Lara Di Lara, OMD ve bu hafta başka ne dinlesek?

Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz, İlayda Güler, Utkan Çınar, Zeynep Naz Günsal - Fotoğraf: Pelin Kaçar

Lara Di Lara… Synth-pop ikonu Orchestral Manoeuvres in the Dark, 14. stüdyo albümünü yayımladı. Sofia Kourtesis’in yeni koleksiyonu, bu kış dans pistlerinin gözdesi olmaya aday. 

Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.

ALBÜM: Lara Di Lara – ESKİSİ GİBİ DEĞİL
(Grace Records)

Yeni albümün açılışını yapan “Intro: Tohum”u seslendirmek bile büyük bir hizmet; teşekkürler Lara Di Lara. Bencillik, hırs, açgözlülüğün nefes aldırmadığı, erdemlerin içinin bir bir boşaldığı şu zamanda, kapıdan içeri bir annenin sonsuz sevgisi ve güveniyle, neredeyse duasıyla girmek, başlı başına harika. Kaydın geri kalanında da Lara Di Lara’ya has o sakin, şefkatli, olgun tavrı buram buram hissediyoruz; her bir parçanın anlatısını parlatan incelikli enstrümantasyonlar, ortaya dökülerek kalbin yükünü alan içten duygular ve akışta yaptığı çeşitli sürprizlerle şifa veriyor.

ALBÜM: Black Pumas – Chronicles of a Diamond
(ATO / [PIAS] / GRGDN Müzik)

Adrian Quesada ve Eric Burton ikilisinden “Hislerimin içindeyim” tepkisini doğrudan tetikleyen albümün dingin anlarıyla forslu kısımların dengesi, R&B ballad-rock’lı gospel soul oranı umursanmış. Gerektiği yerde sesi ve vibe’ı yükselterek Burton’ın sevdiği “elektrikli kilise” tabirine yine tümüyle uyumlu ama perspektifi çok daha geniş bir sound. Ekibin vurgulu psikedelik tınısının akış boyunca hissedildiği fakat kozmik atmosferinin bu sefer hepten coştuğu işten şimdiye dek paylaşılmış teklilerin yanında “Chronicals of A Diamond”, “Hello”, “Sauvignon”, nereden geldiğine tümüyle şaşırtan kilise orglu banger “Gemini Sun” ile cesur ve hınzır final “Rock n Roll” güçlü parçalar. Quesada’nın prodüktör olduğu albümü miksleyen ise Alabama Shakes, Kacey Musgroves gibi isimlerle çalışmış, güneyli elektrik sound’un mimarlarından Shawn Everett

TEKLİ: Deep Tan – xenomorph queen
(Practise Music)

Üç eğlenceli kadının hayal gücüyle uçuşa davetlisiniz. Yakında Queens of the Stone Age’le turne yollarına düşecek İngiliz post punk triosu, gitar müziğinden galaksiler arası tur attıran pasajlar ördüğü, teatral vokalleri ve tuhaf doğasıyla hipnotize eden yeni teklisinde Alien serisinin Xenomorph kraliçesine #hotmilfsinyourarea mesajı veriyor; işin içine anaerkillik, kuir ebeveynlik ve lezbiyen cinselliğini karıştırıyor. Animasyon klibi de baya eğlenceli.

TEKLİ: Tapir! – My God
(Heavenly Recordings / GRGDN Müzik)

Londralı altılı Tapir! mayıs ayında Heavenly Recordings ile anlaştıktan sonra 2022’deki EP’leri Act 1 ve Act 2’yi tekrar kaydederek 2024 başında The Pilgrim, Their God and the King of My Decrepit Mountain ismiyle bir albüm hâline getirecek. Bu albüme eklenecek Act 3 ise daha önce yayımlamadıkları şarkılardan oluşuyor. Yeni tekli de bunlardan biri. Elektronik ve sade bir davul üzerine akustik yapılarla ilerleyen şarkı insana Harry Nilsson’u ve ehil bir Modest Mouse’u hatırlatıyor. Sevimli klibi de keyifli.

ALBÜM: Wild Nothing – Hold
(Captured Tracks)

Jack Tatum’un grubu Wild Nothing, artık ikinci on yılının ortalarına yaklaşan yaşam süresiyle kendini kabul ettirmiş bir proje. Yeni albüm Hold da bu “ustalık dönemini” taçlandırıyor. Jack Tatum’un çoğu enstrümanı kendi çalıp prodüksiyonunu da 2010’dan beri ilk kez tek başına üstlendiği çalışma tüyolarını 80’lerden, Prefab Sprout, Roxy Music, Style Council gibi gruplardan alsa da belli bir zaman ve tür dışılığa da sahip. Yer yer fazla gıcır gıcır bir ses cümbüşüyle karşılaştığınızı hissedebilirsiniz ama Tatum bunun dengesini tutturmakta oldukça başarılı. 

ALBÜM: DJ Shadow – ACTION ADVENTURE
(Mass Appeal Records)

Prodüktör, turntable ustası ve sample avcısı DJ Shadow’un “Kendimi birçok yol ayrımı noktasında buldum; hem kişisel hem profesyonel hayatımda. 32 senelik profesyonel hayatımda, kime neyi sunacağıma dair bir fikrim yok… Belki de hiç olmadı. Evet, devam edeceğim, çünkü 50 yaşında, şu an tek bildiğim bu.” mektubuyla duyurduğu yeni albümü artık aramızda. Hiçbir konuğun yer almadığı kayıt, net sınırlar çizmekten uzak duran dokusal prodüksiyon anlayışı ile DJ Shadow’un gönlünden geldiği gibi bir patika takip ediyor.

TEKLİ: bar italia – world’s greatest emoter
(Matador Records / GRGDN Müzik)

bar italia, bir önceki tekli “Jelsy”deki akustik açılımdan sonra yeni teklisinde Sonic Youth esintili tanıdık bir post-punk rüzgârı estiriyor. Üç kişilik ekibin imzası hâline gelen şekilde, üç üyenin de vokallerine yer verilmiş parçada. Teklinin video klibinde ise eski zamanlarda İngiltere sokaklarında bulabileceğiniz uzun paltolar ve silindir şapkalarla bir ahırın içinde söylüyorlar şarkılarını. 

TEKLİ: PAPER TAPES – No Answer
(Géographie Records)

10 Kasım’da ilk albümünü fırlatmaya hazırlanan Fransız müzisyen Cyril Angleys’in projesi PAPER TAPES’in funky melodilerle dolu yeni teklisinde gitar ve synthesizer âdeta birbirine cevap veriyor. Oyuncu ve eğlenceli parçada yakalanan retro hisse bir de grubun gitaristi ve video sanatçısı Antoine Magnien’in elinde çıkma, eski kule atlama görüntülerinden derlenmiş bir video klip eşlik ediyor. 

ALBÜM: Orchestral Manoeuvres in the Dark – Bauhaus Staircase
(White Noise)

30-40 sene önce iyi müzikler yapmış grupların ara verip tekrar toplandığı zaman ortaya çıkardığı ürünler genellikle zirve dönemlerindeki işleri aratır. OMD (Orchestral Manoeuvres in the Dark) bunun güzel istisnalarından biri. 80’lerin başat synth-pop gruplarından biriyken 90’ların ortalarında dağılan ve 2006’da tekrar birleşip o dönemden beri belli bir kalitede üç adet albüm yapan İngiliz grubun son işi Bauhaus Staircase, tüm kariyerlerinin en ihtişamlı albümlerinden kesinlikle. Pandemi döneminde tohumları atılan çalışma 80’ler synth sounduna bağlı kalırken gayet güncel bir derli topluluk hissini de barındırıyor. Taze ve enerjik vokallerle eski bir grup olduklarını farketmiyorsunuz bile.

TEKLİ: Aesop Rock – Infinity Fill Goose Down
(Rhymesayers Ent.)

Hip hop âleminin en geniş kelime haznesine sahip (bkz. The Pudding) Ian Matthias Bavitz’ın cızır cızır ve en iyi anlamıyla pis teklisi, dünya inşasının absürt ve net tespitlerini tüm yırtık şiirselliğiyle ortaya koyduğu bir parça. 10 Kasım’da salıverilecek 10. albümü Integrated Tech Solutions, retro-fütüristik bir mecrada “arzulanan bir çoklu deneyim yaratmak için geliştirilmiş, yaşam tarzına ve sektöre özel uygulamalar” sunan bir kuruluş hakkında bir konsept işi olacak.

ALBÜM: Duran Duran – DANSE MACABRE
(BMG & Tape Modern) 

Bu albümün yolculuğuna “bir Cadılar Bayramı albümü yapmak istiyoruz” diye çıkmıştı Duran Duran. Beklenen gün geldi çattı ve tam vaktinde yayımladılar Danse Macabre’ı. Adı, geç orta çağda ortaya çıkan bir kavram olan “ölüm dansı” anlamına gelen konsept albüm, gotik atmosferini ve ürpertici modunu dinleyene geçirse de her şeyden öte eğlenceli bir parti albümü! Üç yeni parçanın dışında, “Secret Oktober 31st” ve “Nightboat” gibi yeniden düzenlenmiş eski Duran Duran güzellikleri ve Billie Eilish’in hit parçası “Bury A Friend”, Talking Heads klasiği “Psycho Killer” ve The Specials’in “Ghost Town”u gibi bir dizi de coverla dolu. 

TEKLİ: Sheherazaad – Mashoor 
(Erased Tapes)

Bilmediğiniz dillerde masal dinlemeyi sever misiniz? Sözcüklerden ziyade dilin melodisiyle söyleneni anlamak ya da hissetmek hoşunuza gider mi? Öyleyse doğru yerdesiniz. Kökeni batıya ve Güney Asya’ya dayanan müzikal gelenekleri puslu atmosferlerde iç içe geçiren Sheherazaad, yayımladığı ilk teklisinde vokal becerisiyle büyülüyor. Bu hikâye bir yerden tanıdık geliyor diye düşünürken, parçanın prodüktörlüğünü Arooj Aftab’ın üstlendiği ortaya çıkıyor; ne mutlu. Hayat kurtaran öyküleme yeteneğinden dolayı çocukluğundan beri adaşı, Binbir Gece Masalları’nın Şehrazat’ından çokça etkilenen Sheherazaad, ismin Hintçe ve Urducada “özgür şehir” anlamına geldiğini vurgulayarak, “Bir kadının, başlı başına bir tür ‘şehir varlığı’ olması fikrini seviyorum.” diyor. Bu düşüncenin izlerini metropolün farklı köşelerinde süren harika klip de gözlerden kaçmasın.

TEKLİ: Berke Can Özcan – The Way Back Hill
(Omni Sound)

Çok yönlü müzik insanı, prodüktör ve performans sanatçısı Berke Can Özcan’ın tematik albümü Twin Rocks için günleri saymaya devam ederken, koleksiyondan üçüncü tekli video klibiyle birlikte yayımlandı. Bir nevi arınma merasimini çağrıştıran “The Way Back Hill” isimli parçanın Memo Ömür tarafından hazırlanan video klibi de belli belirsiz bir yolculuğa ortak ediyor. Bazen kim olduğunu bilmediğimiz gizemli birini takip ediyor, bazen de bir arabanın camından akıp giden yollara, ağaçlara bakakalıyoruz. Buradan izlenebilir.

ALBÜM: Domo Genesis & Graymatter – What You Don’t Get!?
(Things Happen)

Odd Future’un eski üyelerinden olagelen MC ile Virginialı DJ ve prodüktör Grayson Lindberg’den gelen uzunçalar, Domo’nun önceki stüdyo albümü Intros, Outros & Interludes’a paralel biçimde sadede gelen bir iş. 25 dakikalık süresiyle kısa hikâyelerden oluşuyormuş gibi gelen albüm Graymatter’ın zarafetli sample’ları ve yeraltı rapine aşina düzenlemeleriyle güçlenip algıyı tümüyle kapsamına alan şehir içi atmosferi, Genesis’in söz ve vokalleriyle hepten coşuyor. 3wayslim, Remy Banks ve Fly Anakin gibi isimlerin de işitilebileceği çalışma flüt ve yaylılar gibi tatlarla organik; Domo Genesis’in içinde yaşadığı zamanı, yoluna taş koymaya çalışanları, akranlarını, iç çatışmalarını masaya yatırdığı samimiyetli bir rap işi. Albümün asıllı parçalarından “Plank Walk” un püfür püfür vapurlu klibine de şöyle buyurun.

ALBÜM: Gazelle Twin – Black Dog
(Invada Records)

Müziğin yapabildikleri karşısında saygı duruşuna geçiren bir albüm. Korkularıyla arası iyi olan (ne kadar olabilirse), karanlık yönleriyle vakit geçirmekten çekinmeyen, doğasını anlama çabasından zevk alanlar için bir hazine olduğu söylenebilir zira çocukluğunda yaşadıklarından ebeveyn olarak kendi çocukları hakkındaki korkularına uzanıyor Gazelle Twin. Başta rahatsız eden, fısıltılar ve fokurdamalarla tedirginlik uyandıran kayıt, tatlı rüyalarla kabusları aynı kazanda kaynatan bir iksir gibi; ses kesildikten sonra kimileri için bir arınma hâli yaratabilir.

TEKLİ: Yard Act – Dream Job
(Island Records)

Keskin sözler, sürükleyici riffler, ânında kapıldığımız davul partisyonları ve özgün bir vokal yaklaşımıyla İngiltere’den yükselen yeni nesil gitar müziğinin en dikkat çekici gruplarından birine dönüştü kısa sürede Yard Act. Yeni numaraları “Dream Job” da sanki bir Talking Heads olabilecek bir düzenlemeye sahip. Çok sesli vokalleri ve kıvrak groove’uyla derdini neşeli bir şekilde anlatmanın yolunu bulmuşlar bu kez. Güzel haber: Where My Utopia? adlı yeni albüm 1 Mart’ta yayında olacak. “Dream Job”un kendisi kadar eğlenceli klibi de işte burada.

EP: Tuğçe Şenoğul – Atlas – Yerdeniz
(Bağımsız)

Hem hikâye anlatıcılığı hem de prodüksiyonel kalitesiyle ikinci bölümünü iple çektirecek bir kayıt. Tuğçe Şenoğul’un çeşitlendirme hevesini karşıya direkt geçiren, olgunlaşmış, daha da lezzetlenmiş vokallerini dinleyebilmek; bu kısaçalar vesilesiyle ortak üretimlerin sağladığı zenginliğin tadını çıkarabilmek güzel. Ama belki de en güzel olan, akış boyunca onunla birlikte yalpalayabilmek; canı yanarken, ferahlarken, ararken, bulurken; farklı hikâyelerde aynı hislerle buluşarak iyileşebildiğimizi görmek.

TEKLİ: Puck – Shukuchi / Dream Report
(Shalgam Records)

Davulda Uğur Küpeli, gitarda Mert Soykan, basta Ömer Dominic Akalın’dan oluşan Puck, bir süredir İstanbul’un çeşitli sahnelerinde gerçekleştirdiği bol doğaçlamalı performansların ardından ilk stüdyo kayıtlarını yayımladı. İlk Puck mahsulü olan “Shukuchi”, girift enstrümantasyonu ve her dönüşünde eşlik etmenin doğal bir refleks hâlini aldığı akılda kalıcı cümleleriyle maceralı bir parça. “Dream Report” için de “çalmayı en sevdiğimiz şarkı” demiş Puck üyeleri. Canlı canlı dinlemek isteyenler 1 Kasım’da Karga’ya, 22 Kasım’da arkaoda’ya bekleniyor.

ALBÜM: Sofia Kourtesis – Madres
(Ninja Tune / GRGDN Müzik)

2000’lerin başlarında henüz 17 yaşındayken, Peru’dan Berlin’e göçen ve orada kendine iyi bir DJ ve prodüktör olarak isim yapan Sofia Kourtesis’in birkaç EP’den sonra gelen ilk solo albümü kesinlikle hayal kırıklığına uğratmıyor. House öğelerini kullanırken müziğin Avrupalı muadillerine göre çok daha sıcak, hatta ateşli bir yaklaşımı olduğunu söylemeli. Kourtesis’in Latin damarı kesinlikle tüm albüme büyük renk katmış. Bu kış dans pistlerinin gözde albümlerinden biri olacağı kesin.

TEKLİ: Thy Slaughter – Sentence / If I Knew
(PC Music) 

İngiliz müzisyenler A.G Cook ve EASYFUN’ın güç birliğiyle ortaya çıkan Thy Slaughter 2014’ten beri ortalıklarda yoktu. İkili, geçtiğimiz hafta yayımlanan iki şarkılık kısaçalarında bize iki farklı yönünü sunuyor. “Sentence” basların yeri titrettiği elektronik alt yapısı ve abartılı şekilde manipüle edilmiş vokalleriyle kendilerine has bir pop yaklaşımı; “If I Knew” ise Alaska Reid’in vokalleriyle hayata geçen, future bass sularında bir dans parçası. 

ALBÜM: Shabazz Palaces – Robed in Rareness
(Sub Pop Records)

Ishmael Butler’ın sınır tanımayan deneysel hip hop prodüksiyonlarıyla Afrofütürist anlatılar kurguladığı Shabazz Palaces geri döndü. Hemen her parçada başka bir MC ile mikrofon başına geçmiş Butler. Baş döndürücü ​​”Woke Up in a Dream”de oğlu Lil Tracy, “Cinnamon Bun”da Lavarr The Star ve “Gel Bait”te Camp Lo’dan Geeshi Suede yanında örneğin. Artık 50’lerinde olan bir hikâyecinin yeni yollar aramaktan yılmaması başlı başına heyecan sebebi.

ALBÜM: Taylor Swift – 1989 (Taylor’s Version)
(Republic)

Açıkçası Ryan Adams bütün albümü toptan coverlayıp bir folk şaheserine imza atmasa belki Taylor Swift’in 2014’te yayımlayıp onu bir country yıldızından küresel bir pop yıldızına dönüştüren 1989’ın tekrar kaydedilmiş hâli bu kadar ilgimizi çekmeyebilirdi. İlk kez yayımlandığında İsveçli pop gurusu Max Martin ve yetenekli prodüktörler Shellback ve Jack Antonoff’un katkılarıyla haklı bir başarı elde etmişti. Şimdi elimizdeki yeni versiyon için ise tarihin en iyi bestelenmiş, aranje edilmiş ve kaydedilmiş pop albümlerinden biri diyebiliriz. Dokuz senede soundların nasıl değişip sofistikeleştiğini görmek ve hissetmek için de iyi bir test.

TEKLİ: DIIV – Soul Net
(Bağımsız)

Dört yıl aranın ardından, buram buram kıyamet sonrası enerjili bir web sitesinden paylaştıkları, tüm ihtişamıyla karamsar ve tedirgin yeni teklileriyle sahalara döndü Brooklynli dörtlü. Shoegaze dolaylarındaki parça, boğuk sample’lara eklenen tekinsiz beat’le gittikçe yükselip radyo frekansları arasında bir yerden gelen doğa sesleriyle dolduruyor kendini. Parça henüz malum mecralarda yok fakat YouTube’da bir fan videosu mevcut.

ALBÜM: King Gizzard & The Lizard Wizard – The Silver Cord
(KGLW)

Avustralyalı grubun bu seneki ikinci, diskografilerinin toplam 25. albümüne merhaba diyelim. Bugüne dek bir sürü türde müzik üretmiş grup, The Silver Cord’da gitarları bir kenara koyup, baştan sona elektronik, içinde Kraftwerk ve Daft Punk gibilerinden bir sürü ilham bulabileceğiniz albüm yapmış. Harika kapağınından da anlayabileceğiniz üzere synth ağırlıklı kayıt kulaklarımızdaki. Albüm bitti sandığınız anda ise “extended” kısmı başlıyor ve bu kısımda grup, geleneksel şarkı tarifindense, Can ve Neu! gibi grupların müziğindeki gibi sonsuza kadar gidebilecekmiş gibi hissettiren kraut-rock şarkılarının peşinden gitmek istemiş. Grup üyelerinden Stu Mackenzie ilk kısmı “yoğunlaştırılmış, tüm yağları alınmış” olarak betimlerken grubun maksimalist rüyalarını gerçekleştirdiği ikinci kısım hakkında ise şunları söylüyor: “Konu müzik dinlemeye geldiğinde insanların dikkat sınırlarını test ediyoruz belki ama ben bu tür kavramları yok etmekle çok ilgileniyorum.”

TEKLİ: Jakuzi – Sür Beni
(Bağımsız)

Jakuzi’nin üçüncü albüm için işaret fişeği görevindeki “Sür Beni” artık bizimle. Sonik dünyası, 80’ler suyuna batırılmış remiks ve prodüksiyonlarıyla tanınan Soup Nasty ve Kutay Soyocak ortaklığıyla hayat bulmuş. Kapkara bir açılış yapsa da vokal melodilerini sarmalayan yumuşacık synth katmanlarıyla şarkının kırılgan özünü parlatıyor. Sözler gibi, hem şefkatli hem yıkıcı.

TEKLİ: Gretel Hänlyn – Cry Me A River
(VLF Records)

“Bu şarkı mutlu olduğunuz bir dönemde negatif hislerin hayatınızın içine doğru tırmanya başladığınız anla ilgili.” Batı Londralı müzisyen ve besteci Gretel Hänlyn, mart ayında yayımladığı uzunçalarının ardından yeni güzellikler için arayı açmıyor. Depresyonla başa çıkmaya çabalarken içinden geçtiği ruh hâllerinden kesitler sunduğu son parçası, son yılların revaçta prodüktörü Mura Masa’nın yönlendirmesiyle ortaya çıkmış.