmasını bekleyen 25 yaşındaki Jen dışında herkes, diyelim. Bir güce sahip olmadığı için geride kalmış hisseden Jen, sahip olduğu güvensizlik duygusuyla başa çıkmaya çalışırken; içinde sıkışıp kaldığı işi ve ara sıra takıldığı ancak kalıcı bir ilişki taahhüdünde bulunmaktan kaçınan Luke da kendisine çok yardımcı olmuyor. Britanya’dan çıkan bu fantastik komedi, biraz umut ve çokça çaresizlikten başka hiçbir donanımı olmayan bir karakterin portresini çiziyor.


I’m A Virgo (Prime Video)

Aşırı iri bir bebek olarak doğan ve 19 yaşında boyu 4 metreye varan, bu hilkat garibesi hâli yüzünden de ailesi tarafından insan içine çıkmasına izin verilmeyen Cootie’nin fantastik hikâyesi.  Başlardaki estetik Michel Gondry’nin Be Kind Rewind’ını; medya, reklam estetiği ve distopik vurgularıyla, Paul Verhoeven başyapıtı Robocop’u anımsatıyor. Ekranlarla büyüyen evdeki çocuklar, oradan pompalanan statüko’ya hayran oluyor; muhalifliğin sokakta yaşadığını Cootie’yle beraber izleyici de öğrenmeye başlıyor. (Utkan Çınar, Boots Riley’nin sürreel gerçekçiliği)


Mrs. Davis (Peacock)

Modernitenin kanıksanmışlıklarını aşırılıklarla yıkan ve geride kalan enkaz aracılığıyla da hikâyeler anlatan metinlerin sayısı gün geçtikçe çoğalıyor. Southland Tales, Under Silver Lake, White Noise, Beau Is Afraid gibi filmlerden sonra Mrs. Davis de bir 21. yüzyıl tezi gibi. Algoritma ve tanrı arasında kalmış bir rahibe olan baş karakteri de bütün gerçeküstücülüğüne karşın aslında tam bir günümüz karakteri. (Kaan Karsan, Tatilde yan gelip yatamayanlardan mısınız?)


The Last Of Us (HBO / BluTV)

Muhtemelen takvim yılının en iyi televizyon yapımlarından ve tüm zamanların en iyi video oyunu uyarlamalarından biri. Yalnızca PlayStation 3 için mihenk taşlarından olmakla kalmayıp, oyun dünyasında çığır açan bir sanat eseri olarak kabul gören The Last of Us; yüksek beklentileri boşa çıkarmayan, dört başı mamur bir uyarlamaya kavuştu. İnsanları saldırgan yaratıklara dönüştüren küresel bir salgının başlamasından 20 yıl sonra, salgının tek çaresi olduğu düşünülen 14 yaşındaki Ellie’yi ve onu bilim insanlarına teslim etmek için tutulan Joel’u takip ediyoruz. 


Silo (Apple TV+)

Hugh Hawley’nin Wool romanlarından uyarlanan bir distopya dizisi. Dünyanın sonu yaklaşmış, insanlar gezegeni sarıp sarmalayan toksik maddelerden uzak durmak için bir yeraltı merkezine sığınmış. Bu klostrofobik atmosferde müthiş bir görüntü yönetimi ve set tasarımıyla seyir zevki tavana vuran bir bilim kurgu Silo. Yozlaşmış ve her hareketlerini takip eden yöneticilere karşı direnen halkın mücadelesine eşlik ettiğimiz dizide Rebecca Ferguson’ın performansına şapka çıkarmamak elde değil.