Kaliforniya’da tek dertleri denize yakın yerlerde dolaşmak, sörf yapmak, kamp ateşi yakmak ve müzik yapmak olan dört arkadaştan kurulu Allah-Las yeni albümünde bu kez güneşe tapıyor. Worship The Sun’ı Eylül ortasında yayınlayacak gruba albümdeki şarkıları tek tek sorduk, cevapları da Baysan Yüksel’e çizdirdik.


1. “De Vida Voz”
Sizden yeni bir şarkı dinlemeyeli uzun zaman olmuştu. Bu harika bir giriş parçası. Müzik, sanat, tasarım vb. konularda birçok farklı kültürden besleniyorsunuz. Peki bu şarkıdan yola çıkarak İspanyol kültürünün sizi diğer kültürlerden daha çok etkilediği söylenebilir mi?
Meksika’ya bu kadar yakın olmak ve Los Angeles’taki büyük Meksika topluluğu sayesinde bu kültüre oldukça aşinayız ve çok seviyoruz. Los Angeles’ta yaşamanın iyi yanlarından biri, bu kültüre yakın olabilmek.

2. “Had It All” – “Every girl”
Bu iki şarkıyı neredeyse tüm konserlerinizde çaldınız ama ilk albümünüze koymadınız. Son yıllarda kimleri birden fazla kere canlı izlemişsinizdir?
White Fence, the Tyde, Dream Boys, Blank Tapes, ve tabiî bir de beraber turne yaptığımız The Growlers, Elephant Stone, The Black Angels gibi gruplar…

3. “Artifact
Kaliforniya’da bolca kamp yapıp, kamp ateşinde yemek pişiriyor ve karavanınızla geziyorsunuz. Anladığım kadarıyla hepiniz el yapımı şeylerden hoşlanıyorsunuz. En sevdiğiniz uğraş nedir?
Müzik yapmak ve kaydetmek.

4. “Ferus Gallery”
Enstrümantal şarkılar çalmayı ve birlikte doğaçlama yapmayı çok seviyorsunuz. Bu şarkı Beat Kuşağı’nın ünlü Ferus Galerisi’yle ilgili. O dönemden favori karakteriniz kim? 
Birini seçmek zor ama Wallace Berman, Andy Warhol ya da Ed Ruscha -hâlâ Los Angeles’ın bir banliyösünde, Culver City’de, çalışıyor ve yaşıyor– burada sergilenen, dönemin birer parçası olmuş, etkileri büyük sanatçılar.

5. “Recurring”
Bu şarkının sözleri gerçek bir hikâyeden bahsediyorsunuz hissi uyandırıyor. Belirsiz şeyler, karmaşık hisler, birini arıyor olmak… Hangi şehirde kendinizi evinizde hissediyorsunuz? Bu arada Pedrum’u şarkı söylerken duymak çok hoş!
Akla gelen ilk cevap Los Angeles. Ama aynı zamanda Amsterdam’da olmaktan da çok hoşlanıyoruz. Büyük ihtimalle zamanımızın çoğunu orada geçirdiğimizden Amsterdam’da yaşamayı hayal edebiliriz.

6. “Nothing to Hide”
Matt’in yine şarkı söylediğini görmek güzel… Matt, genelde yavaş tempolu şarkılar söylemeyi tercih ediyorsun. Sabahları dinlemeyi sevdiğin şarkılar neler?
Bu aralar sabah dinlediğim albümlerin bir listesi şöyle:
Charlie Rich – That’s Rich
Zafer Dilek – Zafer Dilek (Türkiye)
Agincourt – Fly Away
Angel Demazo – Andean Harp Music
Bruce Langhorne – The Hired Hand
The Folklords – Release the Sunshine
Kalacakra – Crawling to Lhasa
Les Paul & Mary Ford – Lovers’ Luau
Yucatan Suckaman – Caught in the Crossfire
The Sea Urchins – Stardust

7. “Buffalo Nickel”
Yıllardır plak biriktiriyorsunuz. Eski şeylerin ilginizi çektiğini biliyorum. Plak dışında bir şey biriktiriyor musunuz?
Borç biriktiriyoruz…

8. “Follow You Down”
60’lar ve 70’lerden eski şarkıları dinlemeyi, çalmayı seviyorsunuz… “Follow You Down” da bu dönemden etkilenmiş gibi. Şansınız olsaydı o dönemden kiminle tanışmak isterdiniz?
Orville Sash, Brigitte Bardot, Prince Klossowski… 

9. “501-415”
Yeni albümün ilk videosu sonunda çıktı. Çekim esnasında epey eğlenmişsiniz gibi duruyor. Bu sayıların hikâyesi ne? Bir sırrı var mı?
Çekimlerde havai fişeklere olan çocuksu yaklaşımımız sonucu komşumuzun çitini yaktık ve klibi çeken arkadaşımızı neredeyse kör ettik. Sayıların sırrı ise gizemini koruyacak…

10. “Yemeni Jade”
Albümdeki enstrümantal şarkılardan biri de bu. Şarkının adını “Yemeni Jade” koymaya kim, nasıl karar verdi?
Pedrum birkaç sene önce İran’dayken aldığı bir yüzükten etkilenerek şarkının adını “Yemeni Jade” koymak istedi. Yüzüğü aldığı adam eski Yemen yeşimi olduğunu söylemiş ve bu aklında kalmış.

11. “Worship the Sun” 
Hepinizin güneş ve denizle bir tür aşk yaşadığını biliyoruz. Albümün adıyla Los Angeles arasında bir bağ var mı?
Albümün adı Los Angeles’la veya güneşte eğlenmekle ilgili olmaktan çok, insanların gerçekten güneşe taptığı daha basit zamanlara bir çağrı niteliğinde. Onların hayatı güneşe bağlıydı ve güneş görülebilen, hissedilebilen bir şeydi. “Işıkta kalın ya da hayatınız geçip gitsin…

12. “Better Than Mine”
Sizden hareketli bir şarkı dinlemek güzel! Daha çok dinlemek de iyi olurdu… Provalarda çalmayı sevdiğiniz hareketli parçalar var mı?
Şarkılarımızın çoğu yumuşak ama henüz tamamlamadığımız, daha hareketli şeyler de var. Bazen eğlenmek için “My Little Red Book” ya da “Slow Death” gibi cover’lar yapabiliyoruz.

13. “No Werewolf”
İki hafta önce muhteşem bir klip yayınladınız. Çoğunuz Amoeba Music’de birlikte büyüdünüz. Orada binlerce plak dinlemiş olmalısınız. Ziyaretlerinizin başında hangi albümün popüler olduğunu hatırlıyor musunuz?
Panda Bear ve No Age albümleri o zamanlar çıkmıştı, Spiritualized’ın Amazing Grace’i de öyle. Kanye de o aralar çok popüler olmaya başlamıştı.

(Çeviren: Ayşen Arıkazan)

  1. Asad Faulwell’in unutulmuşlara adadığı mabetler: “Les Femmes D’Alger”

    Asad Faulwell zor işlerden korkmuyor. O yüzden Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nda savaşmış kadınlar gibi bir konuya yoğunlaştığında, her şeyi bırakarak hayal ettiği şeyi hayal ettiği gibi hayata geçirmek için gerekli zaman ve emeği harcıyor. Eserlerine insanın gözünü alan detay ve olağanüstü karmaşayı katan da bu çalışkan özelliği. Onunla sohbet etme şansını elde ettiğimizde uluslararası sergisi “Les Femmes D’Alger”den bahsettik… “Les Femmes D’Alger”in seriyi yaratmana ilham olmuş belirli bir bağlamı ve öyküsü var. Bize biraz bu öyküden ve neden bu konu hakkında sanat yapmaya karar verdiğinden bahsedebilir misin?Serinin orijinal ilhamı Gillo Pontecorvo’nun The Battle of Algiers filmiydi. 2007’de filmi gördüğümde post-kolonyal hareketler ve Cezayir

  2. Çok insan az hareket: Milan Kundera’yla bir kolun hikâyesi

    Bu yıl 85. yaşını geride bırakan Milan Kundera’nın Ölümsüzlük romanından hareketle bir kolun hikâyesini takip ediyor ve her geçen gün yıkımına daha da yaklaşan bu dünyada “roman” tarafından türlü düşüncelere gark olmayı kutluyoruz. Philip Roth: Dünyanın yıkımının yaklaştığını düşünüyor musun? Milan Kundera: “Yaklaşmak”la neyi kastettiğine göre değişir. Philip Roth: Yarın ya da öbür gün. Milan Kundera: Dünyanın tahribata doğru acele etmekte olduğu hissi çok eski bir his. Philip Roth: O hâlde endişelenecek bir şey yok. Milan Kundera: Aksine. Eğer bir korku insan aklında bu kadar uzun zaman yer etmişse, bunun mutlaka bir anlamı olmalı… (Philip Roth’un Milan Kundera’yla 30 Kasım 1980 tarihinde gerçekleştirdiği röportajdan.) Bu yıl 85. yaşını

  3. Türkiye ve en çetin ceviz “izm”: Militarizm

    Bu sene İletişim Yayınları’ndan Türkiye’de Militarizm: Zihniyet, Pratik ve Propaganda adlı kitabını yayımlayan Güven Gürkan Öztan’la militarizmin tanımı ve tezahürlerinden güncel siyasete… 

  4. Sanatın cinsiyet ekonomisi: Vivian Maier’ı Bulmak

    Finding Vivian Maier belgeseli, John Maloof’un 2009’da tesadüfen satın aldığı bir sandık dolusu sokak fotoğrafı üzerine çıktığı bir keşif hikâyesi. Ancak film, sanatçıyı ölümünden sonra keşfetme derdinin ötesinde bir dizi sorunlu başlık açıyor. Sanat ve yeni yaşam biçimleri üretebilmenin olasılığı ve sanatın cinsiyet ekonomisi üzerine...

  5. Adult Jazz: İletişimin sınırları ve alışılmadık tınılar

    İngiliz grup Adult Jazz’a ilk albümü Gist Is’le ilgili detayları sorduk!

  6. Hayali Bollywood filmine müzikler: The Bombay Royale

    Dinleyicisine sinematik bir işitsel deneyim yaşatan Avustralyalı grup The Bombay Royale’in son albümünü dinlemeye doyamadık ve sorularımızı grubun beyni Andy Williamson’a yanıtlattık.

  7. Şarkı şarkı Allah-Las albümü

    Kaliforniya'da tek dertleri denize yakın yerlerde dolaşmak, sörf yapmak, kamp ateşi yakmak ve müzik yapmak olan dört arkadaştan kurulu Allah-Las yeni albümünde bu kez güneşe tapıyor. Worship The Sun’ı Eylül ortasında yayınlayacak gruba albümdeki şarkıları tek tek sorduk, cevapları da Baysan Yüksel’e çizdirdik.

  8. Karanlık ve kararlı: Peygamber Vitesi

    2012’den bu yana müziğini dinleyiciye ulaştıran Peygamber Vitesi’nden Kutay Soyocak’la grubun, insan ve ayı arasında süregelmiş iktidar değişiminden ilham alan yeni albümü üzerine konuştuk.

  9. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yeni müziğe dair bu ayki mesaimiz, artısıyla eksisiyle, burada!

  10. Müziğe dair kısalar…

    *Susun!Yazı: Alex Mazonowicz Canlı performansların gizemi artık 7/24 internete bağlı olan bir toplum tarafından tüketildi mi? Ya da… Yakın tarihte

  11. Remake, Remix, Rip-Off: Yeşilçam’da yeniden yapımlar ve kopya kültürü

    Yönetmen Cem Kaya’nın altı yılı aşkın süredir üzerinde çalışmakta olduğu, Türk pop sinemasındaki yeniden yapımları ve kopyalama kültürünü odağına oturtan filmi Remake, Remix, Rip-Off’un dünya promiyerini yapması şerefine, Cem Kaya ve hayat arkadaşı Gözen Atila’yı konuşturduk.

  12. Görmek için göz gerekmez: Eskil Vogt ile Blind üzerine

    Bu ay gösterime giren Blind’ın yazar ve yönetmeni Eskil Vogt, ilk uzun metraj deneyimini, yalnız ve karamsar karakterlerini ve İstanbul’u anlattı.

  13. 12 yıla yayılan sinemasal bir tecrübe: Boyhood

    Amerikan bağımsız sinemasının en sevilen yönetmenlerinden Richard Linklater’ın son filmi Boyhood, 12 yıla yayılan epik bir büyüme hikâyesi… Kapanış filmi olduğu !F İstanbul’un şanslı bir grup izleyicisi tarafından perdede görülme şansına erişilen Boyhood’un gösterime girme ihtimalinin olmadığını öğrendiğimiz bu günlerde, filme sayfalarımızda yer vermemiş olmak istemedik.

  14. Bu ay ne izlesem?

    Sinema salonlarına çok sayıda kayda değer filmin uğramadığı yaz ayları sona erip festival sezonu açılırken yılın merakla beklenen yerli ve yabancı yapımları da bir bir vizyonda seyircisiyle buluşmaya başlıyor.

  15. Hans van der Meer: Futbolun stadyumda olmayanını severim

    Şampiyonlar Ligi ve stadyumlardan uzak bir futbol aşkını, Avrupa’daki amatör futbol sahalarını dolaşıp burnumuza toprak sahaların kokusunu getiren fotoğraflarla belgeleyen Hollandalı sanatçı Hans van der Meer ile son kitabı European Fields vesilesiyle konuştuk.

  16. Eğlenmenin politikası: Berlin’in kuir partileri

    Emma Goldman’ın “Dans edemeyeceksem bu benim devrimim değildir” sözü aşkına, uyku sevmeyen şehir Berlin’i Berlin yapan kuir partilerin yaratıcılarına kulak verin.

  17. Esrarengiz topluluğun kalıcı mirasları: Osman Hasan ve Dönme mezar taşları

    C. Mehmet Kösemen ile Dönme Yahudi mezar taşlarının üzerinde bulduğu, Osman Hasan imzalı portreleri belgeleyen yeni kitabı Osman Hasan and the Tombstone Photographs of the Dönmes üzerine konuştuk.

  18. Karanlık İşler Atölyesi: “Ülkeye sanat orgazmı yaşatmaya hazırlanıyoruz”

    Karanlık İşler Atölyesi popüler kültür ve çağdaş sanata eleştirel bakan yenilikçi bir sanat inisiyatifi olarak ortaya çıktı. İstanbul Balat’ta açılan Atölye Evi, yazın 10 hafta süren ilk atölyesini gerçekleştirdi. Sanat algımızı değiştirmek adına kararlı görünen Karanlık İşler Atölyesi’nin kurucusu Dilek Keleş sorularımızı yanıtladı ve karşı duruşunu açıkladı.

  19. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] yazı işleri müdürleri J. Hakan Dedeoğ[email protected] Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler Ekin Sanaç / mü[email protected] [email protected] Güran / illü[email protected] Melikşah Altuntaş / [email protected] Nural / [email protected] Kayıran / [email protected] Mazonowicz / [email protected] Hızlı / konuk editö[email protected] yazı işleri Seçil Kalenderoğ[email protected] [email protected] Berberoğ[email protected] Aycan Taşyü[email protected] reklam ve pazarlama Yetkin [email protected] bant mag. mekan Moda Mektebi Sokak. No:26/A Moda, Kadıköy, İstanbul – 0216 418 28 82