Bu ay İstanbul Film Festivali’nde son filmi Ned Rifle ile seyirci karşısına çıkacak olan Amerikan bağımsız sinemasının nevi şahsına münhasır dâhilerinden Hal Hartley’nin kaçık, gizemli, tamamen özgün, son derece intihar eğilimli muazzam karakterleri arasında bir yolculuğa çıkalım istedik.


Image

JOSH HUTTON
Hangi filmden: Hal Hartley’nin kariyerindeki ilk uzun metrajlı film olan ve kendine ait o özgün dilin henüz inşa edildiği The Unbelivable Truth (1989).
Kim oynuyor: Hartley’nin ilk dönem filmlerinde çoğunlukla başrolde izlediğimiz Robert John Burke.
Tek cümleyle Josh: İşleyip işlemediği hâlâ belirsizliğini koruyan bir suçtan yıllarca hapis yattıktan sonra yaşadığı kasabaya geri dönen araba tamircisi Josh, kendisine kafayı takmış olan güzeller güzeli Audry ve cazibesine kapılan diğerlerinin arasında sessiz sakin yaşayıp gidiyor.
Karamsarlık oranı: 5/10. Durum çok fena sayılmaz.
Ne kadar gizemli: Josh’a dair bildiklerimiz bir elin parmağını geçmiyor.
Kendisini son görüşümüz: Onu en son, dünyanın sonunun geleceğine neredeyse emin olan Audry’nin şuraya bak diye işaret ettiği gökyüzünde belirsiz bir noktaya gözlerini dikmişken gördük.

Image

MARIA COUGHLIN
Hangi filmden: Hartley’nin ilk önemli çıkışını sağladığı ve pek çoklarına göre hâlâ kariyerinin en sevilen filmi olan Trust (1990).
Kim oynuyor: Hartley’nin ilk iki filminin başrolünde izlediğimiz Adrienne Shelly.
Tek cümleyle Maria: Azılı ergenliğini,babasına attığı tokatla patlatıp sonrasında perişan olan Maria, bir yandan kızgın annesi, diğer yanda âşık olduğu sosyopat Matthew ve karnındaki bebeğiyle, gözümüzün önünde aklı beş karış havada genç kızdan, tam bir akıllı bıdığa dönüşüyor.
Karamsarlık oranı: 3/10. Pek karamsar biri olduğu söylenemez. Hattâ en kötü durumdan bile bir umut ışığı çıkarabilmeyi başarıyor.
Ne kadar gizemli: Ne yazık ki pek gizemli biri sayılmaz. Hayatı da yeni yeni öğreniyor.
Kendisini son görüşümüz: Onu en son, caddenin ortasında, sevdiği adamın ardından mağrur şekilde bakarken gördük.

Image

ELINA
Hangi filmden: Hartley’ye ilk kez Altın Palmiye adaylığı getiren ve artık Amerikan bağımsız sinemasının heyecan verici yönetmenleri arasına girdiğinin ispatı olan Simple Men (1992).
Kim oynuyor: Dört Hal Hartley filminde birden gönül çelen Elina Löwenshon.
Tek cümleyle Elina: Hiç beklemediğiniz bir anda kendisinden yiyebileceğiniz bir tokat ve her an gelebilecek bir epilepsi nöbetiyle elinizi ayağınızı birbirine dolandıracak, tekinsiz, gizemli bir Rumen kadını
Elena.
Karamsarlık oranı: 6/10. Karamsarlık kendisinde huzursuzluk olarak nüksediyor.
Ne kadar gizemli: Epey gizemli. Tüm film kendisinin ne işler peşinde olduğunu anlamaya çalışıyoruz.
Kendisini son görüşümüz: Onu en son, bir balıkçı teknesinde, müstakbel kayınpederi tarafından rahat olması konusunda azarlanırken görüyoruz.

Image

ISABELLE
Hangi filmden: Hartley’nin her zamanki keskin mizahının ucunu bir tık daha sivrilttiği, zeki ve heyecan verici Amateur (1994).
Kim oynuyor: İlk ve son kez bir Hal Hartley filminde oynayan Isabelle Huppert.
Tek cümleyle Isabelle: Eski bir rahibe olan ve kendini nemfoman sanan Isabelle, bir kafede oturmuş seks dergilerine kısa öyküler yazarken, bir yandan da Tanrı’dan beklediği kutsal görev için gün sayıyor.
Karamsarlık oranı: 4/10. Pek karamsar sayılmayacak Isabelle, her ne kadar güçlü bir dönüşüm yaşasa da Allah’tan umut kesmeyenlerden. 
Ne kadar gizemli: Varoluşu itibariyle tezatların kadını olan Isabelle epey gizemli biri.
Kendisini son görüşümüz: Onu en son gördüğümüz an, filmin sonunu epey açık edeceğinden, en azından huzur içinde göründüğünü söyleyebiliriz.

Image

DWIGHT
Hangi filmden: Birbirinden apayrı yer ve zamanlarda, birbirinin aynı durumlarda kalan üç karakteri merkez alan Flirt (1995).
Kim oynuyor: Hartley’nin iki uzun, bir kısasında izlediğimiz Dwight Ewell.
Tek cümleyle Dwight: Aklı her daim karışık ve bir o kadar da havada olan ve iki erkek sevgilisi arasında seçim yapmakta zorlanan Dwight’ı gördüğümüz tüm süre boyunca rahat durduğu tek bir an bile yok.
Karamsarlık oranı: 2/10. En karanlık andan bile rengârenk bir mucize çıkarabilecek durumda.
Ne kadar gizemli: Pek gizemli sayılmaz, yine de o da herhangi bir Hal Hartley karakteri kadar gizemli.
Kendisini son görüşümüz: Onu en son, çalkantılı aşk hayatına yeni ve anlık bir karmaşa daha eklerken, yüzünde mahcup bir gülümsemeyle görüyoruz.

Image

HENRY FOOL
Hangi filmden: Hartley’nin en popüler filmlerinden biri olan ve sonrasında iki devam filmine daha kavuşan, Cannes’dan en iyi senaryo ödüllü Henry Fool (1997).
Kim oynuyor: Üçünde aynı karakteri oynadığı dört Hal Hartley filminde yer alan Thomas Jay Ryan.
Tek cümleyle Henry: Nereden gelip nereye gittiği belli olmayan Henry, bir yandan ona gönlünü kaptırmış olan Fay’le gönül eğlendirirken, diğer yandan akıl sır erdiremediğimiz işler peşinde koşuyor.
Karamsarlık oranı: 6/10. Minnacık bir yaşam enerjisi emaresi gösterse de nihilizmi iç kaldıracak cinsten değiş.
Ne kadar gizemli: Çoook gizemli. Öyle ki, devam filmleri bile bu karakterin gizemini çözmeye yetmedi.
Kendisini son görüşümüz: Onu en son, havaalanında bir uçağa yetişirken ya da bir uçaktan kaçarken ya da birine koşarken ya da birinden kaçarken gördük. Bilinmezlerle dolu Henry’yi yine bir bilinmezle uğurladık beyazperdeden.

Image

İSA (JESUS CRIST)
Hangi filmden: Hartley’nin dijital sinemayla haşır neşir olmasına öncülük eden, özgün ve kafa kurcalayıcı bir milenyum filmi olan The Book of Life (1998).
Kim oynuyor: Hartley’nin yedi uzun, bir kısasında yer alan fetiş oyuncusu Martin Donovan.
Tek cümleyle İsa: Dünyanın sonunun geleceği düşünülen milenyumda bir barda ve sağda solda takılan İsa, kâh aforizmalar sıralar, kâh bir bar taburesinde yanında oturan Şeytan’la uzun ve soluksuz sohbetlere girişir; kendisi çoğunlukla kafası karışık ve endişeli görünmektedir.
Karamsarlık oranı: 7/10. İsa’nın özellikle dünyanın gidişatıyla ilgili oldukça karamsar olduğunu söylemek mümkün. Yine de inceden bir umut var.
Ne kadar gizemli: Ete kemiğe bürünmüş bir İsa gördüğünüzde, inanın ortada dev bir gizem de vardır.
Kendisini son görüşümüz: Onu en son vapurdan dışarı bakıp, gelecekte hayatın nasıl olabileceğini düşünürken görüyoruz.

Image

CANAVAR (THE MONSTER)
Hangi filmden: Hal Hartley’nin diyaloglardaki başarısını kusursuzca ortaya koyan, modern bir Güzel ile Çirkin uyarlaması No Such Thing (2001).
Kim oynuyor: Toplam beş Hartley filminde birden izlediğimiz Robert John Burke.
Tek cümleyle Canavar: Hırçın, karamsar, alkolik, intihar eğilimli ve derin bir mutsuzluk içerisindeki Canavar, dışarıdan son derece sert ve korkutucu görünse de, yakınlaştıkça en rahat içine girilebilir Hal Hartley karakterlerinden birine dönüşen, incelikli ve sıradışı bir cevher.
Karamsarlık oranı: 8/10. Tek isteği bir an önce ölmek olan Canavar için karamsarlıkta bir dünya markası demek yanlış olmaz.
Ne kadar gizemli: Her ne kadar gizemi film boyunca bir diğer kahramanımız Beatrice tarafından didiklenip dağıtılsa da son derece gizemli bir beyefendi.
Kendisini son görüşümüz: Onu en son ölmek için bağlandığı bir sistemin içinde, Beatrice’e duygu dolu bakışlar atarken görüyoruz.

Image

FAY GRIM
Hangi filmden:
 Henry Fool’un dokuz yıl sonra gelen devam filmi Fay Grim (2006).
Kim oynuyor: Oynadığı dört Hal Hartley filminin üçünde Fay’i canlandıran Parker Posey.
Tek cümleyle Fay: Her daim endişeli, telaşlı ve meraklı Fay, yıllardır kayıp olan belalı kocasının izinden dünyanın dört bir köşesini arşınlayarak bir çıkış yolu bulmanın peşinde, dertli bir tek çocuk annesi.
Karamsarlık oranı: 3/10. Hiçbir zaman tam bir dibe çöküşünü görmedik.
Ne kadar gizemli: Kendisi daha büyük bir gizemin peşinde olduğundan, ona gizemden yana pek bir şey düşmüyor yazık ki.
Kendisini son görüşümüz: Onu en son, dizlerinin üstüne çökmüş, İstanbul Boğazı’nda bir tekneyle kendisinden uzaklaşan Henry Fool’a acı dolu bir veda bakışı atarken gördük.

Image

NED RIFLE
Hangi filmden: Henry Fool ile başlayan üçlemenin son halkası Ned Rifle (2014).
Kim oynuyor: Henry Fool ve Fay Grim’de de aynı rolde izlediğimiz Liam Aiken.
Tek cümleyle Ned: Babasına karşı içinde dizginleyemediği bir öfke barındıran Ned, Henry Fool’u öldürmek üzere yola çıkan, agresif ve sabırsız bir karakter.
Karamsarlık oranı: 7/10. Annesini suçsuz yere terör suçuyla hapse tıktırmakla suçladığı babası, tüm dünyasını karartmış durumda.
Ne kadar gizemli: Baba yadigârı gizemini her daim korumakta.
Kendisini son görüşümüz: Bunun için filmin İstanbul Film Festivali’ndeki gösterimlerini bekliyoruz ama umuyoruz ki bu, Hal Hartley’yi beyazperdede son görüşümüz olmaz ve yeni bir film ve unutulmaz bir karakterle daha tez vakitte karşımıza çıkar.

  1. Köklerin, masalların ve yeşilin huşu içinde buluştuğu yer: Sylvania

    “Küçükken ormanı büyülü bir yer olarak düşündüm hep, ve büyüdükçe bu büyülü alanın daha karanlık özelliklerini özümsemeye başladım...”

  2. Adaletsizliğin dürtüleri: Shadi Alzaqzouq

    “Bazen haksızlığa o kadar kızıyorum ki sevdiğim için mi yoksa sadece intikam için mi resim yaptığımı merak ediyorum.”

  3. Yeni albümleri üzerinden karşılıklı sohbet: Mabel Matiz ve Hakan Vreskala

    Alışılmışın dışında üretimleriyle tanınan iki müzisyen, yeni albümlerini birbirlerine anlattı ve müzikle ilgili alışkanlıklarını karşılıklı masaya yatırdı.

  4. Elif Key ve Şebnem Bozoklu – Gtalk’ta 5 çayı sohbeti

    Elif Key ve Şebnem Bozoklu Gmail’lerinin chat alanlarını açtılar ve kitaba, dizilere, filmlere, karşılıklı hayranlıklara, annelerin akıllı telefon kullanımına, NASA üzerinden fezaya kadar uzanan, röportajımsı bir sohbete giriştiler… Bu sohbetin ardındansa ikili New York’ta birbirlerine kavuştu!

  5. Sesi cilaladım abi, ruhuna ne yapalım? Farklı açılarıyla “reissue” akımı

    Yalnızca eski albümleri yeniden basma maksadıyla çalışan birçok plak şirketiyle karşılaştığımız bugünün ortamında “reissue” nedir, ne değildir mevzuunu yerel sahneden çeşitli konuklara sorarak masaya yatırdık.

  6. Ergenlik yılları: Damon & Naomi

    Müzikle büyüme hikâyelerine her daim büyük ilgi duyuyoruz. Damon & Naomi’nin müzikal hafızasında 13-20 yaş arası bir yolculuğa çıkıyoruz.

  7. Sam Prekop’un sinematik harikası: The Republic

    “Bir yolculuk filmi gibi başlayıp sanırım yine sinematik bir şekilde sonlanıyor.“

  8. Kim Gordon’un kendini ifadesi Bechdel testini geçebilir mi?

    Kim Gordon’un, Şubat 2015’te yayınlanan, terapi niyetine kaleme almış olması muhtemel Girl in a Band kitabı ve bu kitabın Manchester’daki tanıtım etkinliğinin üzerine bünyede yükselen tuhaf hisler ve sorgulanması gereken muğlaklıklar…

  9. Şarkı şarkı Can Güngör ve Silik Düşler albümü

    Can Güngör’e üzerinize battaniye gibi çekeceğiniz Silik Düşler albümünü şarkı şarkı sorduk, Burak Dak’ın çizimleriyle yanıtların içine daldık.

  10. Leş popçu Klaustro’nun elektronik ruh birliği: Beyhude

    Pop, ölüm, Ahmet Hamdi Tanpınar… İlk Klaustro plağı Beyhude’de karşı koyulmaz bir huzur var.

  11. İran’da bir vampir güzellemesi: A Girl Walks Home Alone At Night

    İran asıllı bir aileden gelen ve Kaliforniyalı bir kaykaycı olan Ana Lily Amirpour’un bir dizi kısa filmin ardından çektiği ilk uzun metrajlı filmi A Girl Walks Home Alone at Night, yaklaşık bir yıldır dünyanın dört bir yanındaki festivallerde kapı pencere yıkmasının ardından, bu ay bizde de gösterime giren, tarihteki ilk İran vampir western’i!

  12. Hal Hartley dünyasından 10 unutulmaz karakter

    Bu ay İstanbul Film Festivali’nde son filmi Ned Rifle ile seyirci karşısına çıkacak olan Amerikan bağımsız sinemasının nevi şahsına münhasır dâhilerinden Hal Hartley’nin kaçık, gizemli, tamamen özgün, son derece intihar eğilimli muazzam karakterleri arasında bir yolculuğa çıkalım istedik.

  13. Belgesel sınırlarını zorlayacak bir gazetecilik başarısı: Citizenfour

    Geçtiğimiz ay Akademi Ödülleri’nde En İyi Belgesel dalı da dahil çok sayıda ödül ve övgünün sahibi Citizenfour, bu ay İstanbul Film Festivali’nde Türkiye prömiyerini yaptıktan hemen sonra vizyona giriyor.

  14. Amerika’yı sarsan belgesel The Jinx ve beraberinde gelen etik tartışmalar

    HBO’da geçtiğimiz ay sona eren ve Amerika’da yarattığı etik tartışmalarla gündeme bomba gibi düşen The Jinx: The Life and Deaths of Robert Durst, 70’lerden geçtiğimiz haftalara kadar uzanan bir dizi cinayetin potansiyel müsebbibini izliyor.

  15. 34. İstanbul Film Festivali’ne özel festival günlüğü

    Bu yıl yine 200 civarı filmi iki hafta süreyle üzerimize boca ederek hepimizi ihya edecek olan İstanbul Film Festivali’nde, 4-19 Nisan tarihleri arasında yolunu şaşırmak istemeyenlere dev kolaylık: gün gün festivalde ne izlenir, Anadolu ve Avrupa yakasında nasıl en doğru tercihler yapılır?

  16. Galata’da bir kurmaca: Şehzade Yangını

    Birbirlerinin hayatlarında figüran olan karakterlerin hileli bir horoz dövüşüyle başlayan hikâyesi…

  17. Spor olsun diye içten yazılmış yazılar*: Yazıhane Yıllık

    Ortak zevk: spor. Üretim biçimi: gönüllü ve samimi. Sonuç: hayaldi gerçek oldu. Yazıhane Yıllık: Dünya Yanarken ekibi karşınızda.

  18. Bant Mag. soruyor, ”Taşlar” oyuncuları cevaplıyor

    Craft Tiyatro'da geçtiğimiz aylarda, hem yetişkin, hem de çocuk izleyiciler için başlayan "Taşlar" oyunu bu ay da temsillerine devam ederken, oyunun iki başrol oyuncusu Olgu Baran Kubilay ve Ümit Yaşar Bekar'a, oyuna ilişkin, oyundan bağımsız, ciddi ya da son derece zevzek sorular sorduk.

  19. Karadelik

    Hikaye ve çizgi: Ethem Onur Bilgiç

  20. Piknik

    Hikaye ve çizgi: Ezgi Beyazıt

  21. Bayılırım mantara

    Hikaye ve çizgi: Saydan Akşit

  22. Kelliğe son!

    Hikaye ve çizgi: Özlem Isıyel

  23. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] yazı işleri müdürü Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler