HBO’da geçtiğimiz ay sona eren ve Amerika’da yarattığı etik tartışmalarla gündeme bomba gibi düşen The Jinx: The Life and Deaths of Robert Durst, 70’lerden geçtiğimiz haftalara kadar uzanan bir dizi cinayetin potansiyel müsebbibini izliyor. 


Bir adam ve üç cinayet. 30 yılı aşan gizem dolu bir hikâye. HBO’da gösterilen  Andrew Jarecki’nin altı bölümlük belgesel dizisi, The Jinx, Robert Durst ve onun etrafında gerçekleşen üç ölümle ilgili. Amerika’da bir fenomen hâline gelen yapıma duyulan ilgi, final bölümü yayınlanmadan önceki gün Durst’ün cinayet zanlısı olarak tutuklanmasıyla bambaşka bir boyuta ulaştı. Araştırmacı gazetecilik, film, polis soruşturması ve yasal süreç bir anda iç içe geçti. Büyük bir trajedi üzerine kurulu olsa da, bir yandan binlerce etik soruyla cebelleşsek de, yepyeni bir televizyon zevki bizi bekliyor.

Image

Çok kısa bir özet geçersek, New York’un emlak zengini ailelerinden birinin en büyük oğlu Robert Durst, 1973’te mütevazı bir aileden gelen Kathleen McCormack ile evlenir. Rob aile şirketinden ve Manhattan’dan uzaklaşmak ister ve mutlu çift Vermont’ta kendilerine basit bir hayat kurar. Zaman içinde mükemmel ilişki bozulur. Rob aile şirketine geri döner ve Kathie de Rob’dan ayrı bir hayat tasarlamaya başlar, tıp fakültesine yazılır. Bu çatışmanın ortasında Kathie, 1982 yılında, hiç bir iz bırakmadan yok olur. Kathie’ye ne olduğu bugüne dek hâlâ tam olarak bilinemiyor. Kathie’nin kayboluşuyla ilgili Rob’dan şüphenilse bile kanıt bulunamaz. Kathie’nin kayboluşundan sonraki haftalarda ve yıllarda Rob’un en büyük destekçisi eski bir mafya liderinin kızı olan okul arkadaşı Susan Berman’dır.

18 yıl ileri atlıyoruz. Bu sırada Rob Durst şirketlerinin varisi olma hakkını küçük kardeşine kaybeder. Bir tüyo üzerine Kathie soruşturması polis tarafından tekrar başlatılır. Bu sefer polis Susan’la görüşmeye karar verir. Ama, buna sadece birkaç hafta kala, 2000’de Susan evinde ölü bulunur. Yine Rob’dan şüphelenilir ama kanıt yoktur. Rob, bu noktada New York’tan ayrılır. Texas’ta küçük bir kasabada başka bir isim altında dilsiz bir kadın gibi yaşamaya başlar. Ta ki 2001’de komşusu Morris Black’in vücudu parçalara bölünmüş şekilde bulunmasına kadar. Bu sefer Rob’un yaptığı kesindir. Ama avukatlar jüriyi bir şekilde meşru müdafaa olduğuna ikna eder.

Image

Olaylar zinciri tanıdık geliyorsa , Jarecki’nin 2010 yapımı filmi All Good Things’i düşünüyor olabilirsiniz. Filmde isimler farklı ama Rob’u Ryan Gosling, Kathie’yi ise Kirsten Dunst oynuyor. The Jinx’in ortaya çıkış hikâyesi bu filmle başlıyor. Jarecki, hepimiz gibi bu gizem dolu hikâyeyi kafasından atamıyor ve özünde Rob’u anlamaya çalıştığı bir film yapıyor. Rob, All Good Things’i izledikten sonra etkileniyor ve Jarecki’yi arayıp konuşmaya hazır olduğunu söylüyor. The Jinx’in yapımı aslında bu şekilde başlıyor. 30 yıl sonra Robert Durst’ün ilk röportajı. Ama tabii film bundan çok daha fazlası. 

Filmi özel kılan, en azından benim için, öncelikle Rob’u tanımak. Ben de birçokları gibi, üç kişinin de Rob tarafından öldürüldüğünü düşünüyorum. Film gerçek bir psikopatın aklının nasıl çalıştığına şahit olmaktan alınan tedirgin bir zevk veriyor. Rob görünürde garip bir şekilde tatlı bir adam. Yaptıklarında, söylediklerinde sanki gizli bir mantık var. Röportajları dinlerken bazı anlarda Rob’u samimi ve içten yaşlı bir adam gibi görmemek imkânsız. Kathie’nin kaybolduğu geceyle ilgili polise söylediği yalanların bazılarını masum bir insanın rahatlığı içinde itiraf ediyor. Benzer bir şekilde, Morris Black cinayeti için mahkemedeyken jüriye tüm gerçekleri açıklamadığını kabul ediyor. Sonra alaycı bir şekilde “Kim ne zaman tüm gerçeği söyler ki?” diye soruyor. Böyle anlarda her şey tersini söylese bile, Rob’un masum olabileceğine inanmak istiyoruz. İzleyici olarak bizi bile kandırabilmesinde inanılmaz bir durum var.

Rob’la ilgili gizem dolu bambaşka bir soru da yaptıklarını neden yaptığı. Neden polisten kaçarken ve cebinde 500 dolar varken, marketten 5 dolarlık bir şey çalıyor? Neden bu filmin yapılmasına ön ayak oluyor? Neden röportaj arasında bu üç kişiyi öldürmüş gibi konuşuyor? Film bunlarla ilgili birçok ipucuyla dolu. Filmi izlerken çözmeye çalıştığımız asıl bulmaca bu. Geçen haftalarda tutuklandıktan sonra polis arabasında çekilmiş turuncu cezaevi kıyafetleri içinde Rob’un bir fotoğrafı yayımlandı. Hâlinden pek memnun görünüyor, kameraya doğrudan gülümsüyor. Kendisini içine soktuğu bu durumdan da mı kurtulabileceğini düşünüyor? Onun da hayatta oynadığı oyun bu mu?

Film 30 yıl önce yaşanan olayları konu alsa bile, aslında çok daha büyüyecek bir hikâyenin bir anlık resmini çekiyor. Rob’un tutuklanmasının filmde ortaya çıkan yeni delillerle ne kadar bağlantılı olduğu, röportajların delil olarak kullanılıp kullanılamayacağı tartışılmakta. Film yapımcıları polisle ne kadar işbirliği içerisindeydi? Filmin dramatik etkisini arttırabilmek için olayların zaman çizgisi şüphelenildiği gibi saptırıldı mı? Yapımcılar delilleri polisle paylaşmadan beklediler mi? Şimdiye kadar sessiz kalmış şahitler var mı? Birçok bilinmeyen var. Bunların hepsini zaman gösterecek.

Bu arada, Jarecki son gelişmelerden sonra tekrar kayıt aşamasına dönmüş durumda. Bu konuda daha çok film göreceğimiz kesin. Öncelikle Berman cinayet davası var. İnternet dünyasında O.J. Simpson davası düşünün. Olacak ilgiyi üçle çarpın. Aynı zamanda, Kathie’nin nerede olduğunu hâlâ bilmiyoruz. Rob suçlu bulunursa bu gizem çözülür mü? Diğer yandan, Rob’la ilişkisini kesen ama Rob’un küçük kardeşi Douglas tarafından yönetilen Durst şirketleri var. Yıllardır Kathie’nin kayboluşunda Rob’un yardım aldığı düşünülüyor. Hikâye buralara da sıçrar mı? Her şey mümkün.

The Jinx’i film veya belgesel olarak eleştirmek kolay. Film birçok noktada nerede durduğuyla ilgili netliğini kaybediyor. Açılış sahneleri ve canlandırmalar HBO draması havası veriyor. Röportajlarla belgesel dünyasına geri dönüyoruz, ama sonra film yapımcıları filme birer karakter olarak giriyor. Sonuçta detaylar önemsiz. Son bölümde ortaya çıkanlar New York Times’da ânında ana haber oldu. Batı yakasında daha izlememiş olanlar spoiler oldu diye şikayet etti o akşam. Durum böyle olunca The Jinx‘i görmemek imkânsız.

  1. Köklerin, masalların ve yeşilin huşu içinde buluştuğu yer: Sylvania

    “Küçükken ormanı büyülü bir yer olarak düşündüm hep, ve büyüdükçe bu büyülü alanın daha karanlık özelliklerini özümsemeye başladım...”

  2. Adaletsizliğin dürtüleri: Shadi Alzaqzouq

    “Bazen haksızlığa o kadar kızıyorum ki sevdiğim için mi yoksa sadece intikam için mi resim yaptığımı merak ediyorum.”

  3. Yeni albümleri üzerinden karşılıklı sohbet: Mabel Matiz ve Hakan Vreskala

    Alışılmışın dışında üretimleriyle tanınan iki müzisyen, yeni albümlerini birbirlerine anlattı ve müzikle ilgili alışkanlıklarını karşılıklı masaya yatırdı.

  4. Elif Key ve Şebnem Bozoklu – Gtalk’ta 5 çayı sohbeti

    Elif Key ve Şebnem Bozoklu Gmail’lerinin chat alanlarını açtılar ve kitaba, dizilere, filmlere, karşılıklı hayranlıklara, annelerin akıllı telefon kullanımına, NASA üzerinden fezaya kadar uzanan, röportajımsı bir sohbete giriştiler… Bu sohbetin ardındansa ikili New York’ta birbirlerine kavuştu!

  5. Sesi cilaladım abi, ruhuna ne yapalım? Farklı açılarıyla “reissue” akımı

    Yalnızca eski albümleri yeniden basma maksadıyla çalışan birçok plak şirketiyle karşılaştığımız bugünün ortamında “reissue” nedir, ne değildir mevzuunu yerel sahneden çeşitli konuklara sorarak masaya yatırdık.

  6. Ergenlik yılları: Damon & Naomi

    Müzikle büyüme hikâyelerine her daim büyük ilgi duyuyoruz. Damon & Naomi’nin müzikal hafızasında 13-20 yaş arası bir yolculuğa çıkıyoruz.

  7. Sam Prekop’un sinematik harikası: The Republic

    “Bir yolculuk filmi gibi başlayıp sanırım yine sinematik bir şekilde sonlanıyor.“

  8. Kim Gordon’un kendini ifadesi Bechdel testini geçebilir mi?

    Kim Gordon’un, Şubat 2015’te yayınlanan, terapi niyetine kaleme almış olması muhtemel Girl in a Band kitabı ve bu kitabın Manchester’daki tanıtım etkinliğinin üzerine bünyede yükselen tuhaf hisler ve sorgulanması gereken muğlaklıklar…

  9. Şarkı şarkı Can Güngör ve Silik Düşler albümü

    Can Güngör’e üzerinize battaniye gibi çekeceğiniz Silik Düşler albümünü şarkı şarkı sorduk, Burak Dak’ın çizimleriyle yanıtların içine daldık.

  10. Leş popçu Klaustro’nun elektronik ruh birliği: Beyhude

    Pop, ölüm, Ahmet Hamdi Tanpınar… İlk Klaustro plağı Beyhude’de karşı koyulmaz bir huzur var.

  11. İran’da bir vampir güzellemesi: A Girl Walks Home Alone At Night

    İran asıllı bir aileden gelen ve Kaliforniyalı bir kaykaycı olan Ana Lily Amirpour’un bir dizi kısa filmin ardından çektiği ilk uzun metrajlı filmi A Girl Walks Home Alone at Night, yaklaşık bir yıldır dünyanın dört bir yanındaki festivallerde kapı pencere yıkmasının ardından, bu ay bizde de gösterime giren, tarihteki ilk İran vampir western’i!

  12. Hal Hartley dünyasından 10 unutulmaz karakter

    Bu ay İstanbul Film Festivali’nde son filmi Ned Rifle ile seyirci karşısına çıkacak olan Amerikan bağımsız sinemasının nevi şahsına münhasır dâhilerinden Hal Hartley’nin kaçık, gizemli, tamamen özgün, son derece intihar eğilimli muazzam karakterleri arasında bir yolculuğa çıkalım istedik.

  13. Belgesel sınırlarını zorlayacak bir gazetecilik başarısı: Citizenfour

    Geçtiğimiz ay Akademi Ödülleri’nde En İyi Belgesel dalı da dahil çok sayıda ödül ve övgünün sahibi Citizenfour, bu ay İstanbul Film Festivali’nde Türkiye prömiyerini yaptıktan hemen sonra vizyona giriyor.

  14. Amerika’yı sarsan belgesel The Jinx ve beraberinde gelen etik tartışmalar

    HBO’da geçtiğimiz ay sona eren ve Amerika’da yarattığı etik tartışmalarla gündeme bomba gibi düşen The Jinx: The Life and Deaths of Robert Durst, 70’lerden geçtiğimiz haftalara kadar uzanan bir dizi cinayetin potansiyel müsebbibini izliyor.

  15. 34. İstanbul Film Festivali’ne özel festival günlüğü

    Bu yıl yine 200 civarı filmi iki hafta süreyle üzerimize boca ederek hepimizi ihya edecek olan İstanbul Film Festivali’nde, 4-19 Nisan tarihleri arasında yolunu şaşırmak istemeyenlere dev kolaylık: gün gün festivalde ne izlenir, Anadolu ve Avrupa yakasında nasıl en doğru tercihler yapılır?

  16. Galata’da bir kurmaca: Şehzade Yangını

    Birbirlerinin hayatlarında figüran olan karakterlerin hileli bir horoz dövüşüyle başlayan hikâyesi…

  17. Spor olsun diye içten yazılmış yazılar*: Yazıhane Yıllık

    Ortak zevk: spor. Üretim biçimi: gönüllü ve samimi. Sonuç: hayaldi gerçek oldu. Yazıhane Yıllık: Dünya Yanarken ekibi karşınızda.

  18. Bant Mag. soruyor, ”Taşlar” oyuncuları cevaplıyor

    Craft Tiyatro'da geçtiğimiz aylarda, hem yetişkin, hem de çocuk izleyiciler için başlayan "Taşlar" oyunu bu ay da temsillerine devam ederken, oyunun iki başrol oyuncusu Olgu Baran Kubilay ve Ümit Yaşar Bekar'a, oyuna ilişkin, oyundan bağımsız, ciddi ya da son derece zevzek sorular sorduk.

  19. Karadelik

    Hikaye ve çizgi: Ethem Onur Bilgiç

  20. Piknik

    Hikaye ve çizgi: Ezgi Beyazıt

  21. Bayılırım mantara

    Hikaye ve çizgi: Saydan Akşit

  22. Kelliğe son!

    Hikaye ve çizgi: Özlem Isıyel

  23. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] yazı işleri müdürü Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler