2013’ün Mini Müzikhol’den çıkan akıllara zarar sürprizi iNSANLAR’a dair Barış K’dan yanıtlar aldık. 


2013’ün en akılda kalıcı kayıtlarından biri şüphesiz ki Aboov Plak tarafından yayınlanan, iNSANLARın “Kime Ne” adlı single’ıydı. Mini Müzikhol’de gerçekleşen canlı performansın kaydı olan 22 dakikalık single, akustik enstrümanlar, sample’lar, çeşitli vokal deneyleri gibi katmanların bir araya gelmesiyle oluşmuştu. Bir gruptan ziyade bir kolektif gibi hareket eden iNSANLAR hakkında merak ettiğimiz her şeyi, projenin beyinlerinden biri olan Barış K’ya sorduk. 

iNSANLAR projesinin fikri nasıl ortaya atıldı, nasıl bir araya geldiniz, sizi neler motive ediyor?

iNSANLAR’ın Mini Müzikhol ekibi tarafından tasarlanan Anapop festivali sayesinde ilk kez bir araya geldiğini söyleyebiliriz. Anadolu Pop ve Türkiye menşeli psikedelik müziğin efsane isimlerinin sahne aldığı ana etkinliğe Mini Pop ismiyle daha küçük çaplı konserlerle Mini Müzikhol’de devam edilmişti. Gökçen Kaynatan, Metin Ersoy, Zafer Dilek, Doruk Onatkut, Taner Öngür ve Serap Yağız, Derdiyoklar, Kabus Kerim, Siya Siyabend, Alatav, Ayyuka gibi isimlerin konuk olduğu Mini Pop geceleri iNSANLAR fikrinin de çıkış noktası oldu. Bu etkinlik gecelerini pek çok kez şenlendiren Derdiyoklar’a davulcularının sağlık problemleri nedeniyle katılamayacağı 2010 Aralık konserinde eşlik etmek üzere Mini Müzikhol’ün fikir babası Minas’ın çabalarıyla eş dost müzisyenlerden oluşan bir grup bir araya geldi ve Evdeyoklar adı altında davulda Ayyuka ve Büyük Ev Ablukada’dan Alican Tezer, bağlamada Orient Express, Hü gruplarında da yer alan Cem Yıldız, perküsyonda Karapaks ve Mavi Sakal’dan Dr. Sinan Tansal, Siya Siyabend ekibi, Kabus Kerim ve Barış K’nın yer aldığı karma bir ekiple sahneye çıktı. Evdeyoklar ismiyle başka bir doğaçlama caz grubu olduğunun ortaya çıkması ardından birkaç konser de Emprovize Durumlar ve Enel Hak isimleriyle gerçekleştirdikten sonra yola iNSANLAR olarak devam etme kararı aldık.

iNSANLAR’ı motive eden başlıca unsur tabiî ki kadim Anadolu, Kafkas ve Mezopotamya kültürlerinin duygu dünyasıdır. Bu dünyada filizlenen felsefî kavramlara ve bu kavramların adeta birer yansıması olan yalın halk edebiyatına, Batı müziğinde rastlanamaz makamlara, arızalı seslere/mikro tonlara ve tabiî ki batı müziğinin minimalist deneysel elektronik müzik anlayışına olan tutkumuz iNSANLAR’ı meydana getirdi. iNSANLAR bu duygu dünyasını ortalama bir dünya insanının anlayabileceği lisanlara tercüme ederek yerelden küresele seslenir. Tercüme kelimesini özellikle seçtim çünkü mesela bir Âşık Veysel veya Neşet Ertaş eserinin yeterli sosyal-kültürel altyapıya sahip olmayan bir dünya vatandaşı tarafından anlaşılabilmesi o kadar da kolay bir şey değil. 60’lardan itibaren Türkiye’de hâkim olan müzik akımlarının da fikrimce gerçekleştirdiği buydu. Yalnız, özellikle belirtmeliyim ki bu bir misyondan ziyade ortaya çıkmış bir olgudur daha çok.

Bilinmezliği ise ekibi motive eden diğer başlıca unsur sayabiliriz. Bir doğaçlama grubu olarak bir araya gelen iNSANLAR’ın şu ana kadar alışılagelmiş anlamda bir prova veya stüdyo çalışması olmuş değil. Konser günü bir araya gelen ekibin her bir üyesi kendi “genre”larından tınıları iNSANLAR’ın “sound”una –hiyerarşik– bir düzene bağlı kalmadan taşır. 

“Kime Ne” geçen sene Aboov Plak etiketiyle yayınlandı. Mini Müzikhol’de yapılmış bir canlı kayıt bu. Biraz kaydın üretim aşaması, dinamikleri ve yapıldığı günkü ortamından bahsedebilir misin?

2011 Haziran Emprovize Durumlar konserinde iki kanal olarak alınmış aslen 27 dakikalık bir kayıt “Kime Ne”. Konserin ikinci parçası olması ve biraz da erken vakitte başlamış olmamız sebebiyle şanslı bir 15-20 kişi canlı izleme fırsatı bulmuştu “Kime Ne”yi. O an mekânda az kişi olmasının getirdiği sakin ortamın da parçaya etkisinin olduğunu, kayıttaki diğer bir unsur olduğunu düşünüyorum. İlerleyen dakikalarda kalabalık izdihama vardığında müziğin ritmi daha eğlenceli ve coşkulu bir hâle bürünmüştü. Cem’in muhteşem buselik girizgâhı üzerine eklediğim davul makinesi ve synthler mucizevî bir şekilde Hurufi şair/ozan Kul Nesimi’nin “Ben Melamet Hırkası”nda sonlandı. Mucizevî kelimesini özellikle kullanıyorum çünkü kaydın provasız gerçekleşmiş olmasının da ötesinde Cem’in de temayla ilgili önceden herhangi bir çalışma veya hazırlığı olmamıştı. Ânın ahengi sese dönüştü. Ardından da Pir Sultan’ın “Ötme Bülbül”ü geldi. İlk kayıt tecrübelerimizden biri olması sebebiyle Hogır’ın çaldığı perküsyon pek duyulmuyor fakat ikinci bölümdeki vokal perküsyon performansı George Kranz’ın “Din Daa Daa”sına taş çıkartır cinsten.

Aboov Plak kendi yaptığınız kayıtları basmak için bir girişim mi? Ne gibi planlar var ileriye yönelik?

Aboov, Folk veya Etnik müzikten nasibini almış denemeler yayınlamak üzere kurulan bir plak şirketidir. Mini Müzikhol’ün genel müzikal perspektifi aykırı durmasa da bünye dışından gelecek işlere de her zaman açık bir oluşum. Ağırlıklı olarak elektronik müzik üzerine yoğunlaşmasını planladığımız Aboov’da daha klasik folk-rock işlere de yer vermeyi düşünüyoruz. Ama dediğim gibi ağırlık elektronik müzikte olacak çünkü 60’lar ve 70’lerde rock müziğin yaptığı görevi günümüzde minimal elektronik müziğin üstlendiğini düşünüyoruz ve dünyanın geri kalanıyla iletişim sağlanması açısından geleneksel müziklerin elektronik müziğe tercüme edilmesini önemli buluyoruz. Çünkü elektronik müzik de rock müzik gibi çeşitli kültürlerin birbirlerini daha kolay anlamasını sağlayan ortak bir dil.

Plağın dağıtımını nasıl yapıyorsunuz? Şu an burada ve dışarıda nerelerden edinilebiliyor? Nasıl geri dönüşler alıyor?

Plağın dağıtımı İstanbul içinde elden yapılıyor. Tüm zorluklarına rağmen plak kültürünün yaşandığı Deform, Kontraplak, Plakhane, Vintage, Shades (Ankara) gibi dükkânlar dışındaki müzik marketlerde yer almayarak alt kültüre hitap eden bir yayın tasarladık. Diğer şehirlerden gelebilecek istekleri ise posta yoluyla karşılamaya çalışacağız. Yurtdışından gerek müzik dükkânı gerekse kişisel olarak çok talep geldi plak için. Henüz yurtdışına dağıtım olmadı fakat hatırı sayılır bir distribütör Aboov Plak’ı dağıtmak için çok hevesli. Bir ay içerisinde hallolacağı kanaatindeyim ama önceliği Türkiye’ye özellikle vermek istedik.

Geçtiğimiz yıl içerisinde Almanya, Fransa ve Brezilya’da canlı performans yaptınız. Oranın dinleyicisi/seyircisine aşina biri olarak iNSANLAR deneyimi nasıldı?

Dans müziği camiası Türkiye menşeili müziklere artık az çok aşina ve plak koleksiyoncularının peşinde koştukları tarzların başında geliyor bu plaklar. Dolayısıyla son yıllarda yurtdışında bir zemin zaten vardı. Geçtiğimiz iki yılda La Gaite Lyrique (Paris), Istambul Agora (Sao Paulo), Zukunft (Zürih), ve Kater Holzig (Berlin) konserlerimiz oldu. Paris ve Sao Paulo konserleri Fransız müzikseverlerin Afrika ve Kuzey Afrika Arap müziklerine yatkınlığı, Brezilyalıların 70’lerin klasik samba ile Afro-Brezilya-Berimbau tınıları dolayısıyla Türk Popuna veya Anadolu Pop dediğimiz türlerle inanılmaz yakınlığı sayesinde beklendik olarak iyi geçmişti. Fakat daha ilginç olanı, Zukunft ve Kater Holzig gibi, biri Zürih’in diğeri de Berlin’in bilindik tekno kulüplerinden olan iki mekânın, iNSANLAR’ın müziğini kendi kitlelerine takdim etmeleriydi. Genelde klasik bir tech-house, minimal-house çizgisinden ayrılmayan bu iki kulüpte böyle bir müziği sunmak cesaret isteyen bir iştir, ama bir yandan da zaten yıllardan beri birlikte yaşayarak haşır neşir oldukları fakat kültürleri hakkında çok şey bilmedikleri Türkleri sahnede elektro-geleneksel bir müzik icra ederken görmek başta gariplerine gitse de dinleyiciyi inanılmaz keyiflendirdi. Aynı frekansta yükseldiğimizi hissettim. Bize bedeniyle eşlik eden Bahar Sarah’ı da unutmamak lazım. Dansıyla, hareketiyle, kimi zaman Minas Bashekim’in de katılımıyla insanları kendinden geçirttiği anlara şahit olduk.

Ama şunu da belirtmek lazım ki tekno müzik camiasında “Kime Ne” kaydının hatırı sayılır bir bilinirliği çoktandır vardı. Çünkü uzunca bir süre yalnızca kendi kulaklarımız için sakladığımız bu kayıt bir arkadaş vasıtasıyla kontrolümüz dışında Ricardo Villalobos’un eline ulaşmış ve o sene boyunca çaldığı her kulüp ve etkinlikte “Kime Ne” ile bitirmiş setlerini. Kendisi Mini Müzikhol’ün öncüsü (((godet)))’yi 90’ların sonundan itibaren defalarca ziyaret etmiş eski bir dostumuz. Dolayısıyla müziğin bizim tayfadan çıktığını öğrendiğinde hemen iletişime geçildi ve Berlin’de bir “Kime Ne” remiks seansı oldu. Tam tarihi belli olmamakla birlikte bu remiks de Aboov’dan ve/veya Berlinli başka bir plak şirketinden bu sene içinde yayınlanabilir.

Grupta yer alanlar uzun zamandır farklı müzikal projelerle de uğraşıyor. iNSANLAR olarak ne sıklıkla bir araya gelip çalışma fırsatı buluyorsunuz, geleceğe dair ne gibi planlar var?

Yukarda da belirttiğim gibi şu ana kadar bir prova veya stüdyo seansımız olmadı henüz. Grup konser günü bir araya gelir. Kısa bir soundcheck yapar, ardından rastgele müziğine başlar. Bu rastgelelik ruhundan dolayı şu an için geleceğe dönük bir plan da mevcut değil henüz. 

  1. Beş soruyla The Wrong “Yeni Dijital Sanat Biennali”

    İnternet üzerinde üretilen yeni ve genç dijital sanat “The Wrong” bienaliyle izleyiciyle buluştu. Elbette internet üzerinden…    Genç dijital sanat

  2. Her albümde değişmek: Jaga Jazzist röportajı

    7 Şubat akşamı İstanbul’daki ikinci konserini vermek üzere Cemal Reşit Rey’de olacak Norveç büyüsü Jaga Jazzist ile geçmiş, şimdi ve gelecek üzerine…

  3. Red Fang dinlerken yapılabilecek alternatif aktiviteler

    Red Fang’ın basçısı ve vokalisti Aaron Beam, 9 Şubat’ta Jolly Joker İstanbul’daki konserinden önce bize grubun şarkılarıyla iyi giden birtakım aktiviteler önerdi.

  4. Eşsiz bir koleksiyonun derinliklerinden: Turquoise Wisdom

    21 Şubat'ta Elijah Wood'la birlikte Bant Mag. Bonanza kapsamında pikapların başında olacak Turquoise Wisdom'la koleksiyonunu ve dinleme alışkanlıklarını konuştuk.

  5. Film ve müziğin kendini bilen buluşması: Jem Cohen ve Guy Picciotto

    !f İstanbul Film Festivali’ne Gravity Hill—Sound + Image projelerini getirerek özel bir akşam vaat eden filmci Jem Cohen ve Fugazi efsanesinin gitaristi Guy Picciotto’yla konuştuk.

  6. Müzik ve tutku: Kutu

    Geçtiğimiz seneyi kendi adını taşıyan “mis gibi” bir albümle taçlandıran Kutu bizlerle... Trompet sevdalısı Barıştık Mı, Utku Öğüt ile Kutu’yu ve son albümünü konuştu.

  7. Yerelden küresele sesleniş – iNSANLAR

    2013’ün Mini Müzikhol’den çıkan akıllara zarar sürprizi iNSANLAR’a dair Barış K’dan yanıtlar aldık.

  8. Bir şarkıyı lisanslamayı kolay mı sandınız?

    Geçmişten bugünlere reklamlara satılan şarkılar, hisler ve hatıralar; konumuz müzik ve reklam ilişkisi.

  9. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yeni müziğe dair bu ayki mesaimiz, artısıyla eksisiyle, burada.

  10. Dinleme Odası’nda ikinci perde: Mogwai ve Rave Tapes

    Kontra Plak’ın ev sahipliğinde gerçekleşen Dinleme Odası etkinliği bu ay Mogwai Rave Tapes albümüne kulak kesildi.

  11. Müziğe dair kısalar

    Spotify ve kazanç dağılımından, ritmin gücüne müziğe dair birkaç kelam...

  12. En Acayip 20 PepsiCo Tadı!

    Kimisine burun kıvıracak, kimisine "acaba?"lanacak, kimisini merak edecek, kimisine "ıyk" diyeceksiniz biliyoruz. Buyrun PepsiCo'dan en acayip 20 tat!

  13. 13. !F İstanbul’da Kaçırılmaması Gereken 15 Film

    Bu yıl 70’e yakın filmden oluşan son derece şık bir programla karşımıza çıkan 13. !F İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nden, kaçırırsanız yıl boyu çok fazla muhabbetten geri kalacağınız filmleri sizler için seçtik.

  14. Kevork Malikyan ve Sıradışı Öyküsü

    Bu ay gösterime giren Reha Erdem filmi Şarkı Söyleyen Kadınlar’da ve Ridley Scott’ın gelecek yılın Oscarlarında bahsi geçme ihtimali bir hayli yüksek olan son filmi Exodus’ta izleyeceğimiz Kevork Malikyan’ın sıradışı hikâyesine buyrun…

  15. Beyazperdenin Yapay Zekaları

    Bu ay gösterime giren Her’de Scarlett Johansson’ın seslendirdiği yapay zekâ Samantha’nın anımsattığı diğer dijital karakterler ya da işletim sistemlerini tek bir pakette toplayalım dedik…

  16. Bu Ay Ne İzlesem?

    Oscar için yarışan güçlü filmlerin, gişe beklentili yerli komedilerin arasında kendine salon bulmaya çalıştığı ve bağımsız filmlerin birkaç salona sığışmaya çalıştığı şubat ayında vizyon yine tıklım tıklım.

  17. Sınır tanımayan bir süper kahraman: Axe Cop

    “Bir polis, bir yangında mükemmel bir balta bulur ve o gün Axe Cop’a dönüşür! “

  18. Binalar da Konuşur: Mimarlar Mezarlığı

    Tayfun Serttaş ile yeni açılan sergisi Mimarlar Mezarlığı’nı konuştuk

  19. Barbaros Kayan: İnsanlar, Hayvanlar, Hayaletler

    30 Ocak’ta 311Artworks’te açılan Barbaros Kayan’ın İnsanlar, Hayvanlar, Hayaletler sergisi şu sıralar gündemimizde...

  20. Big Shoot

    Koffi Kwahulé tarafından kaleme alınan ve Nefrin Tokyay tarafından yönetilen Big Shoot 25 Ocak'tan bu yana TiyatrOPS sahnesinde.

  21. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] yazı işleri müdürleri J. Hakan Dedeoğ[email protected] Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör