7 Şubat akşamı İstanbul’daki ikinci konserini vermek üzere Cemal Reşit Rey’de olacak Norveç büyüsü Jaga Jazzist ile geçmiş, şimdi ve gelecek üzerine…


Norveç’in incelikli nağmelerinin sorumlusu Jaga Jazzist için epey hareketli bir yıl beklendiğini söyleyebiliriz. Grubun kuruluşunun 20. yılı anlamına gelen 2014’ün getirecekleri sadece yeni bir albümle de sınırlı değil… Grubun kurucusu ve bestecisi Lars Horntveth, 7 Şubat’taki İstanbul konserinden önce, değişimler, yenilikler, farklı ülkelerde yapmakta olduğu kayıtlar, geride bırakılan 20 yıl ve iki sene önceki İstanbul konseri hakkındaki sorularımızı yanıtladı.

Jaga Jazzist’in 20. yılını kutlamak adına özel planlarınız var mı? 
Evet, birçok planımız var. Yeni bir albüm çıkarıyor olmamız bizim açımızdan en önemlisi. Aynı zamanda turne kapsamında epey gezeceğiz ve 20. yıla özel geceler de düzenlemeyi planlıyoruz. Korkarım şu aşamada daha fazla ipucu veremeyeceğim.  

Geride kalan 20 yılı düşününce “Jaga Jazzist’in müziği ve değişim” kavramını nasıl yorumlarsın?
Bizim açımızdan her albümde mümkün olduğu kadar değişmek çok büyük bir motivasyon olmuştur. Umarım bunu başarmışızdır ve hâlâ gelişiyoruzdur.

Şu an üzerinde çalışmakta olduğunuz yeni albüm hakkında bize biraz daha fazla bilgi verebilir misin?
Bu albüm üzerinde bir yılı aşkın süredir çalışıyoruz. Epey yavaş ilerlediğini söyleyebilirim ama neticenin çok iyi olacağını düşünüyorum! Önceki albümlerimize göre daha elektronik ve sentetik olacak. Daha sert ve aynı zamanda daha ambient.

Geçtiğimiz hafta belli şarkıların davul ve diğer kısımlarının kaydını Los Angeles’ta tamamladık. Bu, müziğimizin daha organik bir hâl almasına neden oldu. Şimdiye kadar albüm çalışmaları, benim müzikle tek başıma oturmam şeklinde gerçekleşiyordu ama şimdi müziğin hayata geçtiğini duymak çok güzel bir duygu!

Bildiğim kadarıyla yeni albüm farklı ülkelerde kaydedilecek. Bu düşünce nasıl ortaya çıktı? Bu seçimin avantajları neler?
Bu karar, benim bir süreliğine Los Angeles’ta yaşamaya karar vermemden kaynaklanıyor. Yılın altı ayını Los Angeles’ta, diğer altı ayını ise Norveç’te geçiriyorum. Bu nedenden dolayı albümü iki farklı ülkede kaydediyoruz.

Çevrenin ve manzaranın değişiyor olması, albüm ve grup açısından bir avantaj. Başka müzik türlerini dinlemek ve yeni insanlarla tanışmak için fırsat bulabiliyorsunuz. Çok somut bir şey değil, ama Oslo dışında bir yerde olmak ve müzik yazıp kaydetmek çok iyi bir his.

Son albümünüzde Britten Sinfonia ile çalıştınız. Bu nasıl bir histi?
O albüm üzerinde çalışırken çok iyi zaman geçirdik ve sonucundan da çok memnunuz. İlk olarak konserlerden önce aranjman ve yeni şarkılar yazmak bizi çok meşgul etti. Aynı zamanda lojistik işleri de unutmamak gerek. Ama konserlere çıktığımızda çok mutluyduk, ne de olsa onca zaman harcadık üzerinde.

Geçmişte aranjör olarak birçok farklı orkestrayla çalıştım ama tam kadro bir grup ve orkestrayla aynı anda hiç çalışmamıştım. İşlerin istediğiniz gibi yürümesi için birçok şeyi göz önünde bulundurmanız gerekiyor. Bunların çoğu müzisyenlerin sahnede nerede duracaklarıyla ilgili oluyor. Kemanlar, davullarla aynı tarafta olmamalı gibi…

Bu deneyimden birçok şey öğrendik ve albümle birlikte bu deneyimi belgelemiş olmaktan dolayı minnettarız.

İstanbul konserinden hayranlarınız neler beklemeli? Yeni albümden parçalar çalacak mısınız?
Çalabiliriz. Biraz provalara bağlı. Yeni müziği canlı çalmak oldukça zorlayıcı çünkü “arpeggio” sayısı çok fazla ve diğer şeylerin zamanlamasının kusursuz olması gerekiyor. Yani müzikal zorluktan çok teknik bir zorluk diyebiliriz. Bakalım… Umarım çalarız!

Bu sizin İstanbul’a ilk ziyaretiniz olmayacak, 2012’de başka bir konser için gelmiştiniz. O ziyaretten neler var aklınızda?
Geçen ziyaretimizde çok güzel zaman geçirdik. Tamirhane’de çalmak çok keyifliydi. Seyirci iyiydi… Tek bir tuhaflık dışında… İlk şarkı bittikten sonra adamın teki başka birinin kafasında bira şişesi kırdı ve bir anda ortalık karıştı. Duyduğumuza göre seyircilerden biri, bir adamın konser için fazla heyecanlı olduğunu düşünmüş ve sakinleşmesini istemiş. Adam sakinleşmemiş. Tam tersine dönüp kafasında şişe kırmış. Çok tuhaftı. Kimsenin ağır bir şekilde yaralandığını sanmıyorum ve kısa bir aradan sonra konsere devam edebilmiştik. Bizim açımızdan epey ilginç bir deneyimdi çünkü müziğimiz ve enerjimiz daha önce bu gibi davranışlara hiçbir zaman sebep olmamıştı. Bunun tekrarlanmayacağından eminim. Konserin geri kalanı çok güzeldi ve İstanbul’da birkaç gün kalabilmiştik. Çok güzel zaman geçirdik.

Kalabalık bir ekiple geziyor olmanın zorluklarını yaşıyor musunuz?
O kadar değil aslında. Turne sırasında yapmamız gereken tek şey turne menajerini dinlemek ve söylediklerini yerine getirmek. Konser günlerinde istediğinizi tam olarak yapabileceğiniz zamanınız ve yeriniz olmuyor. Problem genellikle turne öncesinde yaşanıyor. Herkesin kendi programı oluyor ve ekibi bir araya toplamak lojistik olarak bir kâbusa dönüşüyor.

Norveç’ten olmak müziğinize neler kattı, katıyor? Size ne ifade ediyor?
Hem 70’ler sahnesinden Terje Rypdal, Jan Garbarek ve Jon Christensen gibi isimlerden, hem de Röyksopp çevresinde gelişen Tromsø elektronik müzik sahnesinden etkilendik. Bu hem melodik bir mantık, hem de bir düşünce biçimi. Bence Norveç’ten çıkan en iyi müzikleri eşsiz ve kural tanımayan eserler olarak tanımlayabiliriz ve bu da bizim açımızdan epey ilham verici.

Son günlerde sıkça dinlediğin birkaç albmü bizle paylaşır mısın?
Ola Kverberg – Northern Tapes, Jon Hopkins – Immunity, Todd Terje – Spiral, Arthur Russel – Calling out of Context, yMusic – Beautiful Mechanical, David Byrne/St.Vincent – Love This Giant, Hans-Joachim Roedelius – Gift of the Moment, Frank Ocean – Channel Orange. 

  1. Beş soruyla The Wrong “Yeni Dijital Sanat Biennali”

    İnternet üzerinde üretilen yeni ve genç dijital sanat “The Wrong” bienaliyle izleyiciyle buluştu. Elbette internet üzerinden…    Genç dijital sanat

  2. Her albümde değişmek: Jaga Jazzist röportajı

    7 Şubat akşamı İstanbul’daki ikinci konserini vermek üzere Cemal Reşit Rey’de olacak Norveç büyüsü Jaga Jazzist ile geçmiş, şimdi ve gelecek üzerine…

  3. Red Fang dinlerken yapılabilecek alternatif aktiviteler

    Red Fang’ın basçısı ve vokalisti Aaron Beam, 9 Şubat’ta Jolly Joker İstanbul’daki konserinden önce bize grubun şarkılarıyla iyi giden birtakım aktiviteler önerdi.

  4. Eşsiz bir koleksiyonun derinliklerinden: Turquoise Wisdom

    21 Şubat'ta Elijah Wood'la birlikte Bant Mag. Bonanza kapsamında pikapların başında olacak Turquoise Wisdom'la koleksiyonunu ve dinleme alışkanlıklarını konuştuk.

  5. Film ve müziğin kendini bilen buluşması: Jem Cohen ve Guy Picciotto

    !f İstanbul Film Festivali’ne Gravity Hill—Sound + Image projelerini getirerek özel bir akşam vaat eden filmci Jem Cohen ve Fugazi efsanesinin gitaristi Guy Picciotto’yla konuştuk.

  6. Müzik ve tutku: Kutu

    Geçtiğimiz seneyi kendi adını taşıyan “mis gibi” bir albümle taçlandıran Kutu bizlerle... Trompet sevdalısı Barıştık Mı, Utku Öğüt ile Kutu’yu ve son albümünü konuştu.

  7. Yerelden küresele sesleniş – iNSANLAR

    2013’ün Mini Müzikhol’den çıkan akıllara zarar sürprizi iNSANLAR’a dair Barış K’dan yanıtlar aldık.

  8. Bir şarkıyı lisanslamayı kolay mı sandınız?

    Geçmişten bugünlere reklamlara satılan şarkılar, hisler ve hatıralar; konumuz müzik ve reklam ilişkisi.

  9. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yeni müziğe dair bu ayki mesaimiz, artısıyla eksisiyle, burada.

  10. Dinleme Odası’nda ikinci perde: Mogwai ve Rave Tapes

    Kontra Plak’ın ev sahipliğinde gerçekleşen Dinleme Odası etkinliği bu ay Mogwai Rave Tapes albümüne kulak kesildi.

  11. Müziğe dair kısalar

    Spotify ve kazanç dağılımından, ritmin gücüne müziğe dair birkaç kelam...

  12. En Acayip 20 PepsiCo Tadı!

    Kimisine burun kıvıracak, kimisine "acaba?"lanacak, kimisini merak edecek, kimisine "ıyk" diyeceksiniz biliyoruz. Buyrun PepsiCo'dan en acayip 20 tat!

  13. 13. !F İstanbul’da Kaçırılmaması Gereken 15 Film

    Bu yıl 70’e yakın filmden oluşan son derece şık bir programla karşımıza çıkan 13. !F İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nden, kaçırırsanız yıl boyu çok fazla muhabbetten geri kalacağınız filmleri sizler için seçtik.

  14. Kevork Malikyan ve Sıradışı Öyküsü

    Bu ay gösterime giren Reha Erdem filmi Şarkı Söyleyen Kadınlar’da ve Ridley Scott’ın gelecek yılın Oscarlarında bahsi geçme ihtimali bir hayli yüksek olan son filmi Exodus’ta izleyeceğimiz Kevork Malikyan’ın sıradışı hikâyesine buyrun…

  15. Beyazperdenin Yapay Zekaları

    Bu ay gösterime giren Her’de Scarlett Johansson’ın seslendirdiği yapay zekâ Samantha’nın anımsattığı diğer dijital karakterler ya da işletim sistemlerini tek bir pakette toplayalım dedik…

  16. Bu Ay Ne İzlesem?

    Oscar için yarışan güçlü filmlerin, gişe beklentili yerli komedilerin arasında kendine salon bulmaya çalıştığı ve bağımsız filmlerin birkaç salona sığışmaya çalıştığı şubat ayında vizyon yine tıklım tıklım.

  17. Sınır tanımayan bir süper kahraman: Axe Cop

    “Bir polis, bir yangında mükemmel bir balta bulur ve o gün Axe Cop’a dönüşür! “

  18. Binalar da Konuşur: Mimarlar Mezarlığı

    Tayfun Serttaş ile yeni açılan sergisi Mimarlar Mezarlığı’nı konuştuk

  19. Barbaros Kayan: İnsanlar, Hayvanlar, Hayaletler

    30 Ocak’ta 311Artworks’te açılan Barbaros Kayan’ın İnsanlar, Hayvanlar, Hayaletler sergisi şu sıralar gündemimizde...

  20. Big Shoot

    Koffi Kwahulé tarafından kaleme alınan ve Nefrin Tokyay tarafından yönetilen Big Shoot 25 Ocak'tan bu yana TiyatrOPS sahnesinde.

  21. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] yazı işleri müdürleri J. Hakan Dedeoğ[email protected] Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör