Milli Vanilli, Killers of the Flower Moon ve bu hafta başka ne izlesek?

Hazırlayan: Burcu Teker

Vizyon takviminden ve farklı platformların kataloglarından film, dizi, belgesel ve şov tavsiyelerimizi içeren ne izlesek seçkimizde Western trajedisinin merkezinde kimin olduğu konusunda yanılgıya yer bırakmayan Killers of the Flower Moon, dürüstlüğün en önemli erdemlerden oluşunun acı bir örneğini izleten Milli Vanilli, yapılan okumasına bağlı olarak korku – komediye felsefe bulaştırdığı söylenebilecek Coupez! / Final Cut ve çok daha fazlası yer alıyor. İlk kez gösterileceklerle birlikte dijital servislere yakın zamanda eklenmiş, hâlâ izlememiş olabileceğiniz yapımlar da seçkide.

Killers of the Flower Moon 
(Vizyon, 20 Ekim)

Nedir: Festival sezonuna güçlü bir giriş yapan, David Grann’ın aynı adlı kitabından uyarlama Western suç draması Killers of the Flower Moon’da Martin Scorsese, üç buçuk saatlik anlatısıyla “uzun” ve “destansı” sıfatları arasındaki farkın sağlamasını yapmışa benziyor. Sonraları FBI’ın büyük soruşturma başlattığı gerçek bir hikâyeye dayanan ve trajedinin merkezinde kimin olduğu konusunda yanılgıya yer bırakmayan filmde; “beyaz adam”ın, 1920’ler Oklahoma’sında petrol zengini olma lanetini tatmış Yerli Osage ulusu üyelerine musallat olup geriye acıdan başka hiçbir şey bırakmayışına tanıklık ediyoruz.

Neye benzer: Steven Spielberg’ün bol ödüllü Into the West’i de Batı’nın, Amerika’nın Yerli halkıyla ilişkisinin iki farklı perspektiften incelenmesi üzerineydi. 

Kimler var: Başrolleri paylaşan Robert De Niro ve Leonardo DiCaprio’nun yanında Jesse Plemons, Brendan Fraser, Lily Gladstone künyedeki diğer isimler. Forrest Gump, The Insider, The Curious Case of Benjamin Button, Dune gibi hangisini yazacağımızı şaşırdığımız birçok başarılı senaryonun ardındaki isim olan Eric Roth ise filmin senarist koltuğunda.

Meraklıları, Zeynep Naz Günsal’ın Bir kurgu olarak güven ve katıksız zorbalık: Killers of the Flower Moon başlıklı değerlendirmesine göz atabilir.

Milli Vanilli
(Paramount+, 24 Ekim)

Nedir: Tribeca Film Festivali’nde prömiyerini yapan belgeselde; piyasayı kasıp kavurdukları sırada, 1990 yılında kazandıkları Grammy ödülü sonrası, dudaklarının senkronize hareket etmeyişiyle patlak veren “konserlerinde playback yaptıkları” ve sonrasında itiraf ettikleri “albüm kayıtlarında şarkılarını başkalarının söylediği” skandallarıyla kapanmaz yara alan R&B yıldızlarının, bir anda tersine esmeye başlayan rüzgârla sonlanan kariyerleri odakta.

Neye benzer: 80’lerin ikonik pop ikilisi Wham!’in öyküsüne, odağına George Michael ve Andrew Ridgeley’nin dostluğunu alarak bakan Chris Smith imzalı Wham!  belgeseli de Netflix’te izlenebilir. 

Kimler var: Tüm bu olaylar yaşanırken henüz yedi-sekiz yaşlarında olan yönetmen Luke Korem ve yapımcı Bradley Jackson’ın 24 Ekim’de yayımlanacak belgeselinin tam merkezinde; konuşulmayan gerçekleri konuşmak üzere Fabrice Morvan’ın bizzat kendisi, yaşadığı hüsranın altında ezilip girdiği bunalım sonucu Frankfurt’ta bir otel odasında alkol komasından ölü bulunan Robert Pilatus’ın arşiv görüntüleri ve Diane Warren’dan Timbaland’e birçok tanıdık sima var.

BUNLAR DA VAR! 
Gözden kaçmasın
Upload – 3. sezon (Amazon Prime Video, 20 Ekim) 

Hayata veda edişin ardından bilincin, maddi gücünün elverdiği ölçüde aktarılabildiği bir “ölümden sonraki yaşam”da tüm değer yargılarının yeniden başlatılması, rol yapmaksızın özünde olanı yaşayabilme lüksü ve yüzüne bakmaya tenezzül edilmeyen kimi şey veya kimselerin, gözdeki perde kalktığında meğerse asıl ihtiyaç duyduklarımız oluşunu idrak etmek masaya yatırılıyor Upload’da. Yapımı daha da çekici kılan ise The Office, Parks and Recreation, King of the Hill’ın yaratıcısı Greg Daniels’ın son komedi işi olması.

Coupez! / Final Cut (MUBI, 20 Ekim) 

Final Cut için bir bakıma; Platon’un Mimesis Teorisinin korku-komedi türünde, Fransızca anlatımlı, kana doygun bir örneği demenin yanlış olmayacağı kanaatindeyiz. Zombileri konu alan 2017 yapımı kült Japon filmi One Cut of the Dead’in düşük bütçeli yeniden çekimi sırasında seti gerçek zombiler basıyor yapımda. Durumu bozuntuya vermemeye kararlı yönetmen karakteri ise bir plan sekans çekmeyi hedefleyip, kısıtlı parayı ve dar zamanı idareli kullanmak için çekimleri her ne pahasına olursa olsun durdurmayınca, kahkaha ve kana eşit şekilde doyuran absürt bir hoşluk çıkıyor ortaya. Müzikler BAFTA ve Oscar ödüllü besteci Alexandre Desplat’ya, yönetmenlik koltuğuysa The Artist’te de parmağı olan Michel Hazanavicius’a emanet edilmiş. Film hakkında Aysu Uzer’in bir değerlendirme yazısı olduğunu hatırlatalım.

Are You There God? It’s Me, Margaret. (Apple TV+, 20 Ekim) 

11 yaşındaki baş karakter Margaret otokontrolü pek de elinde tutamadığı çalkantılı ergenlik öncesi döneminde; sabırsızlıkla regl olacağı günü bekliyor, göğüs kabını büyütmek için ritüele dönen egzersizler yapıyor ama asıl mevzu şimdiye dek, içini hayal gücüyle doldurduğu inanç kavramını sorgulamaya başlaması. Kelly Fremon Craig’in çektiği, Judy Blume’un klasikleşmiş romanına dayanan film; spesifik örneklere bakmaksızın, çocukluğun son yıllarına dair evrensel olan duyguları yeniden anımsamak isteyenleri bekliyor. Zelal Buldan, Büyüme Ağrısı: Are You There God? It’s Me, Margaret. başlığı altında değerlendirmişti.

Disco Inferno (Netflix, 20 Ekim) 

Kiliseden çevrilmiş bir diskoda verilen 70’ler temalı sansasyonel eğlencede, dans pistini kasıp kavurmaya hazırlanan genç çift Mel ve Brandon’ın, doğmamış bebeklerine göz koymuş kötücül bir varlıkla yüzleşmesini izleten yapım. Kamera çekimleriyle ön plana çıkan korku kısasında zıt renklerin kullanımının, Mel’in ikili zihin durumunu vurgulamanın başarılı bir yolu olduğunu söylemek mümkün. Soni Bringas’ı, kendisini şeytani bir gücün sancıları içinde bulan gösterişli anne adayı rolünde izlerken müstehcenlik, günah, annelik kaygısı hakkındaki türlü fikir de harekete geçiyor. Açıklanması istenen ilk soru ise “İstenen ne?” gibi duruyor. “Dans pistini yakmak mı, cehennemde yanmak mı?”

Big Mouth – 7. sezon (Netflix, 20 Ekim)

Yetişkinlere yönelik i bu cüretkâr çizgi komedide; ergenlerin, her sezon dozun git gide arttığı utanç verici ve kimi zaman acı dolu mücadeleleri, açık sözlülük ve kapsayıcı, iddaalı grafiklerle ele alınıyor. Serideki karakterlerin büyük kısmını seslendirmekle kalmayıp, aynı zamanda çoğunu kendi çocukluğuna ve baş karakter Andrew Glouberman’a ilham kaynağı olan ortak yaratıcı Andrew Goldberg ile gerçek hayattaki dostluğuna dayandıran Nick Kroll, dizinin yaratıcı kadrosunun öne çıkan isimlerinden. Her sezonunda ele aldığı konuyu görece zorlaştırıp karmaşıklaştıran çizgi dizide ilk regl dönemi problemleriyle başladığımız yolculuk, cinsel yönelimden ve depresyondan ırksal kimliğe kadar çeşitlendi. Yeni sezonda hangi yeni efsanevi yaratıkların ortaya çıkacağı ve Bridgeton Middle öğrencilerine hangi dersleri öğretecekleri merak konusu.

Press Play (TOD, 22 Ekim)

Hepimiz bizim için anlam ifade eden bir şarkıyı duyduğumuzda, o şarkıyla bağdaştırdığımız âna ışınlanma duygusunu tatmışızdır. Şarkılar, hacimsiz zaman kapsülleri; hem geçmişe, hem şimdiye aynı anda ait olabilen büyülü duygu dönüştürücüleri… Yeni romantik bilim kurgusunda Greg Björkman bunu bir kaset aracılığıyla, sembolik olarak değil de kelimenin tam anlamıyla yapılabilir kılıyor. İki şanssız sevgiliyi zaman makinesiyle kavuşturma deneyi öyküsü, Björkman’ın ilk yönetmenlik denemesi aynı zamanda. Ayrıntıların bulanık oluşuyla yapımı baştan savma bulup, yönetmenin yemesi gereken birkaç fırın ekmek olduğunu düşünenlerin yanı sıra filmin tutarsız yönlerine rağmen temanın oldukça başarılı işlendiğini düşünen iflah olmaz romantikler de yok değil.

*Le Livre des solutions / The Book of Solutions (Vizyon)

*Yaratılan (Netflix)

*Bodies (Netflix)

Hâlâ izlemediyseniz

*R.M.N. (MUBI)

*Poker Face (TV+)

*Flux Gourmet (TOD)

*Mr. Dress-Up: The Magic of Make Believe (Amazon Prime Video)

*Wheel of Fortune and Fantasy (MUBI)

*The Hunt for Veerappan (Netflix)