Fotoğraf sanatçısı Ethan James Green’in Aperture Yayınları etiketiyle 1 Nisan’da yayımlanan ilk monografisi Young New York, Green’in New York’u bir zamanlar olduğu şehre dönüştürdüklerine inandığı ve “günümüz dünyasının yeni ikonları” olarak tanımladığı New York’un marjinindeki LGBTİ+ gençlere odaklanıyor.


Amerikalı yazar Charles Kaiser, The Gay Metropolis kitabında New York’u hem ülke içinden hem de ülke dışından gelen binlerce LGBTİ+ göçmenin utanç duymadan, özgürce kendileri olabildikleri, eşcinselliğin başkenti olarak tanımlar. İşte Young New York’ta gördüğümüz, birçoğu Lower East Side’da bulunan Corlears Hook Park’ta çekilmiş siyah-beyaz portreler, Green’in önsöz yazarı ve ilk modeli Hari Nef aracılığıyla tanıştığı, yeni bir hayata başlamak için bu kente kaçan, şehrin farklı katman ve sosyal çevrelerindeki LGBTİ+ gençleri bir araya getiriyor. Young New York, modeller, sanatçılar, gece hayatı ikonları ve ikili cinsiyet dışı kuir ruhların lense odaklı bakışları aracılığıyla New York’u anlatıyor. Green, kitabında kendi deyimiyle “New York’u New York yapan”, ancak şehrin sunduğu özgürlüklere rağmen marjinlere itilmeye devam eden ve yeraltı dünyasında kalan figürleri bir araya getirmekle kalmıyor sadece, fotoğrafları aracılığıyla kendi gençliğiyle de bir nevi iletişim kuruyor.

Ethan James Green’in kendisi de kuir kimliğini uzun yıllar saklamış ve doğup büyüdüğü ancak cinsel yöneliminden dolayı ayrımcılığa uğradığı Michigan, Caledonia’daki küçük kasabadan kocaman hayallerini de yanına alıp kaçarak, New York’a taşınmış. Küçük yaşlardan itibaren fotoğrafçılıkla ilgilense de New York’taki moda ajanslarından birine kaydolduktan sonra Calvin Klein, Marc Jacobs gibi markalar için mankenlik yapmaya başlayan Green kariyerine uzun yıllar kameraların önünde devam etmiş. Ta ki David Armstrong (1954-2014) ile tanışıncaya kadar…

Ethan James Green, Marcs, 2015; from Young New York (Aperture, 2019)

Green için norm dışı bir yetişkinin ideal portresi: David Armstrong
Sanatçının kariyerini bir dönüm noktasına sürükleyen ve onu kişisel anlamda da oldukça etkileyen David Armstrong, Ethan James Green’in mentoru ve bu portrelerin de ilham kaynağı. Kendisi de kuir bir fotoğraf sanatçısı olan ve sofistike stiliyle kendi janrını yaratan Armstrong, Green için norm dışı bir yetişkinin ideal portresini çizmiş diyebiliriz. David Armstrong’un, LGBTİ+ bireyleri korumaya yönelik yasalar yürürlüğe girmeden çok önce, çoğunluğun dışında kalan bireyleri içeriden gözlemleyen Boston School fotoğrafçılarından biri olduğunu göz önünde bulundurursak, fotoğrafçılık kariyerinin başındaki genç ve yalnız Green için ne denli önemli bir ilham kaynağı olduğunu anlayabiliriz.

Green’in hayatına yalnızca bir ideal olarak değil aynı zamanda fiilen katkıda bulunan Armstrong, evini genç fotoğrafçının çalışmaları için bir stüdyoya çevirmiş ve böylelikle Green’i kameranın arkasındaki dünyaya yeniden davet etmiş. Young New York’un Armstrong’la olan en somut bağlantısı ise, onun LGBTİ+ dünyasını konu aldığı The Silver Cord kitabı. Ethan James Green, Armstrong’un kitabında yaptığı gibi, moda dünyasının standartlarına değil, “gerçek” insanlara, kendine göre güzel olanlara kamerasını çevirmek istediğini fark etmiş. Kitabın tanıtım yazısını kaleme alan Michael Schulman’a da mankenliği bırakarak o sayfalardaki genç ve “gerçek” yüzlerin bugünün dünyasındaki yansımalarını arama isteği duyduğunu ve 2014’te de Hari Nef ile tanıştıktan sonra bu isteğini hayata geçirdiğini söylemiş ki Nef kitabın başında, Green ile 2014 yılında, New York’un Up & Down isimli fiyakalı kulübünün arkasındaki sokakta sigara içerken yanına yaklaşarak fotoğrafını çekmek istemesi üzerine tanıştıklarını aktarıyor. Ve hikâyesini şöyle tamamlıyor: “Bir iki yıl içerisinde Ethan Miu Miu ve Alexander McQueen için çekim yapmaya başlamış, ben ise Gucci ve L’oréal’in yüzü olmuştum.”

Ethan James Green, Matthew, 2015; from Young New York (Aperture, 2019)

The New Yorker dergisinde çalışan ve 2016 tarihli Meryl Streep biyografisi Her Again ile The New York Times’ın en çok satanlar listesinde yer almış yazar Schulman, kitabın tanıtım yazısında Green’in fotoğrafçılık yolculuğunu anlatmasının yanı sıra, sanatçının fotoğraflarını kuir kimlik üzerinden şöyle tanımlıyor:

“Green’in fotoğrafları 21. yüzyıl kuir kimliğinin panoramasını sunuyor: etnik kimlikleri birbirine karışan, cinsel kimlikleri/yönelimleri akışkan, güçlü bireyler.”

Schulman aynı zamanda Green’in fotoğrafçılık anlayışını moda fotoğrafçılığı endüstrisinin genel çerçevesi içinde de değerlendiriyor:

“Androjeni, trans görünürlüğünü kendi çıkarları için kullanan insanların hâkim olduğu moda dünyasında bir akım haline geldi. Kariyerine model olarak başlayan ve sonrasında Fendi ve Prada gibi markaların fotoğrafçılığını yapan Green, endüstrideki sağlam yerine karşın portrelerinde hiçbir şekilde kuir kimliği sömürmüyor. Daha ziyade, moda fotoğrafçılığını demokratikleştiriyor.”

Ethan James Green, Alex, 2016; from Young New York (Aperture, 2019)

Endüstrinin kapitalist zihniyetine türlü yönlerden karşı çıkmasına rağmen başarıyla ayakta kalan Green, 2000’li ve 2010’lu yılların başında LGBTİ+ hareketinde yaşanan politik ve toplumsal gelişmelerden de fazlasıyla güç almış olmalı. Çünkü bu dönem boyunca New York’ta LGBTİ+ hareketi adına birçok önemli adım atılmıştı. Bu gelişmelerden bazılarını hatırlayacak olursak, karşımıza şöyle bir tablo çıkmakta: New York’ta kamusal alan başta olmak üzere, hayatın pek çok alanında cinsel yöneliminden dolayı ayrımcılığa uğrayan bireyleri koruma amaçlı “Cinsel Yönelim Temelli Ayrımcılık Yasağı” 2002’de kabul edildi. Aynı yıl New York’ta hâlâ faal olan ve bireylerin kendi cinsel yönelimi ve kimliğini belirleyebilme hakkını güvence altına almak amaçlı, Stonewall Ayaklanmaları’nda hayatını kaybeden trans aktivist Sylvia Rivera’nın isminin verildiği “Sylvia Rivera Law Project” örgütü kuruldu. 2003’te ABD’de eşcinsellik suç olmaktan çıkarıldı. New York eyaletinde eşcinsel evliliği yasal sayan meclis kararı 2011’de yürürlüğe girdi.

Ethan James Green, Merlot, 2018; from Young New York (Aperture, 2019)

Ayrıca 2010’ların başında sosyal medya LGBTİ+ bireyler de dahil olmak üzere ötekilerin sesini duyurmada ve onları bir araya getirmede oldukça güçlü bir aracıya dönüşmüştü. Toplumsal normların ve bu normlara göre şekillenen moda dünyasının dışında kalan, bu kitapta gördüğümüz modellerin bazılarının Green ile sosyal medya üzerinden iletişime geçmeleri bu açıdan şaşırtıcı değil. Ayrıca yolları nasıl kesişmiş olursa olsun, pek çoğu aynı fikri paylaşıyor: Parklarda ve şehrin periferilerinde şekillenen, Green’in antikonformist dünyasında kendilerine bir yer ayrıldığını hissediyorlar. Öyle ki, Green’in “dönüşüm” teması etrafında yarattığı bu dünyada, zaman zaman en kırılgan halleriyle, trans geçiş ameliyatlarından kalan izlerini örtmeden, bakışları lense odaklı, en gerçek ve doğal halleriyle geçiyorlar kameranın karşısına. Bu gerçekçilik de fotoğrafları entelektüel veya sanatsal ifadenin ötesine taşıyor ve Green’in hedeflediği gibi fotoğraflara bakan gözleri artık bir ötekiyi değil, etiketlerden sıyrılmış, ötekinin ardındaki “kişiyi” görmeye itiyor.

Ethan James Green, Amanda and Mattie, 2016; from Young New York (Aperture, 2019)
  1. New York, onu New York yapanlara teslim: Ethan James Green

    Fotoğraf sanatçısı Ethan James Green’in Aperture Yayınları etiketiyle 1 Nisan’da yayımlanan ilk monografisi Young New York, Green’in New York’u bir zamanlar olduğu şehre dönüştürdüklerine inandığı ve “günümüz dünyasının yeni ikonları” olarak tanımladığı New York’un marjinindeki LGBTİ+ gençlere odaklanıyor.

  2. Perde arkası: 2019’da Türkiye’de müzik festivali yapmak

    Sürekli değişkenlik gösteren bir atmosferde uzun ömürlü bir festival organize etmenin, sektörel engelleri aşıp içine sinen bir festival ortaya çıkarabilmenin ne denli zor olduğu aşikâr.

  3. A’dan Z’ye: King Crimson

    Progresif rock’ın öncü grubu King Crimson, müzikal serüveninin 50. yılında.

  4. Aklımdakiler: Can Bonomo

    Aklımdakiler serimiz Can Bonomo’nun hem yeni albümü Ruhum Bela’ya hem de hayatına dokunan eş, dost ve iş arkadaşlarının sorularına verdiği cevaplarla devam ediyor.

  5. Deneme hiçbir zaman bitmez: Adamlar ve “Dünya Günlükleri”

    Adamlar, diskografinin üçüncü halkası “Dünya Günlükleri” ve dahasını Murat Meriç’e anlatıyor.

  6. Şarkı şarkı: Jakuzi ve “Hata Payı” albümü

    İlahi kurtarıcılar, orkideler, buruk hisler, iki ponpon kızla kurulmaya çalışılan müzik grupları, Flashdance, eski dostlar... Jakuzi’nin City Slang’den çıkan ikinci albümü Hata Payı’nı Kutay Soyocak’tan şarkı şarkı dinlerken açılan kapılar, albümün genel hissiyatına ve dertlerine dair öğrenmekten memnuniyet duyduğumuz detaylar ele veriyor.

  7. Doğru enerjiyi yayabilmek: Mark Guiliana

    Yetenekli ve çok yönlü davulcu Mark Guiliana, yeni Beat Music albümünün perde arkasını anlatıyor.

  8. 1990’larda yaşanması gereken deneyimi 2020’ye doğru yaşamak: Punk in Drublic Festival, Madrid

    Antalya’dan Madrid’e, 1996’dan 2019’a uzanan bir punk hikâyesi. Emek Tekeli, ismini Nofx’in 1994 yılında çıkan albümünden alan ve Fat Mike’ın 2 yıl önce Avrupa’ya taşıdığı craft bira ve müzik festivalinden bildirdi.

  9. Aynı anda birden fazla şey olmak: Vanishing Twin

    Londra çıkışlı (ve indie gönüllerin favorisi Stereolab’in uzundur beklenen Londra konserinde açılışını yapacak) çok sesli ve çok yönlü grup Vanishing Twin ile yeni albümlerinin arifesinde...

  10. Ortak bir keyif: The Kites

    2019’un başında yayınlanan Sunset Vibes ile kulakları kabartıp içleri ısıtan the Kites’a küçük yaşta başlayan müzik yolculukları ve ilk albümlerini sorduk.

  11. Agnès Varda sinemasının sırrına ermek için 10 film

    Yeryüzündeki yaklaşık bir asırlık macerasını, büyüleyici bir film külliyatına imza atarak şenlendiren, sinemanın tüm araçlarını benzersiz bir yaratıcılıkla kullanan çok büyük bir sanatçıya, Agnès Varda’ya veda ettik geçtiğimiz aylarda. Bize bıraktığı sinemasal hazine ise sonsuza dek zihnimizi aydınlatacak.

  12. Fransız sinemasının kuir yıldızı: Félix Maritaud

    Félix Maritaud ile Camille Vidal-Naquet imzalı "Sauvage"ın (Vahşi) 38. İstanbul Film Festivali gösterimi sırasında Beyoğlu Sineması’nın fuayesinde buluştuğumuzda, hareketli, enerjik, yerinde duramayan, konuşkan ve neşeli bir insan buluyorum karşımda...

  13. Çiçek Kahraman ile kurgu üzerine her şey

    Türkiye sinemasının en yetenekli kurgucularından Çiçek Kahraman, geçtiğimiz aylarda Emin Alper’in Kız Kardeşler filmi ile The Protector dizisindeki işleriyle karşımızdaydı. Yakın zamanda Netflix’te kurgu süpervizörü olarak da çalışmaya başlayan Kahraman’a kurgu işine dair merak ettiğimiz her şeyi sorduk.

  14. İki yabancıdan evrensel bir hikâye: “José”

    Venedik Film Festivali’ndeki prömiyerinin ardından Kuir Aslan ile ödüllendirilen ve 38. İstanbul Film Festivali’nin “Nerdesin Aşkım?” seçkisinde yer alan José’yi Çin asıllı yönetmen Li Cheng ve Amerikalı yapımcı George F. Robinson’la konuştuk.

  15. “Bu filmde hiç iyi yok, hiç kötü yok”: Ali Vatansever’le “Saf” üzerine

    Saf’ın yaratım süreci, senaryosu, görsel tercihleri ve karakterleriyle ilgili detaylar için söz Ali Vatansever’de.

  16. “Sürekli devinen bir ilişki biçimi”: Emre Yeksan’ın “Yuva”sı

    Başrolü İğneada ormanlarının oynadığı Yuva’nın nereden geldiğini, nasıl ortaya çıktığını, yaratıcısı Emre Yeksan’dan dinledik.

  17. Aklımdakiler: Volkan Öge

    Volkan Öge geliyor, Volkan Öge gidiyor, herkes ona soruyor, o da cevap veriyor…

  18. Bundan böyle müzik sektöründeki kadınlar ihtiyaç haritalarını birlikte çıkaracak: shesaid.so İstanbul

    İlk buluşmalarını 8 Mart haftasında Soho House’da gerçekleştiren ve sonrasında çeşitli festival ve organizasyonlar aracılığıyla iletişimini sürdüren Türkiye’nin kadın odaklı bu yeni müzik sektörü hareketlenmesinin eş başkanlarıyla daha yakından tanışın ve gelecek için neler planladıklarına kulak verin isteriz.

  19. Öğreten, geliştiren, sosyalleştiren oyunlar: Root

    Başlangıçta deniz yüzeylerini temizleyen eco-dolphin ve geri dönüşümü günlük yaşantımızda bir alışkanlık haline getirmeyi hedefleyen eco-mat gibi robot odaklı projeleri hayata geçirmek üzere kurulan Root firması, daha sonraları öğrenme, gelişme ve sosyalleşme potansiyelleri nedeniyle oyunlara odaklanarak bir nevi “hayalgücü laboratuvarına” dönüştü.

  20. Künye

    yayın imtiyaz sahiplerive etkinlik direktörleri Aylin Güngö[email protected] J. Hakan Dedeoğ[email protected] genel yayın yönetmeni Ekin Sanaç[email protected] kreatif direktör Aylin Güngö[email protected] editörler