Volkan Öge geliyor, Volkan Öge gidiyor, herkes ona soruyor, o da cevap veriyor…


Henüz YouTube’un ilk yıllarında “Bana Kitap Al”, “Sütü Seven Kamyoncu” gibi klasikleşmiş videolarla tanıdığımız Batesmotelpro ekibinden Volkan Öge, geçtiğimiz aylarda kendi kanalını açtı. Parodi bir seçim şarkısı olan “Volkan Öge Geliyor”dan ismini alan kanaldan kahkaha garantili videolar, şarkılar ve şakalar gelmeye devam ederken, Öge’ye “Aklımdakiler” bölümümüzde farklı komedyenler, oyuncular ve YouTuberlardan gelen soruları yönelttik.

Aslı Akbay
Gelmiş geçmiş, canlı cansız hangi ünlü ile rakı sofrasına oturmak isterdin? Ona ne sorardın?
Çok fazla düşünmeye gerek yok. Tabi ki Ludwig van Beethoven. Ona yaşadığı şehir bombalanırken gerçekten de evine gidip Napoleon için yazdığı senfoniyi yırtıp yırtmadığını sorardım. Onun dışında çok fazla konuşmamıza da gerek olmazdı. Öyle sessiz sessiz otursak da olur.

Boğaç Soydemir
Markaların içerik üreticilerini yıllar geçtikçe biraz daha özgür bırakmayı öğrendiğini düşünüyor musun? Ülkece bu konuda ilerleyebildik mi?
Aksine hızlı bir şekilde başladığımız noktanın bile gerisine gittiğimizi düşünüyorum. Bu işlere ilk başladığımız yıllarda markalardaki genç yöneticiler bir şekilde yukarıdakileri ikna edip, cesur bir şeyler yapmak adına deli gibi uğraşıyorlardı. Gerçekten değişik bir şey yapmak isteyen, bizim yeteri kadar özgür düşünememe ihtimalimizi ortadan kaldırmak adına birlikte brief çıkaran markalarımız vardı ülkede. Ekonomik parametrelerin değişimi, linç edilme korkusu ve vizyon sahibi sayısız kardeşimizin ülkeden göç etmesi gibi sebeplerden dolayı artık internette de TV bayağılığında içerikler ürettirilmeye çalışılıyor. Bazen kızıyorum, bazen anlıyorum.

Bora Genel
“Volkan Öge Geliyor” diye bir video oyun yapsak, türü ne olur? Nasıl bir atmosferi olur? Hikâyesi olursa, satır başları neler olabilir?
“Volkan Öge Geliyor”, old school hack and slash olmalı. Aşırı metropolleşmiş, yersiz nüfus yoğunluğundan yaşanamaz hale gelmiş bir şehir atmosferinde geçiyor. Şehirde verilen görevleri yerine getirmeye çalışıyorsunuz ama yolculuk yapmak son derece tehlikeli. Görgüsüz ve şuursuzluktan canavarlaşmış yaratıklarla mücadele ediyorsunuz. Müzik olarak retrowave synth tarzında gaz şarkılar hâkim. Şehirde gezip yaratık öldürmece ve puzzle çözmece. Hikâyenin ağır bastığı bir oyun ya da open world falan da değil. Dümdüz yardırmaca.

Silvyo Behmoaras
Predator mı, Total Recall mu yoksa Conan mı? Neden?

Conan baştan eleniyor. Diğer ikisinin yanında bence zayıf kalıyor. Her ne kadar sudaki garip yaratık küçükken beni etkilemiş olsa da dönüp bakınca tekrar tekrar izleyeceğim bir şey değil. Predator, önce ikincisini sinemada izlediğim canım efsanem olsa da Total Recall diyeceğim. Total Recall bir tasarım harikası. Arnold’un teyze kılığına girmesini sağlayan maskenin açılma sahnesi, Mars’ta basınç farkından patlama anları, mutantlar ve üç memeli kadın, hologram saati, burnundan tracking device çıkartmaya yarayan garip tabancamsı alet ve bunlar gibi sayısız sahne aklımda ilk izlediğimden beri kazılı duruyor. Efekt olmadan, her şeyin tasarlanarak reel bir biçimde filmde kullanılmış olması çok etkileyici. Ben de bugün fantastik bir film yapma imkânı bulabilsem, minimum CGI bir şey peşinde koşardım. İşte bu yüzden Total Recall.

Cansu Kanlıkaya
Yaratıcı zekânın sınırları olmadığını yaptığın işlerle bugüne kadar bize çok iyi gösterdin. Eminim bizlerden gizlenen, yayınlamadığın, “Bu da bana kalsın” dediğin ne fikirler vardır… Peki hiç “Ya şunun videosunu yapayım” diyerek yükseldiğin, sonrasında vazgeçtiğin oldu mu? Olduysa konu neydi?
Çok fazla fikrimden vazgeçtim. Çünkü yapamayacağım işlerden vazgeçmedikçe, onları sürekli sırtımda taşıyor gibi hissediyor ve yoruluyorum. Bazılarını yeteri kadar para olmadığı için yapamayacağım, bazılarını izleyenlerin çoğu anlamayıp bana kızacakları için. Konuları genelde bir şekilde çok saçma olduğunu düşündüğüm ama toplumsal level kabul görmüş şeyler oluyor.Yapamayacaksam vazgeçiyorum çünkü beynimde bir alan teşkil ediyorlar ve yeni bir şey düşünmeme engel oluyorlar.

Cem Kayıran
Gerek kendi kanalında gerek Batesmotelpro içeriklerinde müzik her zaman önemli bir yere sahip. İleride bu parçaları ya da yayınlanmamış başka kayıtlarını albüme dönüştürmek gibi bir hayalin var mı?
Şarkı yapmak aşırı zevkli ve aslında anlatacak birçok şeyi sıkıştırıp çok daha hazmedilebilir bir forma getirmek adına insanı zorluyor. Yapması da üretmesi de şarkı ile daha güzel bir hale geliyor. Şimdiye kadar yaptığımız şarkıları albümleştirmek ya da Spotify’da yayınlamak gibi gaza gelmelerimiz oldu. Çoğunda reklam maksatlı eklemeler olduğu için nasıl ilerleyebileceğimizi bilemedik. Şimdi kendi kanalımda, reklam olmadan yaptığım şarkıları bir şekilde toparlamayı düşünüyorum ciddi ciddi. Ama tabii ne olur bilemem bu tembellikle.

Berkcan Güven
Yaşlanınca da komik olunuyor mu?
Bazı insanlar yaşlandıkça daha da komik oluyorlar. Bu tarz insanlara en güzel örnek George Carlin. Bence kendisi en yaşlı haline kadar bitmeyen bir komikleşme süreci yaşamış. Genç yaştaki sahneleri iyi olmakla beraber daha az kendinden emin ve daha çok uğraşıyor ama en ileri yaşta yaptıkları bence gelmiş geçmiş en komik performanslar arasında sayılabilir. Tabii bir de yaşlandıkça bütün espri yeteneğini kaybeden, kendini tekrara düşen, yaratıcılık adına ortaya hiçbir şey koyamayan insanlar da var ve muhtemelen çoğunluktalardır.

Chaby Han
Yeni nesil YouTuberları görünce ne hissediyorsun? Çocuğun gibi mi yoksa bir rakip gibi mi?
Neyse ki çoğu çocuğum olacak yaşta değil, o kadar da yaşımız ilerlemedi. Rakip gibi de göremiyorum çünkü onların aralarındaki gibi bir rekabeti götürebilecek enerjim ve halim yok. Çoğunu arkadaşım gibi görüyorum. Biraz üzülüyorum çünkü bizim başladığımız zaman bugünkü YouTube dinamiklerinden eser yoktu. Bir yandan da seviniyorum çünkü belki de bu kadar çok içerik üretilirken bizim yaptıklarımız arada kaynayıp gidecekti. Karışık duygular hissettiriyorlar bana. Bazılarına da kızıyorum çünkü onlar yüzünden YouTuber denildiğinde artık insanların aklına böyle salak bir stereotip geliyor.

  1. New York, onu New York yapanlara teslim: Ethan James Green

    Fotoğraf sanatçısı Ethan James Green’in Aperture Yayınları etiketiyle 1 Nisan’da yayımlanan ilk monografisi Young New York, Green’in New York’u bir zamanlar olduğu şehre dönüştürdüklerine inandığı ve “günümüz dünyasının yeni ikonları” olarak tanımladığı New York’un marjinindeki LGBTİ+ gençlere odaklanıyor.

  2. Perde arkası: 2019’da Türkiye’de müzik festivali yapmak

    Sürekli değişkenlik gösteren bir atmosferde uzun ömürlü bir festival organize etmenin, sektörel engelleri aşıp içine sinen bir festival ortaya çıkarabilmenin ne denli zor olduğu aşikâr.

  3. A’dan Z’ye: King Crimson

    Progresif rock’ın öncü grubu King Crimson, müzikal serüveninin 50. yılında.

  4. Aklımdakiler: Can Bonomo

    Aklımdakiler serimiz Can Bonomo’nun hem yeni albümü Ruhum Bela’ya hem de hayatına dokunan eş, dost ve iş arkadaşlarının sorularına verdiği cevaplarla devam ediyor.

  5. Deneme hiçbir zaman bitmez: Adamlar ve “Dünya Günlükleri”

    Adamlar, diskografinin üçüncü halkası “Dünya Günlükleri” ve dahasını Murat Meriç’e anlatıyor.

  6. Şarkı şarkı: Jakuzi ve “Hata Payı” albümü

    İlahi kurtarıcılar, orkideler, buruk hisler, iki ponpon kızla kurulmaya çalışılan müzik grupları, Flashdance, eski dostlar... Jakuzi’nin City Slang’den çıkan ikinci albümü Hata Payı’nı Kutay Soyocak’tan şarkı şarkı dinlerken açılan kapılar, albümün genel hissiyatına ve dertlerine dair öğrenmekten memnuniyet duyduğumuz detaylar ele veriyor.

  7. Doğru enerjiyi yayabilmek: Mark Guiliana

    Yetenekli ve çok yönlü davulcu Mark Guiliana, yeni Beat Music albümünün perde arkasını anlatıyor.

  8. 1990’larda yaşanması gereken deneyimi 2020’ye doğru yaşamak: Punk in Drublic Festival, Madrid

    Antalya’dan Madrid’e, 1996’dan 2019’a uzanan bir punk hikâyesi. Emek Tekeli, ismini Nofx’in 1994 yılında çıkan albümünden alan ve Fat Mike’ın 2 yıl önce Avrupa’ya taşıdığı craft bira ve müzik festivalinden bildirdi.

  9. Aynı anda birden fazla şey olmak: Vanishing Twin

    Londra çıkışlı (ve indie gönüllerin favorisi Stereolab’in uzundur beklenen Londra konserinde açılışını yapacak) çok sesli ve çok yönlü grup Vanishing Twin ile yeni albümlerinin arifesinde...

  10. Ortak bir keyif: The Kites

    2019’un başında yayınlanan Sunset Vibes ile kulakları kabartıp içleri ısıtan the Kites’a küçük yaşta başlayan müzik yolculukları ve ilk albümlerini sorduk.

  11. Agnès Varda sinemasının sırrına ermek için 10 film

    Yeryüzündeki yaklaşık bir asırlık macerasını, büyüleyici bir film külliyatına imza atarak şenlendiren, sinemanın tüm araçlarını benzersiz bir yaratıcılıkla kullanan çok büyük bir sanatçıya, Agnès Varda’ya veda ettik geçtiğimiz aylarda. Bize bıraktığı sinemasal hazine ise sonsuza dek zihnimizi aydınlatacak.

  12. Fransız sinemasının kuir yıldızı: Félix Maritaud

    Félix Maritaud ile Camille Vidal-Naquet imzalı "Sauvage"ın (Vahşi) 38. İstanbul Film Festivali gösterimi sırasında Beyoğlu Sineması’nın fuayesinde buluştuğumuzda, hareketli, enerjik, yerinde duramayan, konuşkan ve neşeli bir insan buluyorum karşımda...

  13. Çiçek Kahraman ile kurgu üzerine her şey

    Türkiye sinemasının en yetenekli kurgucularından Çiçek Kahraman, geçtiğimiz aylarda Emin Alper’in Kız Kardeşler filmi ile The Protector dizisindeki işleriyle karşımızdaydı. Yakın zamanda Netflix’te kurgu süpervizörü olarak da çalışmaya başlayan Kahraman’a kurgu işine dair merak ettiğimiz her şeyi sorduk.

  14. İki yabancıdan evrensel bir hikâye: “José”

    Venedik Film Festivali’ndeki prömiyerinin ardından Kuir Aslan ile ödüllendirilen ve 38. İstanbul Film Festivali’nin “Nerdesin Aşkım?” seçkisinde yer alan José’yi Çin asıllı yönetmen Li Cheng ve Amerikalı yapımcı George F. Robinson’la konuştuk.

  15. “Bu filmde hiç iyi yok, hiç kötü yok”: Ali Vatansever’le “Saf” üzerine

    Saf’ın yaratım süreci, senaryosu, görsel tercihleri ve karakterleriyle ilgili detaylar için söz Ali Vatansever’de.

  16. “Sürekli devinen bir ilişki biçimi”: Emre Yeksan’ın “Yuva”sı

    Başrolü İğneada ormanlarının oynadığı Yuva’nın nereden geldiğini, nasıl ortaya çıktığını, yaratıcısı Emre Yeksan’dan dinledik.

  17. Aklımdakiler: Volkan Öge

    Volkan Öge geliyor, Volkan Öge gidiyor, herkes ona soruyor, o da cevap veriyor…

  18. Bundan böyle müzik sektöründeki kadınlar ihtiyaç haritalarını birlikte çıkaracak: shesaid.so İstanbul

    İlk buluşmalarını 8 Mart haftasında Soho House’da gerçekleştiren ve sonrasında çeşitli festival ve organizasyonlar aracılığıyla iletişimini sürdüren Türkiye’nin kadın odaklı bu yeni müzik sektörü hareketlenmesinin eş başkanlarıyla daha yakından tanışın ve gelecek için neler planladıklarına kulak verin isteriz.

  19. Öğreten, geliştiren, sosyalleştiren oyunlar: Root

    Başlangıçta deniz yüzeylerini temizleyen eco-dolphin ve geri dönüşümü günlük yaşantımızda bir alışkanlık haline getirmeyi hedefleyen eco-mat gibi robot odaklı projeleri hayata geçirmek üzere kurulan Root firması, daha sonraları öğrenme, gelişme ve sosyalleşme potansiyelleri nedeniyle oyunlara odaklanarak bir nevi “hayalgücü laboratuvarına” dönüştü.

  20. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın yönetmeni Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler