Gözde Filinta ile Türkiye’de iklim krizini tartışacak “Hoşça Kal Dünya” paneli üzerine

İklim krizinin dünya gündemine oturduğu 2019 yılında, Gözde Filinta’nın düzenlediği Türkiye’de ekoloji, iklim krizi-insan etkileşimi, insan-dışı türlerin ekolojiyle olan ilişkisi, Antroposen eleştirileri gibi önemli başlıkları kapsayan Hoşça Kal Dünya: Ekolojik Krize Dair Güncel Yaklaşımlar paneli 16. İstanbul Bienali’nin paralel etkinliği olarak 12 Ekim Cumartesi 10.30-17.00 saatlerinde iki oturumda SALT Galata’da gerçekleşecek. Dr. Hilal Alkan, Dr. Ezgi Ece Çelik, Dr. Sinan Erensü, Kağan Kahveci, Melisa Kurtcan, M. Can Tonbil ve Hilal Şenel’in araştırmacı, akademisyen ve aktivist kimlikleriyle konuşmacı olarak yer aldığı; aynı zamanda ilgilenen herkesin güncel tartışmalara dahil olabileceği panel serisinin birincisi için küratör Gözde Filinta sorularımızı yanıtladı.

Röportaj: Deniz Atakan Gürbüz

Antroposen Çağı tartışmalarından insan-dışı türlerin iklim değişikliğinden nasıl etkilendiğine, ekolojik aktör olmanın tanımından dünyanın sonuna dair aktivist yaklaşımlara kadar ekolojik krize pek çok perspektiften yaklaşan panelin fikir ve üretim aşaması nasıl gelişti? Biraz anlatabilir misin?

Antroposen Çağı ve Bütüncül yaklaşım, Zürih’te bu sene devam ettiğim yüksek lisans programım için, özellikle son bir senedir daha derin araştırdığım bir konu. İstanbul Bienali’nin bu seneki temasını öğrendikten sonra, buna paralel olarak bir şeyler yapmayı diledim. Ekolojik Kriz ve Antroposen konularının, zaten çok uzun süredir Türkiye’de bir çok değerli araştırmacı, düşünür ve aktivist tarafından araştırıldığını öğrendim. Yapılan her işte, yerel kaynağın yeterli olduğunu düşündüğümden, paneli özellikle lokal tutmaya çalışarak; felsefe, antropoloji, sosyoloji gibi farklı disiplinden gelen araştırmacılarla birlikte ortaya çıkardık. Ben yalnızca, bir araya getiren kişi durumundayım.

Ekolojik uyanış, vegan yaşam, geri dönüştürülebilir ürünler ve çevreci aktivist eylemler genç jenerasyon tarafından büyük yankı buluyor. Farkındalık ve eylemlerin daha geniş bir kitleye ulaşabilmesi konusunda neler düşünüyorsun? Hoşça Kal Dünya paneli ve bu panelin kurmayı amaçladığı iletişim bu noktada senin için ne anlam ifade ediyor?

Bu benim de üzerine düşündüğüm bir problem şu anda. Çoğunlukla ulaşılan kitlenin hali hazırda bu konularla ilgilenen insanlar olması ve daha geniş bir kitleye ulaşmamızdaki engeller aşikâr. Ancak son zamanlarda, küçük de olsa bir şeyler yapmanın hiçbir şey yapmamaktan daha iyi olduğunu düşünmeye başladım. Antroposen Çağı’ndaki ekolojik kriz ve İklim Acil Durumu bütün konuşmacılarla ortak olarak taşıdığımız bir endişe. Paneldeki altı farklı konuşma konusu çevresinde, konuşmacıların ve katılımcıların yaklaşımları, ben dahil olmak üzere, hepimize farklı bakış açıları sunacak ve durumun aciliyetini hatırlatacaktır diye umuyorum. Birbirimizle tanışmak, konuya biraz kafa yormak ve panelden yeni fikirlerle ayrılmak en harika sonuç olur. 

12 Ekim’de SALT Galata’da gerçekleşecek panel serisinin ilk buluşması gibi anlıyoruz. İleriye dönük ne gibi planların var?

Seri olarak planladığım panelin ikincisini Zürih’te, buranın lokal insanları ile gerçekleştirmek istiyorum. Antroposen ve Ekoloji, hemen hemen her disiplinin ve fikrin içinden geçebilen çok geniş bir konu. Bu yüzden, benim aklıma hiç gelmeyen bambaşka açılardan bu konuyu ele alan kişilerden öğrenmeye ve kendi kaynaklarımı paylaşmaya hazırım. Yine bu sebeple, dileyen herkesle, serinin üçüncüsü veya farklı paylaşım alanları yaratmak için görüşmeye açığım.