Alabildiğine çıplak ve dürüst: Bir Maskenin İtirafları üzerine

Yalnız Japonya edebiyatının değil; dünya edebiyatının önde gelen, en tartışılan yazarlarından biri Yukio Mişima. Otobiyografik öğeler taşıyan, kült bir metin olarak tarif edilen romanı Bir Maskenin İtirafları, bir ergenin kendi bedeni üzerinden giriştiği yaşam ve ölümle hesaplaşma sürecini, insan zihninin en uçlardaki serüvenlerinden birine dönüştürüyor.

Zaman dilimi ve mekân 

1900’lerin ilk yarısı, Tokyo.

Ne hakkında? Hikâye ne?

Bir Maskenin İtirafları, Mişima’nın hayatını odağına alıyor ve otobiyografik bir anlatı sunuyor. Doğduğu ânı hatırladığını söyleyerek başladığı romanda, hastalıklarla geçen çocukluğunun yanı sıra kadınların arasında büyüdüğü yıllarda cinsel kimliğini nasıl keşfettiğine tanık oluyoruz. Çoğu zaman karanlık ve saplantılı ilerleyen bu yolculuk, kimi zaman ölüm tutkusuyla kesişiyor ve düşünceleri zihninin en ücra köşelerinden, bir maskenin ardından açığa çıkarıyor. 12 yaşına kadar anneannesiyle yaşayan Mişima; evine döndükten sonra babasıyla yaşadığı ilişkiyi, “kötü alışkanlığım” diye tanımladığı cinselliğini, ilişkilerinde yaşadığı zorlukları her detayına kadar paylaşmaktan çekinmiyor. 

Okumadan önce bilmemiz gerekenler 

Üç kez Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday olan yazarın asıl adı Kimitake Hiraoka fakat babası yazarlık üzerine bir kariyer yapmasına karşı çıktığı için Yukio Mişima müstear ismini kullanmış. Samuray kökenli bir aileye sahip olduğu ve dünya görüşünün geleneksellikten oldukça etkilendiği biliniyor. Kurucusu olduğu cemiyetle Japonya Silahlı Kuvvetleri’ne gerçekleştirdiği bir baskın sırasında seppuku yaparak yaşamına son verdiğini de eklemeli.

Sadece roman değil; kısa hikâyeler, tiyatro oyunları da yazan Mişima aynı zamanda bir senarist ve film yapımcısı. Yazarın hayat öyküsünü keşfetmek isteyenler, Paul Schrader’in yazıp yönettiği 1985 yapımı Mishima: A Life in Four Chapters’ı izleyebilir.

Kitaba dair en çok neyi sevdin?

Romana dair en sevdiğim şey hem edebi açıdan iyi bir eser olması hem de anlattıklarının bana verdiği huzursuzluk hissi oldu. Mişima daha 24 yaşındayken kimsenin dile getiremediği, herkesten sakladığı, hatta kendine bile itiraf edemediği düşünceleri bir çırpıda tüm dünyayla paylaşmayı seçmiş. Romanın okuyucusunda yarattığı tedirginliğin sebebi, “Kendimize karşı bu kadar dürüst müyüz?” sorusuna cevaplar aratması muhtemelen. Metindeki bu çıplaklık ve dürüstlük, onun hem dünyayla hem kendiyle yüzleşmesi olarak değerlendirilebilir. 

Kısa sürede sürüklenerek mi okudun? Yoksa biraz sürünerek mi? 

Edebi yönden baktığımızda kusursuz ve sürükleyici bir anlatım diyebiliriz. Fakat bir insanın hayatına bu kadar yakın bir perspektiften, sansürsüz bakmak zaman zaman zorlayıcı olabiliyor.

Okurken hiç Google’ladığın şeyler oldu mu? 

Kabuki tiyatrosu, Guido Reni’nin Aziz Sebastianus eseri, Japon edebiyatı.

Kitabın ismi hakkında ne düşünüyorsun?

Yukio Mişima çocukluğunu ve gençliğini yaşadığı maskenin ardından en karanlık itiraflarıyla okuyucuya sesleniyor. 

Bu kitabı seven şunları da sever 

Yazarın hayatına ve edebi anlayışına daha derinlemesine bir bakış için Marguerite Yourcenar’dan Mişima ya da Boşluk Algısı.

Formu dolduran: Elif Acun