Genç Adam, Yüzleşme ve bu ay başka ne okusak?

Yazı: Asya Yigit, Defne Demirer, Deniz Dursun, Esin Çalışkan, Eylül Ege, Korcan Derinsu

Annie Ernaux, yaşama müdanasızca sarıldığını bir kez daha gösteriyor. Audrey Magee’nin ilk romanı, iki âşığın mektuplarından sesleniyor. Gökhan Akçura, şenlikli birlikteliklerin temeli olagelmiş yemek kültürünün izinde bu defa.

Mart 2024’te yayımlanmış, merak uyandıran kitaplar.

Ağustosta Görüşürüz
Gabriel Garcia Marquez (Can Yayınları)

Özgürlüğü, aşkı, kişisel kırılmaları, pişman olmayı ve hayatın yüzünü geç gösteren, saklı kalmış taraflarını Ana Magdalena Bach üzerinden, 88 sayfada derin ve bir o kadar insani biçimde çözümleyen Ağustosta Görüşürüz’de Marquez, geleceği bilinen ancak vakti tahmin edilemeyen bir konukla karşılaştırıyor okuru. 27 yıldır süren “mutlu” bir evlilik içinde iyi bir eş ve çocuklarıyla hayatının yolunda gitmemesi için hiçbir sebep yok gibi görünen Ana, her yılın ağustos ayında annesinin mezarının bulunduğu adaya gelip, o gece için yeni bir sevgili buluyor. Arzularıyla, korkularıyla ve adını henüz bilmediği duygularıyla karşılaşıp çarpışırken iç dünyasının kıyılarında dolanıyor.

Ahlâkı Giyinmek: Türkiye’de Cinsel Ahlak Üzerine Bir Deneme 
Hilal Özçetin (Metis)

Hilal Özçetin, kadın bedeninin, cinsel ahlâkın dayatmaları ve patriyarkal normlar etrafında hizaya sokulması altında kamusal alanlardan silinmesini ele alırken; kadınların bedenleriyle kurdukları ilişkiyi ve kıyafetin politik anlamını da inceliyor. Politik bir temelden inşa ettiği kıyafet kodlarının tahakkümü üzerinden kadınların giyim tarzlarındaki farklılıkları sorgulayan Özçetin; Türkiye’nin modernleşme sürecini kadınların gözünden okuyarak, feminist hareketlere önemli ipuçları veriyor.

Ana Cadde
Sinclair Davis (Yedi Yayınları)

Carol Milford, yerinde saymaktan pek hoşlanmadığı aşikâr, azimli, genç bir kütüphaneci. Yeniliğe ve ilerlemeye tutkun. Ancak Minnesota St. Paul’de yaşarken Will Kennicott’a âşık olup evlenmesiyle işler değişiyor. Will’in büyüdüğü kasabaya dönme hevesi boylarını aşınca, el mahkum, taşınıyorlar. Bu yeni yere, orayı modernleştirme arzusunu koluna takıp gelen Carol, kasabalıların zihin dünyasıyla yüzleşiyor. Temelde Carol’ın kasaba yaşamına uyum sağlama sürecini anlatan Ana Cadde, Amerikan kasaba yaşantısına dair zekice ve incelikle kurgulanmış bir hiciv.

Arşivden Lezzetler: Yemek ve Kültür Yazıları
Gökhan Akçura (Oğlak Kitap)

Sıvıyağla pişmiş pilavın sağlıklı cılızlığını koyalım şöyle bir kenara, pilav denince tereyağlı, pirinçlerin tane tane düştüğü hâli gelmiyor mu gözünüzün önüne? Patlıcanlısı denince ağzınız sulanmıyor mu? Eh boşuna dememişler, can boğazdan gelir diye…” Gökhan Akçura, her çağın, her kültürün kendi olanaklarıyla biçimlenen şenlikli birlikteliklerin temeli olagelmiş yeme içme başlığının izinde; sarayları, köşkleri, meyhaneleriyle kocaman bir mutfağa dönüşen payitahtın tarihindeki lezzetleri inceliyor.

Aslında Her Şey Yolunda
Duygu Terim (Notos)

“Hak ettim. Her şeyin suçlusu benim. Doğum haritasının kusursuzluğu onun suçu olamaz.” Toplumla uyuşamayan, kendiyle uzlaşamayan insanları Ankara sokaklarından Ege kasabalarına doğru uzun yolculuklara çıkaran Duygu Terim’den parlak, oyunlu ve naif bir ilk öykü kitabı. Cesaretini toplayıp, aynı sokaklarda göz göze gelme arzusuyla dolup taşanları hayal âleminde yaşayanlarla buluşturan Aslında Her Şey Yolunda; bazı tarot kartları, kadınlar ve köşe başlarında dikilen ruhlara dair.

Aşçı
Harry Kressing (Holden)

Aşçı Conrad’ın, iki büyük ailenin hüküm sürdüğü Cobb kasabasına gelip bu ailelerden birinin yanında çalışmaya başlamasıyla yola çıkan hikâye, güç arzusu ve hırs kavramlarını tartışmaya açarken disipline, zaaflara ve manipülasyona göz kırpıyor; kimin neyi yapmaya ne kadar hakkı olduğuyla ilgili gri bölgelerde Conrad’ı takip ederek geziniyor. Öyle ki Conrad’ın elinin lezzetine diyecek yok; yaptığı yemekler herkese âdeta damak şöleni yaşatırken zayıflar şişmanlıyor, şişmanlar zayıflıyor. Peki sonra?

Büyümek: Çocukluğun Evrimi 
Brenna Hassett (Liberus)

Büyümek dediğimiz süreç nasıl evrimleşti? Büyümenin fiziksel değişimin yanında sosyolojik ve tarihsel gelişimle kurduğu mutualist ilişki çözümlenebilir mi? Büyü(me)mek mümkün mü? Brenna Hasset, insanların diğer hayvanlara, özellikle memelilere kıyasla neden uzun bir çocukluk dönemi geçirdiğini anlamaya çalışırken, hem yalın diliyle ilgiyi canlı tutuyor hem de antik dönemlerden başlattığı tarih dersinde, yeryüzündeki mutlak kaosun başladığı o yere götürüyor: Doğum.

Cehennemdeki Cennet: Afetlerde Oluşan Olağanüstü Topluluklar 
Rebecca Solnit (Alfa)

“Felaket toplulukları”nın yarattığı paradoksa dair oldukça heyecan verici bir inceleme. İnsanlık yaşadığı büyük felaketlerden sonra kendini oldukça yalnız ve çaresiz hisseder ama buna eşlik eden olağanüstü bir durum daha vardır; o da doğal afetler, terör saldırıları ve diğer acil durumlar gibi kriz anlarında ortaya çıkan dayanışmacı topluluklar. Solnit, bir panzehir olarak tanımladığı bu oluşumları tarihsel ve çağdaş örneklerle destekleyerek, felaketlerin ve olağanüstü durumların insan doğasını ve toplumsal dinamikleri etkileme ve şekillendirme gücünü anlamaya çalışıyor Cehennemdeki Cennet’te.

Dirlik Düzenlik Apartmanı
Ahmet Karadağ (Mahal)

Dirlik Düzenlik Apartmanı merkezine, aynı isimli apartmanın farklı katlarında yaşayan altı kişiyi alıyor. Ülkenin sosyopolitik sorunlarını, karakterlerin duygu dünyasına kör göze parmak sokmadan, usulca sızdırma marifetiyle Ahmet Karadağ; aşk, ölüm, delilik, ihanet ve inanç temalarının sınırı muğlak yollarını arşınlıyor.

Genç Adam
Annie Ernaux (Can Yayınları)

Annie Ernaux yazmıyor; onun kelimelerle yaptığı oyunları, büyülü dünyasına dalıp berrak bir zihinle okuduğunuzda, yaşama nasıl müdanasızca sarıldığını görüyorsunuz. Genç Adam, yazarın 1990’ların sonunda, 50’li yaşlarındayken, kendisinden 30 yaş genç bir erkekle yaşadığı ilişkiyi ve aralarında gelişen bu tutkulu aşka nasıl teslim olduğunu anlatıyor. Geride bırakılan tüm açmamış tomurcuklar için…

Günce: Birinci Cilt (1949-1965)
John Fowles (Ayrıntı)

Koleksiyoncu ve Büyücü gibi etkileyici kitapların yazarı Fowles’un iki ciltten oluşacak Günce’lerinden ilkine kavuştuk. Yazarın Oxford’daki gençlik yıllarından 1965’e uzanan kitap, yaratım sürecinin sancılı doğasından dönemin kültür sanat çevresine, kişisel ilişkilerin açtığı duygusal hattan Fowles’un öğrenciliğine, dev bir zaman dilimini tüm karmaşıklığına rağmen özenle deşifre ediyor.

Harlem Ritmi
Colson Whitehead (Siren)

Colson Whitehead, Nickel Çocukları ve Yeraltı Demiryolu’yla ismini kanıtlamış, epey de ses getirmişti. Siren Yayınları’ndan taze çıkan yeni kitabında okları bu kez Harlem’in alelade bir insanına, kendince sessiz sakin bir hayat sürme uğraşında olan Ray Carney’e çeviriyor. Sınırlarını test edip, bir yandan da onların içinde kalmaya çalışan Carney, kendi yolunun ağır adımlı, acelesiz bir yolcusuyken, yaşam nehrinin akışı onu, öngöremediği kıyılara çıkarıyor. Aynı zamanda bir suç romanı diyebileceğimiz kitap, sınıfsal ayrım ve etnik kimliği de cebine koyarak, saygıdeğer dolandırıcıların yanına uğruyor. Geldiğimiz yer belli; geçmişe dönüp değiştirmek olanaksız. Peki şimdi nereye gideceğiz? Geldiği yeri değiştiremeyen insan, gideceği yeri seçebilecek mi?

Kazkafanın Kitabı
Yiyun Li (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları)

2023’te PEN/Faulker ödülüne uzanan Yiyun Li romanı Kazkafanın Kitabı, 1950’lerde bir Fransız taşrasında yaşayan 12-13 yaşlarındaki iki arkadaşın; dağlarda çobanlık yapan, uyumsuz Fabienne ve tüm uysallığıyla okuluna devam eden Agnès’in dünyasına mercek tutuyor. Birbirine bu denli zıt olsalar da sadece kendilerinin bildiği oyunlarla, hayallerle dolu bir dünyaları var. Hayat olağan akışında devam ederken, Fabienne bir gün bir karar alıyor; ikili, birlikte bir kitap yazacak ve bu kitabı Agnès’in adıyla yayımlatacak Kitabın çıkışı, ikisi için de büyük bir dönüm noktası oluyor.

Küçük Bir Sanat
Kate Briggs (Everest)

Edebiyat çevirisine dair alternatif bir bakış niteliğindeki Küçük Bir Sanat, yazarın kendi çevirmenlik deneyimlerinden de beslenen canlı bir platform aynı zamanda. Kate Briggs; Roland Barthes’ın notlarını çevirirken edindiği tecrübeler ışığında okumak, yazmak, dil ve ifade biçimleri üzerine nüktedan, çok katmanlı, disiplinlerarası ve özgün bir perspektif sunuyor.

Labirent: Batı ve Hasımları 
Amin Maalouf (YKY)

Batı’nın da, Doğu’nun da yaydığı ışığın dünyayı aydınlatmakta artık yetersiz olduğunu düşünen Amin Maalouf Labirent’te, Batı ve hasımları arasındaki yeni çatışmaların kökenlerini dört büyük ulusun tarihi üzerinden açıklıyor: Meiji döneminde Asya’nın yükselen gücü Japonya, uzun süre Batılı uluslar için tehdit oluşturmuş Rusya; 21. yüzyılda ekonomik üstünlüğünü ilan eden Çin ve kültürel, teknik, ekonomik anlamda hâlâ süper güç olarak kabul edilen Amerika Birleşik Devletleri. Kibirli yöneticilerin aklı küçümseyen ideolojileri altında ezilen devir insanlarına, “Labirentten çıkma olanaklarına sahibiz, yeter ki önce yolumuzu kaybettiğimizi kabul edelim.” diyor Maalouf.

Malma İstasyonu
Alex Schulman (Timaş)

Yana, Oskar ile Harriet’ın çocukları ve kişisel aile tarihinin izlerini sürmek üzere Malma İstasyonu’na doğru yol alıyor. Aynı şeyi yıllar önce babasıyla yapmış minik Harriet ve yıllar sonra anne olmuş Harriet’ın yaşamına da böylece bir kapı aralanıyor. İsveçli yazar Alex Schulman’ın yenilikçi dilinden ve hikâye anlatımına dair her kadim gelenekten bir parça beslenerek büyüyen; işlenmemiş yasın yok ettiği hayatlara adanmış bir metin. “Karanlık, belki de hayatın bir ânında kendinizi maskesiz gördüğünüzde hep olduğu gibi aslında hep kristal berraklığındadır.”

Sanat ve Siyaset Konuşmaları 
Ken Loach & Edouard Louis (Tellekt)

Farklı ülke ve kuşaklardan gelen yönetmen Ken Loach ve yazar Édouard Louis, Sanat ve Siyaset Konuşmaları’nda, değindikleri ortak bir başlık olan “sınıf şiddeti” ve onun temsili üzerine kafa yoruyor; eserlerine dayanarak bazı soruların yanıtlarını arıyor: “En güvencesizlerin aşırı sağa yöneldiği küresel politik bağlamda sanatın rolü nedir? Milliyetçiliğin ve sağ popülizmin dünyanın her yerinde yükselişini tersine çevirmek için sol ne yapabilir?”

Senden Kurtulduğumda
Jonathan Escoffery (Livera)

2023’te Booker Ödülleri’nde kısa listeye kalan Senden Kurtulduğumda ilk kez Türkçede. Romanda, Jamaika kökenli bir ailenin kimlik arayışı, önceki nesillerin yeni doğanlara sızan gölgesi, “Amerikan rüyası”nın vaatlerine ulaşmanın gerçek anlamı ve onları kapıkulu gibi karşılayan ırkçılık, yabancılaşma ve aidiyet mücadelesi odakta. Escoffery, dilinin ustalığı ve derdini küçük bir boşluktan dünyaya sürme gücüyle övgü topluyor.

Taşların Anlattığı
Clara Dupont-Monod (İletişim)

Fransız yazar Clara Dupont-Monod, bir ailenin Fransa’nın ücra bir köyündeki sessiz sakin hayatının, engelli bir çocuğun doğumuyla geçirdiği dönüşümden bahsediyor bu romanda. Ailenin başına gelen bir durumda herkesin nasıl farklı yöntemlerle hayata tutunmaya çalıştığını anlamak ve anlatmak istiyor. Bu yüzden de karakterlerine karşı bir şefkati var hep. Kızmıyor, küsmüyor, ötekileştirmiyor.

Umutsuz Karakterler
Paula Fox (Can Yayınları)

Avukat Otto ve çevirmen Sophie, Brooklyn’in dönüşümden geçen bir mahallesinde, bir tehdit olarak gördükleri diğer sakinlerden rahatsız ama varlıklı bir yaşam süren 15 yıllık evli bir çift. Sophie’nin beslediği sokak kedisi tarafından ısırılmasıyla başlayan bir uğursuzluk silsilesi içinde samimi görünen ilişkilerinin ardındaki kırılganlığı ortaya çıkaran bir krizi çözmeye çalışırken buluyor kendilerini. “Hayatınız değişmeyecek. Belki planlarınız değişir ama hayatınız değişmeyecek.”

Yalan Dolan
Veronica Raimo (Medusa)

İtalyan edebiyatının genç seslerinden Veronica Raimo’nun, “kurmaca ile otobiyografinin sınırlarının birbirine karıştığı bir anlatı, kalabalık ortasında atılan müstehzi bir kahkaha” sözleriyle tarif edilen bu romanı, 40’lı yaşların başında yazarlık yapan bir kadın olan Verika’nın (annesi yazarı böyle çağırıyormuş) kendi ağzından anlattığı anekdotlardan oluşuyor. Kontrol hastası babasından ve kaygı yumağı annesinden söze başlayan Verika, genelde çocukluk, ergenlik, ilk gençlik yıllarını anlatıyor. Bunu yaparken, hayatın içinde olan her şeye (aşklar, arkadaşlar, hayaller, hayal kırıkları vs.) güzelce değiniyor.

Yaratıcı Eylem: Bir Var Olma Biçimi
Rick Rubin (Domingo)

Red Hot Chili Peppers, Johnny Cash, Slayer, Jay Z, Adele gibi pek çok yıldız müzisyenin efsaneleşmiş prodüktörü, Time’ın “Dünyanın En Etkili 100 Kişisi” listesine girmiş bir vizyoner olan Rick Rubin, sadece hayatta olmanın bile yaratıcı sürecin bir parçası olmayı zorunlu kıldığı, bu yetinin yalnızca sanatçılara atfedilemeyecek olduğu görüşünden yola çıkarak, bir var olma biçimi olarak tanımlıyor yaratıcılığı. Ve onun yaşamımızda kapladığı alanı genişletebilmek için çeşitli önerilerde bulunuyor: Dışarıdan nasıl algılandığımızı bir tarafa bırakıp, doğrudan iç dünyamızla uyumlanabilmeyi becerebilmek gibi.

Yarın ve Yarın ve Yarın
Gabrielle Zevin (April)

Gabrielle Zevin’in yeni romanı Yarın ve Yarın ve Yarın hepimizin, özellikle de belli bir sınıfa ait olan şehirli insanların mağduru olduğu yalnızlık furyasının ortasında hayatlarını bilgisayar oyunları ve sanal dünyalar yaratarak kazanmayı hayal eden Sadie, Sam ve Marx’ın hikâyelerini anlatan bir genç yetişkin romanı. Arkadaşlık ya da sevgililiğin ötesinde, oyun arkadaşlığının, hayat eşi olmanın ne demek olduğu hakkında düşündürerek; ortak dünyalara sahip olmanın değerini ve bunun, içinde bulunduğumuz toplum çerçevelerinin kısıtlayıcılığında gelişen herhangi bir ilişkinin sınırını aştığını gösteriyor.

Yine mi Cin Filmi?: 50 Maddede Türk Korku ve Gerilim Sineması 
Gizem Şimşek Kaya & Alper Kaya (Karakarga Yayınları)

Dr. Gizem Şimşek Kaya ve Alper Kaya’nın araştırmasına dayanan bu kitap, Türkiye’de korku ve gerilim sinemasının başlangıcı, gelişimi ve artık yılda 62 yapımın vizyona girebildiği günümüz endüstrisini ele alıyor. Sıklıkla birbirine karıştırılan korku ile gerilim arasındaki çizgiye netlik getirerek başlayan metin din, ahlak, inanç ve günah gibi sosyokültürel unsurları da sıkıca tutarak; sadece korku sineması hayranları için değil, korku sinemasına mesafeyle yaklaşanlar için de oldukça ilgi çekecek türde kapsamlı bir inceleme sunuyor.

Yüzleşme
Audrey Magee (Delidolu)

Yazarın ilk kitabı olan Yüzleşme, yine Delidolu etiketiyle yayımlanan Koloni ile tanıdığımız Audrey Magee’nin Türkçe’ye çevrilen ikinci romanı. II. Dünya Savaşı’nı birbirine âşık iki kişinin mektuplaşmaları üzerinden anlatırken, aşkın sınırlarına ve kudretine dair bolca düşündürüp; bu gönüllü işkenceyle yaptığımız sessiz kabulü sorgulatan kitap, fırsat bu fırsat iktidar-toplum arasında gelişen ikiyüzlülüğün de altını eşeliyor.

Bunlar da var!

Uygulamalı Hikâye Anlatıcılığı – Arjen Barel & Ronni Gurwicz & Stu Packer (İletişim)
Şimdi Dönecek Dünya – Burçe Bahadır (İletişim)
Enis Batur’a Mektuplar ve Ankara Yazıları – Bilge Karasu (Metis)
Muayyen Günler: Menstrüasyonun Gerçek Hikâyesi – Kate Clancy (Metis)
Göçmen Kuşlar – Mariana Oliver (Livera)
Hayali Bir Hayat: Sieglinde Geisel ile Söyleşi – Alberto Manguel (YKY)
Umutsuz Zamanlarda Umut – John Holloway (Otonom)
Kısa ve Olağanüstü Hikâyeler – Jorge Luis Borges & Bioy Casares (Everest)