Türkiye’deki ilk gösterimini Filmekimi’nde yapacak olan ve ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrenen Louis’nin hikâyesini anlatan Juste la Fin du Monde’dan (Alt Tarafı Dünyanın Sonu) hareketle sinemanın ölmek üzere oldukları haberini almış karakterlerinden bir seçkiye bakıyoruz. Bu yazıda geçen bazı ölümlerin “spoiler” olabileceğini de ekleyelim.


Ed Bloom / Big Fish

Tim Burton’ın yönettiği Big Fish, ölüm döşeğindeki bir babanın oğluyla ilişkisini son kez onarma çabasını masalsı bir dille anlatıyor. Abartılı hikâyelerinden ve yalanlarından sıkıldığı babasıyla uzun süredir konuşmayan Will, bu kez tüm hikâyeleri tekrar dinlemeye karar veriyor. İçinde duygusal bir dev, şarkıcı siyam ikizleri, yaşlı bir cadı, oldukça garip bir sirk ve bir kurt adam gibi karakterler olan hikâyelere inanmak gerçekten de güç. Ama hayatının son dakikasına kadar hikâye anlatmayı sürdürmek isteyen Ed, oğluna her hikâyenin mantıklı olması gerekmediğini, hayatın bazen yorumladığımız kadar güzel olduğunu gösteriyor.

Rachel / Me, Earl and the Dying Girl

Me, Earl and the Dying Girl, adından da anlaşılacağı üzere Greg ve Earl adında iki arkadaşın ölmek üzere olan bir kızla kurduğu ilişkiyi anlatıyor. Filmin en başından beri öleceğini bildiğimiz Rachel, lösemi hastası. Greg’in annesinin zoruyla başlayan arkadaşlıkları uzun sohbetler, ortak ilgi alanları ve Greg’in kısa filmleri sayesinde ilerliyor. Bir yerden sonra tedavinin pek bir işe yaramadığını fark eden Rachel, iyice karamsarlaşıyor ve tedaviyi bırakıyor. Tüm senesini onunla geçiren Greg adına üniversiteye başvuran Rachel, kendi ölümüne rağmen onun hayata tutunmasını sağlıyor.

Maude / Harold and Maude

Ölümle ilgili her şeyle fazla ilgili, her fırsatta annesinin ilgisini çekmek için intihar ediyormuş gibi yapan Harold, bir cenazede tanıştığı yetmiş dokuz yaşındaki Maude’a aşık olur. Bu her türlü maceraya açık, çılgın ve hayat dolu kadın, Harold’a hayata farklı bir yerden bakmayı öğretir. Harold, sekseninci doğum gününde Maude’a evlenme teklif eder. Ancak film boyunca seksen yaşın ölmek için ideal bir yaş olduğunu söyleyen Maude çoktan uyku hapları alıp intihar etmiştir. Tüm hayatını dolu dolu yaşayan bu kadına da ölümünün zamanına kendi karar vermek yakışırdı zaten.

Casey Becker / Scream

Wes Craven’in efsanevi Scream serisinin türdeşlerinden farkı, açılış sahnesinde ana karakterini öldürmesiyle belli oluyor. Azılı bir korku filmi hayranı olan Casey, sevgilisiyle film izlemeye hazırlanırken telefon çalıyor. Telefondaki kişiyle bir süre korku filmleri hakkında konuşuyorlar. Durumun garipleşmesi telefondakinin Casey’i izlemekte olduğunu söylemesiyle başlıyor. Daha sonra da bu gizemli ses, sorduğu korku filmleriyle ilgili sorulara doğru cevap veremezse Casey’i öldüreceğini söylüyor. Yanlış cevap veren Casey, katilden kurtulamıyor. Böylece Woodsboro cinayetleri başlamış oluyor.

Satine / Moulin Rouge

Buz Luhrmann’ın görkemli müzikali Moulin Rouge’un başrollerini Nicole Kidman ve Ewan McGregor paylaşıyor. Şair Christian ve dansçı Satine’in Moulin Rouge klübünde başlayan aşkı, Satine’in öleceğini baştan beri bilen seyirci için oldukça hüzünlü. Bir noktada ölümcül hastalığını öğrenen Satine, sevgilisini korumak için kendinden uzaklaştırmaya çalışsa da başaramıyor. Sahnede sevgilisine son bir aşk şarkısı söylüyor ve perdenin kapanmasıyla birlikte Christian’ın kollarında hayata gözlerini yumuyor.

Lester Burnham / American Beauty

Senaryosunu Alan Ball’un yazdığı, yönetmenliğini Sam Mendes’in yaptığı American Beauty, ana karakterinin bir yıl içinde öleceğini söylemesiyle başlıyor.

Kevin Spacey’nin canlandırdığı Lester Burnham, banliyödeki sıkıcı hayatından bunalmış, orta yaş krizinin eşiğinde bir baba. Filmin bize en başından verdiği bu bilgi, Lester’ın çevresindeki herkese şüpheli gözüyle bakmamıza sebep oluyor. Hemen hemen herkes tarafından nefret edilen karakterimizin katilini film boyunca arasak da kendisinin en beklemediğimiz şekilde öldüğünü söyleyebiliriz.

Romain / Le Temps Qui Reste

François Ozon’un Le Temps Qui Reste filmi, öleceğini öğrenen bir karakterin hayatla vedalaşma hikâyesi. Henüz 31 yaşında olan moda fotoğrafçısı Romain, üç aylık ömrü kaldığı haberini alınca kendini bu fikre nasıl hazırlayacağını bilemiyor. Düşük bir kurtulma ihtimali olan tedaviyi reddeden karakterimiz, erkek arkadaşından başlayarak çevresindeki herkesten kendini uzaklaştırıyor. Hastalığından sadece büyükannesine bahseden Romain, son zamanlarını çocukluğundan itibaren geçmişini sorgulayarak ve kendini anlamaya çalışarak geçiriyor.

Roy Batty / Blade Runner

Roy Batty, ya da model numarasıyla N6MAA10816, Blade Runner filminin asi replikant çetesi Nexus 6’in lideri. Diğer replikantlar gibi yalnızca dört yıllık ömrü olan Roy, oldukça zeki, hızlı ve sıkı bir savaşçı. Ölüm zamanı yaklaştıkça hayatı ve insanlığı sorgulamaya başlayan karakterimiz, daha uzun bir hayatı kendi için mümkün kılmaya çalışıyor. Yaratıcısıyla tanışmak, hatta onu öldürmek işe yaramayınca Roy, hayatının öne çıkan anlarını hatırlayıp sakince ölüyor.

Bunlar da var!

Beyaz perdede öleceği haberiyle başa çıkmaya çalışan karakter hikâyelerinde dahasını arayanlara, All That Jazz’in işkolikliği sağlığına mal olan ve hayatıyla işi arasında seçim yapmak zorunda kalan Joe Gideon’ı, My Life Without Me’nin ölüm haberini alınca hayatı boyunca yapmak isteyip fırsat bulamadıklarını aradan çıkaran Ann’i, Oslo, 31.August’un ölmeden önce tüm Oslo’yu yürüyen Anders’i, My Life’ın kendini çektiği videolarla ölümsüzleştirmeye çalışan Bob’ı, The Fire Within’in kendine yaşamak için bir sebep bulmaya çalışan Alain’i ve Biutiful’un ölmeden önce çocuklarını emanat edecek birini arayan Uxbal’ını önerebiliriz.

Image
  1. “Gerçek” sanatın bir tür parodisi: Dimitris Rokos

    “İnsanların çalışmalarımda bir tür anlamsızlık görmesi ya da neler olup bittiğini idrak etmekte zorlanması beni mutlu eder.”

  2. Dancehall sanatının sessiz ve üretken kahramanı: Wilfred Limonious (1944 – 1999)

    “Limonious, Jamaika’daki günlük hayattan özgün bir evren yaratarak fantastik, destansı bir şeye dönüştürdü.” Diplo, In Fine Style

  3. Koyun ve keçilerin farklı karakterleri: Kevin Horan’dan “CHATTEL”

    Bir gün koyunlar ve keçiler evlerinin duvarına asmak üzere kasabadaki ufak fotoğraf stüdyosuna gidip portrelerini çektirecek olsaydı...

  4. A’dan Z’ye: Nick Cave

    Skeleton Tree ile kariyerinin en duygusal ve çarpıcı albümlerinden birine imza atan Nick Cave’e dair, A’dan Z’ye her şey.

  5. “İş birazcık dengeyi bulmakta”: Islandman ve Hey Douglas

    Islandman ve Hey Douglas’ı bir araya getirdik ve sözü onlara bıraktık...

  6. “Beraberce kendimiz olabilmek”: Arto Tunçboyacıyan

    Bu sene dijital formatta üç albüm yayınlayan Arto Tunçboyacıyan’ı geçtiğimiz aylarda Türkiye’ye geldiği kısa dönemde yakaladık. Grammy Ödüllü Tunçboyacıyan bize müziği ve yaşamı kendi doğrularıyla ve içtenlikle anlattı.

  7. İnsan olmaktan utandıran bugünler için şarkılar: The Radio Dept.

    “Ben pop müzikte en iyi neticenin insanların gerçekten umursadıkları şeyler hakkında şarkı yazdıklarında alındığını düşünüyorum.”

  8. Marakas, Hugh Hefner ve Metin Alatlı: Goat

    İsveçli psikedelik rock grubu Goat’un üçüncü stüdyo albümü Requiem, bu ay Rocket Records ve Sub Pop ortaklığıyla karşımızda.

  9. Teftiş: Bu ay ne dinlesem?

    Yakın zamanda keşfettiğimiz, etkilendiğimiz ve paylaşmak istediğimiz müziklerden bir seçki.

  10. Paterson şerefine: Jim Jarmusch’un yalnız karakterleri

    Paterson bahanesiyle Amerikan Bağımsız Sineması’nın en başarılı yönetmenlerinden Jarmusch’un yarattığı yalnız ve orijinal karakterleri masaya yatırıyoruz.

  11. “Alt tarafı dünyanın sonu”: Beyaz perdenin ölümle imtihan veren karakterleri

    Türkiye’deki ilk gösterimini Filmekimi’nde yapacak olan ve ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrenen Louis’nin hikâyesini anlatan Juste la Fin du Monde’dan (Alt Tarafı Dünyanın Sonu) hareketle sinemanın ölmek üzere oldukları haberini almış karakterlerinden bir seçkiye bakıyoruz. Bu yazıda geçen bazı ölümlerin “spoiler” olabileceğini de ekleyelim.

  12. Seren Yüce ile orta sınıfın dertleri üzerine: Rüzgarda Salınan Nilüfer

    İlk filmi Çoğunluk’la büyük ödüllerin neredeyse tamamını silip süpürdüğü Antalya Film Festivali’nde bu ay Rüzgarda Salınan Nilüfer ile yarışacak olan Seren Yüce ile filmini ve sinemasında kurcaladığı meseleleri konuştuk.

  13. Televizyondan sinemaya dikenli bir yolculuk: Türkan Derya

    Televizyon tarihinin İkinci Bahar, Yeditepe İstanbul, Hırsız Polis gibi klasikleşmiş dizilerine imza atan Türkan Derya’nın ilk filmi Çok Uzak Fazla Yakın’ın kimsenin bilmediği zorlu yapım sürecini birinci ağızdan dinledik.

  14. “Beden yoksa ruh da yok”: Ali Omar

    8 Ekim’de Bant Mag. Mekân’da açılacak Mevsimler – Fasıl III sergisinde işlerini göreceğimiz Ali Omar’dan, resimlediği insan portrelerinin ardında yatan fikirlere ve onu nelerin harekete geçirdiğine dair yanıtlar aldık.

  15. Küçük hayatlarımızın, küçük kaygıları: Mert Tugen

    8 Ekim’de Bant Mag. Mekân’da açılan Mevsimler - Fasıl III sergisinde son dönem işlerinden bir seçkiyi göreceğimiz Mert Tugen ile profesyonelleşme süreci, “göz” takıntısı ve sergide yer verdiği işleri üzerine konuştuk.

  16. Londra Occupy çadırlarının “insansız” belgeleri: Ben Roberts

    Occupy protestolarının beşinci senesinde, fotoğraf sanatçısı Ben Roberts ile Londra’daki eylemler sırasında St. Paul Katedrali’nin bahçesindeki çadırların içine giren “Occupied Spaces ” serisi üzerinden söyleştik.

  17. Kırgızistan’ın Queer komünistleriyle geleceğe dönüş: STAB

    Kırgızistan Bishkek menşeili queer aktivist oluşum STAB ile geçmiş ve geleceğe dair.

  18. Hayatlara izler: Dövme sanatçılarının dilinden hikâyeler

    Dövmenin neden hayatla iç içe olduğunu hatırlamak için severek takip ettiğimiz dövme sanatçılarının dilinden tüyleri diken diken edecek hikâyeler topladık, size okumak kaldı.

  19. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın yönetmeni Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler