George Booth ve küçük şeylerdeki mizahı görebilmek

İmzası hâline gelmiş kedi köpek, dağınık odalar, o odaların içine yerleştirdiği didişen çiftler ve gerçek oldukları hissi yaratan insanlarıyla, Amerikan mizahına katkıları yadsınamaz karikatürist George Booth, 50 yıllık ilham verici bir kariyere sahip. Nathan Fitch’in geçtiğimiz günlerde yayımlanan Drawing Life isimli kısa belgeseli, The New Yorker dergisinin efsaneleşmiş sanatçısının tescilli bir karikatürist olana kadar karşılaştığı zorlukları, hayatının erken yıllarını ve kendi stilini bulma yolculuğunu konu ediniyor. 

Island Soldier (2017) ve Sturmfahrt (2021) gibi belgesellerin görüntü yönetmenliğini üstlenen Fitch, Booth’un sanatı ve hayatını anlatmak gibi zorlu bir görevin altından stop-motion animasyon ve cinéma vérité denilen gözleme dayalı belgesel tekniğini birleştirerek kalkmış. Çizimleri animasyonla canlandırmak için de bizzat George Booth ve sanatçı Emily Rose Collins’le güçlerini birleştirmiş. Karikatürün kâğıt üzerindeki hareketsiz doğasıyla biraz oynama fikrine, 2017’de karikatürlerinden biri animasyonla canlandırıldıktan sonra George Booth’un yaşadığı “elle tutulur çocuksu haz” ilham vermiş.

Nathan Fitch, belgeselde en çok George Booth’un bir gecede başarılı bir The New Yorker çizeri olmadığının, “üstün doğal yeteneği ve destekleyici ailesi”ne rağmen bu unvana ulaşmak için uzun seneler çabaladığının altını çizmek istemiş. Yönetmenin belgeselden yapılmasını umduğu çıkarım, özellikle yaratıcı işlerde çalışanların; dışarıdan gelen yorumları ve beklentileri duymazdan gelmeyi denemeleri. Bu sayede onları en başta üretmeye iten kıvılcıma geri dönmenin bir yolunun bulunacağına inanıyor Fitch.

George Booth hakkında

The New Yorker’a ilk karikatürünü 1969’da, 43 yaşındayken satan George Booth, Missouri’de 800 kişilik bir kasabada dünyaya gelmiş. Annesinin, 3 yaşındayken çizdiği ilk karikatürünü komik bulmasının ardından, hayatta sadece bunu yapmak istediğinin farkında olduğunu söylüyor David Owen’a verdiği bir röportajda. 18 yaşında Deniz Piyade Kolordusu’na çağrılan sanatçı, askerî dergi Leatherneck için karikatürist olarak çalışmış. Booth’un karikatürlerinin savaştaki askerlere ufak da olsa bir neşe verdiği görülünce, birkaç sene sonra Kore Savaşı sırasında dergide çizmeye devam etmek üzere tekrar göreve çağrılmış. Üniversite eğitimine fırsat bulamayan Booth, askerlik yıllarını kendi “sanat okulu” olarak tanımlıyor. 

1950’lerde New York’a taşınan George Booth, freelance işlerde çalışırken tanıştığı eşi Dione ile o zamanlardan beri birlikte yaşıyor. Belgeselde de dünyadaki sonsuz derde karşı küçük şeylerdeki mizahı görebilmek için birbirlerine ihtiyaç duyduklarını anlatıyorlar. Nitekim George Booth karikatürleri de gündelik hayata birkaç adım geriden bakınca ortaya çıkan mizahtan besleniyor.

Geçtiğimiz sene 95’ine giren Booth, upuzun boyu ve gri saçlarıyla evindeki çizim masasında üretmeye ve yüzleri güldürmeye devam ediyor. Drawing Life’ta Booth’un hayatını; hep vakit geçirdiği yerlerde kendisinin, ailesinin, editörlerinin, meslektaşlarının ve hayranlarının ağzından dinlemek, şahane bir hafta sonu aktivitesi olabilir. İzlemek isteyenler buraya.

Yazı: Elif Öz