Festival ve turne sektörüne bakış: Le Guess Who?

Bant Mag. No:74’te bildiğimiz anlamdaki festival ve konser kültürünün eksikliğinde geçen bir yılın ardından birkaç organizatöre geride kalan günleri ve bu çok katmanlı yapılar için önümüzdeki günlerin nasıl göründüğünü; İstanbul Caz Festivali, Pozitif, Arter Yeni ve En Yeni Müzik Festivali, Sound Ports, Bozcaada Caz Festivali, Epic Fair ve Hollanda’dan Le Guess Who?’ya sorduk.

Le Guess Who? yanıtlıyor

Her sene kasım ayında Hollanda’nın Utrecht şehrinde düzenlenen Le Guess Who? festivali, dünyanın dört bir yanından keşifler sunan kürasyonuyla, günümüzün en özel müzik buluşmalarından biri. Bant Mag.’ın da uzun yıllardır medya partnerliğini sürdürdüğü ve çeşitli iş birliklerine gittiği Le Guess Who?, Bant Mag. No:74’ün oluşmasındaki ortaklarımızdan biri oldu. Festivalin bu yılki programından Midori Takada, Matana Roberts ve Black Country, New Road gibi sanatçılarla hazırladığımız içerikler, bu ortaklığın ürünü. 

COVID-19 sebebiyle fiziksel buluşması ertelenen Le Guess Who?, çözümü üç gün yayın yapan ve performanslardan kısa belgesellere birçok harika içeriği bir araya getiren bir internet televizyonunda buldu. ON/OFF isimli platformun “Reports from Other Continents” programı kapsamında Bant Mag.’ın Murat Meriç’le hazırladığı Turkish Glimpse: A Look At Global Modern History Through Turkish Songs belgeseli de burada

Festivalin genel yönetmeni Johan Gijsen, sorularımızı yanıtladı.

“Uluslararası müzik endüstrisindeki monokültürün artış göstermesinden yana endişeliyim.”

Pandeminin doğrudan etkilediği müzik festivalleri, hemen her sektör gibi duruma hızlı bir adaptasyon sürecinden geçmek durumunda kaldı. Sizin için bu süreç hangi sıfatlarla tanımlanabilir?

Direnç, yeniden düşünme, adapte olabilme. Lokal sanatçılarla lokal dinleyici için lokal bir etkinliği nasıl gerçekleştireceğimizin yanı sıra festivalin misyonunu global çevrimiçi dünyaya nasıl uyarlayabileceğimize dair düşünmeye de epey zaman ayırıyoruz. 

Festivali ve festival kültürünü canlı tutabilmek adına geride kalan bir yıldaki deneyimlerinizden yaptığınız çıkarımlar neler? Neler öğrenildi?

Dinleyicilerimiz ve sanatçılarımızla iletişimde kalmak, onlara umut ve ilham kaynağı olmanın önemi anlaşıldı. Bunu yapabilmemiz de ağımıza ve komünitelerimize ve onları nasıl geliştirebileceğimize bağlı. Ve tekrar etmeliyim ki festivalimizin misyonunu sanal dünyaya taşıyabilmek çok önem kazandı. 

Dijitalleşen iklime dair gözlemlerin, bu yeni alana yaklaşımını biraz açar mısın?

Bu sorunun cevabı Le Guess Who?’nun misyonuyla başlıyor: insanlara bilinmedik ya da farklı bir ses ya da hikâye sunarak onların dünya görüşlerini zenginleştirmek. COVID-19’un domine ettiği bir yılda bile başlıca hedefimiz dinleyicilere saklı hikâyeler anlatıp, benzersiz içerikler sunarak onlara ilham vermekti. 

Çevrimiçi festivallerin kalıcılığına inanıyor musun?

Kesinlikle. Ama çevrimdışı festivallerin yerini almaları anlamında değil. Çevrimiçi ve çevrimdışı festivallerin birbirini güçlendirdiğine inanıyorum. 

Festivallerin geleceğine dair öngörülerin neler?

Müzik endüstrisindeki daha küçük, daha incinebilir, Batı dışı yaklaşımdaki, daha deneysel aktörlerin zor zamanlar geçireceğini öngörüyorum. Tüm festival spotlarının büyük isimler tarafından alınma ihtimali var. Ya da daha ufak, kendine özgü ve bağımsız yapıları işgal etmeleri. Uluslararası müzik endüstrisindeki monokültürün artış göstermesinden yana endişeliyim. 

Festivalinizin fiziksel etkinliklerinin seyrine dair duyurularınız ve verebileceğiniz ipuçları var mı?

Hollanda’nın şu an yürüttüğü aşı politikaları doğrultusunda kasım ayında fiziksel bir Le Guess Who? festivali düzenleyebileceğimize dair biraz umudum var. 

“Sancılı süreçler, çıkan dersler, yenilenen gözler: Festival ve turne sektörüne bakış” dosyasını okumak için buradan Bant Mag. No:74’e ulaşabilirsiniz.