Distopik bir yol filmi: Civil War

Yazı: Esin Çalışkan

Birleşik Krallık’tan çıkmış en yaratıcı zihinlerden Alex Garland, ilk yönetmenlik denemesi Ex Machina’dan bu yana perdeyi, korku-gerilim janrı odaklı hikâyelerin gösterge aracı olarak kullanmaya devam ediyor. Garland’ın hem yazıp hem yönettiği, oyuncu kadrosunda Kirsten Dunst, Wagner Moura, Jesse Plemons, Nick Offerman gibi isimlerin yer aldığı; distopik bir dünyada geçen gerilim / dram filmi Civil War artık vizyonda.

*Bu yazı, henüz Civil War filmini izlememiş olanlar için bazı sürprizleri bozabilir.

Zaman dilimi ve mekân

En kolay cevabın bu soruya verilmesi için elinden gelen her şeyi yapmış yönetmen. Günümüz gerçekliğinde ve ABD’nin göbeğinde geçen bir film. Bilim kurgu türlerinden alışık olunan, zamanın ve coğrafyanın silikleştiği, onun yerine hikâyede gerçekleşen her türlü garipliğin ve daimi kötülüğün dünyadaki herkes için ortak ve aynı oranda hayati göründüğü fikrinin bir çuvala konup uzaklara fırlatıldığı bir film açıkçası.

Konu nedir?

Klasik anlamıyla distopik bir yol filmi Civil War. Büyük ve biraz da ulvi amaçlarla A noktasından B noktasına giden dört karakterini yolda başlarına gelecek bin bir türlü tehlikeyle sınıyor. Arka planda üç dönemdir yerini koruyan bir ABD başkanının (Nick Offerman) ve dolayısıyla Pentagon’un devrilmesini amaçlayan, federasyon kuvvetleri tarafından kendi silahlı güçleriyle desteklenen bir iç savaş var. Bu aynı zamanda bir çeşit iz sürme çünkü sistemin faşist metodolojilerini ortaya çıkarmak için tarihin gördüğü en özverili, cesur ve bilumum başka sıfatı kaplayan işlerden birini üstlenip, savaş foto muhabirliği yapan aynı ekip bu olayların peşinde. Elbette kendi adaletini kendi tahsis etmiş bölgelerden yabancı düşmanı milislere bir dizi olay onları takip ediyor…

İlk intiba?

İyi bir hikâye anlatıcısı olmak için ne gerekir? Dinleyicisini (ya da sinema için izleyicisini) kendi zihninden geçen karmaşanın peşine düşürmeye niyetlenen her hayalperest şunu iyi bilir ki sözcükler (ya da senaryo) gerçeğin üç boyutlu hâlini başka bir zihinde yaratmak için tüm gücüyle çalışan neferlerdir. Ama bazen onları susturmalı ve göstermelerine izin vermelisiniz. Alex Garland’ın bu politik konulara her koldan temas edip, güncel kültürel çatışmaları bolca eleştirdiği filminde, anlatının çerçevesinin talihsizce biraz dar kaldığını söylemek mümkün.  

Karakterlerin korkularının, ideallerinin ve hırslarının büyük arka planında, birçok başka hükümetin bir temsili olsa da bariz bir şekilde ismi ortaya konulan, kendini parçalayan ABD var. Devletlerin kendilerinden nasıl küçük hizipler yarattıkları ve “en güçlünün” artık esamesinin okunmadığı bir gelecekte güvensiz hisseden yurttaşların nasıl (zaten hâlihazırda orantısız silahlanma ile baş eden) bir hükümete derin yarıklar attığını anlıyoruz. Belki de seziyoruz demeli, çünkü Garland ayrıntılarla ilgilenmiyor. Sivil ayaklanmaların çıkış noktasını sanki güzel bir hayal olarak izleyicisine bırakıyor; bu da temposu yüksek, bolca gerilim aksı ve takip sekansı yüklü filmi bence derinleştirmek yerine ağırlaştırıyor.

En çok neyi sevdin?

Bir karanlığa doğru yol alan muhabirler Lee (Dunst) ve Joel (Moura), bir anlamda dünyanın en dibini birlikte gördüklerinden aralarındaki ilişki, filmdeki en anlaşılır birkaç şeyden biri. Ayrıca normale yaklaşan bir yaşamda sırf “sıkılacağı” için var olamayacağını söyleyen eski savaş gazetecisi Sammy’nin (Stephen McKinley Henderson) ölçülü süresi ve gerekçesi de öyle. Tüm karakterlere dokunurken Jessie’ye de burda yer vermek isterdim ama maalesef hayalleriyle yalnızlığını cebine atıp, bu berbat dünyanın bir parçası olmak için gencecik bedeniyle atıldığı serüvende nihai görevi baştan belli bir karakter olarak yaratılmış. Senin bir suçun yok Jessie!

En az neyi sevdin?

Çok fazla şeyi az az sevdiğim için bir en’im yok, bu konuda haksızlık etmeyeyim.

Kimler sever?

Alex Garland’ın insan-doğa dengesi, insanın başka canlılarla kurduğu farklı iletişim metotları ve bunun neye yol açtığı üzerine geliştirdiği özgün dili duymaktan keyif alanlar; içinde bulunduğumuz zamanı bir çeşit hezeyan içinde yaşayanlar ve gizli aksiyon tutkunları için birebir.