Evcilik Günleri: Alp Şerif Besen’den “Form Politiktir?!”

Alp Şerif Besen’in “Form Politiktir?!” isimli çizimi ve açıklaması aşağıda sizi bekliyor. Fiziksel mesafelenme sürecinde yaptığınız çeşitli üretimlerinize dair çağrımıza katılım sürüyor. Detaylara buradan ulaşabilirsiniz. 

Alp: “Mimari bir bakış açısıyla üretim yapıyorum. Mimari eğitimi aldım ama mimar olduğumu söyleyemem. Yine de tartışmalarımı mimari sosuyla pişirip servis etmekten hoşlanıyorum. Genelde yaptığım şey ‘abuk subuk’ da olsa spekülasyon ortaya atmak. Sabit bir fikir ortaya atmaktansa soru işaretiyle biten mimari tartışmalar üretmek daha keyifli bana göre. Birlikte düşünelim istiyorum, belki de ondandır. Bu işimde formun insan üzerinde belirleyiciliği ve politik olup olmadığı üzerine kafa yordum.”

Çizimin açıklaması: 

Bugünün mimari eğilimleri/üslupları birleştirici bir yol bulmaktan uzak gibi görünüyor bana. Her şey ya çok form odaklı ya da çok program. Kimi mimarlar kent plancıyı oynamaktan keyif alırken kimileri de heykeltraş oynamaktan keyif alır oldu. Hacimden, formdan, görselden kopuk büyük ölçekli tartışmalara girmek (1) ve işlevsiz denebilecek parametrik objeler tasarlamak (2) birbiriyle yarışan iki ayrı eğilim. Özellikle ilkinde, belki işlev ve kurama yoğunluk verenler formu çok göz ardı eder ve küçük görür oldular. Formun mimarinin olmazsa olmazı olduğunu unutuyorlar. Üstelik formun fizikselin ötesinde yansımaları olduğu gerçeğini ihmal ediyorlar. Çünkü bence form politiktir! Ya da sorayım, öyle midir?

Bir mekan bağlamı olarak bir tabula rasa hayal edin. Üzerine iki nokta koyup bu iki noktadan birini aşağı çekip birini yukarı itin. Bu her ne kadar basit bir form/topografya üretse de herhangi bir kalabalık içinde kişilerin farklı tepkiler vermelerine neden olacaktır. Kimisi çıkıntıya sarılırken veya üstüne çıkıp herkese tepeden bakarken, kimisi ise çukura düşmemek için son güç çabalayacaktır. İnsanlar mekanda formlara göre farklı farklı konumlanırlar. Taksim Meydanı’nda kimi heykele sırtını vererek kimi yüzünü dönerek bekler arkadaşını. Siyasi bir şeyden bahsetmiyorum, bahsettiğim tamamen anıtsal yüksek bir hacmin altında beklerken ona göre nasıl konumlandığımız. Kaldı ki form sadece kendisine dönük bir oryantasyon değil aynı zamanda dışa dönük bir yönelim şeması da ortaya koyabilir. Bir ön, arka, yan, iç, dış belirler. Kimileri formun tepesine çıkar, kimileri uzak durur, kimileri arkasını döner. Kimisi heykelin altında bekler kimisi meydanın öbür ucundan arkadaşının heykeli görebileceği bir yerde bekler.

Çizimse, bahsettiğim bu topografyanın içine bırakılan bir grup insanın o topografyaya göre nasıl konumlanabileceğini, nasıl tepkiler verebileceğini, tavırlarını, davranışlarını, tüm bunların ihtimallerini derliyor ve tartışıyor.